Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1327 E. 2023/1330 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1327 – 2023/1330
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1327
KARAR NO : 2023/1330

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2021
NUMARASI : 2020/168 Esas 2021/723 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 25/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 06/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 29.01.2019 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile müvekkili …’in sevk ve idaresindeki motosiklete çarpması sonucu meydana gelen trafik kazası sonucunda davacı müvekkilin yaralandığını, müvekkilinin %5 engelli kaldığını, davacının şuanda bir geliri olmadığını, tazminat hesabının asgari ücret düzeyinden yapılmasını, dava konusu kazanın meydana gelmesinde davacının kusurlu olmadığının kaza tutanağı ile tespit edildiğini, dava konusu trafik kazasına karışan … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibariyle Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta poliçesi uyarınca davalı … Sigorta A.Ş.’nin teminatı kapsamında olduğunu, davacının uğramış olduğu maddi zararın tazmini davalı … Sigorta A.Ş.’ye başvuruda bulunulduğunu, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, talebin reddedildiğini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sigortalı araç sürücü ile davalının uzlaşması nedeniyle davadan feragat etmiş sayıldığından bu davanın reddi gerektiğini, davacının sigortalının kusurunun ispat edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, tazminat hesabının genel şartlara göre yapılması gerektiğini, maluliyet oranının Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Yönetmeliğine göre Adli Tıp Kurumunca belirlenmesi gerektiğini, davacının emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğunu, davacının elde ettiği gelirlerin mahsubu için SGK’ya yazı yazılması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; her ne kadar soruşturma aşamasında taraflar arasında uzlaşma sağlanmış ise de, uzlaştırma tutanağında davacının aracındaki zarar karşılığı uzlaşmanın sağlandığı, davacının cismani zararına ilişkin bir değerlendirmenin yer almadığı, bu nedenle uzlaşma tutanağında yer almayan cismani zararla ilgili uzlaşmanın gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceği ve davacının cismani zararına ilişkin tazminat davası açabileceği, davalıya sigortalı araç sürücüsünün %85 oranında kusuruyla meydana gelen kazada davacının yaralandığı ve vücut genel çalışma gücünün %1.2’sini kaybettiği, bu itibarla kalıcı iş gücü zararını karşı tarafın kusuru oranında talep edebileceği, davacının zararının TRH Yaşam Tablosu esas alınarak hesaplandığı anlaşıldığından, taleple bağlı kalınarak davacının davasının kabulü ile, 100,00-TL daimi işgöremezlik tazminatının 20/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı Sigorta vekili istinaf dilekçesinde; olayla ilgili ceza soruşturmasında davacı ile dava dışı sürücünün uzlaştığını ve böylece CMK 253/19 gereğince dava açma hakkından feragat ettiğini, başka haklarını saklı da tutmadığını, davanın reddi gerektiğini, ayrıca aktüerya raporunu kabul etmediklerini, hesabın doğru olmadığını, Genel Şartlara göre hesap yapılması gerektiğini, davacının müterafık kusurunun da esas alınması gerektiğini, zira emniyet kemeri taktığı yönünde kaza tutanağında tespit bulunmadığını, geçici işgöremezlik zararından sigorta şirketinin sorumlu olmadığını, temerrüde düşmediklerinden faiz başlangıç tarihinin başvuru tarihinden başlatılmasını kabul etmediklerini, dava tarihinden işletilmesi gerektiğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan sürekli işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Dava konusu kaza 29/01/2019 tarihinde meydana gelmiş olup, davacının kaza sonucu sağ kolunda raidius ulna distal açık kırığı meydana geldiği, hazırlık soruşturması aşamasında alınan doktor raporuna göre BTM ile giderilebilecek şekilde yaralanmadığı, davacının yaralanma durumuna ilişkin raporun tanziminden sonra, kazaya karışan aracın sürücüsü olan … ile davacı arasında, uzlaştırmacı huzurunda 20/04/2019 tarihinde telefonla uzlaşma müzakereleri yapıldığı, davacının motosikletinde meydana gelen hasarın giderilmesi için 2.750,00TL talep ettiği, şüphelinin istenilen meblağı kabul edip, bedeli ödeyerek edimini yerine getirdiği anlaşılmıştır.
