Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1294 E. 2023/1151 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/1294 – 2023/1151
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1294
KARAR NO : 2023/1151

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2021
NUMARASI : 2017/226 Esas 2021/842 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 20/09/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 02/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 08.12.2016 günü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen kazada araçta yolcu olan davacının malul-sakat kaldığını, trafik kazası tespit tutanağında … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davacının maluliyet tazminatının alınması amacıyla davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğunu, davalı yanla başvuru aşamasında uzlaşma sağlanamadığını belirterek, HMK 107/1-2 maddesine göre dava değerini artırma ve diğer fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 3.200,00-TL malullük – sakatlık (geçici ve daimi iş göremezlik) tazminatının davalıdan tahsiline, davalıya başvuru tarihini takip eden 8 iş günü sonrası temerrüt tarihi olduğundan bu tarihten itibaren ticari temerrüt faizine – avans faizine karar verilmesini talep etmiş, bedel artırım dilekçesi ile 240.370,69 TL sürekli iş gücü kaybı tazminatı, 11.368,34 TL geçici iş gücü kaybı tazminatı talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; … plakalı aracın davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçede teminat limitinin kişi başına 310.000,00-TL olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, davacının trafik kazası sebebi ile meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının ve varsa oranının belirlenmesi gerektiğini, hesaplamalarda TRH 2010 Tablosu ile %1,8 teknik faizin dikkate alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamında olmadığını, hükmedilecek faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacının meslekte kazanma gücü kaybı oranının %30 olduğu, sekel halini aldığı ve sürekli olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, yönetmeliğe uygun olarak alanında uzman beş hekim tarafından imza altına alınan bu rapora karşılık davalı yanın özel bir kurumdan yeterli olarak alanında uzman hekim bulunmaksızın sadece iki hekim tarafından imzalanmış 25/06/2021 tarihinde aldırılan hekim raporuna itibar edilmediği, bu suretle davalı tarafın her iki rapordaki çelişkinin giderilerek yeni bir adli rapor alınması talebinin kabul edilmediği, davacı tarafın ev hanımı olması dikkate alınarak asgari ücret seviyesindeki gelir durumu, kaza tarihi itibarıyla geçerli maluliyete esas yönetmelik hükümlerine uygun alınan maluliyet raporu, TRH 2010 yaşam tablosu (yüzde artış yüzde 10 iskontolu progresif rant yöntemi), Yargıtay içtihatları ve kusur oranlarına göre aldırılan aktüer bilirkişi raporu ile dava dilekçesi ve talep artırım dilekçesinde belirtilen miktarlara göre davacının 240.370,69 TL sürekli iş gücü kaybından kaynaklı tazminat ile 11.368,34 TL geçici iş gücü kaybından kaynaklı tazminat olmak üzere toplam 251.739,03 TL davalıdan maddi tazminat talep hakkı bulunduğu, sunulan belgelerden davalıya dava öncesi yapılan başvuru neticesi 24/01/2017 tarihinde temerrüde düştüğü, kazaya karışan aracın kullanım amacı ve cinsi gereği yasal faiz işletilmesi gerektiği, yapılan ıslah da dikkate alınarak davanın kabulü ile, 240.370,69 TL sürekli iş gücü kaybından kaynaklı tazminat ile 11.368,34 TL geçici iş gücü kaybından kaynaklı tazminat olmak üzere toplam 251.739,03 TL maddi tazminatın 24/01/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan (poliçe limiti ile sınırlı ve sorumlu olması kaydıyla) tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan Hacettepe Üniversitesi maluliyet raporunun hatalı olduğunu, mahkemeye sunmak amacıyla düzenlenen medikal raporda(alerta) davacının kalıcı maluliyetinin bulunmadığının tespit edildiğini, medikal raporla çelişkinin giderilmesi gerektiğini, TRH 2010 ve progresif rant sistemi ile hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, TRH+1.8 teknik faiz ile yeni bir rapor alınması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte; hükümdeki faiz başlangıç tarihinin de hukuka aykırı olduğunu, müvekkil şirketin dava öncesinde temerrüde düşürülmediğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece, verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden; HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin, hükme