Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1284 E. 2023/1200 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/1284 – 2023/1200
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1284
KARAR NO : 2023/1200

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/09/2021
NUMARASI : 2018/947 Esas 2021/619 Karar

ASIL DAVA

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 04/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı asıl ve birleşen dosya davacısı ile asıl dosya davalısı … Sigorta şirketi ile birleşen dosya davalısı … Sigorta AŞ vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesi ile, 30.07.2007 günü, sürücü… … yönetimindeki … plakalı kamyon ile davacının eşi …’in kullandığı … plakalı otomobilin çarpışması neticesinde davacının eşi …’in hayatını kaybettiğini, kazada … plakalı araç sürücüsü… …’nun tali kusurlu olarak, … plakalı araç sürücüsü müteveffa …’in ise asli kusurlu olarak tespit edildiğini, davacının, kazadan dolayı destekten yoksun kaldığını, kaza tarihi itibariyle, müteveffa …’ in kullandığı … plakalı aracın Zorunlu Karayolu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile … Sigorta AŞ. tarafından sigorta edildiğini, sürücü… … ’nun kullandığı … plakalı araç Maksimum Ticari Kasko Poliçesi ile … Sigorta AŞ. tarafından sigorta edildiğini, bu sebeple davacının uğramış olduğu aşkın ve artan maddi ve manevi zararından anılan davalıların sorumlu olduğunu, eşini kaybeden davacının manevi zararının bulunduğunu belirterek trafik kazasında vefat eden eşinin desteğinden yoksun kalan davacı için, teselsül hükümleri uyarınca şimdilik 1.000.00 TL maddi tazminatın her iki davalıdan, 15.000.00 TL. manevi tazminatın ise davalı … Sigorta AŞ’den kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesi ile, dava konusu kaza tarihi itibariyle, … …’nun kullandığı … plakalı aracın Zorunlu Karayolu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile … Sigorta AŞ. tarafından sigorta edildiğini, dava konusu kaza sebebiyle eşini kaybeden davacının destekten yoksun kaldığını belirterek, trafik kazasında vefat eden eşinin desteğinden yoksun kalan davacı için, diğer kusurluların kusurlarına düşen miktar da dahil olmak üzere teselsül hükümleri uyarınca şimdilik 1.000.00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 06/07/2021 tarihli bedel artırım/ıslah dilekçesiyle; … için 30.200,35 TL. maddi tazminat bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Sigorta AŞ.’den müştereken ve müteselsilen tahsilini, 60.000.00 TL. maddi tazminat bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Sigorta Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesiyle, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, işbu davanın hasarın meydana geldiği yerde, haksız fiilden zarar gören davacının yerleşim yerinde veya müvekkil şirketin merkezinin bulunduğu İstanbul’daki mahkemelerden birinde açılması gerektiğini, davacının HMK’da yetkili olarak belirtilen mahkemelerin hiçbirinde davasını ikame etmediğini, bu nedenle yetki yönünden davanın reddini talep ettiklerini, davaya konu kazanın 30.07.2007 tarihinde gerçekleştiğini, haksız fiillerden doğan tazminat alacaklarının, zarar sorumlusunun öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerektiğini, davacı taleplerinin bu sebeple zaman aşımına uğradığını, müteveffanın kazanın oluşunda tamamen asli kusurlu olduğunu ve davacının da bu sebeple destekten yoksun kalma tazminatını ZMMS poliçesini düzenleyen davalıdan talep edemeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte dava konusu olayda kusur ve aktüer bilirkişiden rapor alınması gerektiği, savunarak davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesiyle, davacı taleplerinin zaman aşımına uğradığını, dava dilekçesinde bahsi geçen … plaka sayılı aracın müvekkili şirkete 05.07.2007-05.07.2008 tarihleri arasında geçerli 15084437 Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçeden dolayı sorumluluğun kaza başına 20.