Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1248 E. 2023/1159 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/1248 – 2023/1159
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1248
KARAR NO : 2023/1159

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2021
NUMARASI : 2020/651 Esas 2021/762 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat

KARAR TARİHİ : 20/09/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 27/09/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 04/02/2020 tarihinde çığ düşmesi sonucunda … plakalı kobra aracı ile müvekkilinin 19 kişi ile birlikte yolcu olarak olay yerine giderken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda müvekkilinin yaralandığını, uzun süre tedavi gördüğünü, zararlarından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 50,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 50,00TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 50,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 150,00 TL tazminatın poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla ve kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; … plakalı aracın davalı sigorta şirketine trafik sigorta poliçesiyle sigortalı olduğunu ve sigorta şirketinin varsa sorumluluğunun kusur ve ZMMS poliçe limitleri ise sınırlı olduğunu, dava konusu kazanın sigortalı araç üzerine çığ düşmesi neticesinde meydana geldiğini, mücbir sebep dolayısıyla oluşan zarar ile aradaki illiyet bağının kesilmiş olunduğunu, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün herhangi bir kusurunun olmadığını bildirerek davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazasından doğan maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, dosyada mevcut olay yeri tespit tutanağından 05/02/2020 tarihinde Çatak İlçesi Karabat Mevkiinde çığ düşmesi sonucunda bir iş makinesi ve bir minibüsün çığ altında kaldığının bildirilmesi üzerine Jandarma kolluk kuvvetlerince yardıma gidildiği ve yardım sırasında 2. çığın düşmesi üzerine davacının da içinde bulunduğu … plakalı kobra aracın dere yatağına sürüklendiği ve bu şekilde kazanın meydana geldiği, … plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk poliçesi ile davalı sigorta şirketi tarafından sigortalandığının anlaşıldığı, kazanın oluşumunda kazaya karışan araç sürücüsünün kusur durumunun tespiti için alınan bilirkişi raporunda; kazanın çığ düşmesi nedeni ile meydana geldiği, kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı görüş ve kanaatinin bildirildiği, ayni şekilde Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/601 esas sayılı dosyası ile aynı kazada yaralanan … için dava açıldığı ve bu dosyada Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik ihtisas Dairesi Başkanlığından kusur raporu alındığı ve raporda arama kurtarma çalışması yapan … plakalı kobra aracın çığ felaketine maruz kalarak dere yatağına sürüklendiği, araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığının bildirildiği, raporların birbirini doğrular nitelikte olduğu, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan … plakalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelişinde kusursuz olduğu, kazanın çığ düşmesi nedeni ile meydana geldiği, davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece hükme esas alınan kusur raporunun yeterli olmadığını, müvekkilinin bölgede meydana gelen çığ nedeniyle, sigortalı araç ile intikali sırasında, sigortalı aracında çığ felaketine maruz kalması ile aracın dere yatağına sürüklenmesi sonucunda, araç içerisinde olan müvekkilinin yaralandığını, raporun uzman olmayan bilirkişiden alındığını, çığın teknik bir konu olup, bu hususta detaylı olarak 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınarak davanın sonuçlanması gerektiğini, müvekkilinin bazı tutanaklara göre 2. bazı tutanaklara göre ise 3. çığ olayında yaralandığını, müvekkilinin ilk çığ olayından sonra yardım için bölgeye hareket ettiğini, çığın 04/02/2020 tarihinde meydana geldiğini, o tarihte çığ olayının meydana geleceğinin herkes tarafında bilindiğini, olaydan sonra alanında uzman kişiler tarafından da, çığdan sonra kalabalık ekiplerin gönderilmesinin yanlış olduğunun belirtildiğini, çığ düşen yerde ikinci çığın düşme olasılığının her zaman yüksek olduğunu, bu nedenle ikinci çığ riski yüksek olan bir yerde ikinci çığ düşmesi olayının mücbir sebep olmaktan çıktığını, sürücünün de bu durumu bildiği halde olay yerine geldiği dikkatli ve özenli davranması gerekirken hızını azaltmadığı ve çığ bölgesinde kazaya sebebiyet verdiğini, bu nedenle kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunu, çığ olayında birden fazla ihmalkârlık olduğunu, bölgeye ekip gönderilirken beklenilmesi gerekenin ikinci çığın düşüp düşmeyeceği olduğunu, bu nedenle bölgeye tedbirli girilmesi ve bu kadar kalabalık gidilmemesi gerektiğini, bu hususlarda hiçbir tedbir alınmadığını, çığ tehlikesi olan yere ağır sesli bir zırhlı aracın gönderilmesi ve sürücünün hatalı davranışları sonucu çığ bölgesine girmesinin sürücüyü asli kusurlu yaptığını, olayın mücbir sebep sayılamayacağını, olayın öngörülemez ve önlenilmez nitelikte olmadığını, bölgede 2. çığın düşmesinin öngörülebilir olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, bu nedenlerle zarardan davalının sorumlu olduğunu belirterek kararın kaldırımasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına ve istinaf sebeplerine göre yapılan inceleme neticesinde,
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemidir. Mahkemece kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı, kazanın meydana gelen çığdan kaynaklandığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından öncesinde düşen çığa müdahale sırasında güvenlik ve tedbir öncelikli bilimsel yöntemler uyulanmadığından ve bu kurallara uygun hareket edilmediğinden, müdahale sırasında ikinci kez düşen çığ nedeniyle sigortalı aracın ihmalkâr davranışlar sonucu çığ altında kaldığını belirterek, zarardan davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğundan bahisle karar istinaf edilmiştir.
