Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1345 E. 2023/1471 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1345 – 2023/1471
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1345
KARAR NO : 2023/1471

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2021
NUMARASI : 2019/503 Esas 2021/739 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)

KARAR TARİHİ : 15/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 15/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 23/07/2019 tarihinde dava dışı…’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın Dumlupınar Bulvarından Ümitköy İstikametine seyrederken aniden durması üzerine aynı istikamette 65-70 km/s hızla(hız sınırı 82 km/s) seyreden davacının sevk ve idaresinde bulunan …plakalı araç ile fren basarak duracağı sırada, arka taraftan sürücü …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile davacıya ait olan …plakalı aracın arka tarafına çok hızlı bir şekilde çarparak davacının sevk ve idaresinde bulunan …plakalı aracın…’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araca çarpması sonucu kaza meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazasında davacıya ait aracın ön kısmında ve arka kısmında maddi hasar oluştuğunu, … plakalı aracın, davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde sigortalı olduğunu, servis tarafından maddi hasarın tazmini için davalı sigorta şirketine yapılan başvuru üzerine 102931155 sayılı hasar dosyası oluşturulduğunu ve taraflarınca yapılan başvuru üzerine değer kaybı dosyası da oluşturulduğunu, meydana gelen trafik kazası sebebi ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak koşulu ile; şimdilik 1.500,00 TL maddi hasar ve ferileri tazminatının olay tarihinden itibaren avans faizi ile davalılardan müşterekken ve müteselsilen tahsiline, şimdilik 500,00 TL değer kaybı tazminatının (belirsiz alacak) olay tarihinden itibaren avans faizi ile davalılardan müşterekken ve müteselsilen tahsiline, şimdilik 500,00 TL araç mahrumiyeti tazminatının olay tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 26/07/2021 tarihli ıslah dilekçesi; dava dilekçesi ile talep edilen araç mahrumiyet zararını 1.050,00 TL’ye, 1.500,00 TL maddi hasar ve ferileri toplamını 11.997,61 TL’ye, değer kaybı bedelini 682,00 TL’ye çıkartmıştır.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde; davaya konu talep edilen ödemenin sigorta şirketi tarafından davalıya yapıldığını, müvekkili …’ın arabuluculuk görüşmesine davet edilmediğini, bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarına karşı itiraz dilekçeleri sunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 04/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda, davalı şirkete sigortalı aracın davalı sürücüsü …’ın davacının aracının arka kısmında oluşan hasardan yüzde yüz oranında kusurlu olduğu, araç arka kısım hasar bedeli: 20.105,95-TL; değer kaybı: 6.000,00-TL; mahrumiyet zararı: 1.050,00-TL olarak hesaplandığı görüş ve kanaatine varıldığının bildirildiği, itiraz üzerine dosyanın konusunda uzman, karayolları fen heyetinde görev almış üç kişilik bilirkişi heyetine tevdi edildiği, raporda; sürücü …’nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracının ön kısmındaki hasar ile ilgili olarak 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 52/b, 52/c, 56/c, 84/d maddelerini ihlal ettiği, aracın arka kısmındaki hasar ile ilgili kural ihlalinin bulunmadığı, …. A.Ş. adına kayıtlı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracının ön kısmındaki hasar ile davacı taraf aracının arka kısmındaki hasar ile ilgili olarak, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 52/b, 52/c, 56/c, 84/d maddelerini ihlal ettiği, ön taraftaki kaza nedeniyle duraklamış olan … plaka sayılı aracın herhangi bir kusurunun bulunmadığı, sürücü …’nin sevk ve idaresindeki …plaka sayılı aracın arka kısmındaki hasar bedelinin (KDV hariç) toplam: 17.038.94 TL olduğu, …plaka sayılı araçta meydana gelen değer kaybının 7.800,00 TL olduğu, …plaka sayılı araçtaki mahrumiyet kaybı zararının 1.050,00 TL olduğu, görüş ve kanaatinin bildirildiği, son bilirkişi heyetine dosya yeniden tevdii edilerek, tarafların iddia ve savunmalarını karşılar Anayasa Mahkemesinin yeni genel şartlara ilişkin iptali kararı da göz önünde bulundurularak dava konusu aracın kaza sonrası rayiç değeri belirlendikten sonra araçta oluşan değer kaybının belirlenmesinin istenilmesine karar verildiği, ek raporda davalı şirkete sigortalı aracın davalı sürücüsü …’ın, davacının aracının arka kısmında oluşan hasardan dolayı yüzde yüz oranında kusurlu olduğu araç değer kaybının 7.800,00 TL olduğunun belirtildiği, dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine karar verildiği, ATK Raporunda; davacı sürücü …’nin %75 (yüzde yetmişbeş) oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın %25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, davalı sigorta şirketi tarafından dava konusu kaza nedeniyle davacıya 02/09/2019 tarihinde 8.950,38 TL hasar bedeli, 19/09/2019 tarihinde 7.118,00 TL değer kaybı bedeline istinaden ödeme yapıldığı, mahkemece alınan bilirkişi raporunda; davalıya sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada davacı aracının arka kısmında meydana gelen hasardan dolayı % 100 oranında kusurlu olduğu, maddi hasar bedelinin ve diğer giderler bedelinin 20.947,99 TL, değer kaybı bedelinin 7.800,00 TL, araç mahrumiyet zararının 1.050,00 TL olduğunun belirtildiği, davacı aracının ön kısımındaki hasardan dolayı davalı araç sürücüsüne kusur atfedilemeyeceği, davacı tarafın bu hususa ilişkin itirazlarının kabul edilebilir mahiyette olmadığı, davalı sigorta şirketine trafik sigorta poliçesiyle sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğu, davacının uğradığı zararından, davalı sigorta şirketinin ZMMS kapsamında, davalı …’ın araç sürücü olmasından sorumlu olduğu, dosya içeriğine göre dava tarihinden önce sigorta şirketine başvuru tebliğ tarihinin 09/08/2019 olduğu, 8 iş günü ilavesiyle sigorta şirketi yönünden temerrüdün 22/08/2019 tarihinde oluştuğu, haksız fiil sorumlusu … yönünden temerrüdün kaza tarihi itibariyle oluştuğu, davaya konu sigortalı aracın ticari araç olduğu anlaşıldığından, davalı sigorta şirketi tarafından dava öncesi yapılan ödemelerin düşülmesiyle, davanın kabulüne, 11.997,38-TL maddi hasar bedeli ve yapılan masraflar, 682,00-TL değer kaybı tazminatı olmak üzere toplam 12.679,38-TL maddi tazminatın, işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, 1.050,00-TL araç mahrumiyeti bedelinin 23/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; “Davanın KABULÜ ile 11.997,38-TL maddi hasar bedeli ve yapılan masraflar, 682,00-TL değer kaybı tazminatı olmak üzere toplam 12.679,38-TL maddi tazminatın davalı Sigorta Şirketi yönünden 22/08/2019, davalı … yönünden kaza tarihi olan 23/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, 1.050-TL araç mahrumiyeti bedelinin 23/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ dan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı … vekili istinaf dilekçesinde; İlk derece mahkemesince meydana gelen kazada davalı …’nın müvekkilin aracın arka kısmında oluşan hasarda %100 kusurlu olduğu, ön kısmında ise kusurunun bulunmadığı sonucuna varıldığını, davalı …’nın sevk ve idaresinde bulunan araç ile; iki araç arasında sıkışan ve müvekkille ait aracının arka kısma çarpmanın etkisi ile ön kısımdaki hasardan kusurunun bulunup bulunmadığının, var ise hangi oranda sorumlu olduğunun tespiti talep edilmiş olmasına karşın yargılama sırasında alınan 04/03/2020 tarihli bilirkişi raporu ve ek raporda, 27/11/2020 tarihli Bilirkişi Kurulu Raporu ve 21/05/2021 tarihli Adlı Tıp Raporunda bu hususun irdelenmediğini, sadece 08/03/2021 tarihli Bilirkişi Ek Raporunun küçük bir kısmına “Davacı taraf aracının öndeki araca çarpılması ile hasarlanan parçaların, arkadan çarpılma ile zaten hasarlanmış olduklarının kabulü gerektiği” şeklinde görüş bildirildiğini, bu görüşün hukuki ve bilimsel hiçbir temeli olmadığı gibi soyut ve gerekçesiz olduğunu, dava açılmadan önce Kesin Çözüm Sigorta Eksperi Raporu-… tarafından tanzim edilen 10/09/2019 tarihli raporda, davalı …’nın müvekkilin aracının ön kısmında %40 oranında sorumlu olduğunun belirtildiğini, yine dava sırasında bilirkişi listesinde kaydı bulunan ve bu alanda uzman olan Dr. Makina Yüksek Mühendisi olan Bilirkişi …’ten rapor talep edildiğini ve 18/03/2021 tarihli Bilirkişi Raporun’da, davalı …’nın müvekkilin ön hasarından %30 oranında kusurunun/sorumluluğunun bulunduğunun tespit edildiğini, davalı …’nın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile müvekkilin aracının arka kısmına çarpması ile, kazanın meydana geldiği yerin eğimli olması, kazanın saniyeler içinde gerçekleşmesi, …’ın sevk ve idaresindeki araçta tek bir çarpmanın meydana gelmiş olması, müvekkille ait aracın ön hasarının çarpma etkisi ile değil, ezilme ile meydana gelmiş olması, müvekkilin aracının arka kısımlardaki sert parçaların ağır bir çarpmaya maruz kalarak içeriye doğru gömülmesi, yani değer olarak değil hasar olarak bakıldığında aracın arka kısmındaki hasarın ön kısmındaki hasardan daha ağır olması, davalıya ait … plakalı aracın marka ve modeli ve sağlamlığına rağmen ön kaputun parçalanmış olması, müvekkilin hızının yavaş olması( kaza yerinde fren izinin bulunmaması) gibi faktörleri birlikte değerlendirildiğinde müvekkilin aracının fizik kuralları ve mantık çerçevesinde düşünüldüğünde çarpmanın etkisi ile müvekkile ait aracın ön kısımdaki hasarı artıracağını, ilk derece mahkemesince gerekçeli kararın hüküm kısmının 5. maddesinde toplamda 1.900,00 TL bilirkişi ücreti hesaplandığını ve bu miktar üzerinden hüküm kurulduğunu, yargılama