Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1268 E. 2023/1229 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/1268 – 2023/1229
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1268
KARAR NO : 2023/1229

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/09/2021
NUMARASI : 2019/184 Esas 2021/661 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 11/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı sigorta şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili …’in 02/12/2016 tarihinde taşıt yolundan karşıdan karşıya geçmeye çalışırken aşırı hızla seyreden davalı … kontrolündeki, davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS ile sigortalı aracın çarpmasıyla sürüklenerek yaralandığını, davalının kusurlu davranışı ile kazaya neden olduğunun ceza dosyasında bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, yargılama neticesinde sanığın %100 kusurlu görülerek Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/456 E. ve 2017/854 K. sayılı ilamı ile cezalandırıldığını, Sağlık Bakanlığı Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan 25/06/2018 tarihli raporda müvekkilinin %13 sürekli sakatlığının meydana geldiğinin tespit edildiğini, kaza sonrası maddi tazminat yönünden zorunlu trafik sigortası yapan davalıya müracaatlarının karşılıksız kaldığını, zararlarından davalıların sorumlu olduğunu, ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 5.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihi itibariyle işleyecek en yüksek faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek müvekkiline ödenmesini; müvekkilinin uğramış olduğu manevi zarar nedeni ile 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faiz ile davalı …’ten tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 26/11/2019 tarihili dilekçesinde dava dilekçesini açıklayarak; taleplerinin 500,00 TL’sinin geçici iş göremezlik tazminatı, 4.500,00 TL’sinin sürekli iş göremezlik tazminatı olduğunu belirtmiş; 01/06/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile de; sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 113.168,96 TL, geçici iş göremezlik tazminatı talebini 5.091,28 TL olarak belirleyerek toplam 118.260,24 TL’nin olay tarihinden itibaren en yüksek faiziyle davalılardan, 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’ten olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde; davacının KTK m.97 gereğince usulü yükümlülüğü olan başvuru şartını eksiksiz olarak yerine getirmeksizin dava açtığından davanın usulen reddi gerektiğini, hiçbir manada davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkil şirketin söz konusu zarardan poliçe teminat limitleri dâhilinde sorumlu olduğunu, davacının kusuru, zararı ve maluliyetini kanıtlaması, tazminat hesabının “Genel Şartlara” göre yapılması, faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini bildirerek davanın usulden ve esastan reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; KTK’ya göre işbu huzurdaki davada hasım olarak sigorta şirketinin gösterilmesi gerekirken hiçbir kusuru bulunmayan müvekkiline karşı da dava açılmasının hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, kazanın meydana gelmesindeki kusur durumunu kabul etmediklerini, kusurlu kabul edilmesi durumunda ise takdir edilecek tazminatın gerçek zararla ve tarafların maddi gücüyle orantılı olması gerektiğini savunarak, davanın usulden ve esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın 02/12/2016 tarihinde gerçekleşen trafik kazası nedeniyle davalılardan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu; Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesine 2017/456 Esas, 2017/875 Karar sayılı dava dosyasında dava konusu kaza nedeniyle sanık …’ün 2.240,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğinin görüldüğü, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 21.07.2020 tarihli raporda; …’in 02.12.2016 tarihli yaralanması neticesinde; “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmenlik” hükümlerine göre özür oranının %10 olduğu, 9 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, 1 ay süresince başkasının yardımına ihtiyaç duyduğu, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’nin 12. maddesine göre devamlı surette başka birinin bakımına muhtaç olmadığı kanaatine varıldığının belirtildiği; Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 13.05.2020 tarihli raporda; dava konusu kazada davalı sürücü …’ün “yüzde altmış” oranında kusurlu olduğu, davacı yaya …’in “yüzde kırk” oranında kusurlu olduğunun belirtildiği; aktüer bilirkişiden alınan raporda davacının, davalı