Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1254 E. 2023/1163 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/1254 – 2023/1163
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1254
KARAR NO : 2023/1163

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2021
NUMARASI : 2021/357 Esas 2021/649 Karar

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 20/09/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 29/09/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 17/06/2019 günü, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç içerisinde yolcu olarak bulunan müvekkilinin, araç sürücüsünün kontrolünü kaybetmesi üzerine meydana gelen tek taraflı trafik kazasında yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde sürücünün %100 kusurlu olduğunu, davalının zararlardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, bedensel zarar nedeniyle oluşan zararın 360.000,00-TL’lik limit aşılmamak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 1.000,00 TL tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 11/10/2021 tarihli ıslah dilekçesinde 500,00-TL olarak talep edilen sürekli iş göremezlik tazminat miktarını 177.599,86-TL daha artırarak 178.099,86-TL’nin davalıdan tahsilini istemiş, 02/11/2021 tarihli celsede 500,00 TL olan geçici iş göremezlik talebinden feragat etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde; dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddi gerektiğini, davacı tarafça dava öncesi davalıya usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, aracın müvekkiline Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigorta limiti ile sınırlı olduğunu, davacının zararının karşılanması amacıyla 01/04/2020 tarihli ibraname düzenlediğini ve 02/04/2020 tarihinde davacı vekiline 32.694,36 TL ödeme yapıldığını, geçici iş göremezlik talebinin teminat dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, mahkemenin 2020/458 E. 2020/667 K. Sayılı 03/11/2020 tarihli kararının, davacının istinaf talebi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26 H.D. 2021/58 E. 2021/1544 K. sayılı 18/03/2021 tarihli kararı ile kaldırılması sonrasında yeniden yapılan yargılama neticesinde;
Davanın trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle tazminat talebine ilişkin olduğu; mahkemenin 2020/458 esas-2020/667 karar sayılı ilamı ile; “…mevcut davanın 28/03/2020 tarihli açıldığı, dava açıldıktan sonra davacının davalıyı 01/04/2020 tarihli ibraname başlıklı belgesi ile ibra ettiği, ibranamenin dava açıldıktan sonra olması nedeni ile mevcut davanın konusuz kaldığı, bundan dolayı konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiğine, mevcut dava açılmadan önce davacı tarafından sigorta şirketine bir başvuru yapılmış ise de söz konusu başvurunun poliçe genel şartlarındaki belgelerle yapıldığına dair dosyaya herhangi bir delilin sunulmadığı, davalı tarafından eksik belge ile başvurulduğunun iddia edildiği, davacının poliçe genel şartlarında başvuru için gerekli olan tüm belgeler ile birlikte başvurduğuna ilişkin dosya kapsamında bir delil olmaması nedeni ile sigortanın temerrüdünün dava ile birlikte oluştuğu, mevcut davanın açılmasına davalı tarafın sebebiyet vermediği, bundan dolayı yargılama gideri ve vekalet ücretinden davacı tarafın sorumlu olduğu…” belirtilerek verilen kararın davacı vekilinin istinafı üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/58 esas-2021/544 karar sayılı ilamı ile; “…Mahkemece maddi tazminatın sigorta şirketi tarafından ödenmesi nedeniyle maddi tazminat konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de; 2918 sayılı KTK’nun 111. maddesine göre tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler.
Yasanın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Dava konusu olay nedeniyle davalı sigorta şirketi tarafından yargılama aşamasında davacıya 01.04.2020 tarihinde ödeme yapılmış, taraflar arasında ibraname imzalanmıştır.
