Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1323 – 2023/1263
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1323
KARAR NO : 2023/1263
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/09/2021
NUMARASI : 2017/714 Esas – 2021/566 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 11/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/10/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. (Eski Unvan: … Sigorta A.Ş.) vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 17.08.2016 tarihinde aracı arızalanan davacının aracını emniyet şeridine çekerek araçtaki arızayı gidermeye çalıştığı sırada, davalı sigorta şirketi tarafından ZMM sigorta poliçesi ile sigortalanan araç sürücüsünün davacıya ait araca arkadan çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığını, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru sonucu davalı sigorta şirketi tarafından bir kısım ödeme yapılmış ise de yapılan ödemenin davacının zararını karşılamadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL geçici işgöremezlik ve 100,00-TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00-TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile sürekli iş göremezlik tazminatı talebine ilişkin dava değerini 19.596,24-TL ve geçici iş göremezlik tazminatı talebine ilişkin dava değerini 7.707,80-TL olarak arttırmıştır.
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi (Eski Unvan: … Sigorta A.Ş.) vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafa 27.009.99-TL ödeme yapıldığını, yapılan ödeme ile davalı şirketin ibra edildiğini ve sorumluluğu kalmadığını, geçici işgöremezlikten doğan zararla ilgili olarak davalı şirketin sorumluluğu bulunmadığını, avans faizi talep edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan değerlendirmede, davanın kabulü ile 7.707,80-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 19.596,24-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 27.304,04-TL maddi tazminatın 21/11/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ve poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, karar davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi (Eski Unvan: … Sigorta A.Ş.) vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı tarafından davalı şirkete dava açmadan önce yasaya uygun olarak başvuruda bulunulmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davalı şirketçe tanzim edilen aktüer raporuna göre davacıya 22.08.2017 tarihinde toplam 27.009,00 TL ödeme yapıldığını, yapılan bu ödeme ile davacının davalıyı ibra ettiğini, bu sebeple davalı şirketin, yapılan bu ödeme ile herhangi bir sorumluluğu kalmadığını, hükme esas alınan kusur raporundaki değerlendirmelerin hatalı olduğunu, geçici işgöremezlik tazminatının poliçe teminatı limiti kapsamında olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve %1.8 teknik faiz uygulanması gerektiğini, hükmedilen tazminata davalının davacıya ödeme yaptığı tarih olan 22.08.2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf eden tarafın sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda; kaza tespit tutanağı uyarınca, 17.08.2016 tarihinde sürücü …’ın, sevk ve idaresindeki kamyon ile seyir halinde olduğu sırada yolun sağ tarafında bulunan emniyet şeridinde duraklamış olan sürücü …’ın idaresindeki araca sol arka ve yandan çarpmasıyla meydana gelen kazada her iki sürücünün kural ihlali olduğunun belirlendiği, mahkemece alınan kusur raporu uyarınca, dava dışı sürücü …’ın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52/l-b, Yönetmeliğin 101/b (seyir hızını; yol, görüş, trafik, hava durumuna göre ayarlamamak), aynı kanunun 56/l-a (şerit izleme kurallarına riayetsizlik) ve aynı kanunun 84/f-j (doğrultu değiştirme ve yanlış manevrasına bağlı meydana getirmiş olduğu dava konusu trafik kazasının oluşumunda % 75 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’ın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 59, Yönetmeliğin 135 maddelerine riayetsizliği nedeniyle % 25 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, AÜT Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığı tarafından düzenlenen 06/04/2018 tarihli rapor uyarınca kaza nedeniyle davacının vücut genel çalışma gücünden %3 oranında kaybettiği, 9 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığının belirlendiği, rapora yönelik itiraz üzerine İstanbul ATK’dan alınan 04/11/2020 tarihli rapor uyarınca, davacının kaza nedeniyle tüm vücut engellilik oranının %4 olduğu, iş göremezlik süresinin 9 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği mahkemece İstanbul ATK tarafından belirlenen raporun hükme esas alındığı, mahkemece aktüer bilirkişiden alınan rapor uyarınca, davacının kaza tarihi itibariyle talep edebileceği bakiye geçici iş göremezlik tazminatının 7.707,80-TL ve sürekli iş göremezlik tazminatının 19.596,24-TL olarak hesaplandığı, mahkemece anılan raporun hükme esas alınmasıyla yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
1-Davalı vekilinin başvuru dava şartına yönelik istinaf talebinin incelenmesinde, davalı vekili KTK’nın 97. maddesine uygun başvuru yapılmadan dava açıldığını ileri sürerek kararı istinaf etmiş ise de; 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi 26/04/2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile değiştirilmiş maddede; “Zarar görenin, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili Sigorta Kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının gerekli olduğu, başvurudan itibaren sigorta kuruluşu en geç 15 gün içinde yazılı olarak cevap vermez ya da verilen cevap zarar görenin talebini karşılamaz ise zarar gören dava açabileceği gibi, Sigorta Tahkim Komisyonu’na da başvuru yapabilir.
Düzenlemede yazılı başvurunun yapılmış olması yeterli görülmüş, sigortanın temerrüdünü düzenleyen 99. maddeye atıf yapılmamış, başvuruda bulunması gereken evraka ilişkin bir düzenleme getirilmemiştir.
