Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1262 E. 2023/1220 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1262 – 2023/1220
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1262
KARAR NO : 2023/1220

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2021
NUMARASI : 2020/436 Esas 2021/831 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 04/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili …’ın 02/06/2019 tarihinde yol kenarında beklediği sırada, plakası tespit edilemeyen aracın kendisine çarpması ve durmadan olay yerinden ayrılması sonucu yaralandığını, aracın ve sürücüsünün tüm araştırmalara rağmen bulunmadığını, kazanın meydana gelmesinde müvekkiline çarpan araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, meydana gelen zararından davalı …’nın sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla işgücü kaybından doğan 5.500,00 TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatının davalıya başvuru tarihi olan 18/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili talep artırım dilekçesi ile, dava değerini 149.781,10 TL olarak belirleyerek, davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde, davacının müvekkiline eksik evrak ile başvurduğunu vekiline de bu durumun yazı ile bildirildiğini, yapılan başvuruda kaza neticesinde iş göremez durumda olduğu iddia edilen …’ın bu durumunu belgeleyebilmesi için sağlık kurulu raporu alması gerektiğini, davacının Sağlık Kurulu birimine başvurmadan, yasada gösterilen başvuru sürecini tamamlanmadan zorunlu arabuluculuk ve dava yoluna gittiğini, 02/06/2019 tarihinde davacı … yaralanmasına neden olan trafik kazasının meydana gelmesinde, kaza tarihi itibariyle geçerli bir ZMMS poliçesi bulunmayan ve olay yerini terk eden aracın kazanın meydana gelmesindeki kusur oranının tespit edilmesi gerektiğini, davalının sorumluluğunun Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası bulunmayan ve olay yerini terk eden araç sürücüsünün kazanın oluşumundaki kusuru ile sınırlı olduğunu, bu nedenle davalının davacıya herhangi bir tazminat ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, meydana gelen kaza ile davacının gerçek zararı arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiğini, davalıya başvuru eksiksiz ve usulüne uygun kabul edilemediğinden tahakkuk etmiş muaccel bir alacak söz konusu olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte muaccel bir alacak bulunmadığından, başvuru tarihi itibariyle faiz talep edilmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan aracın yaya durumundaki davacıya çarpması sonucu davacının yaralanarak malul kalması nedeniyle davalıya karşı açılan maddi tazminat talebine ilişkin olduğu, T.C. Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 30/12/2020 tarihli raporda, 02/06/2019 tarihli trafik kazasına bağlı kişinin bedensel engel oranının %32 olduğu, sürekli olduğu ve sekel halini aldığı, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun tedavi süresince bakıcı ihtiyacı süresinin 4 (dört) ay olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 12 aya kadar uzayabileceği kanaatinde olunduğunun bildirildiği; alınan kusur raporuna göre; …marka, plakası tespit edilemeyen, faili meçhul sürücünün ise 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun mad. 47/1-c mad. 47/1-d mad. ve mad.73 bendi hükümleri aykırı davranışı nedeniyle, dikkatsiz ve tedbirsizce davranmasından dolayı yaralamalı trafik kazasında %100 ( Yüzde Yüz ) oranında kusurlu olduğu, davacı mağdur yaya …’ın ise; dava konusu yaralamalı trafik kazasında “tamamen kusursuz” olduğu, davalı … …marka, plakası tespit edilemeyen, faili meçhul sürücünün kusur oranı nispetinde poliçedeki sınırlı olan limitten sorumlu olduğu, plakası tespit edilmeyen araç sürücüsünün kusuru ile meydana gelen yaralanma nedeniyle, davacının zararlarından davalının sorumlu olduğu, kaza tarihi itibarıyla geçerli yönetmelik hükümlerine göre davacının geçirdiği trafik kazasından dolayı trafik kazasına bağlı bedensel engel oranının %32 olduğu, davacının gelir durumu, kazaya karışan tarafların kusur durumu ile yargısal denetime elverişli TRH-2010 yaşam