Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1412 E. 2023/1391 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1412 – 2023/1391
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1412
KARAR NO : 2023/1391

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/09/2021
NUMARASI : 2019/433 Esas 2021/483 Karar

DAVACILAR
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 01/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, davacıların desteği …’ın 06/11/2018 tarihinde … plakalı araç ile seyir halinde iken davalı şirkete ZMSS poliçesi ile sigortalı dava dışı …’ın kullandığı … plakalı araç ile kusurlu olarak …’ın kullandığı araca çarpması sonucu meydana gelen kazada, …’ın kaza nedeniyle hayatını yitirdiğini, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru sonucu teklif edilen 51.416,00 TL tutarlı ödemenin yetersiz olması nedeniyle taraflarınca kabul edilmediğini belirterek, davacıların desteğini yitirmesi nedeniyle davacı eş … için 4.000,00 TL, çocukları … ve … için 250,00’şer TL olmak üzere toplam 4.500,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı şirket vekili, kazaya karışan aracın müvekkili şirket nezdinde ZMSS poliçesi ile ölüm halinde şahıs başına 360.000,00 TL limit ile sınırlı olmak kaydıyla kaza tarihi itibariyle sigortalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacıların destekten yoksun kaldıklarını kanıtlamaları kaydı ile sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve gerçek zarar ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün %30 oranında kusurlu olduğu belirlenerek, kusur durumu, murisin geliri, murisin ve davacıların yaşı, yakınlık derecesi gibi unsurlar bütünü ile dikkate alınarak, davacı çocuklar … ve …’nın destekten yoksun kalma tazminatı alacağı bulunmadığı, dava eş …’ın 33.625,12 TL destekten yoksun kalma tazminat alacağı bulunduğu, istenebilecek faizin yasal faiz olup, sigorta şirketine başvuru tarihi dikkate alındığında temerrüdün 17/01/2019 tarihinde oluştuğunun belirlendiği, Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden aldırılan 29/03/2021 tarihli raporda da, sigortalı araç sürücüsü …’ın %30 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, davacı tarafça davacılardan … yönünden ıslah dilekçesi ile istemin 33.623,12 TL’ye yükseltildiği gerekçesiyle … ve … tarafından açılan davanın reddine, … tarafından açılan davanın kabulü ile, 33.623,12 TL’nin 17/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; müteveffanın vefat etmeden önce polis ihmali sebebi ile olaya ilişkin ifadesinin alınamadığını, müteveffanın hastanede yatarken ziyarete gelenlere ve yakınlarına kontrolsüz kavşaktan kontrollü ve tedbirli bir şekilde geçtiğini ve kavşağı bitirmek üzereyken yüksek bir hızla gelen … plakalı araç şoförü …’ın aracını son anda gördüğünü belirttiğini, karşı araç sürücüsü …’ın hızının yavaş olması, direksiyon tedbirine başvurması veya fren tedbiri uygulaması kazanın oluşmasını önleyebilecekken …’ın, sayılan tedbirlerin hiçbirine başvurmadığını ve hızını dahi azaltmadan yolu bitirmek üzere olan müteveffanın idaresindeki servis aracına sağ arka köşesinden çarptığını, …’ın kaza tarihinde sürücü belgesi olmayıp kaza tarihinden sonra 03/04/2019 tarihinde B sınıfı sürücü belgesi aldığını, karşı araç sürücüsü …’ın çok hızlı olması, direksiyon tedbirine başvurmaması veya fren tedbiri uygulamaması ve sürücü belgesinin olmayışı ile araba sürüş tekniklerini bilmeyişinin vahim kazaya sebep olduğunu, bahse konu kaza sonrası açılan ceza davasında Ankara 6.Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından 27/10/2020 tarihli celsede verilen keşif kararı neticesinde 28/10/2020 tarihinde keşif gerçekleştirildiğini, raporda … plakalı araç şoförü …’ın 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 57/b-5 maddesi ve Asli Kusurlu Sayılan Hallerden 84. maddesi h fıkrasına aykırı, dikkatsiz, tedbirsiz ve özensiz davrandığı için trafik kazasının meydana gelmesinde %75(Yetmişbeş) asli kusurlu olduğu, 06CV6030 plakalı araç şoförü …’ın 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 52. maddesi a fıkrasına aykırı, kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmadığı(50km/h şehir içi trafik hızı olup kavşaklarda hızını daha fazla düşürmek ve kontrollü geçmek) dikkatsiz, tedbirsiz ve özensiz davrandığı için trafik kazasının meydana gelmesinde %25(Yirmibeş) tali kusurlu olduğunun belirlendiğini, ceza davasında alınan keşif raporunda kusur durumu açıkça belirlenmişken adli tıp raporu ile asli kusurun müteveffaya verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Yerel mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacılar vekili tarafından hükme esas alınan kusur raporuna itiraz edilmektedir.