Somut olayda; davacı tarafından, davalı sigorta şirketi hakkında ZMMS kapsamında açılan davada, davalıya başvuru sonrasında dava açıldığı anlaşılmış olmasına göre, davalı vekilinin dava şartı bulunmadığına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2-Mahkemece hükme esas alına kusur raporuna ilişkin istinaf taleplerinin incelenmesinde; somut olayda kaza tespit tutanağı uyarınca meydana gelen kazada sürücü her iki sürücünün kural ihlali olduğunun belirlendiği, mahkemece alınan kusur raporu uyarınca, dava dışı sürücü …’ın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52/l-b, Yönetmeliğin 101/b (seyir hızını; yol, görüş, trafik, hava durumuna göre ayarlamamak), aynı kanunun 56/l-a (şerit izleme kurallarına riayetsizlik) ve aynı kanunun 84/f-j (doğrultu değiştirme ve yanlış manevrasına bağlı meydana getirmiş olduğu dava konusu trafik kazasının oluşumunda %75 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’ın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 59, Yönetmeliğin 135 maddelerine riayetsizliği nedeniyle %25 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, mahkemece hükme esas alınan kusur durumunun olayın oluşu ve kaza tespit tutanağı ile uyumlu bulunmasına göre davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
3-Davalı vekilinin, hesap raporuna yönelik istinaf talebinin incelenmesinde,
Davalı sigorta şirketi tarafından dava dışı sürücü … tarafından sevk ve idare edilen araca ilişkin düzenlenen ZMMS poliçesinin incelenmesinde; 25.02.2016-2017 başlangıç ve bitiş tarihli olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 22.08.2017 tarihinde 27.009,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin hesaplanan tazminattan güncellenerek mahsup edildiği anlaşılmaktadır. Yerleşmiş Yargıtay uygulamalarında, güncellenmiş ödemenin poliçe limitinden değil toplam tazminattan indirilmesi gerektiği benimsenmiştir. Davadan önce yapılan ödemelerin hesaplanan tazminattan güncellenerek düşülmesi esası, parayı önceden alan ve bu dönem zarfında parayı kullanan davacı tarafın sebepsiz zenginleşmesini önleme amacına yönelik olup, ödenen faizlerin poliçe limitinden mahsup edilmesi mümkün değildir. Çünkü aksinin kabulü de; zarar görenlere eksik ödeme yapan sigorta şirketinin sebepsiz zenginleşmesine yol açacaktır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12/04/2016 tarih ve 2014/16471 Esas, 2016/4647 Karar sayılı ilamı) Bilirkişi raporunun bu yönden de usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmıştır.
Hesaplama yöntemine gelince, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmişti. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas, – 2020/8874 Karar sayılı ilamı, 14/01/2021 Tarih 2020/2598 Esas. – 2021/34 Karar sayılı ilamı).
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve anüite formülüne göre devre başı ödemeli belirli süreli rant esası (%1,8 teknik faiz) bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında davacının bakiye ömür süresinin TRH 2010 tablosu’na göre belirlenmesi, davacının bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek aktif ve pasif dönem tazminat hesabı yapılması gerekirken hükme esas alınan bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz uygulanarak hesap yapılmış olması yerinde görülmemiş ise de bu durumun istinafa gelen davalı lehine olduğu anlaşılmakla hesap raporuna ilişkin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
4-Davalı sigorta şirketi vekili geçici iş göremezlik zararlarından sigorta şirketinin sorumlu olmadığını sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumu’nda olduğunu ileri sürmüş ise de; davacının zararı ve zararın kapsamı 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesi gerekir. 6098 Sayılı TBK’nın 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş göremezlik zararlarının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları 2918 sayılı Kanun’un 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını ve bakıcı giderini, bedensel zararlardan sorumlu olan davalıdan talep edebilir. Öte yandan kaza tarihinde ve mahkemece verilen karar tarihinde KTK’nın 90. maddesinde Genel Şartlara atıf yapan kanuni düzenleme sonrasında Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderleri değildir. Ayrıca 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenleme de yer almamaktadır. 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri bu yasa kapsamı içerisinde bulunmadığından (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb.) davalı sigorta şirketi vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinafı da yerinde görülmemiştir.
5-Bununla birlikte, davalı vekilinin, mahkemece hükmedilen tazminata ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği yönündeki istinaf talebinin incelenmesinde, davalı sigorta şirketi tarafından, dava tarihinden önce 22.08.2017 tarihinde davacıya ödeme yapıldığı, bu suretle hükmedilen tazminata sigorta şirketinin ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, mahkemece, karar içeriğinde, hükmedilen tazminata sigorta şirketinin ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği belirtilmiş olmasına karşın hükümde 21.11.2016 tarihinden itibaren faize hükmedildiği anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf taleplerinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Buna göre; davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf taleplerinin yukarıda 5 nolu bentte yazılı nedenle kabulüne, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmamasına göre kararın HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararında hükmedilen tazminata sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme tarihi olan 22.08.2017 tarihinden itibaren faiz işletilmesi ile kararın bu şekilde düzeltilmesine karar verilerek ilk derece mahkemesi kararındaki kesinleşen yönler korunarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı … Sigorta A.Ş. (Eski Unvan: … Sigorta A.Ş.) vekilinin istinaf taleplerinin yukarıda 5 nolu bentte yazılı nedenlerle KABULÜ İLE; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 28/09/2021 tarihli, 2017/714 Esas – 2021/566 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davanın KABULÜ ile; 7.707,80-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 19.596,24-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 27.304,04-TL maddi tazminatın 22.08.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ve poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalı taraftan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 1.865,14-TL harçtan dava açılırken peşin olarak alınan 31,40-TL harç ve ıslah ile alınan 92,91-TL harç olmak üzere toplam 124,31-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.740,83-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen 124,31-TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yapılan 1.916,10-TL yargılama giderinin ve ayrıca ATK bilirkişi gideri olan 562,00-TL olmak üzere toplam 2.478,10-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 4.095,61 -TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. maddesine uygun şekilde İADESİNE,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
II-İstinaf eden davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
III-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 47,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 209,10 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
IV-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
V-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 11/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.