Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1369 E. 2023/1401 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1369 – 2023/1401
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1369
KARAR NO : 2023/1401

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2021
NUMARASI : 2018/352 Esas – 2021/744 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 01/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 09/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil desteği …’ın sevk ve idaresindeki kamyona maden ocağından almış olduğu yük ile ocaktan çıktığı esnada aracının direksiyon hâkimiyetini kaybedip şarampole devrilmesiyle ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sebebiyle müvekkili …’ın vefat ettiğini, aracın … Sigorta A.Ş. tarafından Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalandığını, meydana gelen maddi zararın sigorta şirketince kaza tarihinde geçerli olan poliçe teminat limitleri dâhilinde karşılanması gerektiğini, müvekkilinin kaybettiği eşi …’ın maddi desteğinden yoksun kaldığını belirterek, … için kısmi dava olarak şimdilik 100,00 TL tutarındaki maddi tazminatın davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren işlemiş yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 123.700,14 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu son içtihadına göre sürücünün kendi kusuru ile vefatı sebebi ile yakınları tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminat talepli davada; kendi kusuru ile vefat eden sürücünün kusurunun destek görenlere yansıyacağı bu sebeple de işletenden destek tazminatı talep edemeyecekleri sonucuna ulaşıldığını, ayrıca söz konusu kaza maden ocağı çalışma sahasında meydana gelmiş olup kazanın meydana geldiği yerin kara yolu olmadığı, KTK’nın 2. maddesi uyarınca kara yolu sayılan yerlerden de olmadığı, bu sebeple söz konusu zararın trafik poliçesi teminatında kalmadığı, destekten yoksun kalma tazminatını aktüer uzmanının yapması gerektiği, SGK’dan tazminat alınması veya aylık bağlanması durumunda ödemelerin düşülmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; dosya kapsamında İTÜ öğretim üyelerinden alınan 21/03/2021 tarihli rapordaki kusur oranına göre davacıların desteğinin %25 oranında kusurlu olduğu, kazanın meydana geldiği …. Şti.’ye ait maden sahasında kamyonun seyir halinde olduğu yolun gerekli nizamlara uygun olmadığından %75 oranında asli kusurlu olduğu, kaza yerinin maden ocağında, araçların seyir halinde olduğu bir yol olduğu, Yargıtay içtihatlarına göre kara yolu için taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılmasının yeterli olduğu, kaza tarihinin 21/03/2009 tarihi olduğu, ZMMS poliçe tarihinin 10/03/2009 tarihinde ve 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel şartlarından önce tanzim edilmiş olduğu, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre davacının ölenin salt mirasçısı sıfatı ile değil destekten yoksun kalan 3 kişi sıfatı ile dava açtığı, bu nedenle destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, davacı tazminat talebi ile zararın müştereken ve müteselsilen tahsilini istediği anlaşıldığından, aktüer bilirkişiden alınan denetime elverişli ve hükme esas alınır mahiyetteki rapor ve yapılan ıslah doğrultusunda, davanın kabulüne, 123.700,14 TL’nin temerrüt tarihi olan 23/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; zamanaşımı itirazlarının nazara alınmamasının doğru olmadığını, davanın belirsiz alacak davası olmadığı halde, bedel artırım dilekçesi verilmesinin geçersiz olduğunu, mahkemece bu dilekçenin ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesinin doğru olmadığını, kaldı ki ıslah edilen miktarın zamanaşımına uğradığını, dava konusu kazanın meydana geldiği yerin maden ocağının özel mülkü olduğunu, bu yerin kamuya açık yol olmadığını, dolayısıyla burada meydana gelen kazanın ZMMS kapsamında kabul edilemeyeceğini, olayın iş kazası olduğunu, ZMMS şirketine husumet yöneltilemeyeceğini, dosyadaki dava konusu yerin yol olup olmadığı ile ilgili raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, müteveffanın tam kusurlu olduğunu, raporlarda müteveffaya %75 kusur verilmesini de kabul etmediklerini, müteveffanın iş makinesi kullanma ehliyeti olup olmadığının araştırılması ve yoksa müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacının bu olay nedeniyle SGK’dan aldığı ödemenin peşin sermaye değerinin tamamının indirilmesi gerekirken, bu ödemeden kusur indirimi yapılarak tazminattan indirilmesinin doğru olmadığını, temerrüt tarihinden faize hükmedilmesinin de doğru olmadığını, ıslah edilen bölüme ıslah tarihinden faiz verilmesi gerektiğini, hesap raporunda 1,8 teknik faiz uygulanmamasının da doğru olmadığını belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksunluk tazminatı istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Somut olayda; kaza tarihi 21/03/2009 olup, kısmi dava tarihi 09/05/2018, ıslah tarihi ise 2021’dir. 2918 sayılı KTK’nın 109/2. maddesi yollaması ile 5237 sayılı TCK’nın 85 ve 66/1-d. maddeleri gereğince, dava zamanaşımı süresi olan 15 yıl içinde davanın açıldığı ve ıslahın da bu süre içinde yapıldığı anlaşıldığından davalının zamanaşımı istinafına itibar edilmemiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nın 2. maddesinde bu Kanunun, karayollarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir.
Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile, erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirtilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler gereğince kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Yine karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur.
Yukarıda da açıklandığı üzere; Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan, bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir.
Davaya konu trafik kazasının meydana geldiği yerin (maden sahasının) karayolu ile bağlantısı bulunmaktadır. 2918 sayılı KTK’nın 2. maddesi gereğince karayolu bağlantısı olduğundan meydana gelen zarar teminat kapsamındadır. Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları da bu yönde olup kaza mahallinin KTK kapsamında olması nedeniyle, oluşan zarardan davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Dava konusu kaza ile ilgili olay yeri inceleme tutanağında kusur tespitinin yapılmadığı, mahkemece alınan tek kusur bilirkişisi raporunda ölene %40, İTÜ öğretim üyelerinden alınan heyet raporunda ise ölene %25 kusur verildiği ve mahkemece de İTÜ’den alınan rapora itibar edilerek ölenin %25 kusurlu olduğunun kabul edildiği, Dairemizce yapılan değerlendirmede de mahkemece hükme esas alınan raporun oluşa ve dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı sigorta şirketinin usulüne uygun olarak dava tarihinden önce temerrüde düştüğü, haksız fiilden kaynaklanan davalarda ıslah edilen bölüme talep halinde temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilebileceği, mahkemece hükme esas alınan hesap raporunun yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun olarak düzenlendiği, yapılan hesaplamanın ve indirimlerin usulüne uygun olduğu, iş kazası nedeniyle SGK tarafından yapılan ödemenin sadece işverenin kusuruna isabet eden kısmının rücuya tabi olmasına göre, işverenin kusuru oranında yapılan ödemenin tazminattan mahsup edilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı, öleninin kusurunun da nazara alındığı anlaşıldığından davalı sigorta vekilinin tüm istinaf sebeplerine itibar edilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 8.449,96 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.112,49 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.337,47 TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 01/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.