Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1242 E. 2023/1187 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1242 – 2023/1187
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1242
KARAR NO : 2023/1187

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/09/2021
NUMARASI : 2017/870 Esas 2021/648 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 04/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili 27/12/2017 tarihli dava dilekçesinde; 04/10/2016 günü, sürücü …, sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken Zonguldak İli Kardeşler Köyü mevkiine geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde tek taraflı, yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, kazada yolcu konumundaki …’un ağır yaralandığını, geçici/kalıcı işgücü kaybına uğradığını, kazaya ilişkin soruşturmanın Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı (Soruşturma No: …)tarafından yürütüldüğünü, şikayet yokluğu sebebiyle Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiğini, Trafik Kazası Tespit Tutanağı’na göre kazanın oluşumu açısından … plakalı araç sürücüsü …’un asli ve tam kusurlu olduğunu, gerçek işgücü/vücut fonksiyon kaybının tespit edilerek buna göre aktüer hesaplama yapılması gerektiğini, davalı şirketçe yapılan eksik ödeme nedeniyle işbu davayı açma zarureti hasıl olduğunu belirterek başlangıç olarak 200,00-TL tutarındaki kısmının davalıdan alınarak davacıya ödenmesini, tüm tazminata kaza tarihinden itibaren avans faizi işletilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili dilekçesi ile, davadaki taleplerini toplam 245.805,00-TL’ye yükseltmiş noksan harcı tamamlamıştır.
Davalı sigorta şirketi vekilince verilen cevap dilekçesinde; kazaya konu aracın, … Sigorta A.Ş. nezdinde Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacıya % 20 maluliyet oranına göre ödeme yapıldığını, tazminat hesabının 01.06.2015 tarihinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre yapılmasını, davacının % 20 maluliyet oranının dikkate alınması aksi takdirde maluliyet durumu ve sürekli sakatlık oranının Adli Tıp Kurumu raporu ile tespit edilmesi, davalı tarafından sorumlu olunan tutar olan 64.195,00-TL ödeme yapıldığını, davacının mısır yüklü kamyon ile kaza geçirdiğini, bu nedenle SGK’dan davacıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun sorulmasını, kazaya karışan aracın hususi olduğunu bu nedenle yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, dosyada alınan bilirkişinin raporunda, davacının sürekli iş göremezlik zararı için 150,00-TL, geçici iş göremezlik zararı için 50,00-TL olmak üzere toplam 200,00-TL maddi tazminat talebinde bulunduğunu, …’un 04.10.2016 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle, vücut genel çalışma gücünden %66 oranında kaybettiğini, 12 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığının tespit edildiğini, yolcu konumunda olan davacı …’un olayın oluşumunda kusurlu olduğuna dair tespit bulunmadığından, davacı lehine hesaplanan tazminattan kusur indirimi yapılmadığını, dava konusu olay nedeniyle, davalı … Sigorta şirketi tarafından, davacının % 20 maluliyet oranında göre, 05.02.2017 tarihinde 64.195,00-TL maddi tazminat ödemesi yapıldığını, davacının maluliyet oranının %66 olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafça yapılan ödemenin % 20 maluliyet oranına göre yapıldığını, yapılan ödeme ile davacının zararının karşılanmadığını, iki farklı hesaplama yapıldığını, ilk hesaplamada TRH-2010 yaşam tablosuna 1,8 teknik faiz uygulanarak hesaplama yapıldığını, ikinci hesaplamada, TRH 2010 yaşam tablosu kullanılarak ancak teknik faiz kullanılmadan progresif rant yöntemine göre hesaplama yapıldığını, kaza tarihi itibariyle ölüm ve sakatlanma teminat limitinin 310.000,00-TL olduğunu, davalı tarafından 64.195,00-TL ödeme yapıldığından, poliçede 245.805,00-TL bakiye limit bulunduğunu, her iki hesaplama yönteminde de hesaplanan toplam zararın bakiye poliçe limitini aştığını, TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 Teknik faiz kullanılarak hesaplama yapılması gerektiğinin kabulü halinde, geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminat kalemlerinin bakiye limite garameten dağıtılması sonucunda, davacı lehine, 11.348,70-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 234.456,30-TL sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığını, toplam tazminatın bakiye limitine (245.805,00-TL) eşitlendiğini, TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak hesaplama yapılması gerektiğinin kabulü