Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1269 E. 2023/21 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1269 – 2023/21
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1269
KARAR NO : 2023/21

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2021
NUMARASI : 2016/976 Esas – 2021/465 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 18/01/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili, davalı … Sigorta A.Ş. ve … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacı …’e 25.09.2016 tarihinde, davalı … yönetimindeki … plakalı aracın gece vaktinde yol kenarında çarpması sonucu ağır şekilde yaraladığını, davacı …’in Dünya ve Türkiye çapında başarılı bir sporcu olduğunu, kaza nedeniyle spor hayatının sona erdiğini, davalı sürücünün olay sırasında alkollü ve sürücü belgesiz olduğu, aşırı hızlı seyir etmesi sonucu meydana gelen olayda davalının tam kusurlu olması nedeniyle … için 1.000,00 TL maddi, 90.000,00 TL manevi, diğer davacılar anne ve babası yönünden de ayrı ayrı 5.000,00’er TL olmak üzere toplam 101.000 TL maddi ve manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte davalılardan (sigorta şirketinin sorumluluğu teminat kapsamı ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilsen tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekili 15/02/2021 tarihli talep artırım dilekçesi ile geçici iş göremezlik tazminatını 9.467,49 TL’ye, sürekli iş göremezlik tazminatını 136.906,82 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı Sigorta Şirketi Vekili cevap dilekçesinde; dava konusu aracın … poliçe numarası ile davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, müvekkiline herhangi bir başvuru yapılmadığını, bu sebeple davanın usulden reddi gerektiğini belirtmiş, sonrasında geçici iş göremezlik tazminatından sigorta şirketinin sorumlu olmadığını, kazanın iş kazası olup olmadığının tespitinin gerektiğini, aktüer hesabın asgari ücret üzerinden yapılması gerektiğini ve müvekkilinin manevi tazminattan sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davalı …’nun kontrolündeki … plakalı aracın 25/09/2016 tarihinde davacı …’e çarpması sonucu yaralandığını, bu kaza sonucu davalının kusurlu olmadığını, alkolün kazada etkisi bulunmadığını, spor hayatının aktif olarak devam edip etmediğinin belirlenmesi gerektiğini belirterek haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacı …’in gece vakti taşıt yolu üzerinde araçların seyir durumunu dikkate almaksızın yaya kaldırımı dışında yol içerisinde bulunması nedeniyle kusurlu olduğu, davacı …’in %15, davalı …’nun %85 oranında kusurlu olduğunun kabul edildiği, Ankara Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 17/11/2017 tarihli raporda davacının %4 oranında kalıcı maluliyeti olduğu, 9 ay süreyle iş göremez halde kaldığı ve 9 ay boyunca başkasının bakımına muhtaç olduğunun “Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmelik” hükümlerine göre belirlendiği, 12/07/2019 tarihli raporda ise kalıcı maluliyetinin %8 olduğu ve 9 ay süreyle iş göremez halde kaldığının tespit edildiği, kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yönetmelik Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması yönetmeliği olduğundan %8 kalıcı maluliyet oranını tespit eden rapora mahkemece itibar edildiği, davacının gelir durumunun tayininin özellikle önem arz ettiği, davacının profesyonel sporcu olduğu ve buna dayanak olarak müsabakalara katıldığı, ödüller aldığı iddia edilmiş ise de ilgili federasyonlara yazılan müzekkerelere verilen cevapta, davacının milli sporcu olduğu ancak herhangi bir maaş ödemesi yapılmadığı ve ödül verilmediği bildirildiğinden ücret hesabında milli sporcu olmasının dikkate alınmadığı, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Spor Bilimleri Fakültesi Dekanlığınca verilen cevapta 21/07/2017 tarihinde Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’ndan mezun olduğu bildirildiğinden Milli Eğitim Bakanlığınca verilen müzekkere cevabına