Uzlaştırmacı tarafından 20/04/2019 tarihli uzlaşma raporunun düzenlendiği anlaşılmıştır. Tutanak düzenlendiğinde davacı taraf uğranılan cismani zararın farkında iken araç sürücüsü ile araç hasarı yönünden uzlaşmayı kabul ettiği anlaşılmıştır. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 22/04/2019 tarihli, 2019/11455 soruşturma no’lu dosyasında CMK’nın 253. maddesi gereğince uzlaştırma nedeniyle KYO karar verildiği görülmüştür.
TC. Anayasa’sının 153. maddesi; “Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir Kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, Kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez. [94]
Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez. [95]
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak Kanun (…)[96] teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” şeklindedir.
Anayasa Mahkemesinin 26/07/2023 gün, 2023/43 E. – 2023/141 K. sayılı olup 18 Ekim 2023 tarihli Resmi Gazete yayımlanan kararı ile CMK’nın 253/19 maddesinin; “Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde, 171. maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171. maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 38. maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmündeki; “Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.” cümlesinin Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmiş ve kararda yürürlük süresi belirtilmemiştir.
Bu durumda TC Anayasası’nın 153/3 maddesi gereğince kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından itibaren CMK’nın 253/19 maddesindeki; “Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.” hükmünün yürürlükten kalktığı anlaşıldığından, kaldı ki uzlaşma tutanağında da iş bu davanın konusu alacaklarla ilgili uzlaşma olduğu anlaşılamadığından davalının buna yönelik istinafına itibar edilmemiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; 29/01/2019 tarihinde davalıya ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün davacının idaresindeki motosiklete çarpması sonucu davacının sağ kolunda raidius ulna distal açık kırığı oluşacak şekilde yaralanması nedeniyle Yargıtay’ca kabul edilen kaza tarihindeki yönetmelik hükümleri gereğince %2 malul kaldığı, bu zarardan davalı sigortanın sorumlu olduğu, geçici iş görmezlik ve geçici bakıcı gideri talebinin zaten bulunmadığı ve bu konularda karar da verilmediği, davacının müterafık kusurunun/emniyet kemeri takmadığının ispatlanamadığı, mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda Yargıtay’ca da benimsenen TRH 2010 Tablosu Ve Prograsif Rant Yönteminin esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
26/04/2016 tarihinde 2918 Sayılı Yasanın 99. maddesinde yapılan değişiklik ile getirilen “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası Genel Şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” düzenlemesi gereğince, sigortanın temerrüdü için Genel Şartlarda belirtilen belgeler ile sigorta şirketine müracaat zorunludur. Davacının eksik evrak ile müracaat etmesi halinde davalının temerrüdü gerçekleşmeyeceğinden davacı ancak dava tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edebilir.
Somut olayda; davacının yaralanması nedeniyle, maluliyet raporu eklenmeksizin eksik evrak ile müracaat ettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davadan önce davalının temerrüdü gerçekleşmemiştir. Bu durumda davalının temerrüdü açılan dava ile gerçekleştiğinden, davacı lehine hükmedilen tazminatlara dava tarihinden(10/03/2020) itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, 20/01/2020 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmadığından, davalının faiz başlangıcına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve faiz başlangıç tarihi yönünden düzeltilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A- Davalı Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/11/2021 gün ve 2020/168 Esas – 2021/723 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Buna göre HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
Davacının davasının kabulü ile, 100,00-TL daimi işgöremezlik tazminatının 0/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İş bu dava nedeniyle alınması gerekli 59,30 TL harçtan, 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile kalan 04,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan 148,00 TL posta ve tebligat gideri, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, dava açılırken ödenen 108,80 TL yargılama harcı olmak üzere toplam 1.456,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A(13). maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir ve tespit edilen 100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ
1-Davalı tarafından yatırılan istinaf harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 25/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.