halinde, geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminat kalemlerinin bakiye limite garameten dağıtılması sonucunda, davacı lehine, 8.136,33-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 237.668,67-TL sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığını, toplam tazminatın bakiye limitine (245.805,00-TL) eşitlendiğini, davacı tarafça, davadan önce, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru dilekçesinin 27.01.2017 tarihinde tebliğ edildiğinin, gönderi takip belgesinden tespit edildiğini, başvurunun geçerli olduğunun kabulü halinde, tebliğ tarihinden itibaren 8 iş günü sonrasına gelen 09.02.2017 tarihinde davalının temerrüde düşürüldüğünü, kazaya karışan … plakalı aracın otomobil olduğunun ZMMS poliçesinden tespit edildiğini, ticari amaçla kullanılan bir araç olmadığını, hususi araç olduğunu ve yasal faize hükmedilmesi gerektiği öngörüsü gereği, yasal faiz yürütülmesi gerektiğini belirttiği, kazada yolcu konumundaki davacının yaralandığı, davacının vücut genel çalışma gücünü %66 oranında kaybettiği, 12 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak hesaplama sonucunda geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminat kalemlerinin bakiye limite garameten dağıtılması sonucunda, davacı lehine, 8.136,33-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 237.668,67-TL sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığı gerekçesiyle; “Davanın KABULÜ ile, 237.668,67-TL sürekli işgöremezlik tazminatı, 8.136,33-TL geçici işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 245.805,00-TL tazminatın 09/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı … vekili istinaf dilekçesinde; aktüerya hesaplamasında tazminat hesabının, maluliyet tespit raporunda ise müvekkilin maluliyetinin düşük hesaplandığını, her ne kadar hesaplama asgari ücret üzerinden yapılmış ise de, istinaf ve (muhtemel) Yargıtay aşamalarında geçecek sürede, maluliyete ve tazminata ilişkin hususlardaki itirazının kabulü halinde, yeniden aktüerya hesaplaması yapılması gerektiğinde, tazminatın yeni hesap tarihindeki asgari ücret verileri üzerinden yapılmasına ilişkin haklarını saklı tuttuklarını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde, başvuru sahibine 05/12/2017 tarihinde 64.195,00 TL maluliyet tazminatı ödemesi yapıldığını, müvekkil şirketin sorumluluğunun yapılan bu ödeme ile son bulduğunu, müvekkil şirketçe ibraname karşılığı ödeme yapıldığından, ilgili ibranamenin iptali için öncelikle ödeme tarihine göre hesaplama yapılması ile yapılan ödemenin “açıkça yetersiz” olduğunun ortaya konması gerektiğini, maluliyet raporunun Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmesi gerektiğini, aktüerya raporunda TRH 2010 tablosu ve 1,8 teknik faiz uygulanması gerekirken progressif rant yönteminin uygulanmasının isabetsiz olduğunu, müvekkil kurumca ödenen miktarın güncellenmiş halinin dikkate alınarak tazminattan düşümünün yapılması gerektiğini, böyle bir güncelleme yapılmadan ödenen tutar üzerinden bakiye limit değerlendirmesi yapıldığını, geçici iş göremezlik ödeneğinin teminat dışı olduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumuna yazı yazılarak, öncelikle söz konusu kaza nedeniyle davacı tarafa pesin sermaye değerli gelir bağlanıp bağlanmadığının, herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun sorulması, ödeme yapılması durumunda mükerrer ödeme olmaması adına, SGK tarafından ödenen miktarın tazminat bedelinden düşülmesi gerektiğini, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan taraf vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nın 111.maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Bu durumda, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme tarihi itibariyle davacının zararının ve hak kazanacağı tazminat hesabının ödeme tarihindeki verilere göre yapılması, hesaplanan bu bedel ile sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin KTK 111.maddede belirtildiği şekilde yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi, yeterli olduğunun tespiti halinde davacının maddi tazminat istemi yönünden davanın reddine karar verilmesi, yetersiz olduğunun tespiti halinde bu kez hesap tarihindeki verilere göre tazminat hesabı yapılması, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davacıya dava tarihinden önce yapılan ödeme tutarının, ödeme tarihinden tazminatların hesaplandığı tarihe kadar geçen süredeki işlemiş yasal faiziyle birlikte güncellenmiş değerlerinin, davacı için hesaplanan tazminatlardan düşülmesi suretiyle davacının gerçek zararının belirlenmesi gerekir.
