Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1432 E. 2023/1393 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1432 – 2023/1393
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1432
KARAR NO : 2023/1393

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/06/2021
NUMARASI : 2018/140 Esas 2021/356 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 01/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 02/11/2017 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı aracın motosiklet sürücüsü davacıya çapması sonucu meydana gelen kazada müvekkilinin yaralandığını, geçici ve sürekli iş göremezliğinin oluştuğunu, belirterek, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla 50,00 TL geçici ve 40,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 10,00 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 100,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili; 25/06/2020 tarihli bedel artırım dilekçesiyle talebini 19.449,61-TL kalıcı iş göremezlik ve 702,03-TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 20.151,64-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, taraf delilleri toplandıktan ve davacıya ait tedavi belgeleri celp edildikten sonra alınan kusur raporunda özetle; trafik kazasına karışan sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %100 oranında kusurlu, davacının ise kusursuz olduğunun mütalaa edildiği, Katip Çelebi Üniversitesi Hastanesinden maluliyet raporu alındığı, dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü…. Yönetmeliği hükümleri gereğince düzenlenen maluliyet raporunda; davacının kaza nedeni ile % 2 oranında sürekli ve 30 gün süre ile geçici iş göremezliğinin oluştuğu, 15 gün boyunca başkasının bakımına muhtaç olduğunun belirtildiği, aktüer hesap bilirkişisinden alınan raporda; TRH-2010 yaşam tablosu kullanılarak yapılan hesaplama sonucunda davacının davalı sigorta şirketinden 19.449,61-TL kalıcı iş göremezlik ve 702,03-TL bakıcı gideri tazminatı talep edebileceğinin belirtildiği, davacının kaza tarihindeki yaşı dikkate alındığında geçici iş göremezlik zararının oluşmadığı ancak sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatı talep edebileceği, bu bağlamda dosyaya sunulan aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda haklılığı sabit olan davanın değer artırım talebi gibi kabulü gerektiği, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüdün 28/12/2017 tarihinde oluştuğu gerekçesiyle; “Davanın KISMEN KABULÜ İLE, Geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddine, 19.449,61 TL tutarındaki sürekli iş göremezlik tazminatı ile 702,03 TL tutarındaki bakıcı gideri tazminatının 28/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; eksik evrakla başvurulduğunu, davacının müvekkil şirkete başvuru yaparken hak sahibine ilişkin temliknameyi sunmadığını, davacının başvurusunun usulden reddi gerekirken hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacı, dava devam ederken alacağını temlik etmesine rağmen bu hususta bildirimde bulunmadığından eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davacı …’ın 02.11.2017 tarihinde geçirdiği kaza nedeniyle doğmuş veya doğacak tazminat bedelini davadışı …’a temlik ettiğini, temlik sözleşmesinin 17.03.2020 tarihinde taraflarca imzalandığını, 17.03.2020 tarihli Temlik Sözleşmesi yapılmış olmasına rağmen huzurdaki davaya söz konusu temlik sözleşmesinin tebliğ edilmediğini, temlik sözleşmesi veyahut temlik ilişkisine dair herhangi bir belgenin davacı tarafından dosyaya ibraz edilmediğini, bilirkişi raporunda hatalı hesaplama yönteminin kullanıldığını, Yargıtay 17. HD. aktüel içtihadında %0 faiz hesaplaması öngörmüş ise de bu içtihadın ekonomik gerçeklikle uyuşmadığını, itiraza konu bilirkişi raporunda, her ne kadar TRH-2010 tablosuna göre hesaplama yapılmışsa da, progresif rant yöntemiyle hesaplama yapıldığını, hesaplamada teknik faiz kullanılmamasının, progresif rant yöntemi kullanılmasının sebepsiz zenginleşmeye neden olduğunu, bakıcı giderinin teminat kapsamında olmadığını, ıslaha konu edilen rakam için ancak ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilebileceğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri istemidir.
Davalı vekilinin başvuru şartının bulunmadığına yönelik istinaf talebinin incelenmesinde, davalı vekili KTK’nın 97. maddesine uygun başvuru yapılmadan dava açıldığını ileri sürerek kararı istinaf etmiş ise de; 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi 26/04/2016 tarih 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile değiştirilmiş maddede; “Zarar görenin, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının gerekli olduğu, başvurudan itibaren sigorta kuruluşu en geç 15 gün içinde yazılı olarak cevap vermez ya da verilen cevap zarar görenin talebini karşılamaz ise zarar gören dava açabileceği gibi, Sigorta Tahkim Komisyonu’na da başvuru yapabilir.
Düzenlemede yazılı başvurunun yapılmış olması yeterli görülmüş, sigortanın temerrüdünü düzenleyen 99. maddeye atıf yapılmamış, başvuruda bulunması gereken evraka ilişkin bir düzenleme getirilmemiştir.
Somut olayda; davacı tarafından, davalı sigorta şirketi hakkında ZMMS kapsamında açılan davada, davalıya başvuru sonrasında dava açıldığı anlaşılmış olmasına göre, davalı vekilinin dava şartı bulunmadığına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmiştir.
Davalı vekili tarafından hesaplamanın 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları gereğince TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresi belirlenerek, bilinmeyen dönem hesabının ise %1,8 teknik faiz uygulanarak “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant Yöntemi” uygulanarak belirlenmesi gerektiği ileri sürülmüş olup; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2918 sayılı Yasa’nın 90. maddesindeki 6704 sayılı Yasa ile yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesi tarafından kısmen iptalinden sonra içtihat değişikliğine gidilerek tazminat hesabında TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi, bilinmeyen (işleyecek) dönem hesabının “Progresif Rant Yöntemi” uygulanmak suretiyle hesaplaması gerektiği benimsenmiş olmakla birlikte hükme esas bilirkişi raporunda, bilinmeyen dönem hesabının ise %1,8 teknik faiz uygulanarak “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant Yöntemi” uygulandığı anlaşılmış olup, bu husus davalı lehine olduğundan istinaf edenin sıfatına göre kaldırma sebebi sayılmamıştır.
Faiz başlangıcına gelince, sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Bu süre içinde ödeme yapılmaz ise bu süre sonra erdikten sonra 9.gün sigorta şirketinin temerrüde düştüğü kabul edilir. Davacı tarafın davadan önce sigorta şirketine bir başvuruda bulunmaması halinde yada başvuru ispatlanmadığı hallerde davalı sigorta şirketinin dava tarihi itibari ile temerrüde düştüğü kabul edilerek bu tarihten itibaren faize hükmolunması gerekmektedir. Alacağı doğuran sebebin esasen haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, ıslah ile istenilen tazminat için de, aynı tarihten itibaren temerrüt faizi uygulanması gerekir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/4099 E- 2017/9935 K, 2015/4364 E-2017/10458 K.: 2016/4327 E- 2017/10897 K. nolu içtihatları) Bu nedenle, ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebebine itibar edilememiştir.
Alacağın temliki konusunda ise, davalı vekili tarafından istinaf dilekçesi ekinde ibraz edilen temliknamede Ankara 6. Ticaret Mahkemesinin zikredildiği ve somut dosya nedeniyle aktif dava ehliyetini etkileyecek bir husus bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 1.376,55 TL istinaf karar harcından peşin alınan 344,15 TL’nin mahsubu ile bakiye 1,032,40 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurma harcı peşin yatırıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 01/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.