Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1347 E. 2023/1389 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1347 – 2023/1389
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1347
KARAR NO : 2023/1389

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2021
EK KARAR TARİHİ : 19/01/2021
NUMARASI : 2020/132 Esas – 2021/846 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 01/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili (katılma yolu ile) ve davalı … vekili tarafından, ek karara karşı davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 07.10.2016 tarihinde, dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken karşı istikamete yaya olarak geçiş yapan davacı müvekkili …’na çarpması neticesinde yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin meydana gelen işbu trafik kazası sebebiyle, ağır şekilde yaralandığını, geçici ve kalıcı iş göremezliğe maruz kaldığını, bakıcı ihtiyacı doğduğunu, dava konusu kazanın meydana gelmesinde davacı müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, trafik kazası sebebiyle ağır şekilde yaralanan müvekkilinin vücudunun çeşitli yerlerinde kırık, çıkık, ezilme, yaralanma ve berelenmeler ve buna bağlı hareket kısıtlılığının yanı sıra ayrıca kazaya bağlı yaralanmalar neticesinde idrar tutamama sorununun da meydana geldiğini, müvekkilinin geçici ve kalıcı iş göremezliğe uğramasına ve bakıcı ihtiyacına neden olan dava konusu kazaya tam ve asli kusuruyla sebebiyet veren … plaka sayılı aracın kaza saati itibariyle sigortalısı bulunmadığından … ile müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararların tazmininden varsa diğer sorumlularla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davalı … başvuru yapıldığını, müvekkiline kısmi ödeme yapıldığını, ancak yapılan ödemenin müvekkilinin zararları karşılamaktan uzak eksik ve yetersiz olduğunu belirterek; HMK madde 107/2 uyarınca talep artırım hakları saklı olmak üzere HMK 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde davanın kabulü ile; müvekkilinin dava konusu kazada yaralanarak geçici ve kalıcı iş göremezliğe uğraması ve bakıcı ihtiyacı doğması nedeniyle; kalıcı iş göremezlik bedeli olarak şimdilik, 6.000,00-TL, geçici iş göremezlik bedeli olarak şimdilik, 500,00-TL, bakıcı gideri tazminatı olarak şimdilik, 500,00-TL olmak üzere toplam 7.000,00-TL bakiye maddi tazminatın kaza tarihi olan 07.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden (teminat limiti ile sorumlu olmak üzere) tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 07.10.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası ile ilgili olarak … tarafından yazılı başvuru dilekçesinin müvekkili şirketi tebliğ edildiğini, yapılan başvuru neticesinde davacıya 11.09.2018 tarihinde 18.235,00-TL tazminat ödendiğini, müvekkilin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, davacının yaralanmasına neden olan trafik kazasının meydana gelmesindeki kusur oranının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası bulunmayan araç sürücüsünün kazanın oluşumundaki kusuru ile sınırlı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili hakkında tazminata hükmedilmesi durumunda yapılacak ödemenin … plakalı araç maliki …. Şti. ve sürücü …’e rücu edileceğini, bu nedenle davanın adı geçenlere ihbarını talep ettiklerini, meydana gelen kaza ile davacının gerçek zararı arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının, SGK tarafından zarar görene gelir bağlanıp bağlanılmadığının belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin geçici iş göremezlik ve bakıcı giderleri talepleri ile ilgili bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilin, sorumluluğunu yerine getirdiğini, zarar görenin zararını giderdiğini, davacının yeni bir bilgi ve belge ile tazminat talebinde bulunacak ise; yeniden KTK 97. maddesi gereği başvuru yapması gerektiğini, bu yeni başvuru olmadan temerrütten bahsetmenin mümkün olmadığını, muaccel bir alacak bulunmadığından, alacağa hükmedilmesi halinde ancak dava tarihiden itibaren faiz talep edilebileceğini, belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 07/10/2016 günü, davacının … yaya olarak geçiş yaparken ZMMS Trafik Sigortası bulunmayan … plakalı aracın çarpması sonucu