Dava, ZMMS kapsamında, sigorta şirketi hakkında açılmış olup, sigortanın sorumluluğu açısından, KTK’nın 2918 Sayılı Yasanın 91.maddesinde “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” denilerek, işletenin 85/1 fırkasında olan sorumlulukları açısından sigortanın sorumluluğuna gidilmiştir. Bu nedenle işletenin idare olması durumda, işletenin farklı nedenlerle sorumluluğunu gerektiren durumlarda (Terörle Mücadele Kanunu, kamusal bir görev sırasında idarenin kusuru olmaksızın personelin oluşan zararlarından idare hukuku gereğince idarenin objektif sorumluluk durumları, idarece yapılması gereken göreve yönelik emirlerin ifası sırasında sırasında oluşan aracın işletilmesinden kaynaklanmayan sebeplerden meydana gelen zararlar vs) idarenin ayrıca işleten olması durumda, idarenin sorumluluğunu gerektiren durum, KTK’nın 2918 Sayılı Yasanın 85/1 maddesi kapsamında olmadıkça sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilemez.
2918 Sayılı Yasanın 85/1 maddesinde; ” Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmiş olup, ilgili maddede kusursuz sorumluluk kabul edilmiş ise de; 2918 Sayılı Yasa’nın 86. maddesinde “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” denilerek, aracın işletilmesi halinde meydana gelen zararlardan sorumlu olmaktan kurtulunabilecek durumlar düzenlemiştir. Dolayısı ile araç işletilmesi halinde olsa dahi işleteni sorumluluktan kurtaran hallerin varlığı halinde, sigorta şirketinin de sorumluluğuna gidilemez. İşletenin idare olması nedeniyle kamu hukukundan yahut kanunlardan kayaklanan tazminat sorumluluğu bulunması (ör: işletilme halinde olan idareye ait araca yönelik terör saldırısı sonrasında, zarar görenlere karşı idarenin Terörle Mücadele Kanunundan kaynaklanan tazminat sorumluluğu gibi) işleten sıfatından kaynaklanmadığından ZMMS kapsamında sigorta şirketinden talep edilemez.
Somut olayda, dosya kapsamına göre 04/02/2020 tarihinde saat:16.54 sıralarında Van İli Çatak İlçesi Karabat mevkiinde meydana gelen çığ düşmesi sonucu, çığ altında kalan bir minibüs ve bir iş makinasının kurtarılması için, Çatak İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından “Yardım Planı” kapsamında bölgeye sevk edilen birlikler ile arama kurtarma ekipleri ile çığ altında kalanların aralıksız arama kurtama çalışması sırasında 05/02/2020 günü saat:12.00 sıralarında kayıp iki şahsın bulunmasına yönelik çalışmalar kapsamında 1 ekskavatör, 1 CPS iş makinası, 2 adet loder, 1 adet greyder, bir kar püsrkürtme aracıyla bankette şev kesilerek yol genişletilme çalışması yapıldığı sırada, toplam 6 iş makinesi, 1 adet 112 Acil Servis ambulansı, bölgede görevli Jandarma ve güvenlik korucularının değişim faaliyetleri için kullanılan Güvenlik Korucularına ait 2 adet minibüs ile birinci çığ bölgesinin bir kısmı ve iş makinelerinin çevre emniyetini alan kobra aracı (bir tanesi davacının içerisinde bulunduğu) ile … zırhlı aracın Çatak istikametinde geniş bir alanda ikinci çığa maruz kaldığı dosya kapsamında anlaşılmaktadır.
Kazanın bu şekilde meydana gelindiğinin aksine iddia ve savunma da bulunmamaktadır. Mahkemece, alınan 13/07/2021 tarihli raporda da, kazanın bu oluş şekli değerlendirilerek, kazanın doğal afetten meydana geldiği, alınabilecek bir önlem olmadığı, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığının tespit edildiği, yine Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/601 E. Sayılı dosyasında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 11/06/2021 tarihli raporda, kazanın meydana gelmesine çığ düşmesinin etkisi olduğu, arama kurtama çalışmasına katılan sigortalı aracın da çığ felaketine maruz kalarak dere yatağına sürüklendiğinden, araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığının tespit edildiği görülmüş, yerel mahkemece söz konusu raporlar çerçevesinde davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Çığ felaketine maruz kalan aracın, bölgede meydana gelen çığ düşmesi sonrası, kurtarma faaliyeti gereğince bölgede bulunmasına, kurtarma sırasında bir çok aracın çığ altında kalmasına neden olacak geniş çaplı çığ düşmesi sonucunda, aracın dere yatağına sürüklendiğinin anlaşılmasına, araç sürücüsünün felaket sonrasında tespit edilen arama kurtarma çalışması sırasında tespit edilen kurallara aykırı davrandığına yönelik bir tespitin de bulunmamasına göre meydana gelen olayın doğal afetten kaynaklanmış olduğundan, işleten sıfatıyla idarenin sorumluluğundan söz edilmeyeceğinden, mahkemece ZMMS kapsamında sigorta şirketi hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin kusur durumuna ve eksik inceleme yapıldığına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, davacının talep ettiği zararlarından davalının ZMMS kapsamında sorumluluğunun bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile 210,55 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafça yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-İstinaf eden tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 20/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.