sigorta şirketinden talep edebileceği; sürekli iş göremezlik tazminatının 113.168,96 TL, geçici iş göremezlik tazminatının 5.091,28 TL olduğu görüş ve kanaatine varıldığı; alınan raporların karar vermeye elverişli olduğu; davacının bilirkişi tarafından hesaplanan maddi tazminatı davalılardan talep edebileceği, davacının meydana gelen yaralanması nedeniyle manevi tazminat da talep edebileceği, dosyadaki mevcut bilirkişi raporları, davacının da gerçekleşen kazada kusurunun bulunması, yaralananın kaza neticesinde uğramış olduğu zarar, kazanın meydana geliş şekli, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmayışı, kazanın davacının vücudunda bıraktığı hasar neticesinde duyduğu üzüntü, tarafların kaza tarihindeki yaşı, sosyal ve mali durumuna göre, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde, manevi tazminat isteminin kısmen kabülüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle;
“1-Maddi tazminat istemine ilişkin davanın kabulü ile 113.168,96 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 5.091,28 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 118.260,24 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden 27/03/2018, davalı … yönünden kaza tarihi olan 02/12/2016 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 10.000 TL manevi tazminatın 02/12/2016 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’ten tahsili ile davacıya ödenmesine; Manevi tazminat istemine ilişkin fazlaya yönelik istemin reddine,” karar verilmiş hüküm davacı vekili ve davalı sigorta vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının, yetersiz olduğunu, her ne kadar bilirkişi raporuna göre davayı ıslah etmişler ise de raporlara itiraz ettiklerini mahkemenin raporlara itirazlarının değerlendirilmediğini, kaza anında davalı sürücüsünün aşırı hızlı olduğunu, müvekkilinin meskun mahalede davalının aşırı hızlı olması nedeniyle kazanın meydana gelmesinde çaresiz kaldığını, müvekkilinin karşıya geçerken yavaş gelen araca dikkat etmiş ise de bu aracı sollayarak hızla gelen araçtan kendisini kurtaramadığını, davalının ağır kusuru ile yaralandığını, kusur durumunu kabul etmediklerini, kaza görüntülerine göre kazanın meydana gelmesinde davalının %100 kusurlu olduğunun sabit olduğunu, müvekkilinin uzun yıllar geçmesine rağmen iyileşemediğini, çalışırken zorlandığını, kazadan sonra evlenmiş ise de omurgasındaki zedelenme ve eklem sistemindeki arıza nedeniyle çocuk sahibi olmadığını, bu nedenle kararın kaldırılarak %100 kusura göre maddi tazminat hesaplanmasını, maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı Sigorta vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, kusur raporunun ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınması gerektiğini, ayrıca başvuru sahibinin uğradığı maluliyetin belirlenmesi gerektiğini, maluliyetin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürülülerer Verilecek Sağlık Kurulu Raporu hakkındaki Yönetmelik yürürlükten kalktığından “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik” hükümlerine göre yapılması gerektiğini, davayı kabul etmemekle birlikte hesaplamanın da TRH2010 Yaşam Tablosuna göre ve 1,8 Teknik Faiz uygulanmak suretiyle yapılması gerektiğini, SGK tarafından yapılan ödeme var ise araştırılması gerektiğini, AYM’nin iptal kararını eldeki davaya etkisinin olmaması gerektiğini, AYM kararlarının geriye yürümeyeceğini, müvekkilinin geçici iş göremezlik zararlarından ve tedavi giderlerinden sorumlu olmadığını, sorumluluğun SGK’da olduğunu, ayrıca hesaplanan maddi tazminatın da fahiş olduğunu, davayı kabul manasına gelmemek üzere faizin de dava tarihinden itibaren yasal faiz olarak talep edilebileceğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemidir. Mahkemece maddi tazminata yönelik talebin kabulüne, manevi tazminata yönelik talebin ise kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davacı vekili ve davalı sigorta vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Ceza dosyasında toplanan delillere göre; 02/12/2016 günü saat 20:30 sıralarında sürücü …, sevk ve idaresindeki kamyonet ile çift yönlü Malazgirt caddesini takiben seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, gidiş istikametine göre yolun sağından soluna karşıdan karşıya kavşak mahallinden geçmekte olan yaya …’e, davalı tarafından sigortalı aracın sağ ön kısmı ile yol içinde çarpması sonucu, yaya …’in yaralanmasıyla sonuçlanan davaya konu kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Kaza Tespit Tutanağında, yol üzerindeki çarpma noktası taraflaca farklı olduğu iddia edildiğinden kusur tespiti yapılmadığı görülmüştür.
Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/456 E. sayılı dosyasında, taksirle yaralama suçundan davalı hakkında sanık sıfatıyla açılan davada, kusur oranına yönelik rapor alınmamakla birlikte, kazanın oluş şekline yönelik CD çözümlemesinin yapıldığı ve sanığın kusurlu davranışlarının tespit edildiği, rapor alındığı ve rapor çerçevesinde sanığın kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu kabul edilerek cezalandırılmasına karar verildiği, mahkemenin kesin kararı ile sanığın haksız eylemnin sübuta erdiği, kararda mağdurun kusuru yönünden değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.
Mahkemece, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda da; ceza dosyasındaki deliller ve kaza anına ilişkin CD izlenerek tanzim edilen raporda; davacının gece vakti aydınlatmanın bulunduğu mahalde çift yönlü yolun karşı tarafına karşıdan, karşıya kavşak mahallinden çapraz şekilde, taşıt yolundan gelen araçların hız ve mesafesini dikkate almadan, can güvenliğini tehlikeye atacak şekilde geçmek isterken, solundan gelen sürücü idaresindeki aracın kaplama içinde sadmesine maruz kaldığı, can güvenliğini tehlikeye attığı, risk aldığı anlaşılmış olup olayda dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmemekle kusurlu olduğu; davalının ise sevk ve idaresindeki kamyonet ile gece vakti aydınlatmanın bulunduğu meskun mahalde iki şeritli caddeyi takiben seyri sırasında olay yeri kavşak mahalline geldiğinde, mahal şartlarını dikkate alıp müteyakkız seyretmemiş, mevcut hızı ile mahale yaklaşmış, bu haliyle gidişine göre yolun sağından soluna doğru karşıdan karşıya kavşak mahallinden çapraz şekilde geçmekte olan yol içinde gördüğünü beyan ettiği yayaya önlemsizce çarptığı anlaşıldığı belirtilerek, olayda dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmemekle kusurlu olduğu tespit edilerek, kazanın meydana gelmesinde davacının %40 oranında, davalının ise %60 oranında kusurlu olduğunun tespit ediliği görülmüştür.
Mahkemece alınan maluliyet raporunda, davacının %10 maluliyetinin meydana geldiğinin ve 1 ay iş görmez kaldığının tespiti üzerine, aktüer bilirkişi tarafından TRH 2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin tespit edildiği ve progresif rant yöntemi uygulanarak yapılan hesaplamaya göre tazminat miktarının hesaplanması sonrasında, mahkemece aktüer rapora göre maddi tazminat taleplerine yönelik olarak karar verildiği analışmıştır.
1-Davacı vekili ve davalı vekili tarafından kusur raporuna itiraz edilmiş ise de; mahkemece hükme esas alınan raporun, kaza anına yönelik görüntüler izlenmek suretiyle tanzim edilmiş olmasına, davalının kavşaklara yaklaşırken yavaşlamayarak ve dikkatsiz davranarak, kusurlu davarandığının anlaşılması yanı sıra ceza mahkemesinin kesinleşmiş mahkumiyet kararı ile haksız eyleminin kesinleşmiş olmasına, kaza davacının kavşak noktasından geçişi sırasında meydana gelmiş ise de , davacının geçişi sırasında KTK ve Yönetmelik hükümlerine uygun geçiş yapmak zorunda olmasına göre araç sürücüsü yanı sıra davacıya da kusur verilmiş olmasının, oluşa uygun olmasına, tespit edilen kusurun ceza dosyasındaki kabul ile çelişmemiş olmasına, göre davacı vekilinin ve davalı vekilinin kusur raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2-Davalı vekili maluliyet raporunun uygun yönetmelik çerçevesinde tanzim edilmediğini ileri sürmüş ise de; mahkemece hükme esas alınan raporun, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından kabul edilen kaza tarihindeki yönetmelik hükümlerine göre tanzim edilmiş olmasına, kazadan sonra yürürlüğe giren yönetmelik hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanabilme imkanın bulunmamasına, tanzim edilen raporun da davacının tedavi evrakları değerlendirilerek ve muayenesi yapılarak tanzim edilmiş olmasına, raporun gerekçeli ve denetime elverişli olmasına göre davalı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