yaralandığı, kazaya neden olan aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sorumluluk Trafik Sigortası bulunmadığından davanın … açıldığı, kazaya sebebiyet veren … plakalı araca ait ZMMS sigorta poliçesi bulunmadığından davalı … Yönetmeliğinin 9-b maddesi uyarınca davalı … sorumlu olduğu, Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 17/12/2020 tarihli raporda, davacının, kaza tarihi olan 07/10/2016 itibariyle yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, özür oranının %42 olduğu, tıbbı iyileşme (iş göremezlik) süresinin 9 aya kadar uzayabileceği ve bakıcı ihtiyaç süresinin 2 ay olduğunun tespit edilmiş olduğu, Karayolları Üçlü Fen Heyetinden oluşan bilirkişi kurulu raporuna göre, dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın %75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusurlu olduğunu, yaya …’nun %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusurlu olduğunun belirlendiği davalı tarafın hukuki sorumluluğunun dayanağının, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun “Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için, başvurulabilir.” hükmünü içeren 14/2-b maddesi kapsamında davalı … sorumluluğunda olduğu, davacının, davalı … bedensel zarardan dolayı, aktüerya hesap bilirkişinin raporunda belirlenen, 8.381,65.-TL geçici iş göremezlik zararı tazminatı, 204.515,98TL sürekli iş görmezlik zararı tazminatı ile 2.470,50-TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 215.368,13-TL maddi tazminat talep edebileceği, ayrıca kazaya sebep olan araç özel hususi araç olduğundan yasal faiz talep edilebileceğinden buna göre tazminatın kaza tarihinde geçerli olan poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile temerrüt tarihi olan 06.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği gerekçesiyle; ” davanın kabulü ile, 8.381,65-TL geçici iş göremezlik zararı tazminatı, 204.515,98 TL sürekli iş görmezlik zararı tazminatı ile 2.470,50-TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 215.368,13-TL tazminatın, kaza tarihinde (07/10/2016) geçerli olan poliçe limiti (310,000,00TL) ile sınırlı olmak kaydı ile davalının temerrüt tarihi olan 06.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; 07.10.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davacı …’nun yaraladığı, müvekkil tarafından davacı tarafça yapılan başvuru neticesinde yapılan inceleme ile …’na 11.09.2018 tarihinde 18.235,00-TL tazminat ödendiği, davacı ile ihbar olunanlar arasında 14.11.2016 tarihli ibranamede …’nun, … plakalı araç sürücüsü …’i ibra ettiğini, tüm maddi ve manevi haklarını aldığını ve herhangi bir talebinin olmadığını belirttiği, bu ibranamenin sonuçları irdelenmeden müvekkil hakkında tazminata hükmedildiği, müvekkilin davacıya ödeme yapması durumunda zarar verenlere rücu etmesi halinde, sorumluların mükerrer ödemesi, davacının ise haksız zenginleşmesinin ortaya çıkacağı, taraflar arasında imzalanan geçerli ibraname sebebiyle davanın reddi gerektiği, mahkemece alınan maluliyet raporunun usulüne uygun olmadığını, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik esas alınarak rapor düzenlenmesi gerektiğini, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’ında yapılan değişiklik ile 01.06.2015 tarihinden itibaren gerçekleşen trafik kazalarına ilişkin olarak yapılacak hesaplamalarda TRH 2010 Tablosunun dikkate alınması gerektiğini, 9 Haziran 2021 tarihli ve 7327 sayılı Kanun’un 18 ve 19’uncu maddeleriyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90 ve 92’nci maddelerinde değişikliğe gidildiği, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası teminatı kapsamında yer alan değer kaybı, sürekli sakatlık ve destekten yoksun kalma tazminatlarına ilişkin kanuni çerçeve çizilerek uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumuna bırakıldığı, bu kapsamda yayınlanan Genel Şartlar gereği; 1.65 teknik faiz uygulanarak hesabın yapılması gerekirken bu husus gözetilmeden yapılan hesaba itibar edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu, 07.10.2016 tarihinde davacı …’nun yaralanmasına neden olan trafik kazasının meydana gelmesindeki kusur oranının hatalı olarak tespit edildiği, kaza nedeniyle %75 oranında kusurun sigortasız araca yükletilmesinin hatalı