Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1422 E. 2023/1392 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2023/1058 – 2023/1306
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1058
KARAR NO : 2023/1306

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2023
NUMARASI : 2022/1186 Esas 2023/737 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 18/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 02/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde;16/01/2018 tarihinde, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı, müvekkillerinin oğlu olan …’ın içerisinde yolcu olarak bulunduğu, sürücü belgesi bulunmayan sürücü tarafından kullanılan aracın, karşı yönden gelen araç ile çarpışması neticesinde, müvekkillerinin oğlunun vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, müvekkillerinin ölenin desteğinden mahrum kaldığını, davalının zararlarından sorumlu olduğunu, ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak her bir müvekkili için 50,00 TL destek tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili 03/10/2019 tarihli talep artırım dilekçesiyle; tazminat alacağını müvekkili … için 140.033,79 TL, müvekkili … için 71.703,42 TL olarak talep etmiş, 03/04/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile de müvekkili … için 226.491,03 TL, müvekkili … için 133.50897 TL destek tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sorumluluklarının sigorta limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının kusuru ve zararı kanıtlaması gerektiğini, ölenin kaza tarihinde 16 yaşında lise öğrencisi olması nedeniyle yetiştirme giderinin nazara alınması gerektiğini, ayrıca davacının ticari faiz talebinin de haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince daha önce verilen 2018/490 E. 2019/810 K. Sayılı 19/12/2019 tarihli kararın, taraf vekillerinin istinafı üzerine Dairemizin 2022/15 E. 2022/71 K. sayılı ilamı ile kaldırılması üzerine, mahkemece yeniden yapılan yargılama neticesinde; davanın ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat (destekten yoksun kalma tazminatı) talebine ilişkin olduğu, davacı anne ve babanın 16/01/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefat eden oğulları 15/02/2002 doğumlu …’ın desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürerek, kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibarıyla geçerli ZMSS poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği, makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenip dosyaya sunulan 20/12/2018 tarihli raporda; davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı araç sürücüsü …’in 2918 sayılı KTK’nun 36, 47/c, 52/b ve 84/b maddelerinde yer alan kuralı ihlal etmesi nedeniyle olayın meydana gelmesinde % 100 oranında kusurlu olduğu, kazaya karışan … plakalı karşı araç sürücüsü …’ün meydana gelen kazanın oluşumunda herhangi bir kural ihlali ve kusurunun bulunmadığı yönünde görüş ve kanaat belirtildiği, daha önce mahkemenin 19/012/2019 tarihli 2018/490 esas 2019/810 karar sayılı kararı ile; “Davanın kabulüne; davacı … için 140.033,79 TL, davalı … Gündoğan için 71.703,42 TL maddi (destekten yoksun kalma) tazminatın 01/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına,” dair karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesinin 21/09/2022 tarihli 2022/15 esas 2022/71 karar sayılı ilamı taraflar lehine kararın kaldırıldığı, yeniden yapılan yargılamada; müterafik kusur yönünden yapılan değerlendirmede kaza tarihinde destek 18 yaşından küçük ve ehliyetsiz olan arkadaşının sevk ve idaresindeki araçta yolcu olarak bulunduğu sırada kazanın meydana geldiğinin dosya kapsamından anlaşıldığı, bu kapsamda müterafik kusur indirimi yapılmasının uygun olacağı değerlendirilerek, aktüer bilirkişiden alınan ek raporda; müteveffanın üniversite öğrenimi görmeyeceği ve 18 yaşından itibaren asgari ücret düzeyinde gelir elde edeceği kabul edilerek yapılan hesaplama ile; annesi … için 454.306,89 TL, babası … için 267.798,87 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı, davalı … Sigorta A.Ş’den poliçe teminat limiti dahilinde talep edilebilecek tutarın ise; annesi … için 226.491,43 TL, babası … için 133.508,97 TL olarak belirlendiği; davacının verdiği ilk dilekçenin talep artırım dilekçesi, dava değerine yönelik ikinci dilekçenin ise ıslah dilekçesi olarak kabul edilerek davacı … için 226.491,03 TL, davalı … için 133.508,97 TL maddi (destekten yoksun kalma) tazminatın 01/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verildiği gerekçesi ile; “Davanın KABULÜNE; davacı … için 226.491,03 TL, davalı … için 133.508,97 TL maddi (destekten yoksun kalma) tazminatın 01/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına,” karar verilmiş hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, hükme esas alınan gelirin çok düşük tespit edildiğini, tanık beyanları ile müvekkilinin ileri de Özel Harekatçı olacağının kanıtlandığını, buna rağmen gelirinin çok düşük tespit edildiğini, destek sürelerinin kısa olduğunu, bilirkişi raporunda pay hesabını kabul etmediklerini, Genel Şartlara göre hesaplamayı kabul etmediklerini, hesapalamda TRH2010 Yaşam Tablosunun kullanılması gerektiğini, asgari ücretteki değişikliklerin gözetilmesi gerektiğini, hükmedilen faiz başlangıcının hatalı olduğunu, yargılama giderinin hatalı hesaplandığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekil istinaf başvuru dilekçesinde; başvuru şartının yerine getirilmediğini, davacıların eksik belge ile müvekkiline müracaat ettiğini; hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, vefat edenin ehliyeti bulunmayan arkadaşının aracında seyahet ettiğini, bu nedenle müterafik kusur yanında hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, hükme esas alınan raporun karar vermeye elverilşi olmadığını, destekten yoksun kalma tazminatından öncelikle yetiştirme giderinin mahsup edildiği, ancak kusur, müterafik ve hatır taşıması indiriminden sonra yetiştirme giderinin mahsup edilmesi gerektiğini; Yargıtay’ın bu hususta farklı kararları olmakla birlikte, öncelikle kusur indiriminin yapılmasının sonrasında yetiştirme giderinin indirilmesinin uygun olacağını, aksi durumun kişinin kendi kusurundan yararlanması sonucuna neden olacağını, faiz başlangıcının da hatalı hesaplandığını, dava dilekçesindeki kısım yönünden dava tarihinden, bakiye kısım için ıslah/ek dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle, ölenin anne ve babası tarafından destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemidir.