göre mezuniyet tarihi sonrası Beden Eğitimi alanında göreve başlayan öğretmenlere ödenen ücret bilgilerinin esas alınması gerektiğinin mahkemece kabul edildiği, kazanın, 25/09/2016 tarihinde meydana geldiği ve davacının 9 ay geçici iş göremezlik süresi öğrenci olduğu döneme denk geldiğinden ve davacı tarafın öğrenciyken gelir elde ettiği ispatlanmadığından ve açıkça efor tazminatı talep edilmediğinden davacının geçici iş göremezliğe dayalı tazminat talebinin reddi gerektiği, davalı sigorta şirketi ZMMS poliçesi kapsamında manevi tazminattan sorumlu tutulamayacağından ve dava dilekçesinde maddi manevi tazminat ayrımı yapılmaksızın tamamının davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili talep edildiğinden davalı sigorta şirketi yönünden manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiği, manevi tazminat koşullarının oluştuğu, somut olayda davacı …’in yaralanması neticesinde %8 oranında kalıcı maluliyeti oluştuğu, davacının %8 kalıcı maluliyeti, 9 ay iyileşme süresi, milli sporcu olan davacının spor hayatının sona ermesi, davalının ve davacıların sosyal ve ekonomik durumları, ekonomik yönden fazlaca gelirlerinin olmayışı ve tarafların kusur durumları gözetildiğinde davacı … yönünden 50.000,00 TL, diğer davacılar yönünden ise ayrı ayrı 4.000,00 TL manevi tazminat takdiri gerektiği gerekçesiyle, davacı … yönünden maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 103.262,58 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, hükmedilen tutara davalı … yönünden 25/09/2016 kaza tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren değişen oranlı yasal faiz yürütülmesine, davacı …’in sürekli maddi tazminat yönünden fazla isteminin ve geçici iş göremezliğe dayalı maddi tazminat isteminin reddine, davacıların manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile … için 50.000,00 TL, … için 4.000,00 TL, … için 4.000,00 TL’nin davalı …’ndan alınarak davacılara verilmesine, davacıların davalı sigorta şirketinden talep ettikleri manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. (Eski Unvanı: … … Sigorta A.Ş.) vekili istinaf dilekçesinde; müvekkil şirkete yapılan başvuru üzerine açılan hasar dosyasında, medikal inceleme yapılması için dosya alanında uzman doktorlara sevk edildiğini, hazırlanan medikal inceleme raporunda da Uzman Doktor tarafından tespiti yapıldığı üzere, başvuru sahibinin, “Özürlülük Ölçütü Hakkında Yönetmelik” dikkate alınarak hazırlanan maluliyet raporunda herhangi bir fonksiyon kaybının oluşmadığının tespit edildiğini, yargılama sırasında alınan rapor ile sigorta şirketi nezdinde alınan medikal rapor arasında açık bir çelişki varsa, bu çelişki giderilmeden karar verilmemesi gerektiğini, davacının gelirine ilişkin herhangi bir somut delil olmamasına rağmen, gelirinin asgari ücretin üzerinde olduğu varsayımı ile hesaplama yapılmasının ve yapılan bu hesaplamanın karara esas alınmasının kabulünün kesinlikle mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; gelir düzeyi konusunda – bilirkişi raporundaki hesaplamaya esas alınan gelir düzeyinin miktarına itiraz ettiklerini, müvekkilin milli sporcu olup dava konusu kaza neticesinde, müvekkilin milli sporculuk kariyerinin bitirildiğini, müvekkilin zararının milli sporcu geliri üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, 03.11.2010 tarihli Resmi Gazete de yayımlanan 13.09.2010 tarihli Spor Hizmet ve Faaliyetlerinde Üstün Başarı Gösterenlerin Ödüllendirilmesi Hakkında Yönetmelik’in 5,6 ve 7.maddelerinde dereceye girenlere ne kadar ödeme yapılacağı belirlendiğini, müvekkilin en son Brezilya’ da 8 Eylül-07Ekim 2013 tarihleri arasında düzenlenen Dünya kick boks şampiyonasında dünya ikincisi olduğunu, Yönetmeliğin 6.maddesi b fıkrası gereğince kendine verilecek ödülün 300 adet Cumhuriyet Altını karşılığı Türk Lirası olduğunu, 2013 yılı Ekim ayında bir adet Cumhuriyet Altını fiyatının 555,23 TL olduğunu, dolayısı ile müvekkilin aldığı ödülün toplam değerinin 166.569 TL