Somut olayda anılan ilkelere göre davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme tarihi itibariyle davacının zararı hesaplanmamış ise de, davalı sigorta şirketi tarafından davacının % 20 maluliyet oranına göre ödeme yapıldığı, maluliyet oranının mahkemece % 66 olarak belirlendiği gözetildiğinde bu husus sonuca etkili görülmemiştir.
Diğer taraftan, ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa, bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ile yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davacı yana yapılan ödemeye, hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak (güncelleme), hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir.
Somut olayda, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davacıya yapılan ödemenin, ödeme günü ile destek tazminatının hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizinin de ödeme tutarı ile birlikte hesaplanan tazminattan indirilmesi gerekmekte olup, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin güncellenerek mahsup edildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, yerleşmiş Yargıtay uygulamalarında, güncellenmiş ödemenin poliçe limitinden değil toplam tazminattan indirilmesi gerektiği benimsenmiştir. Davadan önce yapılan ödemelerin hesaplanan tazminattan güncellenerek düşülmesi esası, parayı önceden alan ve bu dönem zarfında parayı kullanan davacı tarafın sebepsiz zenginleşmesini önleme amacına yönelik olup, ödenen faizlerin poliçe limitinden mahsup edilmesi mümkün değildir. Çünkü aksinin kabulü de; zarar görenlere eksik ödeme yapan sigorta şirketinin sebepsiz zenginleşmesine yol açacaktır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12/04/2016 tarih ve 2014/16471 Esas, 2016/4647 Karar sayılı ilamı) Bilirkişi raporu bu yönden de usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Maluliyet raporuna ilişkin olarak, davalı vekili istinaf dilekçesinde 20.02.2019 Tarihli Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiğini iddia etmişse de, kaza tarihi itibarıyla belirtilen yönetmelik yürürlükte bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf sebeplerine itibar edilememiştir.
Hesaplama yöntemine gelince, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmişti. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas, – 2020/8874 Karar. sayılı ilamı, 14/01/2021 Tarih 2020/2598 Esas. – 2021/34 Karar. sayılı ilamı).
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve anüite formülüne göre devre başı ödemeli belirli süreli rant esası (%1,8 teknik faiz) bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında davacının bakiye ömür süresinin TRH 2010 tablosu’na göre belirlenmesi, davacının bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek aktif ve pasif dönem tazminat hesabı yapılması gerekmekte olup, TRH 2010 tablosu ve progressif rant yöntemi kullanılarak düzenlenen hesap raporunun hükme esas alınmasında isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili geçici iş göremezlik zararlarından sigorta şirketinin sorumlu olmadığını sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumu’nda olduğunu ileri sürmüş ise de; davacının zararı ve zararın kapsamı 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesi gerekir. 6098 Sayılı TBK’nın 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş göremezlik zararlarının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları 2918 sayılı Kanun’un 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını, bedensel zararlardan sorumlu olan davalıdan talep edebilir. Öte yandan kaza tarihinde ve mahkemece verilen karar tarihinde KTK’nın 90. maddesinde Genel Şartlara atıf yapan kanuni düzenleme sonrasında Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderleri değildir. Ayrıca 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenleme de yer almamaktadır. 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri bu yasa kapsamı içerisinde bulunmadığından (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb.) davalı sigorta şirketi vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinafı da yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davalıdan alınması gereken 16.790,94-TL TL nisbi istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 4.197,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.593,20 TL harcın istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf eden taraflarca tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 04/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.