Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1382 E. 2023/1343 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1382 – 2023/1343
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1382
KARAR NO : 2023/1343

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2021
NUMARASI : 2020/680 Esas 2021/920 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 25/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 05/09/2020 tarihinde davalıya ZMMS ile sigortalı aracın, davacı sürücü … yönetimindeki motosiklete çarpması sonucu meydana gelen kazada, …’ın ağır şekilde yaralandığını, kusurun sigortalı araç sürücüsünde olduğunu, ileri sürerek; müvekkilinin sürekli iş göremezliği dolayısıyla 100,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işlemiş avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili, bilirkişiden rapor alındıktan sonra talebini kaza tarihindeki poliçe limiti olan 410.000,00 TL ye çıkarmıştır.
Davalı …Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın müvekkili şirket nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, sorumluğun sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, sigortalının dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3, ve 55 maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan maddi tazminat davası olduğu, meydana gelen kazada Kaza Tespit Tutanağında sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunun belirtildiği, Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından alınan kusur raporunda; Otomobil sürücüsü …’ın sola dönüşü sırasında, karşıdan gelen araçlara yol vermemesi nedeniyle kazanın meydana gelmesinde % 100 oranında kusurlu olduğu, motosiklet sürücüsü davacı …’ın ise kusursuz olduğunun tespit edildiği; İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 08.04.2021 tarihli raporda; 25 Şubat 2019 tarihli Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen raporda, davacının %25,2 oranında daimi maluliyeti olduğunun belirlendiği, kusur ve maluliyet durumuna göre hesaplamanın yapıldığı aktüer hesap bilirkişi raporunda; 523.081,48 TL sürekli maluliyet tazminatı hesaplandığı, raporun karar vermeye elverişli olduğu gerekçesi ile;“Açılan davanın kabulüne, 410.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 08/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,” karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kusur durumunu kabul etmediklerini, kazanın davacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmediğini, davacının gerçeğe aykırı beyanda bulunarak, menfaat elde etmeye çalıştığını, kazanın meydana gelmesinde davacının koruyucu tertibat kullanmadığının anlaşıldığını, davacının pelvis kırığı ve el bileğinde kırık meydana geldiğini, bunun koruyucu tertibat kullanmadığını ortaya koyduğunu, özellikle vertebra yaralanmalarında, içerisinde demir bulunan motorcu montunun, yaralanmayı önceleyebildiğini, bu nedenle müterafik kusur değerlendirilmesi yapılmadan davanın esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, hesaplamanın TRH2010 Yaşam Tablosuna ve 1,8 teknik faize göre yapılması gerektiğini, maluliyet raporunun da ATK Genişletilmiş Uzmanlar Kurulundan alınması gerektiğini, bu nedenle de tazminat hesabına esas alınan maluliyet raporunun yeterli olmadığını, mahkemece 08/12/2020 tarihinden itibaren faize hükmediliğini, davacının usulüne uygun başvuru yapmadığını, müvekkilinin başvurudan haberdar olmadığını, bu nedenle dava tarihinden önce faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, yargılama gideri ve vekalet ücretinin de hatalı hesaplandığını, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatı istemidir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
1- Olay tarihinde davalı tarafından sigortalı aracın, yol üzerinde yolun solunda bulunan tesise girmek için manevra yaptığı sırada, karşı yönden şeridinde seyreden davalı motosiklet sürücüsünün, şeridine giren sigortalı araç ile çarpışması ile trafik kazasının meydana geldiği, kaza tespit tutanağından anlaşılmaktadır. Kaza Tespit Tutanağında da bu oluş şekline göre kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu, davalının ise kusurunun bulunmadığının tespit edildiği görülmüştür.
Mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporunda kazanın, Kaza Tespit Tutanağında belirtilen şekilde olduğu kabul edilerek, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalı aracın %100 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekili kusur raporuna itiraz etmiş ise de, tanzim edilen kusur raporunda, kusur oranın tespit edilen kazanın oluş şekline göre belirlenmiş olmasına, kazanın oluş şekline göre kabul edilen kusur oranının da uygun olmasına göre davacı vekilinin kusura yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2-Davalı vekili tarafından maluliyet raporuna da itiraz edilmiş ise de, tanzim edilen raporun kazaya bağlı tedavi evrakları ve son durum değerlendirilerek tanzim edilmiş olmasına, raporun denetime elverişli ve gerekçeli olmasına, maluliyet durumunun tespiti açısından Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre raporun Adli Tıp Kurumu yanında Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlıklarından alınmış olmasının da yeterli olmasına göre davalı vekilinin kusur raporuna yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
3-Davalı vekili tarafından hesap raporunun yerinde olmadığı ileri sürülmüş ise de; Mahkemece hükme esas alınan aktüer raporunun Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından “gerçek zarar” hesabında uygulanacağı kabul edilen TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresi belirlenmek suretiyle, bilinmeyen dönem hesabı “progresif rant yöntemi” uygulanarak yapılmış olmasına, davacının da sigorta limiti ile sınırlı olarak “gerçek zarardan” sorumlu olması nedeniyle, belirtilen şekilde hesaplama yapılmasında isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aktüer hesap raporuna yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, alınan kusur raporunun kazanın oluş şekiline uygun ve denetlenebilir olmasına, davalı vekili tarafından müterafik kusur nazara alınarak karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, davacının koruyucu malzeme kullanmadığının kanıtlanamaması yanı sıra, yaralanma şekline göre kullanmadığı durumda dahi zararın artmasına etkisinin kanıtlanamamasına, kaldı ki %20 oranında müterafik kusur uygulansa dahi zararın teminat limiti üzerinde kalacak olmasına, yargılama giderinde somut bir hata görülmemiş olmasına ve vekalet ücretinin de hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. çerçevesinde takdir edilmiş olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
4-Davalı vekilinin, hükmedilen tazminata uygulanan faizin başlangıç tarihine yönelik istinaf sebeplerine gelince;
Sigorta şirketi hakkında, ZMMS kapsamında açılan sorumluluk davasında, KTK’nın 99. maddesinde sigorta şirketinin, zarar görenin Genel Şartlarda sayılan evraklar ile kendisine müracaat etmesi halinde, 8 iş günü sonunda temerrüdünün gerçekleşeceği kabul edilmiştir. Zarar görenin eksik evrak ile müracaat etmesi halinde temerrüt gerçekleşmeyeceğinden, ancak açılan dava tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edilebilir.
Somut olayda; davacı, davalıya tazminat talebine esas alınacak maluliyet raporu alınmaksızın müracaat ettiğinden, dava öncesi temerrüdü gerçekleşmediğinden, hükmedilen tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hükmedilen tazminatın dava tarihinden önce yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş olması isabetli değildir.
Buna göre; davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin reddi ile yukarında 4 no.lu bentte yazılı nedenlerle istinaf talebinin kabulüne, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmamasına göre, kararın, davalı lehine HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararında “08/12/2020” olarak gösterilen faiz başlangıcının “30/12/2020” dava tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekmiş, ilk derece mahkemesi kararında kesinleşen yönler korunarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 07/12/2021 tarihli, 2020/680 Esas – 2021/920 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Açılan davanın KABULÜNE,
410.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 30/12/2020 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
2) Dava açılışında alınan 54,40 TL peşin harç ile yargılama sırasında yatırılan 1.401,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.455,40 TL harcın alınması gereken 28.007,10 TL harçtan düşülmesi ile bakiye 26.551,70 TL harcın DAVALIDAN ALINARAK HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
3) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. maddesi uyarınca alınması gereken 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin DAVALIDAN ALINARAK HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4) (a) Dava açılışında alınan 54,40 TL peşin harç ile yargılama sırasında yatırılan 1.401,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.455,40 TL harcın yargılama gideri olarak kabulü ile DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
(b) Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 54,40 TL başvurma harcı, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 286,50 TL posta gideri, 723,00 TL ATK faturası giderleri olmak üzere toplam 2.263,90-TL yargılama giderinin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
5) Davacının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 37.150,00 TL vekalet ücretinin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
6) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak YATIRANLARA İADESİNE,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
II-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 220,70 TL İstinaf Başvuru Harcı ve 57,00-TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 277,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
lV-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
V-Kararın taraflara tebliğine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 25/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.