Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1315 – 2023/1189
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1315
KARAR NO : 2023/1189
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2021
NUMARASI : 2018/444 Esas 2021/563 Karar
EK KARAR TARİHİ : 02/12/2021
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 04/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/10/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı ve davalı sigorta vekilleri, verilen ek karara karşı davalılar … ve … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 12/01/2017 tarihinde davalı … adına kayıtlı, davalı sigorta şirketine sigortalı, davalılardan …’nın kullandığı … plakalı aracın yaya olan davacıya çarptığını, meydana gelen kazada davacının ağır şekilde yaralandığını ve Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesine tedavi amacıyla kaldırıldığını, … plakalı aracın davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, kaza sebebiyle Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesine 2017/488 esasıyla dava açıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.500,00 TL geçici, 2.500,00-TL kalıcı olmak üzere toplam 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan tahsilini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; davalı sigorta şirketinin genel merkezinin …, Sarıyer/İstanbul olması sebebiyle iş bu davanın yetkili mahkemede açılmadığını bu sebeple usulden reddi gerektiğini ileri sürdüğü gibi, esasa dair kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın kaza tarihini kapsar şekilde davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, poliçe limitinin 310.000,00 TL olduğunu, ancak sigorta şirketinin yükümlülüğünün davalının kusuru oranında sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde; davanın bütünüyle suiniyete dayalı olduğunu, davalı … her ne kadar alkollü ise de karşıdan karşıya geçmekte olan yayaya yerlerin buzlu olması sebebi ile çarptığını, kazanın oluşmasında davalının alkollü olmasının bir etkisi olmadığını, kazadan sonra müvekkillerinin davacı ile yakından ilgilendiğini, 17/01/2017 tarihinde alınan adli tıp raporunda yaralanmanın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğunun tespit edildiği ve karşılıklı olarak şikayetçi olunmaması sebebiyle dosyanın kapatıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, kaza tespit tutanağı, olay yeri basit krokisi ve beyanlar gözetildiğinde sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğu, meskun mahalde gece vakti buzlu yolda seyir ederken taşıt yoluna giren ve karşıdan karşıya geçmek isteyen davacı yayaya çarpması şeklinde olayın meydana geldiği, sürücünün alkollü olmasına dayalı müterafik kusur dikkate alınmaksızın oluş şekline göre kusur durumunun belirlenmesinin gerektiği, sürücünün yayayı fark edip zamanında etkili tedbir alması gerekirken yetersiz ve geç kalması nedeniyle, davacı yayanın ise gece vakti taşıt yoluna girerken araçların seyrini dikkate almaması, önceliği yoldaki araçlara vermemesi, kontrolsüz şekilde taşıt yoluna girmesi nedeniyle kusuru olduğu, kusurlu hareketlerine göre sürücünün %30, davacının %70 oranında kusurlu bulunduklarının İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporuna istinaden mahkemece kabul edildiği, mahkemece atanan bilirkişi raporunda sürücünün %75 davacının %25 oranında kusurlu olduğu belirlenmiş ise de ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin raporu daha fazla uzman tarafından düzenlenmiş olması ve birinci rapor alınıp bu rapordaki tespitler de değerlendirilerek düzenlenmesi nedeniyle mahkemece ATK kusur raporuna itibar edildiği, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinin “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulları Hakkında Yönetmelik ” hükümlerine göre alınan her iki raporda da davacının kalıcı maluliyetinin % 8, 6 ay tıbbi iyileşme süresi bulunduğu belirlendiğinden, birbirini teyit eden raporlardaki maluliyet oranlarının hükme esas alındığı, davacının ev hanımı olması nedeniyle AGİ’siz asgari ücret üzerinden hesaplama yaptırıldığı, rücuya esas SGK tarafından bağlanan gelir bulunmadığından bu yönde indirime gidilmediği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin son içtihatları gözetilerek tazminat hesabı yapılırken TRH 2010 yaşam tablosu verileri gözetilerek muhtemel ömür hesaplandığı ve Progresif Rant Yöntemine göre hesaplama yapıldığı gerekçesiyle; ” -Davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, -2.287,35 TL geçici iş göremezlik, 28.451,28 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 30.738,63 TL nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, -Hükmedilen tutara davalı sigorta şirketi yönünden 15/05/2018 tarihinden, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olan 12/01/2017 tarihinden itibaren değişen oranlı yasal faiz işletilmesine, Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 4.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan 12/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; aktüer hesaplaması yapılırken 1.8 teknik faiz kullanılması gerekirken progresif rant kullanılmasının hatalı olduğunu, davacının ev hanımı olması sebebiyle geçici iş göremezlik zararının oluşması mümkün değilken bu yönde karar kurulmasının hatalı olduğunu, geçici iş göremezlik ödeneğinin teminat kapsamında bulunmadığını, hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı olduğunu, Yargıtayın yerleşik içtihatları gereğince üniversite hastanelerinden alınan maluliyet raporlarının hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, kusur oranları arasındaki çelişkiler giderilmeden karar verildiğini, 24/11/2020 tarihli ATK raporunda sigortalı araç sürücüsünün %30 kusurlu olarak belirlendiğini, 25/02/2021 tarihli raporda sigortalı araç sürücüsünün %25 kusurlu olarak belirlendiğini, yerel mahkemece çelişkiler giderilmeden ATK raporu hükme esas alındığını ve ve gerekçe olarak ATK daha fazla uzman tarafından düzenlenmesinin belirtildiğini, bu hususa katılmanın mümkün olmadığını, çelişkiler giderilmeden karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı … vekili istinaf dilekçesinde; hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu, davacının %8 oranında kalıcı maluliyeti oluştuğunu, 4.