Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/126 E. 2022/197 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/126
KARAR NO : 2022/197

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/01/2020
NUMARASI : 2018/1015 Esas 2020/60 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 12/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 12/10/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalılar … ile … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. vekili tarafından, ek karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 07/03/2017 tarihinde davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin maliki, davalı …’ün sürücüsü bulunduğu … plaka sayılı aracın, müvekkillerinin desteği muris …’e çarpması sonucu, destek …’ün vefat ettiğini, geriye eşi …, müşterek çocukları …, … ile torunu …’nun kaldığını, kaza tespit tutanağına göre … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’ün 2918 SK’nın 74. maddesini ihlal ettiğinden kusurlu olduğunu, dava konusu kazaya ilişkin olarak Ankara 43. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığını, 2018/408 Esas sayılı dosya ile yargılamanın devam ettiğini, davalı … şirketine 16/05/2017 tarihinde destekten yoksun kalma tazminatlarının ödenmesi amacıyla başvuru yapıldığını, bu başvurunun davalı … şirketine 18/05/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, kendilerine ödeme yapılmadığını, şirketin 30/05/2017 tarihinde temerrüde düştüğünü, bu nedenle işbu davayı açtıklarını, desteğinin ölümünün bakımını yaptığı 10 yaşındaki torunu müvekkil …’nu servise bindirdikten sonra gerçekleştiğini, emekli olan ve kızına maddi-manevi destek olabilmek için torunu …’a bakan desteğin vefatı ile müvekkillerinin maddi ve manevi sıkıntı içerisine girdiklerini, desteğin erken yaştaki vefatı nedeniyle eşi müvekkili … ile çocukları …’nın büyük bir manevi ızdıraba uğradığını, müvekkili …’nın eşinden boşanmış olması ve çalışıyor olması nedeniyle oğlu …’un desteğin bakımından yoksun kalmasının hayatını olumsuz etkilediğini, desteğin ölümüne sebebiyet veren … plakalı aracın davalı …. nezdinde ZMMS poliçesi ile teminat altına alındığını, davalı … şirketinin maddi tazminat taleplerinden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere mesul olup, manevi tazminat taleplerinden muaf tutulduğunu, … plaka sayılı araç maliki davalı … …. Ltd. Şti’nin 2918 SK’nın 85. mad. gereği müvekkillerinin uğradığı manevi zararın tazmininden, diğer davalı sürücü … ile birlikte araç işleten sıfatı ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu belirterek, öncelikle … plaka sayılı araç üzerine dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyaten haciz konulmasını, müvekkili … için 50.000,00 TL manevi, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın davalı … şirketinden poliçe limitleri dahilinde, diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen, müvekkilleri … ve … için ayrı ayrı olmak üzere 25.000,00’er TL, … için 20.000,00 TL olmak üzere toplam 120.000,00 TL manevi tazminatın davalı … hariç olmak üzere diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, maddi tazminat taleplerinden bütün davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına, olay tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ile … San ve Tic. Ltd. Sti. vekili cevap dilekçesinde; müvekkili sürücü …’ün kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müteveffanın kendi kusuru ile kazaya sebebiyet verdiğini, bu nedenle davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafça dava öncesi müvekkili şirkete usulüne uygun başvuru yapılmadığından kanunda öngörülen başvuru şartının gerçekleşmediğini, bu nedenle müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, müvekkili şirketin sorumluğunun, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının, sigortalının kusuru oranında olmak üzere ölüm/daimi sakatlık halinde kişi başına azami 330.000 TL ile sınırlı olduğunu, manevi tazminatın poliçe teminatına dahil olmadığını, kaza tespit tutanağı ve ifade tutaklarına göre sigortalı araç sürücüsünün yoğun akıcı trafikte hız kurallarına uygun şekilde seyrettiğini, tanık anlatımlarına göre davacılar desteğinin karşıdan karşıya kontrolsüz bir şekilde trafiğin arasından geçmeye çalıştığını, bu sebeple sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, atfı kabil kusuru kabul etmediklerini, müteveffanın yaya üst geçidini kullanmadığını, yola atladığını, kendi kusuru ile kazaya sebebiyet verdiğini, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alınmasını, müteveffanın gerçekten davacılara destek