Davacı vekiline yargılama sırasında ibranamenin tebliğinin yapılması, ibranameye ilişkin beyanda bulunmak üzere süre tanınması, bu suretle davacı tarafın yapılmış sözleşme ile bağlı olmak isteyip istemediğine dair iradesini açıklamasına imkan tanınması, beyanın kapsamına göre davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme davacının maluliyet raporunun ve aktüer raporu alınmadan önce yapıldığından zararın kapsamı belli olmadan yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğunun kabulü ile aktüer raporu ile belirlenecek tazminattan mahsup edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile maddi tazminatın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılması ve dosyanın belirtilen gerekçeyle yerel mahkemesine gönderilmesine….” şeklinde hüküm kurularak kararın kaldırılarak, davanın yeniden görülmesine karar verildiği; kaldırma kararı doğrultusunda, dosyanın aktüer bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin 11/10/2021 tarihli raporunda, davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 02/04/2020 tarihinde 32.694,36-TL tazminat ödendiği, ödeme tarihindeki veriler, sigortalı araç sürücüsünün %100 kusur oranı ve davacının %22 engel oranı dikkate alınarak yapılan hesapta, progresif rant yöntemine göre, davacının 178.599,86-TL sürekli iş göremezlik zararının olduğunun rapor edildiği, meydana gelen kazada davacının yolcu konumunda bulunduğu ve kazanın şoförün direksiyon hakimiyetini kaybetmesinden dolayı tek taraflı olduğu, bundan dolayı kusur raporuna ihtiyaç duyulmadığı, davalı sigortaya sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada %100 kusurlu olduğu, bu kabul çerçevesinde davacı tarafından Ordu Devlet Hastanesi’nden kaza tarihinde yürürlükte bulunan Erişkinler Kapsamındaki Yönetmelik çerçevesinde 20/12/2019 tarihli raporun alındığı, söz konusu raporun kaza tarihi itibari ile geçerli olan yönetmeliğe göre alınması nedeni ile mahkemece bilirkişi raporu olarak kabul edildiği, ilgili maluliyet raporuna ve kusur durumuna göre tanzim edilen aktüer hesap raporunun karar vermeye elverişli olduğu, söz konusu aktüer raporunun Yargıtay içtihatlarına ve İstinaf kararlarına uygun olarak hazırlanması nedeni ile mahkemece kabul edildiği, meydana gelen kazada davacı ile dava dışı araç sürücüsünün iş arkadaşı oldukları, kaza gerçekleşmeden önce davacının durakta işe gitmek için servis beklerken sigortalı araç sürücüsü tarafından görülmesi üzerine işe gitmek üzere aracına alındığı ve sonrasında kazanın gerçekleştiği, mevcut olayda davacının para karşılığı taşınmasının söz konusu olmadığı, bundan dolayı mevcut olayda hatır taşımasının söz konusu olduğu, söz konusu hatır taşımasından dolayı davacının tazminatından %20 indirim yapılması gerektiği, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafından 500,00-TL’lik geçici iş göremezlik zararından feragat edildiğinden bu alacağa yönelik talebinin feragat nedeni ile reddine, sürekli iş göremezlikten kaynaklı talebinin 178.099,86-TL olduğu, söz konusu bedelden %20 hatır taşıması indirildiğinde davacının talep edebileceği miktarın 142.479,89-TL olduğu, bu bedel yönünden davacının sürekli iş göremezliğe yönelik talebinin kabulünün gerektiği, söz konusu bedele davanın temerrüt tarihi olan dava tarihinden itibaren aracın cinsi göz önüne alındığında yasal faiz işletilmesinin gerektiği, yine %20 hatır taşımasının mahkeme tarafından yapılması nedeni ile söz konusu hatır taşımasına tekabül eden red kısmından dolayı davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri hükmedilemeyeceği anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile; “Davanın kısmen kabulü ile 142.479,89-TL sürekli iş göremezlik zararının 28/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, 2-Davacının geçici iş göremezliğe yönelik talebinin feragat nedeni ile reddine,” karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararı hatalı olduğunu, mahkemece hükme esas alınan %22 maluliyete ilişkin raporun kabul edilemez olduğunu, davacının sürekli maluliyetinin bulunmadığını, rapora itirazlarının ve müvekkili tarafından farklı medikal firmalardan alınan raporların göz ardı edildiğini, kararın eksik inceleme ile verildiğini, alınan 19/02/2020 tarihli medikal raporda meydana gelen yaralanma nedeniyle davacının %7 engelinin meydana geleceğinin, %22 oranında maluliyet olmayacağının açıklandığını, yine 13/10/2021 tarihinde …’dan alınan raporda da ortopedi raporu alınmadan değerlendirme yapılamayacağını, buna göre maluliyetinin %0-22 arasında olabileceğinin belirtildiğini, bu durumda raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ATK 3. İhtisas Kurulundan rapor alınmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğunu; ayrıca, müvekkili tarafından yapılan ödeme ile müvekkilinin sorumluluğunun sona erdiğini, mahkeme aksi kanaate ise hesaplamanın da ödeme tarihindeki verilere göre yapılması gerektiğini, müvekkili tarafından 02/04/2020 tarihinde davacıya 32.694,36 TL ödeme yapıldığını ve tüm zararlarının karşılandığını müvekkilinin ancak zarardan sorumlu olduğunu, bu nedenle ödeme tarihi itibariyle zararın karşılanıp karşılanmadığı belirlenerek, karşılamaması halinde hesaplamanın içinde bulundukları yıl itibariyle yapılması gerektiğini, bilirkişi raporunun da hatalı olduğunu, hesaplamanın TRH2010 Yaşam Tablosuna göre 1,8 Teknik Faiz uygulanarak yapılması gerektiğini, progresif rant uygulanamayacağını, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli iş görmezlik zararının tazmini istemidir.