cetveli (progresif rant yöntemi) dikkate alınarak hazırlanan bilirkişi raporuna göre davacının davalıdan sürekli iş göremezlikten kaynaklı 149.781,10 TL maddi tazminat talep hakkı bulunduğu, davacının davalıya dava öncesi yapmış olduğu yazılı başvurusu gereği davalının 31/07/2019 tarihinde temerrüde düştüğü, kabul edilen tutara talep gibi temerrüt tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yasal faiz işletileceği gerekçesi ile; “Davacının davasının kabulü ile,149.781,10 TL sürekli iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminatın 31/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,” karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Güvece Hesabı’nın sorumluluğuna gidilebilmesi için, kazaya neden olduğu belirtilen, sürücüsü tespit edilemeyen aracın varlığının ve kusurunun kesin olarak belirlenmesi gerektiğini, bu nedenle tazminata karar verilmesinin hatalı olduğunu, kaldı ki, kusur raporunun da denetime elverişli olmadığını, hasar dosyasında alınan rapor ile mahkeme raporu arasında çelişki bulunduğunu, çelişki giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu; başvuru şartının yerine getirilmediğine yönelik itirazlarının değerlendirilmeden davanın esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğunu, maluliyet raporunun da, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hastanelerden alınmadığından karar vermeye elverişli olmadığını, müvekkilinin başvuru aşamasında davacıyı yetkili hastaneye yönlendirilmesine rağmen hastaneye müracaat edilmediğini, bu nedenle başvuru şartı yerine getirilmediğinden, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, yasa ile getirilen başvuru şartının mahkemelerce titizlikle uygulanması gerektiğini, tazminat hesaplamasının ZMMS Genel Şartlarına göre yapılması gerektiğini, AYM’nin iptal kararının Genel Şartlara göre yapılan hesaplamanın yapılmasına engel olmadığını, davacının eksik evrak ile başvurduğunu, bu nedenle başvuru tarihinden itibaren 15 gün sonra faiz işletilmesinin de haksız ve hukuka aykırı olduğunu, karşı tarafın müvekkiline usulüne uygun başvuru yapmadığını, müvekkilinin temerrüdünün bu nedenle söz konusu olmadığından 31/07/2019 tarihinde itibaren faiz işletilmesinin de haksız olduğunu belirterek kararı istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle, maddi tazminat istemidir. Davacı, plakası tespit edilmeyen aracın kendisine çarparak maluliyetine neden olduğundan bahisle Güvence Hesabından zararlarının tazmini talep etmiş, mahkemece kaza neticesinde davacının maluliyetinin meydana geldiği ve kazanın meydana gelmesinde, plakası tespit edilmeyen araç sürücüsünün tam kusurlu olduğundan, davacının zararlarından davalının sorumlu olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
1-Davalı vekilinin olayın oluş şekline kusura yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; Haksız fiilenden kaynaklanan sorumluluk davalarında, olayın oluş şeklinin ve tespit edilen oluş şekiline göre kusur durumunun tespit edilmiş olması önemlidir. Özellikle, zarar gören trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle, kazaya karışan aracın tespit edilmediğini ileri sürerek … hakkında dava açmış ise meydana gelen yaralanmanın ne şekilde olduğunu ve bu oluş şekline göre de kusur durumunu kanıtlaması gerekmektedir.
Somut olayda, davacı olay günü oğluna ait araç ile pazar yerine gittiğini ve pazar yerinde yol kenarında beklediği sırada plakasını tespit edemediği bir aracın kendisine çarptığını iddia ederek meydana gelen yaralanmasına yönelik tazminat talep etmiştir. Olay tarihinde davacının araç dışı trafik kazası nedeniyle adli muayene evrakları ve tedavi evrakları mevcut ise de, kazaya ilişkin Kaza Tespit Tutanağı bulunmadığı gibi kazanın oluş şeklini gösteren kroki, yine pazar yerinde olduğu beyan edilen kazaya ilişkin tanık beyanı da dosyada bulunmamaktadır. Hal böyle iken, mahkemece alınan bilirkişi raporunda herhangi bir delil sunulmadığı ve kaza mahallinin özellikleri tespit edilmediği halde, kazanın davacının iddia ettiği gibi gerçekleştiğinden bahisle kazaya plakası tespit edilmeyen aracın tam kusuru ile sebep olduğu kabul edilmiştir.