3-Davalı vekili aktüer raporunun usulüne uygun olmadığını ve eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürmüş ise de; kaza tarihinde yürürlüke bulunan KTK’nın 90. maddesinde, sigorta şirketinin sorumluluğu açısından Genel Şartlara atıf yapan hükümler AYM tarafından iptal edilmiş olup, AYM’nin iptal kararı görülmekte olan davalarda uygulanır. Görülmekte olan davalarda uygulanmış olması, AYM iptal kararlarının geçmişe yürümezliği ilkesine aykırı olmadığı Yargı içtihatları ile kabul edilmiş olduğundan, eldeki davada da uygulanmış olmasında isabetsizlik görülmemiştir. Bu kapsamda, sigorta şirketi de TBK’nın 90. maddesi gereğince TBK hükümleri gereğince hesaplanacak “gerçek zarardan” sigorta limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğundan, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından da gerçek zarar belirlenirken, bilinmeyen dönem hesaplamasında TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresi nazara alınarak, “progresif rant yöntemi” uygulanmasını kabul ettiğinden, ilk derece mahkemesi tarafından bu doğrultuda yapılan hesaplamada isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin buna ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, davacının geçici iş göremezlik tazminatına yönelik taleplerinin de KTK’nın 92. maddesi kapsamında sigorta teminatı kapsamı dışında tutulmamış olmasına ve bu zararların aynı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında SGK sorumluluğunda düzenlenmemiş olmasına göre davalının geçici iş görmezlik zararlarından sorumluluğu bulunduğundan, davacı vekilinin ve davalı sigorta vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
3-Davacı vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; davacı vekili manevi tazminatın yetersiz olduğunu, meydana gelen yaralanma nedeniyle müvekkilinin çocuk sahibi de olmayacağını belirterek manevi tazminat miktarına yönelik kararı istinaf etmiş ise de; davacının maluliyetine yönelik raporda bu yönde bir tespitin bulunmaması yanı sıra, davacının nüfus kaydına göre kazadan sonra çocuğunun da olduğunun anlaşılmasına göre, davacının belirlenen maluliyet durumu nazara alınarak manevi tazminat miktarı tespit edilmelidir.
Ancak; davacının manevi tazminat istemi BK 56. maddeye dayanmakta olup, bu maddeye göre belirlenecek tazminatın zarara uğrayanda bir giderim duygusu yaratması gerektiği açıktır. Tazminat belirlenirken sadece zarara uğrayan yönünden bakılmayıp, karşı taraf açısından da değerlendirme yapılmalıdır. Bu nitelikte bir tazminat miktarı ise, tarafların kusur oranına, ekonomik ve sosyal durumlarına, duyulan acıya, olay tarihindeki paranın satın alma gücüne vb. gibi verilere göre belirlenebilecektir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK.’nın 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Bu kriterlere göre somut olay değerlendirildiğinde; davacının yaralanmasına neden olan kazanın oluşunda; davalının %60 oranında, davacının ise %40 oranında kusurlu olduğunun, maluliyet raporunda, davacının iş göremezlik süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği, iş göremezlik oranının %10 olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır. Olayın oluş şekli, davalının kazanın meydana gelmesinde %60 oranında kusurlu oluşu, zararın ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kaza tarihindeki paranın alım gücü manevi tazminatın belirlenmesinde en önemli etkenlerdir. Ancak, manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı lehine takdir edilen 10.000,00 TL manevi tazminatın yetersiz olduğu, davacının tam kusura dayalı olarak açtığı davada, kusur oranları da nazara alındığında 20.000.00 TL manevi tazminatın hakkaniyet ve nesafet ilkelerine daha uygun olduğu sonucuna varılarak davacı vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
4-Davalı vekilinin faiz başlangıcına yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; ZMMS kapsamında, sigorta şirketinin temerrüdü, KTK’nın 99. maddesinde düzenlenmiş olup, ilgili maddede “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar” denilerek, temerrüdün gerçekleşmesi için genel şartlarda aranan belgelerin iletilmesi aranmıştır. Maluliyet/engellilik raporu da bu belgelerdendir. Davacının da raporu davalıya sunduğu kanıtlanamadığından, davacının eksik belge ile müracaat ettiği dosya kapsamından anşlaşılmaktadır. Bu durumda davacının, sigorta şirketinden olan talepleri yönünden dava tarihinden önce temerrüt gerçekleşmediğinden, sigorta şirketi hakkında hükmedilen tazminatın dava tarihinden