Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1400 E. 2023/1318 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/1400 – 2023/1318
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1400
KARAR NO : 2023/1318

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2021
NUMARASI : 2018/518 Esas 2021/874 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 18/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; davalı … Sigorta AŞ’ye karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası kapsamında sigortalı olan, …’nın sevk ve idaresindeki yolcu otobüsünün tek taraflı olarak neden olduğu, 29.11.2016 günü meydana gelen trafik kazasında, müvekkilinin ağır derecede yaralandığını ve malul kaldığını, kazadan sonra düzenlenen trafik kazası tespit tutanağına göre davalı şirket sigortalısı araç sürücüsünün tam kusurlu bulunduğunu, açılan kamu davasının, Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/353E., 2017/247K. sayılı kararı ile sonuçlandığını ve davalı şirket sigortalısı araç sürücüsünün mahkum olduğunu, müvekkilinin araç içinde yolcu konumunda olduğunu, kazanın meydana gelmesinde müterafik bir kusuru bulunmamakta olduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak koşulu ile 1.000 TL sürekli iş göremezlik ve geçici iş göremezlik tazminatının 29.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/534 E. sayılı dosyasında, davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalı şirketçe Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası kapsamında sigortalı olan, yolcu otobüsünün 29/11/2016 tarihinde neden olduğu kazada ağır derecede yaralandığını, davacının zararının tazmini için davalı şirkete başvurulduğunu, ödeme yapılmadığından Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/518 Esas sayılı dosyasının açıldığını, ilgili dosyada alınan bilirkişi raporuyla zararın belirlendiğini, davayı ıslah ettiklerini, ıslah dilekçesini takiben bilirkişiden ek rapor alındığını, rapor neticesinde sürekli iş göremezlik zararının 64.314,01 TL arttığını, sürekli iş göremezlik zararı karşılanmadığı için arabuluculuğa başvurulduğunu, davalı ile herhangi bir anlaşma sağlanamadığını belirterek, 64.314,01 TL sürekli iş göremezlik tazminatı alacağının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini, talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 29.11.2016 tarihinde dava dışı sürücü… sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, dönemece hızlı girmek suretiyle aracın yan yatarak sürüklenmesi şeklinde meydana gelen kazada … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı ve vücut genel çalışma gücünden %35 oranında kaybettiğinin ve 9 ay geçici iş göremezliğe maruz kaldığının Adli Tıp Kurumu raporu ile tespit edildiği, davalı ZMMS sigorta şirketinin davacının oluşan bu zararını gidermekle yükümlü olduğu, davacının meydana gelen kazada yolcu konumunda bulunduğu ve atfı kabil bir kusuru olmadığı, güncel Yargıtay ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi sigorta daireleri içtihatları doğrultusunda kaza tarihinde yürürlükte bulunan maluliyet yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet raporu alındığı ve TRH-2010 yaşam tablosu ile progresif rant yöntemine göre aktüer rapor tanziminin sağlandığı, aktüer bilirkişi tarafından davacı …’nın, yaralanması nedeniyle uğradığı net gerçek maddi zararının TRH-2010 bakiye yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi (%0 faiz) kullanılarak yapılan hesaplamaya göre, 11.340,66.-TL geçici iş göremezlik zararı ve 153.871,30.-TL sürekli iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 165.211,96.-TL olduğunun hesaplandığı, davacının asıl davada davasını 23/10/2019 tarihli dilekçesi ile ıslah ettiği ve 11.340,66-TL geçici iş göremezlik, 89.557,29-TL kalıcı iş göremezlik tazminatı talep ettiği, birleşen Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/534 E. Sayılı dosyasında ek rapor sonrası tespit edilen tazminat miktarının ıslah talebini aşan kısmı için ek dava açmak suretiyle birleştirilmesini talep ettiği, birleşen dosya yönünden de 64.314,01 TL sürekli iş göremezlik tazminatı talep edildiği, davacının meydana gelen kaza nedeniyle cismani zarara uğradığı, asıl ve birleşen davalarda yer alan taleplerinin hukuka uygun ve dosya kapsamıyla ispatlanmış olduğundan asıl ve birleşen davanın kabulüne, temerrüt tarihi olan 13/04/2018 tarihinden itibaren aracın ticari araç olması da göz önünde bulundurularak avans faiziyle davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; “…Asıl davanın Kabulüne, -11.340,66-TL geçici iş göremezlik tazminatının 13/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, -89.557,29 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 