süresince ek raporlar hariç toplamda 3 kez rapor aldırıldığını, bilirkişi …’ın atandığını ve kendisine 700,00 TL ödendiğini, ikincisi bilirkişi heyeti … atandığını ve her bir bilirkişi ücreti 600,00 TL toplamda 1.800,00 TL bilirkişi ücreti ödendiğini, üçüncüsü ise Adli Tıp Kurumundan rapor alındığını ve Adli Tıp Kurumun hesabına 723,00 TL ödeme yapıldığını, toplamda (700,00 TL + 1.800,00 TL +723,00 TL) 3.223,00 TL bilirkişi masrafı ödenmesine karşın ilk derece Mahkemesince 1.900,00 TL olarak hükmedilmesinin isabetli olmadığını, dava açılmadan önce vekil sıfatıyla alternatif uyuşmazlık olan zorunlu ara buluculuğa başvurulduğunu, müvekkil, arabuluculukta vekil ile temsil edildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi(AAÜT)m.16/2-c “c) arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.080,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.” amir hükmü bulunduğunu, yargılama giderlerinden kabul edilen arabuluculuk vekalet ücretinine hükmedilmemesinin isabetli olmadığını, maddi tazminatlarının yanı sıra sadece davalı …’nın sorumlu bulunduğu 1.050,00 TL araç mahrumiyet zararı ilk derece mahkemesince kabul edilmesine karşın bu alacak kalemi yönünden asıl alacağı geçmemek üzere vekalet ücretine hükmedilmemesinin isabetli olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; arabuluculuk sürecinin usulüne uygun olarak yürütülmediğini, müvekkil …’ın, arabuluculuk görüşmesine davet edilmediğini, usulüne uygun yürütülmeyen Arabuluculuk süreci sonrasında açılan davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekirken, bu hususu ihmal eden mahkeme kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, müvekkilin sevk ve idare ettiği … plakalı araç üzerinde diğer davalı … Sigorta A.Ş. ile aralarında KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi bulunmakta olup, davacı tarafından kaza sebebi ile talep edilen alacakların tamamının 02.09.2019 tarihinde 8.950,38-TL ve 19.09.2019 tarihinde 7.118,00-TL olmak üzere sigorta şirketi tarafından ödendiğini davanın konusuz kalması nedeniyle reddi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında da kabul edildiği üzere davacının, öndeki araca arkadan çarptığını ve kazaya sebebiyet verdiğini, müvekkil davalı, meydana gelen kazada kusursuz olup, asli kusurun davacıda olduğunu, Mahkemece dava konusu olay hakkında keşif de yapılmadığını, yapılan tespitlerin hatalı olduğunu, Dairenin de takdir edeceği üzere “Araç Arka Kısım Hasar Bedeli”nde tespit edilen 20.105,95-TL’nin 29 kalem parça bedeli tutarına ait olduğunun belirtildiğini, ancak dava dosyası içeriğinden bu kalemlerin ne olduğunun anlaşılamadığını, mahrumiyet zararı hususunda da davacının, yalnızca zararını talep ettiğini ancak buna ilişkin de herhangi bir araç kiralama sözleşmesi veya faturası sunmadığını, miktarın fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; kusur konusundaki çelişki giderilmeksizin hüküm kurulmuş olup, mahkemece eksik inceleme ve değerlendirme neticesinde karar verildiğini, 21.05.2021 tarihli bilirkişi kusur raporunda; “davacı sürücü …’nin %75(yüzde yetmişbeş) oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın %25(yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğu” kanaatine varıldığını, bilirkişi raporuyla davacı …’nin kazanın meydana gelişinde kusurlu olduğu tespit edilmesine rağmen sigortalı araç sürücüsü %100 kusurlu kabul edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, mahkemece çelişkileri giderir nitelikte bir rapor alınması gerekirken eksik inceleme yapılarak hüküm kurulduğunu, diğer yandan davaya konu aracın onarımı orijinal parçalarla sağlanmış olup, müvekkil şirket tarafından davacıya 02.09.2019 tarihinde 8.950,38-TL hasar bedeli ödendiğini, başkaca sorumlulukları bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte; bilirkişinin hasarlı parçalar ile işçilik ücretleri hususundaki tespitlerinin fahiş olduğunu, bilirkişi tarafından iskonto uygulanmaksızın hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, bilirkişi tarafından KDV tutarının hesaplamaya dahil edilmesinin isabetsiz olduğunu, değer kaybı tespit edilirken başvuruya konu aracın daha önceki hasarlarının araştırılmadığını, davayı kabul anlamında olmamak üzere huzurdaki davada değer kaybına ilişkin hesaplamalarda 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren sigorta şartları genel hesaplama yöntemi kullanılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla başvuru konusu olay “haksız fiilden” kaynaklandığından avans faizine hükmedilemeyeceğini, kaldı ki; sigortalı aracın kullanım şeklinin poliçede açıkça “hususi” olarak belirtildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Arabuluculuk konusundaki istinaf yönünden, dava şartı olan zorunlu arabuluculuk hükümlerinin uygulanabilmesi için taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava olması gerekir.