olacağını, ( 555,23 TL x 300 adet ) bu hesaplamaya göre müvekkilin aylık gelirinin, diğer kazançları ve gelirleri hesaplamaya dahil edilmese dahi, 13.880,75 TL olacağını, (166.569 TL/ 12 ay ), ayrıca müvekkilin, özel ders vererek yaklaşık olarak aylık 10.000 TL gelir elde ettiğini, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında zararı hesaplama yöntemi olarak Pogressif Rant Yöntemi ile PMF 1931 Yaşam Tablosunun esas alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı talebinin müvekkilin öğrenci olduğu ve açık olarak efor tazminatı talep edilmediği gerekçesi ile reddedildiğini, reddin hukuka aykırı olduğunu, efor tazminatı, geçici işgöremezlik tazminatının içinde yer almakta olup “çoğun içinde az da vardır” hukuk kuralı gereği tazminat talebinin ayrı olarak “efor tazminatı” olarak belirtilmesine gerek olmadığını, yargılama sırasında alınan 21.11.2020 tarihli aktüerya bilirkişisi 9 aylık dönem için asgari ücret üzerinden 9.467,49 TL geçici iş göremezlik tazminatı hesapladığını, 9.467,49 TL üzerinden bu talebin kabulünü talep ettiklerini, manevi tazminat alacaklarında sigorta şirketlerinin sorumlu olmayacağının, teminat dışı olduğunun açık olduğunu, dava dilekçesinin “Talep Konusu” kısmında ve “İstem” kısmında “…SİGORTA ŞİRKETİNİN SORUMLULUĞU TEMİNAT KAPSAMI İLE SINIRLI OLMAK ÜZERE” ibaresinin yazıldığını, dava dilekçesi bu şekilde olmasına rağmen dilekçenin yanlış yorumlanması ve davalı lehine vekalet ücretine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkeme tarafından dosya üzerinde eksik inceleme yapılmış olup bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin hiç bir suretle giderilmediğini ve söz konusu karar verilirken hiçbir beyanın dikkat ve değerlendirmeye alınmadığını, müvekkilin kusurlu olmadığını, olay yeri virajın hemen sonrasında, trafik kurallarına göre aracın bulunması gereken şeritte davacı …’in yolun ortasında durması sonucu oluştuğunu, yani müvekkil normal seyrinde devam ederken, müvekkilin önceden öngöremeyeceği şekilde davacının virajın hemen sonrasında yolda durmasından kaynaklandığını, Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine, aksi halde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesinin benimsendiğini, müvekkilin alkollü olmasıyla kaza arasında illiyet bağı bulunmadığını, alkolsüz olan sürücünün de bu koşulların varlığı halinde bu kazayı gerçekleştirebileceğini, Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 17.11.2017 tarihli raporda davacının %4 oranında kalıcı maluliyet oranı olduğu tespit edilmiş olup akabinde 12.07.2019 tarihli raporda ise kalıcı maluliyetin %8 olduğu tespit edildiğini, çelişkilerin giderilmediğini, tazminatı kabul anlamına gelmemekle birlikte, hesaplanan tazminat üzerinden %10’luk bir iskonto yapılması gerektiğini tazminat hesaplarının davacının talebi doğrultusunda PMF tablosuna göre değil de TRH 2010 tablosuna göre hesap yapmanın daha uygun olacağını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle cismani zarara bağlı maddi ve manevi tazminat istemidir.
1) Maluliyete ilişkin olarak yapılan değerlendirmede, cismani zarar nedeniyle iş göremezlik tazminatının belirlemesinde, davacının maluliyet durumunun gerçek durumu tam olarak yansıtacak şekilde belirlenmesi gerekir. Maluliyet oranı tazminatın belirlenmesinde esas alındığından, maluliyet oranında tereddüt olması ve/veya çelişki olması halinde, tereddüt oluşturacak veya çelişki yaratacak hususlar giderilmeden davanın esası hakkında karar verilemez. Diğer yandan davacının maluliyetine ilişkin farklı yönetmelikler çerçevesinde alınan raporlarda da, maluliyet oranlarının farklı belirlenmesi durumunda, özellikle raporlarda belirlenen maluliyet oranları arasındaki farkın yüksek olması veya tespit edilen rahatsızlıkların çelişmesi durumunda raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilemez. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/292 E. 2020/6372 K., 2019/3629 E. 2020/5191 K., 2016/13576 E. 2019/6279 K.)