Mahkemece, sigortalı araç sürücüsünün tek taraflı kazası neticesinde, sigortalı araç içerisinde bulunan davacının kaza neticesinde, Ordu Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü Ordu Devlet Hastanesinden alınan 20/12/2019 tarihli Engeli Sağlık Kurulu raporuna göre %22 oranında engelinin oluştuğu kabul edilerek, aktüer hesap raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Öncelikle; HMK’nın 353/1 maddesinde “(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
—–
6)(Değişik:22/7/2020-7251/35 md.) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” denilerek, ilk derece mahkemesi kararının, uyuşmazlığı çözümünde etkili olabilecek önemli ölçüde deliller toplanılmadan ve/veya değerlendirilmeden karar verilmiş olması durumunda kaldırılarak, yeniden yargılama yapılması için dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesi kabul edilmiştir. Bu kapsamda istinaf mahkemesince verilen karar sonrasında, kaldırma kararı kesin mahiyette olduğundan, ilk derece mahkemesinin delilleri toplayarak davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar vermesi gerekir. Bu kapsamda, ilk derece mahkemesi tarafından yapılan ilk yargılamada, toplanan delillerin bir kısım yahut tamamı nazara alınmaksızın bir karar verilmiş olması ve bu kararın hatalı olduğu kabul edilerek istinaf incelemesinde kaldırılması durumunda, ilk karardan önce dosyada olsa dahi gerekçeli kararda hükme esas alınmayan değerlendirilmesine gerek görülmeyen delilin, kaldırma kararından sonra verilecek karar yönünden karar vermeye elverişli olup olmayacağı değerlendirilmeli buna göre karar verilmesi gereklidir. Örneğin, mahkemece dosyada bir kısım delileri topladıktan sonra, toplanan delilerden bağımsız olarak davanın zamanaşımı, hak düşümü vs nedenlerle reddi, yahut davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi durumda, istinaf incelemesi sadece karar verilen hususlarla sınırlı olacağından, zamanaşımının ve hak düşümünün gerçekleşmemiş olması yahut davanın konusuz kalmadığının tespiti sonucunda ilk derece mahkemesi esasa etkili ve uyuşmazlık konusu olan delilleri serbestçe takdir etmeli, ilk karardan önce de olsa toplanan deliller esasa ilişkin karar vermeye elverişli görülmemesi durumunda, deliller toplanarak karar verilmelidir.
Bu çerçevede, davalının maluliyet raporuna yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; davacı vekili dava dilekçesinde meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkilinin Ordu Devlet Hastanesinden alınan 20/12/2019 tarihli raporuna göre, %22 oranında malul kaldığını ileri sürerek eldeki davayı açmış olduğu halde davalının devlet hastanesinden alınan rapora yönelik kabulü bulunmamaktadır. Nitekim ilk derece mahkemesi tarafından 03/11/2020 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında davacının meydana gelen yaralanması nedeniyle sürekli iş görmezlik ve geçici iş görmezlik durumunun meydana gelip gelmediğinin uyuşmazlık konusu olduğu kabul edilmiştir.
İş göremezlik talepli davalarda, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi yerleşik içtihatlarında, maluliyet durumunun tespiti açsından alınan raporların Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlıklarından yahut Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Kurulundan alınması gerektiği kabul edilmektedir. Davalının, davacı tarafından sunulan davadan önce alınan maluliyet raporuna yönelik bir kabulünün bulunmamasına göre, davacının kazaya bağlı tüm tedavi evrakları temin edilerek, Adli Tıp Kurumundan yahut Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlıklarından, davacının meydana gelen kaza nedeniyle kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre, TBK’nın 54. maddesi kapsamında çalışma gücünün yitirilmesine yahut azalmasına neden olacak maluliyet durumunun tespit edildiği rapor alınarak, maluliyetinin tespit edilmesi halinde, davalı tarafından yapılan ödeme ile ödeme tarihi itibariyle, davalının sorumluluğunun sona erip ermediğinin de değerlendirildiği rapor alınarak, sonucuna göre davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, karar vermeye yeterli ve elverişi olmayan, davalının da kabulüne olmayan devlet hastanesinden alınan rapor çerçevesinde davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden davanın esası hakkında karar verilmiş olması nedeniyle, kararın HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, yukarıda açıklandığı üzere davacının maluliyet durumu tespit edilerek, maluliyetinin tespit edilmesi halinde ise, yapılan ödeme nedeniyle ödeme tarihi itibariyle davalının sorumluluğunun sona erip ermediği değerlendirilerek, buna göre KTK’nın 111. maddesi hükümleri de nazara alınarak, kararın davalı tarafından istinaf edilmiş olması nedeniyle usuli kazanılmış haklar da gözetilerek, davanın esası hakkında olumlu olumsuz karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 02/11/2021 tarihli 2021/357 Esas 2021/649 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan “istinaf karar harcının” istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Dava dosyasında Ankara 4. İcra Dairesinin 2021/14523 Esas sayılı dosyasında teminat mektubu yatırılması üzerine mehil vesikası düzenlendiği görüldüğü halde tehiri icra kararına rastlanılmadığından teminat mektubunun iadesi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 20/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.