Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1259 E. 2023/1218 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1259 – 2023/1218
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/1259
KARAR NO : 2023/1218

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2021
NUMARASI : 2020/487 Esas 2021/578 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 04/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 24/09/2014 tarihinde davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın yaya olan davacıya çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini, kaza tespit tutanağında davacıya kusur atfedilmiş ise de davacının olayda kusurunun bulunmadığını, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kaza neticesinde davacının %100 maluliyete uğradığını, kaza nedeniyle oluşan maddi zararın karşılanması için yapılan yazılı başvuruya davalı sigorta şirketi tarafından talebini karşılayacak cevap verilmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.500,00 TL daimi maluliyet tazminatının davalı sigorta şirketine başvuru tarihi olan 18/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde; 24/09/2014 tarihli kazaya karıştığı belirtilen aracın kaza tarihi itibariyle davalı sigorta şirketine sigortalı ve poliçe teminat limitinin kişi başı 268.000,00 TL olduğunu, davalı şirketin sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, sigortalısının kusursuz olduğunu, kusur yokluğundan başvurunun reddine, aksi takdirde kusur çelişkisinin giderilmesi yönünde kusur bilirkişisinden rapor alınmasını, kazazedenin 18 yaşının altında olması nedeniyle tazminat hesaplanmasına esas alınması gereken maluliyet oranının 20/02/2019 tarihli ve 30692 sayılı Resmi Gazetede yürürlüğe giren çocuklar için özel gereksinim değerlendirilmesi hakkındaki yönetmelik çerçevesinde hesaplanması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olduğu, davacının geçirdiği kaza neticesinde %100 oranında malul kaldığının anlaşıldığı, kusur ve aktüer hesap yönünden bilirkişi raporuna göre kaza tarihi itibariyle 4 yaşında olan davacının %75 kusur tenzili ile 341.277,08 TL tazminat alacaklısı olduğu, davacının zararlarından ZMMS kapsamında davalının sorumlu olduğu, poliçe teminat limiti ve ıslah gözetilerek davalı aleyhine 268.000,00 TL tazminata hükmolunduğu, davalı sigorta şirketine 18.02.2019 tarihinde başvurulduğu ve 8 iş günü içerinde tazminatın ödenmediği nazara alındığında temerrüt tarihinin 01.03.2019 tarihi olduğunun kabulü gerektiği, gerekçesi ile; “Davanın kabulü ile 268.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 01/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, meydana gelen kaza nedeniyle davacının müvekkiline müracaat ettiğini, sigortalının kusursuz olması nedeniyle ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davacının Sigorta Tahkim Komisyonuna müracaat ettiğini 2018.E.1584 Sayılı dosyada K-2018/30860 Sayılı karar ile başvurunun reddine karar verildiğini, söz konusu kararın eldeki davada kesin hüküm oluşturacağını bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; kusur durumunu kabul etmediklerini, davacının babası ile bindiği otobüsten inerek, aniden otobüsün önünden yola fırladığını, 4 yaşında olan davacının kazaya kendi kusuru ile neden olduğunu, 4 yaşındaki çocuğun tek başına geçmesine izin veren ebeveynlerinin de kusurlu olduğunu, bu durumun alınan beyanlar ile de sabit olduğunu, bu nedenle sigortalı sürücüye kusur izafe edilmesinin hatalı olduğunu, davanın kesin hükme esas rapor doğrultusunda reddine karar verilmesi gerektiği halde mahkemece itirazları değerlendirmeden davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, maluliyet yönünden ise; raporun Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre alınması gerektiğini, bu nedenle alınan raporun karar vermeye elverişli olmadığını; hesap yönünden ise kesin hüküm itirazlarını tekrar etmekle birlikte hesaplamanın TRH 2010 Yaşam Tablosuna göre ve Aktüeryal Peşin Sermaye İndirimi ile hesaplanan yöntem ile yapılması gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda, davalılar tarafından istinaf edilen konular haricinde kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından, aynı taraflar ve uyuşmazlığa ilişkin verilen kesin hüküm olduğundan ve esasa ilişkin sebepler ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin kesin hükme yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; HMK’nın 114/1-i maddesinde; “Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” dava şartı olarak düzenlenmiş olup, mahkemenin aynı alacağa ilişkin daha önce açılmış bir dava olması durumunda, bu davanın kesin hüküm oluşturup oluşturmayacağını, HMK hükümleri çerçevesinde değerlendirmesi gereklidir.