13/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Birleşen dava yönünden davanın kabulüne, -64.314,01 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 13/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde, maluliyet raporunun hatalı olduğunu, haksız fiil sebebiyle yaralanmalarda tazminata esas veri olarak kabul edilen maluliyet oranı için Adli Tıp 3. İhtisas Dairesi veya Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalları tarafından tanzim edilecek raporun gerektiğini, başvuran tarafından dosyaya sunulan, Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Kurumu Başkanlığı tarafından hazırlanan ve başvuranın %35 oranında sürekli sakatlığının bulunduğunu gösterir raporun hükme esas alınamayacağını, adil yargılanma ve silahların eşitliği ilkesi gereğince sorgusuz sualsiz yalnızca başvuran tarafın sunduğu sakatlık raporunun hükme esas alınmasının kabul edilemeyeceğini, Adli Tıp 3. İhtisas Dairesi’nden maluliyete ilişkin yeni bir rapor alınması gerekirken hüküm kurulmuş olmasının hatalı olup hükmün kaldırılması gerektiğini, müvekkil şirketin poliçe dahilinde davacının geçici iş göremezlik talebinden sorumlu olmadığını, müvekkili şirketin zorunlu mali mesuliyet sigortasından doğan sorumluluğu sigortalının kusuru oranında olup, sigortalı araç sürücüsüne izafe edilen kusur oranının kabul edilemeyeceğini, kaza esnasında davacının emniyet kemerinin takılı olup olmadığı belirsiz olduğundan hükümde müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacının emniyet kemeri takmamasının, yaralanmasına ne derece etkisi olduğunun belirlenmesi için, dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı sigorta vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava ve birleşen dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı sigorta vekili, istinaf dilekçesinde davacı tarafından sunulan maluliyet raporunun hükme esas alındığını, raporun usulüne uygun olmadığı ve savunma hakkının ihlal edildiğini belirtmişse de, raporun Hacettepe Üniversitesinden yargılama sırasında alındığı, raporun davalı sigortaya 22/7/2019 tarihinde tebliğ edildiği ve savunma hakkının kısıtlanmasının söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda; davacının talebine konu trafik kazasının 29/11/2016 tarihinde meydana geldiği, bu tarihte geçerli olan yönetmeliğin “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” olduğu, bu kapsamda maluliyet raporu alındığı, maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiği, Mahkeme tarafından alınan maluliyet tespitine ilişkin raporun da belirlenen bu esaslara, oluşa, usul ve yasaya uygun olması nedeni ile rapor doğrultusunda karar verilmiş olmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Müterafik kusur konusunda ise,
Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418). Buna göre, müterafik kusur indirimi için zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında kusurlu olması aranmaktadır. Somut olayda, emniyet kemeri takılıp takılmadığının tespit edilemediği ve yaralanmanın niteliği de gözetilerek mahkemece müterafik kusur indirimi yapılmaması isabetlidir.
Davalı sigorta şirketi vekili geçici iş göremezlik zararlarından sigorta şirketinin sorumlu olmadığını sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumu’nda olduğunu ileri sürmüş ise de; davacının zararı ve zararın kapsamı 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesi gerekir. 6098 Sayılı TBK’nın 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş göremezlik zararlarının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları 2918 sayılı Kanun’un 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını, bedensel zararlardan sorumlu olan davalıdan talep edebilir. Öte yandan kaza tarihinde ve mahkemece verilen karar tarihinde KTK’nın 90. maddesinde Genel Şartlara atıf yapan kanuni düzenleme sonrasında Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderleri değildir. Ayrıca 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenleme de yer almamaktadır. 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri bu yasa kapsamı içerisinde bulunmadığından (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb.) davalı sigorta şirketi vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinafı da yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 11.285,63 -TL istinaf karar harcından, peşin olarak yatırılan 2821,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 8.464,22-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan gider avansından varsa, kullanılmayan kısmın yatıran taraflara iadesine,
5-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 18/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.