TTK’nın 4/1.maddesi uyarınca her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda (-Türk Ticaret Kanunu’nda-) öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Sigorta hukuku 6102 sayılı TTK’nın 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası aynı yasanın 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, zarar gören üçüncü kişi tarafından zarar verenin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı aleyhine açtığı davalar TTK’nın 4/1-a maddesi uyarınca mutlak ticari dava kapsamında kalmaktadır.
Davalı … hakkında KTK’nın 85.maddesi uyarınca araç işleteninin sorumluluğuna dayanılarak dava açılmış olup davacının gerçek kişi olması, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklanıp TTK’da düzenlenen bir hususa ilişkin olmaması nedeniyle davalı işleten yönünden de nispi yada mutlak ticari davadan söz edilemez.
Bu durumda anılan davalı hakkında, davacının TTK’nın 5/A maddesi gereğince arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf sebeplerine itibar edilememiştir.
Mahkemece, 04/03/2020 tarihinde alınan bilirkişi raporunda davalı …’ın % 100 kusurlu olduğu belirtilmiş, 27/11/2020 tarihinde alınan bilirkişi raporunda yine aynı kusur oranı verilmiş, 21/5/2021 tarihinde alınan Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda ise, davacı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki otomobil ile meskun mahalde bölünmüş yolda seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, yola gereken dikkatini vermemiş, önünde seyreden araçla arasında yeterli ve güvenli takip mesafesi bırakmadığı, bu haliyle, önünde seyir halinde iken duran trafikten dolayı zorunlu olarak duraklayan otomobile arkadan çarpması ve akabinde arkasından gelen sanığın aracıyla otomobiline çarpması sonucu meydana gelen olaya sebebiyet verdiği ve dikkatsizliği ve kurallara aykırı hareketiyle asli kusurlu olduğu, davalı sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile meskun mahalde bölünmüş yolda seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, önünde seyreden otomobil ile yeterli ve güvenli takip mesafesi bırakmayıp, bu otomobilin önünde duraklayan bir araca çarpmasıyla meydana gelen kaza neticesinde, kaza yapan otomobile duramayarak arkadan çarptığı olayda, dikkatsizliği ve kurallara aykırı hareketiyle tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Mahkemece hükme esas raporda, davalı …’ın % 100 kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Hâkim, önceki bilirkişi raporunu yetersiz bulduğu için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırdığı takdirde, artık önceki bilirkişi raporuna dayanarak karar veremez. (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt 2, 2001, s. 2767)
Mahkemece; alınan kusur raporlarının oluşa ve mevzuat hükümlerine uygun olmaması nedeniyle itibar edilmeyerek yeniden kusur raporu alındıktan sonra, itibar edilmeyen kusur raporuna dönülerek, bu raporun hükme esas alınmış olması isabetsiz bulunmuştur.
Yine tazminat miktarları açısından da, iki rapor arasındaki çelişkiler giderilmeden belirtilen miktarlar üzerinden hüküm kurulması isabetsizdir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında öncelikle Karayolları Fen Heyetinden yeni bir bilirkişi raporu alınarak, ayrıca hasara ilişkin olarak da her iki rapor arasındaki çelişkiyi giderici bir rapor alınarak, davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebeplerine göre tüm tarafların sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelemesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Tüm taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜ İLE, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 19/10/2021 tarihli 2019/503 Esas – 2021/739 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, istinaf eden tüm tarafların sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf edenlere iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince, Ankara 20. İcra Hukuk Dairesinin 2023/16336 E. sayılı dosyasına depo edilen 39.000,00 TL bedelli teminat mektubunun isteği halinde yatırana iadeine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.