olduğunun ispatı gerektiğini, müteveffaya ait güncel nüfus kaydının dosyaya celbi ile başkaca destekçisi olup olmadığının belirlenmesini, davacılara SGK’dan gelir bağlanıp bağlanmadığının belirlenmesini, tazminat hesabının aktüer sıfatını haiz bilirkişi tarafından yapılmasını, avans faiz talebinin haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı yan maddi tazminat isteminden feragat ettiğinden, maddi tazminata ilişkin istemin HMK 307/I maddesi uyarınca reddine karar verilmiş, manevi tazminat istemi yönünden ise; davaya konu kazanın meydana gelmesinde, hükme esas alınan bilirkişi kurul raporunda, … plaka sayılı aracın sürücüsü davalı …’ün % 100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, Ankara 43.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/408 E.sayılı dosyasında alınan ATK kusur raporunun,iş bu dosya kapsamında alınan kusur raporu ile uyumlu olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 56/2. maddesi hükmüne göre “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmü ile aynı Yasanın 51.maddesinde de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmü uyarınca, olayın oluş şekli, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, davacıların çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi ve davacıların uğradığı manevi zarar göz önüne alınarak, davacıların manevi tazminat istemlerinin tam kabulüne karar verilmiş; davacılar vekilinin hükümdeki vekalet ücreti miktarının tavzihen düzeltilmesi talebinin ek karar ile reddine karar verilmiş olup, ek karara karşı davacılar vekili, asıl karara karşı davalılar … ve …… Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili ek karara yönelik istinaf dilekçesinde; 07.03.2017 tarihinde davalı … San. ve Tic. Lti. Şti.’nin maliki, davalı …’ün sürücüsü bulunduğu … plaka sayılı aracın, davacıların desteği muris …’e çarpması sonucu, destek …’ün vefat etmesi, geriye eşi …, müşterek çocukları …, … ile torunu …’nun kalması nedeniyle maddi tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddedildiğini, manevi tazminat talebinin ise kabul edildiğini, ilk derece mahkemesince vekalet ücretine yanlış hükmedildiğini, davacılar lehine vekalet ücretinin 15.350,00 TL olması gerektiğini bu nedenle tahsis talebinde bulunulduğunu ancak tahsis talebinin de reddedildiğini bildirerek yerel mahkeme ek kararının kaldırılmasına vekalet ücretinin talepleri gibi düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ile … San ve Tic. Ltd. Sti. vekili ayrı ayrı istinaf dilekçelerinde; trafik kazasında müvekkil …’ün %100 kusurlu olduğuna yönelik bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesi yönünde hüküm tesis edilmişse de; kurulan hükmün hukuka aykırı ve haksız olduğunu, bilirkişi raporunun bilimsel verilerden uzak ve eksik incelemeyle hazırlandığını, olayın incelenmesi için dosyanın alanında uzman 3 bilirkişiden oluşan bir kurula gönderilmesi gerekirken, yerel mahkemece bu durumun göz ardı edildiğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, davalıları fakirleştireceğini, davacı yanı ise sebepsiz zenginleştireceğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan taraf vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksunluk tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından maddi tazminat davasının feragat nedeni ile reddine, manevi tazminat davasının kabulüne dair verilen karar, davalılar davalı ……. Ltd. Şti., … vekili tarafından, davacıların tavzih talebinin reddine dair ek karar ise davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacılar vekilinin istinafı yönünden;
“Hükmüh tashihi” başlıklı HMK’nın 304. maddesinde; “(1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. ” hükmü yer almaktadır. HMK’nın 304. maddesine göre hükmün tashihi müessesesi ile yalnızca hükümdeki yazı hataları ile diğer benzeri açık hatalar düzeltilebilir. Anılan Kanun’un “Hükmün tavzihi” başlıklı 305. maddesinde ise, hükmün tavzihinin hangi şartlarda ve nasıl yapılacağı açıkça belirlenmiştir. Buna göre, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Tavzih yolu ile hükmün değiştirilmesi değil yalnızca açıklanması imkânı vardır. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Hâkim hükmü verdikten ve davadan elini çektikten sonra temyiz edilerek hüküm bozulmadıkça o davaya yeniden bakamayacak ve verilen hükmü değiştiremeyecektir. Tavzih kural olarak yalnızca hüküm fıkrasında olacak; hükmün gerekçesinin açıklanması için tavzih yoluna başvurulamayacaktır. Hâkim; tashih veya tavzih yolu ile kısa kararında hükmettiği miktarı sınırlandıramaz, genişletemez ve değiştiremez.