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, ayrıca poliçe özel şartlarında İhtiyari Mali Mesuliyet teminatına manevi tazminat taleplerinin dahil edilmediğini, teminat limitini bildirmenin davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte dosyada kusur tespitinin yapılması gerektiği, zaten sigortalı sürücünün kusursuz olduğunu, talep edilen manevi tazminat tutarının da fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesiyle, davacı için 18.06.2009 tarihinde müvekkili şirket tarafından ödeme yapıldığını, davalının bu ödeme sebebiyle davacı tarafından ibra edildiğini, ödeme tarihinden itibaren 2 yıl geçtikten sonra açılan davanın hak düşürücü sürede açılmadığını, müvekkili şirketçe davacı için müteveffa…’in vefatı nedeniyle 18.06.2009 tarihinde 6.067,00 TL tazminat ödenmiş olmakla, taraflar arasında yapılan ibra sözleşmesi ile davacının müvekkil şirketi söz konusu kaza nedeniyle ortaya çıkan ve çıkacak borçtan tamamen ibra ettiğini, ayrıca asıl dava dosyasında alınan raporların yokluklarında alınması sebebiyle hükme esas alınamayacağını dosyada kusur tespitinin yapılması gerektiği, zaten sigortalı sürücünün kusursuz olduğunu, savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalıların zamanaşımı itirazlarının yerinde olmadığı, alınan kusur bilirkişi raporunda sürücü…’in kavşağa yaklaşırken hızını azaltmayarak kazanın meydana gelmesine sebep olduğundan tali kusurlu, müteveffa Hüseyin’in ise tali yoldan anayola çıkarken geçiş üstünlüğü kurallarına uymadığından asli kusurlu olduğu, müveteffa …’in % 62,5 oranında, karşı taraf sürücüsü…’in % 37,5 oranında kusurlu olduğu, davalı … sigorta şirketi tarafından düzenlenen kasko poliçesinde manevi tazminat klozunun bulunmadığı, asıl dava dosyası bakımından alınan 19/02/2020 tarihli raporda davacı eş için PMF-1931 Yaşam tablosu verilerine göre talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 33.034,83 TL olduğu, davalı … Sigorta AŞ’nin poliçe limiti dahilinde sorumluluğu bulunduğu, birleşen dava dosyası bakımından alınan 29/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda davacıya yapılan ödemeler güncellenerek TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant usulune göre yapılan hesaplamada davacının talep edebileceği tazminatın 30.291,61 TL olduğu, asıl dava dosyasında diğer davalı … Sigorta AŞ’nin maddi tazminata yönelik sorumluluğu bakımından ise, alınan aktüer raporuna göre zararın ZMMS poliçe limitini aşmaması ve kasko sigorta poliçesini düzenleyen davalı … AŞ’nin sorumluluğunun ancak ZMSS poliçe limitini aşan kısmı yönünden mümkün olması sebebiyle anılan davalıya karşı yöneltilen maddi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından, yapılan ıslah da dikkate alınarak “Asıl dava dosyası bakımından;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davacı tarafından davalı … A.Ş. aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile, 33.034,83 TL destekten yoksun kalma tazminatının 18/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacı tarafından davalı … Sigorta A.Ş. aleyhine açılan davanın reddine,
Birleşen Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/249 E. Sayılı dava dosyası bakımından;
Davanın KABULÜ İLE,
1- 30.200,35 TL destekten yoksun kalma tazminatının 18/06/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiş; hükme karşı karşı asıl ve birleşen dosya davacısı ile asıl dosya davalısı … Sigorta Şirketi ile birleşen dosya davalısı … Sigorta AŞ vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl ve birleşen dosya davacısı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece 19/02/2020 tarihli hesap raporuna itiraz edilmediği kabul edilmiş ise de, bu rapordan sonra duruşmada bir başka mahkemedeki dosyanın birleştirilmesi ve sonrasında yeniden aktüerya raporu alınmasının talep edilmesine rağmen mahkemece 19/02/2020 tarihli rapor esas alınarak karar verilmesinin doğru olmadığını, bu raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, açıkça kabul beyanlarının bulunmadığını, itiraz etmemenin kabul olarak yorumlanmasının doğru olmadığını, hal böyle olunca yerel mahkemenin asıl dava yönünden davalı … A. Ş.’den tahsil edilmesi gereken destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesi noktasında hukuka aykırı gerekçelerle vermiş olduğu kararının kaldırılması gerektiğini, hem asıl dava yönünden hem de birleşen dava yönünden, müvekkil aleyhine usulü müktesep hak doğmaması için ilk derece mahkemesini kararına karşı istinaf yoluna başvurduklarını belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir
Asıl dosya davalısı … Sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde; kazanın oluşumunda müteveffa/desteğin sigortalı aracın işleteni ve sürücüsü olup asli kusurlu olduğunu, kendi kusuru ile vefat ettiğinden, hak sahiplerinin sigortalı aracın zmms poliçesinden tazminat talep edemeyeceklerini, ayrıca müteveffanın alkollü olduğunu, sürücünün alkollü olmasının alacaklı borçlu sıfatının birleşmesi hususunda önem arz ettiğini, tazminat hesaplamasında TRH-2010 mortalite tablosu ve %1,8 teknik faiz esas alınması gerektiğini ayrıca tazminat hesaplamalarındaki belirsizlikleri ortadan kaldıran 7327 sayılı kanun yürürlüğe girmiş olup, huzurdaki davada uygulanması gerektiğini, mahkemece davanın kabulünün gerekçesinin hiçbir bir şekilde açıklanmadığını, içeriği dahi yazılmayan bilirkişi kurulunun raporuna atıf ile yetinilmesinin doğru olmadığını belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