Dosya kapsamında göre, olay tarihinde 16 yaşında ve lise öğrencisi olan davacıların oğlunun, yaşı küçük ve sürücü belgesi olmayan arkadaşının sevk ve idaresindeki araçta yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen kaza neticesinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, kusur raporu ve aktüer hesap bilirkişisinden tazminat hesabına yönelik raporlar alınmış, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, buna göre de, toplanan deliller ve Dairemizin daha önceki kaldırma gerekçesinde belirtilen hususlar çerçevesinde yapılan değerlendirmeye göre de ölenin vefat etmemiş olsaydı üniversite okumayacağı kabul edilerek asgari ücret düzeyinde gelir elde edebileceğinden hareket ile ölen ve davacıların muhtemel yaşam süreleri TRH 2010 Yaşam Tablosuna göre belirlenerek, bilinmeyen dönem hesabı da “Progresif Rant Yöntemi” uygulanmak suretiyle destek zararları tespit edilerek, tespit edilen zarar miktarından, çalışmakta olan baba yönünden yetiştirme gideri olarak, gelirinin %5 oranında indirim yapılmak suretiyle, her iki davacı açasından tazminat miktarının hesaplandığı, belirlenen tazminat miktarından TBK’nın 52. maddesi gereğince %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle tazminat miktarlarının belirlendiği, tazminat miktarının sigorta limitinin üzerinde olması nedeniyle KTK’nın 96. maddesi gereğince garameten hesaplama yapılarak, davalının sorumlu olduğu tazminat miktarının belirlendiği görülmüştür.
1-Davalı vekili tarafından başvuru şartının usulüne uygun yerine getirilmediği ileri sürülmüş ise de, Dairemizce verilen ilk kaldırma kararında da açıklandığı üzere; davacıların KTK’nın 97. maddesine göre davalıya müracaat ettiği, yazılı başvuru şartının yerine getirildiği, anlaşıldığından davalı vekilinin dava şartına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2-Davalı vekili hatır taşıması nedeniyle TBK’nın 51. maddesi gereğince tazminattan indirim yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de, hatır taşımasına yönelik iddianın, usul hükümleri çerçevesinde savunma mahiyetinde olmasına, tarafça yasal süresi içerisinde usulünce ileri sürülmedikçe mahkemece res’en nazara alınamayacak olmasına, davalının HMK’nın 141. maddesine uygun bu kapsamda savunmasının bulunmamasına, tahkikat aşamasında ileri sürdüğü hatır taşımasına yönelik de davacının açıkça muvafatının bulunmamasına göre, mahkemece davalının savunmasını genişleterek ileri sürdüğü, hatır taşıması savunmalarını nazara alınmamasında isabetsizlik görülmemiştir.
3-Davalı vekili ve davacılar vekli tarafından hesap raporuna itiraz edilmiş ise de; aktüer hesap raporunun gerçek zarar hesaplamasında esas alınacağı Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından kabul edilen TRH 2010 Yaşam Tablosu uygulanarak ve bilinmeyen dönem hesabı da “progresif rant yöntemi” uygulanarak yapılmış olmasına, davacıların ölenin “özel harekatçı olacağına” yönelik iddialarının, okuduğu okul, başarı durumu, dosya kapsamındaki deliller nazara alındığında kanıtlanmamasına, tanıkların “temenniye” yönelik beyanlarının davacıların iddiasını kanıtlayabilecek mahiyette olmamasına, dolayısı ile zorunlu temel eğitim kapsamında lisede okumakta olan ölenin yüksek öğretime devam edebileceğine ve daha yüksek gelir elde edebileceğine yönelik dosya kapsamında delil de bulunmadığından, gelirin asgari ücret olarak alınmasında isabetsizlik bulunmamasına, yine TBK’nın 52. maddesi kapsamındaki takdiri indirimin, yetiştirme gideri yapacak taraftan yetiştirme gideri de düşüldükten sonra belirlenecek zarar miktarından ve tazminat miktarından düşüleceğinden bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada buna yönelik bir hatanın bulunmamasına, göre taraf vekillerinin kusur raporuna ve hesaplanan tazminat miktarına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, davacının tazminat hesabına yönelik evrakları sunmak suretiyle davalıya müracaat etmiş olduğundan, dava tarihinden önce davalının temerrüdünün gerçekleşmiş olduğunun anlaşılmasına göre; davacılar vekilinin ve davalı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin ve davalı sigorta vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacılardan alınması gereken maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına;
3-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 24.591,60 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 6.147,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 18.443,70 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-İstinaf edenler tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 18/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.