Maddi anlamda kesin hükmün koşulları 6100 sayılı HMK’nın 303/1. maddesinde; “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Kesin hükümden söz edebilmek için ilk kararın mahkemece hükme bağlanması şart olmayıp, uyuşmazlık konusunda tarafların tahkim yoluna gitmeleri halinde, Hakem/Hakem Heyetlerince verilen esasa ilişkin kararların da usulünce kesinleşmesinden sonra, kesin hüküm oluşturacağından aynı uyuşmazlık konusunda yeniden dava açılmaz. Taraflarca aynı uyuşmazlık konusunda gerek dava yolu ile gerekse de tahkim yolu ile esastan karar verildiği ileri sürülerek, kesin hüküm itirazında bulunulmuş, yahut dosya kapsamında bu durum anlaşılmakta ise mahkemece “kesin hüküm” bulunup bulunmadığı değerlendirilmeden, davanın esası hakkında karar verilmez.
Somut olayda, davacı 24/09/2014 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde sürekli iş görmezlik durumunda kaldığından bahisle sürekli iş göremezlik tazminatı talep etmiş, davalı cevap dilekçesinde aynı uyuşmazlık nedeniyle, davalının müvekkili aleyhine Sigorta Tahkim Komisyonuna müracaat ettiğini ve Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 08/01/2021-2018.E.1584 başvuru tarihli ve sayılı; 14/05/2018-K.2018/30860 karar tarihli ve sayılı kararı ile “kusur yokluğu nedeniyle başvurunun esastan reddedildiğini, söz konusu kararın eldeki davada kesin hüküm oluşturacağını savunmuş, mahkemece Sigorta Tahkim Komisyonunun uyuşmazlığa ilişkin evrakı, dosyaya kazandırılmasına rağmen kesin hükme yönelik davalının itirazları değerlendirilmeden davanın esası hakkında karar verilmiştir. Gönderilen evrak içerisinde, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kesinleşip, kesinleşmediğine yönelik bir açıklama da yer almamaktadır.
Bu durumda mahkemece, öncelikle Sigorta Tahkim Komisyonundan, taraflar arasındaki uyuşmazlık kapsamında Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen karara karşı itiraz yoluna gidilip gidilmediği, kararın kesinleşip kesinleşmediği hususu da sorularak, itiraz yoluna gidilmiş ise İtiraz Hakem Heyeti kararı da dosya içerisine kazandırılarak, Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından verilen kararın eldeki davada kesin hüküm oluşturup oluşturmayacağı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu konuda inceleme yapılmaksızın ve değerlendirilmeden davanın esası hakkında karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kesin hükme yönelik dava şartı ile uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-(4)-(6) maddesi, gereğince kaldırılmasına, davanın yeninden görülerek, öncelikle davalının kesin hüküm oluşturduğunu ileri sürdüğü, hakem kararının kesinleşip kesinleşmediği hususu Sigorta Tahkim Komisyonundan sorularak karara karşı itiraz yoluna gidilmiş ise İtiraz Hakem Heyeti kararı da dosyaya kazandırılarak, eldeki davada kesin hüküm oluşturup oluşturmayacağı değerlendirilerek, bundan sonra davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 05/11/2021 tarihli 2020/487 Esas – 2021/578 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-(4)-(6). maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan “istinaf karar harcının” istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 04/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.