olduğu, kusur oranları arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesi gerektiğini, 01.06.2015 tarihinde ZMMS poliçesi Genel Şartlarında yapılan değişiklikle … hakkında bakıcı giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilin sorumlu tutulması durumunda dahi bakıcı tutulduğu belge ile ispatlanmadan brüt ücret üzerinden bakıcı giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, mahkeme tarafından hükmolunan alacağa 06.02.2020 gününden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinin hatalı olduğunu, tazminat ödenmesine hükmedilecek ise faiz başlangıç tarihinin dava tarihi ya da başvuru dilekçesine verilen cevapta belirtilen eksikliğin tamamlandığı tarih olması gerektiğini, müvekkilin başvuru üzerine sorumlu olduğu tutarı ödediğini, yeni bir belge ile yeni bir başvuru bulunmadığından temerrütün söz konusu olmadığını, alacağa 06.02.2020 tarihinden itibaren faiz işletilmesi usul ve yasalara aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili ek karara yönelik istinaf dilekçesinde; mahkemece ek karar ile, davalı tarafa tebliğ edilen muhtıraya rağmen kesin süre içerisinde eksik istinaf karar harcının yatırılmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verildiğini, eksik harcın tamamlanması yönündeki mahkeme muhtırasının usule uygun olmadığını, harcın nereye yatırılacağının açıkça belirtilmediğini bu nedenle ek kararın kaldırılarak istinaf nedenlerinin incelenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Davacı vekili katılma yoluyla istinaf başvurusunda, davalı yan tarafından davacı müvekkile 11.09.2018 tarihinde 18.235,00 TL ödeme yapıldığından ve ihbar olunanlar ile davacı müvekkil arasında 14.11.2016 tarihli ibraname ile … plakalı araç sürücüsü …’i ibra etmesinden mütevellit tüm maddi ve manevi haklarını aldığı iddia edilmekte ise de, davacı müvekkile kısmi ödeme yapıldığını, Sigorta Şirketi’nce yapılan ödemenin davacının uğradığı zararları karşılamaktan uzak, fahiş miktarda eksik ve yetersiz olmakla, müvekkil davacının uğradığı bakiye maddi zararların tazmini amacıyla eldeki davanın açıldığını, söz konusu belge başkaca sorumlulara ve davalı şirkete karşı fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak üzere ihtirazi kayıt ile imzalandığı gibi başlığından da açıkça görüldüğü üzere makbuz niteliğinde olduğunu, faiz başlangıcına ilişkin olarak; davalı yana zorunlu başvuru şartı yerine getirilmekle birlikte 27.01.2019 tarihinde başvuru yapıldığını ve işbu başvurunun 29.01.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, sigorta şirketinin işbu tarihte temerrüde düştüğü açık olduğu gibi eksik evrak ikmalinin sağlandığı tarihin esas alınması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, faiz başlangıcının 11.02.2019 tarihi olması gerektiğini, maluliyet raporunu kabul etmediklerini, kamu düzeni niteliğinde sayılan güncel asgari ücrette meydana gelecek artışların da dikkate alınması gerekeceğinden yeniden yapılacak yargılama kapsamında haklarını saklı tuttuklarını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan incelemede;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemidir.
1)Ek karara yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Davalı … vekilinin yasal süresinde sunduğu 05/01/2022 tarihli istinaf dilekçesi üzerine yerel mahkeme tarafından eksik olan istinaf karar harcının tamamlanması için davalı vekiline muhtıra çıkarılıp muhtıra tebliğine rağmen yasal süresinde eksik harç ve giderin yatırılmaması nedeniyle 19/01/2022 tarihli ek karar ile istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de; davalı vekiline çıkarılan 05/01/2022 tarihli muhtırada eksik harcın yatırılması istenmiş olup yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre muhtıra ile eksik harcın “mahkeme veznesine yatırılmasının” ihtar edilmesi gerektiği, “yatırılması” ibaresinin muhtıraya yazılmamış olmasının muhtırayı geçersiz kıldığı, davalı vekilinin ek karara karşı da istinaf başvurusunda bulunduğu görülmekle istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin karar yasaya aykırı olmakla davalı … vekilinin ek karara ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ek kararın kaldırılmasına karar verilerek asıl kararın istinaf incelemesinin yapılması gerekmiştir.