Birleşen dosya davalısı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde; dosyadaki hiçbir delil ve bilirkişi raporunun kendilerine tebliğ edilmediğini, savunma haklarının kısıtlandığını, davacıya davadan önce 18/06/2009 da ödeme yaptıklarını, 2 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açılmasının doğru olmadığını, ödeme tarihindeki hesap yöntemine göre PMF yaşam tablosu kullanılarak hesap yapılarak ödemenin yeterli olup olmadığının ve fahiş fark bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğini, kusur raporunun da tebliğ edilmediğini, kusur oranını kabul etmediklerini, kabul anlamına gelmemek üzere müteveffanın gelirinden davacı eş dışında anne ve babaya da pay ayrılması gerektiğini, tazminat hesabında 2015 tarihli genel şartların esas alınması gerektiğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan asıl ve birleşen dosya davacısı ile asıl dosya davalısı … Sigorta Şirketi ile birleşen dosya davalısı … Sigorta AŞ vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Asıl dava, davacının desteğinin hayatını kaybettiği çift taraflı trafik kazası sebebiyle davacının desteğinin kullandığı aracın ZMMS poliçesini düzenleyen şirket ile karşı taraf aracının kasko poliçesini düzenleyen şirket aleyhine her iki şirket bakımından açılan destekten yoksun kalma tazminatı ile kasko poliçesini düzenleyen şirket aleyhine açılan manevi tazminat davası, birleşen dava ise karşı taraf aracının ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi aleyhine açılan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı asıl ve birleşen dosya davacısı ile asıl dosya davalısı … Sigorta şirketi ile birleşen dosya davalısı … Sigorta AŞ vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
T.C. Anayasası’nın 36/1 maddesinde; “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” düzenlemesi yer almaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 27.maddesinde ise; “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını içerir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılamanın aşamalarından haberdar edilmesi ile mümkündür.
Adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan savunma haklarının etkin biçimde kullanılmasını teminen konulan yasal düzenlemelerden biri de, davada esaslı işlem olan bilirkişi raporlarının taraflara tebliğine ilişkin düzenlemedir. 6100 sayılı HMK’nın 280/1. maddesi; “Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir.” hükmünü içermektedir. Anılan tüm bu yasal düzenlemelerde, davada taraf olanların haklarının korunması amaçlanmış olup, tarafların yargılama süreçlerine etkin katılımının sağlanması ise, mahkemece yapılan tüm tebligatların usulüne uygun olması ile sağlanabilecektir.
Anayasanın 35 ve 36. maddeleri ile 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesi uyarınca, taraflar dinlenilmeden, iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden hüküm verilemez. Aksi halde savunma hakkı kısıtlanmış olur. Yine, 6100 sayılı HMK’nın 280. maddesi son cümlesi gereğince bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edilmesi, 281/1. maddesi hükmüne göre de; tarafların bilirkişi raporunun tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecek durumda olmalarının sağlanması gerekmektedir.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan ve birleştirme kararından önce alınan kusur raporunun ve diğer raporlar ile 01/07/2021 tarihli hesap ek raporunun birleşen dosya davalısı … Sigorta şirketi vekiline tebliğ edilmediği, bu davalı vekiline raporlara itiraz ve beyan hakkı tanınmadığı, bu suretle bu davalının savunma hakkının kısıtlandığı anlaşılmıştır. Anılan raporların … Sigorta AŞ. vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek ve iki haftalık beyan süresinin dolması beklenerek davalı vekiline bu rapora karşı beyan ve itirazlarını iletme imkanı verilmesi gerekirken, davalı tarafın savunma hakkını kısıtlayacak şekilde, anılan raporun tebliğ edilmemesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre ise;
Mahkemece asıl davada 19/2/2020 tarihli aktüerya raporuna davacının itiraz etmediği kabul edilmiş ise de, rapor tebliğinden sonraki ilk duruşmada davacının duruşmadaki “dosyanın yeniden aküer raporu alınmak üzere bilirkişiye verilmesi” talebi itiraz niteliğinde olup, mahkemece tarafların itirazları incelenerek karar verilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemesi doğru değildir.