Somut olayda ise, mahkemece hükme esas alınan H.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nca düzenlenen raporda Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre davacının kaza nedeniyle özür oranının %8 olduğu tespit edilmiş, bu raporda 2017 yılında yapılan fiziki muayenede davacının yürürken aksadığı saptaması yapıldığı, 2017 yılında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre alınan raporda maluliyet oranının %4 olarak belirlendiği, sağ tibia kırığının komplikasyonsuz iyileştiği saptamasının yapıldığı ve fiziki muayenede de yürüyüş bozukluğundan bahsedilmediği ve mevcut çelişkinin giderilmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece dosyada mevcut raporlar arasında açıkça çelişki olduğundan, davacının meydana gelen kaza nedeniyle tüm tedavi evrakları dosyaya kazandırılarak, Adli Tıp Kurumundan, kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri çerçevesinde; davacının kazaya bağlı maluliyetinin meydana gelip gelmediği, maluliyeti meydana gelmiş ise hangi oranda olduğu hususunda rapor alınarak ve raporlar arasındaki çelişki giderilerek sonucuna göre davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması isabetli olmamıştır.
2) Geçici işgöremezlik zararı kaza nedeniyle zarar görenin çalışamadığı istirahat süresindeki zararını ( kazanç kaybını ) ifade etmektedir.İstirahatli dönemdeki bu zarar fiilen yoksun kalınan kar niteliğindedir. Mahkeme bedensel zararların tazmini davalarında zarar görenin zararını resen belirlemek durumundadır. Geçici iş göremezlik nedeniyle ortaya çıkan bir zarar olup olmadığı, zarar var ise zararın tayininde zarar görenin elde ettiği gelirinin doğru biçimde belirlenmesi, tazminatın doğru tespitinde önemli yer tutmaktadır. Bu dönemde bir zararın oluşup oluşmadığının tespitinde zarar görenin kaza tarihinde çalışma çağında bir başka ifade ile 18 yaşından büyük olup olmadığı, yaşı ve eğitim durumu itibariyle kaza tarihinde askerlik vazifesini ifa etme dönemi içinde bulunup bulunmadığı öncelikle değerlendirilmeli, akabinde gerçek zararın hesaplanmasında, zarar görenin asgari ücretten fazlasına dair kazancı olduğu yönünde bir iddiası varsa kaza tarihinden hesap tarihine kadar gelirini gösteren belgelerin temin edilmesi suretiyle gelirlerin belirlenmesi, böyle bir iddia olmaması yahut zarar görenin herhangi bir işinin olmaması halinde kazancı asgari ücret kabul edilmesi ilkeleri tatbik edilmelidir.
Somut olayda davacının kaza tarihinde 18 yaşından büyük (24 yaş) olup üniversite öğrencisi olması ve bu suretle çalışma çağında bulunması nazara alınarak kazancı asgari ücret kabul edilmek suretiyle geçici işgöremezlik zararının hesaplanması gerekirken mahkemece davacının öğrenci olması nedeniyle kazanç getirici faaliyeti bulunmadığı gerekçesiyle geçici işgöremezlik tazminatı hususunda değerlendirme yapılmadan talebin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu gerekçeler ile taraf vekillerinin istinaf isteminin kabulüne, yukarıda belirtilen şekilde deliller toplandıktan sonra bir karar verilmesi bakımından, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre sair istinaf sebeplerinin incelenmesine bu aşamada yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/06/2021 tarih, 2016/976 Esas – 2021/465 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, kaldırma sebebine göre sair istinaf sebeplerinin incelenmesine bu aşamada YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde taraflara iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2021/10665 Esas sayılı dosyasına yatırılan 250.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
7-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 18/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.