itibaren faizi tahsiline karar verilmesi gerekirken, dava tarihinden önce temerrütün gerçekleştiği kabul edilerek, davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı sigorta vekilinin buna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Buna göre, davacı vekilinin ve davalı sigorta vekilinin sair istinaf sebeplerinin reddine, yukarıda 3 ve 4 no’lu bentlerde yazılı nedenlerle davacı vekilinin ve davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmamasına göre kararın, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın esası hakkında yeniden karar verilerek, ilk derece mahkemesi kararında davacı lehine takdir edilen manevi tazminatın 20.000,00 TL olarak düzeltilerek, davalı sigorta aleyhine hükmedilen tazminatın faiz başlangı 26/11/2018 dava tarihi olarak düzeltilerek, ilk derece mahkemesi kararında kesinleşenleşen yönler korunarak, davanın esası hakkında karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davacı vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 28/09/2021 tarihli, 2019/184 Esas 2021/661 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Maddi tazminat istemine ilişkin davanın KABULÜ İLE 113.168,96 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 5.091,28 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 118.260,24 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden “26/11/2018 dava tarihinden”, davalı … yönünden kaza tarihi olan 02/12/2016 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Maddi tazminat harç ve yargılama giderleri;
– Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 8.078,36 TL nispi karar ve ilam harcından dava dosyasında peşin ve ıslah 506,4 TL alınan harcın mahsubu ile kalan 7.571,96 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp Hazineye gelir kaydedilmesine,
-Davacı tarafından yapılan; 35,90-TL Başvuru Harcı, 119,55-TL Peşin/nisbi Harcı, 386,85-TL Islah Harcı, olmak üzere toplam 542,30TL harcın davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
-Davacı tarafça yapılan 260,08 TL tebligat ve posta gideri, 750-TL bilirkişi ücreti, 323,00-TL ATK faturası, olmak üzere toplam 1.333,08-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir edilen (ilk kararda kesinleşen yönler korunarak) 15.184,72 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine,
2-Manevi tazminat isteminin KISMEN KABULÜ İLE 20.000 TL manevi tazminatın 02/12/2016 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’ten tahsili ile davacıya ödenmesine,
-Manevi tazminat istemine ilişkin fazlaya yönelik istemin REDDİNE,
Manevi tazminat harç ve yargılama giderleri ;
-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 1.366,20-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 506,40-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 859,80-TL harcın davalı …’ten alınarak hazineye irad kaydına,
-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına hüküm tarihinde (dairemizce verilen karar tarihi) yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre takdir edilen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya,
-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı … yararına hüküm tarihinde (dairemizce verilen karar tarihi) yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre takdir edilen 10.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı …’e ödenmesine,
-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
II-İstinaf eden davacı ve davalı Sigorta şirketi tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde istinaf edenlere iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 162,10 TL İstinaf Başvuru Harcı ve 31,50 -TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 193,60 TL’nin, hüküm bu davalıya yönelik olarak kaldırılmış olması nedeniyle davalılardan …’ten alınarak davacıya verilmesine,
lV-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 162,10 TL İstinaf Başvuru Harcı ve 44,00 -TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 206,10 TL’nin, davacıdan alınarak alınarak davalı … Si,gorta A.Ş’ye verilmesine verilmesine,

V-HMK’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
VI-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 11/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.