Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1416 E. 2023/417 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1416 – 2023/417
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1416
KARAR NO : 2023/417

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2021
NUMARASI : 2020/135 Esas – 2021/816 Karar

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 22/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 22/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 18.06.2016 tarihinde …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacı sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığını, kaza tespit tutanağında davacıya da kusur atfedilmiş ise de kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, kaza nedeni ile Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/7371 sayılı soruşturma dosyası ile yapılan soruşturma sonucu Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiğini, kazaya sebep olan … plakalı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasının davalı sigorta şirketi tarafından düzenlendiğini, davalı sigorta şirketine yapılan başvuruya cevap verilmediği gibi ödeme de yapılmadığını, davacının gelirinin asgari ücret düzeyinde olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla işgücü kaybından doğan 5.500,00.-TL sürekli maluliyet tazminatının davalı sigorta şirketine başvuru tarihi olan 05.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; dava konusu trafik kazasına karışan … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 22.07.2015- 22.07.2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Trafik Sigortası ile sigortalı olduğunu, kaza tarihi itibarı ile geçerli olan poliçe limitinin 290.000,00.-TL olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, dava açılmadan önce müvekkili şirkete başvuruda bulunulması nedeni ile hasar dosyası açıldığını, hasar dosyası kapsamında sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığının tespit edilmiş olması nedeni ile davacının tazminat talebinin reddedildiğini, Mahkemece kusur incelemesi yaptırılması halinde dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesi gerektiğini, davacının maluliyetinin tespit edilmesi gerektiğini, hesaplamada TRH-2010 Tablosunun esas alınması gerektiğini, tazminata hükmedilmesi halinde faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak esas alınması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; olay tarihi olan 18/06/2016 tarihinde dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresinde olan, davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı araç ile davacının sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet arasında trafik kazasının meydana geldiği, hükme dayanak yapılan ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin kusur raporuna göre olayın oluşumunda davacının %50 oranında kusurlu olduğu, davalı sigorta şirketi sigortalısı araç sürücüsünün %50 oranında kusurlu olduğu, alınan maluliyet raporuna göre kaza nedeniyle davacının bedensel özür oranının %25 olduğu, işgöremezlik süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, davacının kaza tarihi itibariyle gelir durumunun asgari ücret seviyesinde olduğu, aktüer bilirkişi tarafından belirlenen tüm bu veriler değerlendirilmek ve TRH-2010 Yaşam Tablosu kullanılmak ve prograsif rant yöntemi kullanılarak yapılan hesaplamaya göre, davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının 270.832,69 TL olarak hesaplandığı, davalı sigorta şirketinin sigortalısı araç sürücüsünün %50 oranındaki kusur oranı ile sorumlu olmasına göre davalı sigorta şirketinin KTK, Genel Şartlar ve ZMMS poliçesine göre sigortalısına ait aracın sürücüsünün kusuruna göre toplam 135.416,34-TL sürekli iş göremezlik tazminatından sorumlu olduğu, bu nedenle dava dilekçesi ve talep artırım dilekçesi dikkate alınarak davanın kabulü ile 135.416,34 TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 13.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve poliçe limiti ile sınırlı olarak davalı sigorta şirketinden alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; davacının kaza nedeniyle Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden alınan ve Özürlülük Ölçütü… Yönetmeliği’ne göre düzenlenen raporda maluliyeti bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber maluliyet oranının Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’ndan ve Özürlülük Ölçütü… Yönetmeliği’ne göre alınacak rapor ile belirlenmesi gerektiğini, hükme esas alınan raporu kabul etmediklerini, davacının sürekli iş göremezlik zararının TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faize göre hesaplanması gerektiğini, ancak mahkemece “prograsif rant”a göre hesap yapılmasının doğru olmadığını, ayrıca 19/06/2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Kanunla değişik 2918 sayılı kanunun 90. maddesine göre aktüerya hesabı yapılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazası nedeniyle cismani zarardan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından, kaza tutanağı, her iki sürücünün ifadeleri, davalı sigorta tarafından sunulan kusura yönelik uzman görüşü, savcılıkta alınan kusur raporu ile iş bu dosyada alınan kusur raporları ile Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dosyası içerisinde bulunan kaza yeri fotoğrafları ve kaza anı görüntüsünü içerir CD içeriği değerlendirilerek rapor düzenlendiği, bu rapora göre; davacı, sevk ve idaresindeki motosiklet ile seyir halindeyken olay mahalli yere geldiğinde seyir istikametine göre yolun solunda bulunan sokağa dönmek üzere yolun sağından sola manevra yaptığı esnada motosikletin sol tarafı ile gerisinde aynı istikamette seyreden davalı şirkette ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün kullandığı otomobil ile çarpışması şeklinde meydana gelen kazada davacının ve davalı sürücüsünün %50’şer oranında kusurlu olduklarının belirtildiği, iş bu raporun dosya kapsamına ve oluşa uygun, çelişkileri giderici mahiyette olması nedeniyle, hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD tarafından davacı ile ilgili tüm tedavi evrakları incelenip 04/09/2019 tarihinde muayenesi de yapılarak düzenlenen ve kaza tarihinde yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü… Yönetmeliği”nde yer almaması nedeniyle “20 cm2 kraniektomi defekti” için 2013 tarihli “maluliyet tespit işlemleri yönetmeliği”ne göre, davacının özür oranının %25 olduğu ve 9 ayda iyileşebileceği yönünde rapor düzenlendiği görülmüştür.
TBK’nın 54. maddesi gereğince çalışma gücünün kaybı ve azalmasından kaynaklanan zararların kaza tarihi nazara alındığında, 28727 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin; kişinin çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kayıp edip etmediğinin değerlendirilmesi için düzenlendiği, yönetmelik ekindeki listelerde hangi hastalıkların ve arızaların bu kapsamda sayılabileceğinin listelendiği, buna göre; çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybının değerlendirilmesinde “Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği’nin kullanılmasının teknik olarak mümkün olmadığı, her ne kadar maluliyet raporunda “maluliyet tespit işlemleri yönetmeliği” denmişse de, raporda esas alınan verilere göre yönetmelik hükümleri nazara alınmak suretiyle “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybının Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne ait cetvellerin kullanıldığı, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybının Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin, “iş kazası” ve “meslek hastalığı” kapsamındaki hükümlerinin, özellikle yönetmeliğin 22. maddesinde iş kazası ve meslek hastalığındaki maluliyet oranlarının tespitine yönelik maddenin ve cetvellerin yürürlükten kaldırılmamış olması da nazara alındığında, kaza tarihi itibariyle “çalışma gücü… yönetmeliği”nde davacıda gerçekleşen araz ile ilgili hususta düzenleme bulunmadığı, bu nedenle, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybının Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne ait cetveller kullanılarak maluliyet oranı belirlenmesinde ve bu raporun hükme esas alınmasında da bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı vekili, aktüer hesaplamada TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faiz uygulanması suretiyle hesaplama yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de, mahkemece hükme esas alınan hesap raporunun yerleşik Yargıtay İçtihatları kapsamında TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif ranta göre düzenlendiği, bilirkişi raporundaki hesaplama yönteminin, TBK hükümlerine ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından içtihat değişikliği ile benimsenen hesaplama yöntemine uygun olmasına, kaza tarihinde yürürlükte olmayan 19/06/2021 tarihli KTK’nın 90. maddesinde yapılan düzenlemenin uygulama imkanı bulunmamasının yanı sıra söz konusu düzenlemenin de istinaf aşamasında iptal edilmiş olmasına göre davalı vekilinin hesaplama yöntemine ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 9.250,29 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.313,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.937,29 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 22/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.