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar … ve … vekili; mahkemenin 02/12/2021 tarihli eksik harcın süresinde yatırılmadığından istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin ek kararına karşı verdiği istinaf dilekçesinde süresinde istinaf harçlarını yatırdıklarını bildirerek ek kararının kaldırılmasını, istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan taraf vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1)Davalılar … ve … vekilinin Ek Karara İlişkin İstinaf Sebeplerinin İncelenmesinde;
İstinafa başvuran davalı … ve … vekili tarafından eksik harç yatırılmış olup, mahkemece adı geçen davalılara 200,00 TL gider avansı ve 576,25 TL nispi istinaf karar harcının HMK’nın 344. maddesi gereğince muhtıranın tebliğinden itibaren 1 haftalık kesin süre içinde yatırılması, aksi halde istinaf isteminden vazgeçmiş sayılacağına ilişkin 20/09/2021 tarihli muhtıranın 25/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği, adı geçen davalılar vekili tarafından 1/20 oranı üzerinden belirlenen harcın yatırıldığı, muhtırada belirtilen harcın hatalı olduğuna dair dilekçe ibraz edildiği anlaşılmıştır.
6100 Sayılı HMK’nın 344.maddesine göre; “istinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması halinde, 346.maddesi’nin 2.fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Ölüm ve cismani tazminata ilişkin davalarda ödenecek karar ve ilam harcının belirlenmesi hususuna gelince, 492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun “Nispi Harçlarda Ödeme Zamanı” başlıklı 28. maddesinin, 1. fıkrasının, 6009 sayılı kanun ile değişik “a” bendinde; “Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir. Şu kadar ki, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır…” hükmü düzenlenmiştir. Maddede belirtilen “yirmide bir” oranı, peşin olarak alınacak karar ve ilam harcına ilişkin olup, esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden, hükümle birlikte hesaplanacak karar ve ilam harcı ile ilgili değildir. Diğer bir deyişle; ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında dava değeri üzerinden hesaplanan karar ve ilam harcının yirmide biri peşin alınacak, geri kalanı ise hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değere göre hesaplanarak tahsil edilecektir.
Hüküm tarihinde geçerli bulunan 1 sayılı tarife uyarınca; karar ve ilam harcı, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden “Binde 68,31” nispetinde alınır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 28/5/2015 tarih ve 2015/6612 Esas, 2015/6965 Karar sayılı kararı) Belirtilen nedenlerle, Mahkemece düzenlenen muhtıranın usulüne uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Davalılar … ve … vekili tarafından sunulan istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde gerekli harcın yatırılmadığı, adli yardım talebinde bulunulmadığı ve muhtıra gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmakla mahkeme tarafından verilen ek karar usul ve yasaya uygun olduğundan davalılar … ve … vekilinin ek karara yönelik istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
II) Asıl karara ilişkin olarak,
Dava maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Hâkimin, önceki bilirkişi raporunu yetersiz bulduğu için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırması halinde, artık önceki bilirkişi raporuna dayanarak karar veremeyeceği gözden kaçırılarak (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt 2, 2001, s. 2767) ilk kusur raporu hükme esas alınarak karar verilmiştir. Alınan kusur raporlarının oluşa ve mevzuat hükümlerine uygun olmaması nedeniyle itibar edilmeyerek yeniden kusur raporu alındıktan sonra, itibar edilmeyen kusur raporuna dönülerek, bu raporun hükme esas alınmış olması isabetsiz bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle; davalı … Sigorta A.Ş istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yukarıda belirtilen eksiklikler değerlendirilerek yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, davalı … Sigorta A.Ş’nin sair, davacı …’in tüm istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
I) EK karara ilişkin istinaf sebeplerine ilişkin olarak;
1-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2021 tarihli, 2018/444 Esas, 2021/563 Karar sayılı ek kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalılar … ve … vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın mahkemece usulüne uygun şekilde tebliğine
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 04/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
II-Asıl karara ilişkin olarak;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 12/07/2021 tarihli 2018/444 Esas – 2021/563 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı … Sigorta A.Ş’nin sair, davacı …’in tüm istinaf istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı ve davalı sigortadan alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 04/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.