2)Asıl karara ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davadan önce yapılmış ödeme bulunması halinde, Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; ödeme tarihi itibariyle davacıya yapılan ödemelerin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için, ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödenen miktarın karşılaştırılması ve ödemenin yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmeli, şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa, bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ile yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davacı yana yapılan ödemeye, hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak (güncelleme), hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir. Mahkemece alınan raporda, ödeme tarihi itibarıyla bir değerlendirme yapılmamış ve davalı … tarafından yapılan ödeme tarihi itibariyle davacının zararı hesaplanmamış ise de, davalı sigorta şirketi tarafından davacının % 19 maluliyet oranına göre ödeme yapıldığı, maluliyet oranının mahkemece %42 olarak belirlendiği gözetildiğinde bu husus sonuca etkili görülmemiştir.
Maluliyete yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde, Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Kaza tarihinde Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik yürürlükte bulunmadığı anlaşılmakla hükme esas alınmamasında isabetsizlik görülmemiştir.
Bununla birlikte dosyada mevcut, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen Engelli Sağlık Kurulu Raporunda engel oranının %51 olarak belirtildiği, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Engelli Sağlık Kurulu Raporunda, % 41 engel oranının belirtildiği, hükme esas alınan Hacettepe Üniversitesi tarafından düzenlenen raporda ise, hastada meydana gelen subaraknoid kanama, kontüzyo serebri, sağ sakrum, sağ pubik kol, sağ asetabulum, sağ dirsek kenar kırığı, servikal ve lomber vertebra disk hernileri, üriner inkontinans dikkate alınarak 30 Mart 2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” ve ekindeki cetveller esas alınmak kaydıyla bedensel özür oranı hesaplandığında kişinin özürlülük oranının % 42 olduğu sonucuna ulaşıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, dosyada mevcut raporlar arasında açıkça çelişki olduğundan, davacının meydana gelen kaza nedeniyle tüm tedavi evrakları dosyaya kazandırılarak, Adli Tıp Kurumu’ndan, kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri çerçevesinde; davacının kazaya bağlı maluliyetinin meydana gelip gelmediği, maluliyeti meydana gelmiş ise hangi oranda olduğu ve kazayla illiyeti bulunup bulunmadığı hususunda rapor alınarak ve raporlar arasındaki çelişki giderilerek sonucuna göre davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması isabetli olmamıştır.
Temerrüt tarihine ilişkin olarak ise, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereğince ihdas edilen … Yönetmeliği’nin 15. maddesi gereğince rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte ihbar edildiği tarihte hesabın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Davalı …’nın sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü gerekli belgelerle birlikte …’na başvuru yapıldığı tarihte, böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise dava tarihinde doğmaktadır. (YARGITAY 4. Hukuk Dairesinin 08/07/2021 tarih ve 2021/16685 Esas, 2021/4341 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda, faiz başlangıcının yukarıda belirtildiği şekilde belirlenmemesi de isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yukarıda belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, istinaf eden tarafların sair istinaf istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı … vekilinin istinaf talebinin KABULÜ İLE, mahkemenin 19/01/2022 tarihli EK KARARININ KALDIRILMASINA,
II-Davacı vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı KABULÜ İLE; Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 15/12/2021 tarihli 2020/132 Esas – 2021/846 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
1-İstinaf eden taraf vekillerinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İstinaf eden taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 7. İcra Dairesinin 2021/18695 Esas sayılı dosyasına yatırılan 343.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun yatırana iadesine,
7-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 01/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.