Mahkemece 31/01/2020 tarihli kararı ile maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat yönünden davacılar lehine 12.350,00TL vekalet ücreti takdir edilmiştir. Davacılar vekili bu ücretin maddi hata sonucu bu miktar yazıldığını, aslında 15.350,00TL olması gerektiğini iddia ederek maddi hatanın düzeltilmesi/tavzih dilekçesi verilmiş, mahkemece 04/03/2020 tarihli ek karar ile “ilamın hüküm kısmında maddi hata yapılmadığından, hükmü değiştirecek mahiyette tashih kararı da verilemeyeceğinden” talebin reddine karar verilmiştir.
Somut olayda, hükümde, hükmün tashihini gerektirir maddi hata bulunmadığı gibi hükmün açıklanması veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini gerektirir, tavzihi gerektirir bir durum mevcut olmamasına göre mahkemece tavzih talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemesi yanısıra davacılar vekili tarafından esasa ilişkin kararın da süresinde istinaf edilmemiş olması ve davalının istinafı yönünden, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiş olması karşısında davacılar vekilinin ek karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalılar ……. Ltd. Şti., … vekilinin istinafı yönünden;
Dosyada mevcut trafik kaza tutanağında “sürücü … idaresindeki … plakalı araç ile üç şeritli yolun en sol şeridinden seyir halinde iken olay yerinde yaya geçidi levhası bulunan kavşak sistemine geldiğinde beyanına göre sağından soluna geçmek isteyen yaya …’ü sağından seyireden araçlardan dolayı fark edemeyerek sol ön köşe yan kesimi ile çarptıktan sonra ileride durduğu” yönünde tespit yapıldığı görülmüştür. Hükme esas alınan 30/07/2019 tarihli kusur ve hesap uzmanı bilirkişilerin raporundan davalı sürücü …’ün kavşak giriş ve çıkışlarından geçiş yapan yayalara duruşa geçerek ilk geçiş hakkını vermesi gerekirken seyrine göre sağından ve yaya geçiti levhası olan kavşak giriş çıkışından kendisine yavaşlayarak geçiş önceliği veren araçların önünden yola girerek karşıya geçmekte olan ve yolun büyük bir kısmını kat edip aracı önünden geçen yayaya ilk geçiş hakkını vermeyerek orta refüj yakınında çarparak yayanın ölümüne neden olduğundan olayda sürücünün %100 kusurlu, olduğu, ölen yayanın ise kusursuz olduğu yönünde görüş bildirildiği anlaşılmış olup kusur raporunun oluşa ve dosya kapsamına uygun olması nedeniyle hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmemiş davalıların kusura yönelik istinaflarının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalıların hükmedilen manevi tazminat miktarına yönelik istinafı yönünden;
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Somut olayda, davacılar desteği müteveffanın kusursuz olması, davacıların müteveffaya yakınlık derecesi, davacılar lehine manevi tazminat şartlarının oluşması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kaza tarihi, kazanın oluş şekli, paranın satın alma gücü, ülkenin ekonomik koşulları, yakınlarının ölümü nedeniyle davacıların maruz kaldığı ve ömür boyu yaşayacağı acı, elem, keder, ızdırap, sıkıntı, üzüntü, stres, manevi tazminatın amacı, zenginleştirme ve fakirleştirme amacı taşımaması, caydırıcı olması, özendirici olmaması ve 22.06.1966 tarih,1966/7 Esas – 7 Karar sayılı YİBK kararındaki kriterler gözetildiğinde, gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğinden, davacılar için belirlenen manevi tazminat miktarının hak ve nesafet kuralları çerçevesinde belirlendiği, fahiş olmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi asıl kararına karşı Davalılar ……. Ltd. Şti., … vekilinin istinaf başvurusunun, ek karar karşı ise davacılar vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalılar ……. Ltd. Şti. ve … vekilinin asıl karara karşı istinaf başvurusunun, davacılar vekilinin ise ek karara karşı istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar ……. Ltd. Şti. ve …’den alınması gereken 8.197,20 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.108,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 6.089,00 TL harcın istinaf eden bu davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden davacılardan alınması gerekli 80,70 TL karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davalılar ve davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurma harcı peşin yatırıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf eden davacılar ve davalılar tarafından yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
6-İstinaf eden davacılar ve davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 12/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.