Dosyaya sunulan tedavi evraklarından, davacının araç dışı trafik kazası neticesinde yaralandığı anlaşılmakta ise de, kazanın ne şekilde olduğu kanıtlanamamıştır. Öte yandan sadece davacının beyanına göre kusur tespit edilmiş olması nedeniyle kusur raporu da karar vermeye elverişli değildir. Davacı, kazanın oluş şeklini ispatlamakla yükümlü olduğundan, meydana gelen kazaya ilişkin soruşturma evrakı dosyaya kazandırılarak olaya ilişkin burada deliller mevcut ise bu deliller de değerlendirilmek suretiyle gerektiğinde davacının kazanın gerçekleştiğini iddia ettiği olay yerinde makine mühendisi bilirkişi eşliğinde davacının yer göstermesi suretiyle keşif yapılarak, davacı dava dilekçesinde tanık delilline de başvurduğundan pazar yerinde olduğunu iddia ettiği kazaya ilişkin tanıkları var ise dinlenmek suretiyle, nerede yürüdüğü, çarpma noktası, hasarın meydana geliş şekli, kazanın davacının iddia ettiği şekilde meydana gelip gelmediği ve olayın oluş şekli belirlendikten sonra trafik kazasının varlığının ispatı halinde kusur durumunun tespiti için bilirkişiden gerekçeli ve ayrıntılı bir rapor aldırılması ve sonucuna göre dosyadaki tüm deliller değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (Yargıtay 4 H.D. 2021/5407 E. 2021/7674 K.)
2-Davalı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; haksız fiil nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle iş göremezlik zararının belirlenmesinde, maluliyet durumunun doğru şekilde tespit edilmesi de önemlidir. Özellikle maluliyet durumunun taraflarca uyuşmazlık konusu olması durumunda, dosya içerisinde birbiri ile çelişen raporlar mevcut ise raporlar arasındaki çelişki giderilmeden davanın esası hakkında karar verilemez.
Eldeki davada; davacı vekili, dava açarken kaza neticesinde müvekkilinin iş göremezlik durumunun tespiti açısından Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre hazırlanmış, Karabük Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 03/03/2020 tarihli raporu sunmuş, raporda davacının trafik kazası sonrasında gelişen “sağ femur boyun fraktörü” göz önüne alınarak %18 oranında engelli olduğu, 45 gün bakıma muhtaç kaldığı ve tıbbi iyileşme süresinin 9 ayı bulacağının tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan, aynı Yönetmelik hükümleri gereğince Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 30/12/2020 tarihli raporda ise aynı yaralanmasına ilişkin tanzim edilen raporda, engel oranın %32 olduğu, iyileşme süresinin 12 ayı bulacağı ve 4 ay bakıcı ihtiyacı olacağı tespit edilmiş, davalı vekili tarafından alınan rapora itiraz edilmiştir.
Mahkeme hükme esas alınan raporda, önceki rapora neden iştirak edilmediğine yönelik bir açıklama bulunmadığından raporlar arasında çelişki oluşmuştur.
Bu durumda davalı vekilinin de alınan rapora itiraz etmiş olması ve rapora yönelik kabulünün bulunmamasına göre, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan, TBK’nın 54. maddesi kapsamında çalışma gücünün azalmasını ve yitirilmesinin tespitine yönelik kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre sürekli ve geçici maluliyet durumunun tespit edildiği rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın esası hakkında karar verilmiş olması da isabetli görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun kabulüne, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeninden görülerek, öncelikle kazanın oluş şeklinin tespiti açısında kazaya ilişkin soruşturma evrakı eksiksiz olarak dosyaya kazandırılarak, yukarıda açıklandığı üzere kazanın oluş şekli ve kusur durumu tespit edilerek, ayrıca maluliyet raporları arasındaki çelişki giderilerek, kararın davalı tarafından istinaf edilmiş olması nedeniyle usuli kazanılmış hakları da gözetilmek suretiyle davanın esası hakkında karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 11/11/2021 tarihli 2020/436 Esas – 2021/831 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 31. İcra Dairesinin 2021/16184 esas sayılı dosyasına yatırılan 250.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 04/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.