esas alınan maluliyet raporuna yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Haksız fiilden kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik zararlarına dayalı maddi tazminat davasında, maluliyet durumunun doğru şekilde tespit edilmiş olması önemlidir. Zarar görenin maluliyet durumunun tespitinde; maluliyet durumunun tespiti yanı sıra, kaza sonrası tedavi evraklarının da değerlendirilmesi ile maluliyetin kaza ile illiyetinin doğru bir şekilde ortaya konulması, kazandan kaynaklanan maluliyeti olması durumunda dahi zarar görenin maluliyetinin artmasına neden olduğuna yönelik somut iddiaların ve itirazların olması durumunda değerlendirilmesi gerekir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, olay tarihinde davacının içinde yolcu olarak bulunduğu ve davalıya ZMMS ile sigortalı aracın tek taraflı kazası sonucu davacının yaralandığı, davacının maluliyet oranının belirlenmesi için alınacak rapora esas aynı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin “Ruh Sağlığı Hastalıkları ABD” tarafından düzenlenen rapor içeriğinde; “… kazadan sonra kazayı tekrar yaşıyormuş gibi hissetme, ani seslerden irkilme, kazayı hatırlatan şeylerden kaçınma, unutkanlık şikayetleri nedeniyle ilaç tedavisinin devam ettiği…” tespiti yapılarak bu durumun hafif derecede işgöremezliğe neden olacak şekilde travma sonrası stres bozukluğuna neden olacağı görüşünün bildirildiği ve bu rapor esas alınarak Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD tarafından 07/06/2021 tarihli ve “Özürlülük Ölçütü…Yönetmeliği” esas alınarak rapor düzenlendiği, raporda “ tibia ve fibula şaft fraktürleri” de dikkate alınarak rapor düzenlendiği belirtilmişse de sonuç bölümünde “travma sonrası stres bozukluğu” nedeniyle davacının özür oranının %30, iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği, 45 gün bakıcı ihtiyacı olduğunun rapor edildiği görülmüştür. Davacının tespit edilen rahatsızlığının kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığı, sürekli olup olmadığının değerlendirilmediği gibi, davacının TBK’nın 54. maddesi gereğince çalışma gücünün kaybı veya azalması kapsamında zararlarını talep edebileceğinden, kazaya bağlı bir rahatsızlığı bulunması halinde bu rahatsızlığın, çalışma gücünün kaybına yahut yitirilmesine engel olacak boyutta olup olmadığı ve “ tibia ve fibula şaft fraktürleri nedeniyle maluliyetinin bulunup bulunmadığı da değerlendirilmediğinden alınan maluliyet/özürlülük raporu meydana gelen rahatsızlığın kaza ile illiyeti, sürekli olup olmadığı, davacının maluliyetin artmasında etkisi olup olmadığı, maluliyetin bulunması halinde çalışma gücü kaybı ve/veya yitirilmesine etki edecek boyutta olup olmadığı yeterince değerlendirilmediğinden karar vermeye elverişli değildir.
Bu durumda mahkemece davalı tarafından da, alınan rapora itiraz edilmiş olduğundan, kazadan sonra davacının, psikolojik rahatsızlıklar nedeniyle tedavisi var ise ilgili kurumlardan getirtilerek, Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Kurulu’ndan, kaza tarihinde yürürlükte bulunan, TBK’nın 54. maddesi çerçevesinde çalışma gücünün azalmasının yahut yitirilmesinin tespitine elverişli yönetmelik hükümleri çerçevesinde geçici iş göremezliği ve sürekli iş görmezliği meydana gelmiş ise süresinin ve maluliyet oranının değerlendirildiği, davacıda post travmatik stres bozukluğu rahatsızlığının kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığı, kazadan kaynaklanan bir rahatsızlık mevcut ise, sürekli mahiyette olup olmadığı, rahatsızlığın mevcut olması halinde tespit edilen maluliyet/engel durumunun çalışma gücünün kaybına ve azalmasına etkisi olup olmayacağı, olacaksa hangi oranda olacağı hususlarında, karar vermeye ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, öncelikle yukarıda açıklandığı üzere Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan denetime elverişli maluliyet raporu alınarak, bundan sonra hükmün davalı tarafından istinaf edilmiş olması nedeniyle usuli kazanılmış hakları korunarak, davanın esası hakkında karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 18/11/2021 tarihli, 2017/226 Esas – 2021/842 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan 3.388,00TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4- İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 13. İcra Müdürlüğü 2021/17714 E. sayılı dosyasına depo edilen 460.000,00-TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 20/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.