Dosyada alınan tekli bilirkişi ve Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen kusur raporlarında, olay yerinin dört yönlü kavşak mahalli olması ve kavşak kollarının trafik yoğunluğu bakımından farklı oldukları işaretlerle belirlenmemiş (Geçiş önceliğini gösterir trafik işaret levhası bulunmaması) olması dikkate alındığında kavşağın kontrolsüz kavşak olduğu ve sürücü … idaresindeki otomobil ile gündüz vakti meskun mahalde seyir halinde iken kontrolsüz dört yönlü kavşakta her ne kadar geçiş önceliğine sahip ise de kavşağa yaklaşırken hızını her an tedbir alabileceği şekilde azaltarak kavşaktan kontrollü bir şekilde geçiş yapması gerekirken bahsedilen bu hususlara riayet etmediği, kaza mahalli kavşakta geçiş yapmak isteyen müteveffa sürücü idaresindeki otobüse karşı zamanında etkin tedbir almaksızın çarpması sonucu meydana gelen kazada, tali kusurlu (% 30), müteveffa sürücü … idaresindeki otobüs ile gündüz vakti meskun mahalde seyir halinde iken olay yeri olan dört yönlü kontrolsüz kavşak mahallinden geçiş yapmadan önce kavşak alanına ve sağına dair yeterli ve gerekli kontrolleri yapması ve geçiş önceliğini kavşağa sağından seyirle gelen sürücüye vermesi gerekirken bahsedilen bu hususlara riayet etmediği, olay mahalli kavşakta yeterli kontrolleri sağlamadan geçiş yapmak istediği sırada meydana gelen kazada, asli kusurlu ( %70) olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır.
UYAP ortamında incelenen ve istinaf incelemesinden geçerek kesinleşen ceza dosyasında, keşif yapılarak alınan ilk kusur raporunda, … plakalı araç şoförü olan …’ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 57/b-5 maddesi ve asli kusurlu sayılan hallerden 84. maddesi h fıkrasına aykırı, dikkatsiz, tedbirsiz ve özensiz davrandığı için trafik kazasının meydana gelmesinde %75 asli kusurlu olduğu, … plakalı araç şoförü …’ın 2918 Sayılı KTK’nın 52 maddesi a fıkrasına aykırı, kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmadığı, dikkatsiz, tedbirsiz ve özensiz davrandığı için trafik kazasının meydana gelmesinde % 25 tali kusurlu olduğunun belirtildiği, sanık müdafi tarafından dosyaya sunulan, emekli emniyet müdürü adli trafik bilirkişisinin hazırladığı 03.11.2020 tarihli uzman mütalaasında, meydana gelen trafik kazasında …’ın 2918 sayılı KTK’nın 57/C-2 ve 84/h maddelerini ihlal etmesi nedeniyle asli kusurlu (%75) olduğu, …’ın 2918 sayılı KTK’nın 52/a maddesini ihlal etmesi nedeniyle tali kusurlu (%25) olduğunun belirtildiği, ATK Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 13.04.2021 tarihli raporunda ise, servisin sürücüsü olan …’ın 1986 caddeyi takiben seyirle olay yeri kontrolsüz kavşağa geldiğinde dikkatli olması, yavaşlaması, kavşağı etkin bir şekilde kontrol etmesi ve kural gereği sağından, 1984 sokağı takiben seyirle aynı kavşağa gelen sürücü … yönetimindeki otomobile ilk geçiş hakkını vermesi gerekirken, bu kurala riayet etmeden, seyir hızıyla kavşağa giriş yapması sonucu, söz konusu otomobilin kendi aracına sağ yan kısmından çarpmasına sebebiyet verdiği olaydaki dikkatsizliği, tedbirsizliği veya kurallara aykırı davranışıyla asli kusurlu olduğu, …’ın ise ilk geçiş hakkı kendisine ait olsa da dikkatli olması, yavaşlaması, kavşağı etkin bir şekilde kontrol etmesi ve güvenli bir ortam oluştuğundan emin olması gerekirken, bu hususta gerekli dikkat ve özeni göstermemesi ve zamanında etkin bir şekilde fren tedbirine de başvurmaması nedeniyle tali kusurlu olduğuna dair müşterek heyet mütalaası bildirildiği anlaşılmış olup, mahkemece olaydaki kontrolsüz kavşağın niteliğine dair hatalı değerlendirmeye dayalı 28.12.2020 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilmediği ve sanığın meydana gelen trafik kazasında tali kusurlu, ölenin ise asli kusurlu olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hâkimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hâkiminin, ceza hâkiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağını saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkûmiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61 ) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır. Şu halde, hukuk hâkimi ceza mahkemesinin saptadığı maddi olaylarla bağlıdır. Hükme esas alınan kusur raporunun usul ve yasaya uygun olduğu ve ceza dosyasında belirlenen maddi vakıa ile de örtüştüğü anlaşılmakla, kusura yönelik istinaf sebebine itibar edilememiştir.
Açıklanan nedenlerle; usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davacılar vekilinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılardan alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar harcından, peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15-TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-c maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 01/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.