Yerleşik Yargıtay uygulamalarında; davadan önce yapılan ödemelerin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmekte; davadan önce yapılmış ödeme bulunması halinde ödeme tarihi itibariyle davalı tarafça gerçekleştirilen ödemelerin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için, ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödenen miktarın karşılaştırılması ve ödemenin yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi, ödemenin yeterli bulunması (ibranamenin varlığı halinde hesaplanan tazminat ile yapılan ödeme arasında aşırı ölçüsüzlük olmaması) halinde davanın reddine karar verilmesi, şayet ödemenin yetersiz olduğu, bakiye tazminat alacağı olduğu anlaşılırsa, bu kez rapor tarihindeki veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanması, hesaplanan tazminattan davalı tarafça yapılan ödemelerin güncellenmiş değerinin mahsubu ile davacının talep edebileceği bakiye tazminatın bulunması gerekmektedir.
Destekten yoksun kalanların destek payları belirlenirken, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından benimesenen ilkeler nazara alınmalı, desteğin gelirinin bir kısmını kendisine bir kısmını da eş ve çocukları ile anne ve babasına ayıracağı varsayılmalıdır. Bunun dışında destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada göz önünde tutulması gerekmektedir. Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında, destek payları doğru belirlenerek, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış/sağlayacak olduğu yardımın miktarı da doğru şekilde hesaplanmalıdır. Destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesinde destekten yoksun kalanlara ayrılacak paylar Yargıtay uygulamaları ile kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise desteğin gelirden eşi ile birlikte ikişer pay alırken çocuklara birer pay verileceği yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay çocukların her birine 1 pay, ana ve babaya birer pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselmektedir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 desteğe, %50 eşe pay verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanacaktır. Desteğin gelirinin 100 pay olduğunun kabulü ile bu 100 payın davacılar ile dava dışı hak sahiplerine dağıtılması, dağıtılan payların toplamının 100 olması gerekmektedir.
Somut olayda; destek … evli olarak 29/07/2007’de vefat etmiş olup, geride reşit iki çocuğu ve bir eşinin kaldığı ayrıca annesinin de desteğin ölümünden sonra 13/02/2008’de vefat ettiği, babasının ise destekten önce vefat ettiği anlaşılmıştır. Ancak hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda pay dağılımının yukarıdaki esaslar kapsamında yapılmadığı gibi anneye de pay verilmeyerek davacının daha fazla tazminat almasına neden olunduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı tarafından yapılan ödeme tarihi itibariyle “açıkça” “yetersiz” veya “fahiş” ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılan ödeme ile tazminat arasında ölçüsüzlük bulunup bulunmadığı doğru şekilde tespit edilmemiştir.
O halde mahkemece, öncelikle davalı vekili tarafından ödeme tarihinde, davacının müvekkilini ibra ettiği ileri sürüldüğünden bu husus KTK’nın 111. maddesi çevresinde değerlendirerek, ibranamenin olmaması halinde ise, birleşen dosyada davalı sigortanın ödeme tarihi itibarıyla, yukarıda ayrıntılı açıklanan pay dağılımı esasları nazara alınarak davacının sigortanın ödeme tarihi itibarıyla talep edebileceği destek tazminatının hesaplanması sonucunda bulunacak tutar ile ödenen miktarın karşılaştırılması ve ödemenin yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi, ödemenin yeterli bulunması halinde birleşen davanın reddine karar verilmesi, şayet ödemenin yetersiz olduğu, bakiye tazminat alacağı olduğu anlaşılırsa, asıl ve birleşen davalar yönünden ve birleşen dosya davalısı şirketin ödemesi birleşen dava için nazara alınarak(güncellenmiş değerinin mahsubu), tarafların raporlara itirazları da değerlendirilerek, davacının her dosya için talep edebileceği tazminatın bulunması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak ve eksik inceleme ile karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen dosya davacısı ile asıl dosya davalısı … Sigorta şirketi ile birleşen dosya davalısı … Sigorta AŞ vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK.nın 353/1-a. 4 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Asıl ve birleşen dosya davacısı ile asıl dosya davalısı … Sigorta Şirketi ile birleşen dosya davalısı … Sigorta AŞ vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı KABULÜ ile Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 28/09/2021 tarihli 2018/947 Esas – 2021/619 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf edenlerden alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 8. İcra Dairesinin 2021/16326 Esas sayılı dosyasına yatırılan ayrı ayrı 70.000-TL, 150.000-TL tutarlı teminat mektuplarının yatırana iadesine,
6- Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 04/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.