Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1224 E. 2023/1093 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1224 – 2023/1093
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1224
KARAR NO : 2023/1093

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2021
NUMARASI : 2019/696 Esas 2021/676 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 15/09/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/09/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 30/09/2019 tarihinde davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın, … plaka sayılı çekici ile karıştığı maddi hasarlı kaza sonrasında, aracın gerekli işaretlemeler ve önlemler alınmadan yolun orta şeridinde hareketsiz durduğu anda, aynı istikamette seyir halinde olan sürücü (destek) …’un sevk ve idaresindeki aracı ile önceden meydana gelen kazadan dolayı orta şeritte hareketsiz halde duran davalı tarafından sigortalı aracın arka sağ köşe kısmına, kendi aracının ön sol köşe kısımları ile çarpması neticesinde ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, bu kaza sonucu destek …’un vefat ettiğini, davacı …’un ölenin eşi, …’un ölenin oğlu, …’un ölenin babası, …’nin ise ölenin annesi olduğunu, desteğin ölümü nedeniyle davacıların mağdur olduklarını, kazanın meydana gelmesinde, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, zararlarından davalının sorumlu olduğunu, davalıya müracaat edilmesine rağmen zararlarının karşılanmadığını, ileri sürerek delillere göre fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla ölen …’un desteğinden yoksun kalmış olan davacılar için şimdilik 1.000,00 TL (eş … için 700,00 TL, çocuk … için 100,00 TL, anne … için 100,00 TL, baba … için 100,00 TL) maddi tazminat bedelinin temerrüt tarihi olan 29/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk dahil olmak üzere limit sınırları içerisinde davalı şirketten müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili ıslah dilekçesi ile; davacı … için 151.891,58-TL, davacı çocuk … için 24.567,69-TL, davacı anne … için 63.499,93-TL, davacı baba … için 25.139,97-TL destek tazminatı talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; davacıların, 2918 Sayılı Kanun’un 97. maddesi gereği davalı şirkete usulüne uygun başvuruda bulunmadıklarını, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, esas yönden ise davacının kusuru ve zararı kanıtlaması gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün ceza dosyası kapsamına göre kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, ölen kişinin anne ve babası için destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmiş ise de, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığının gerektiğini, sorumluluklarının sigorta limiti ile sınırlı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, kazanın meydana gelmesinde, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün %65 oranında, vefat edenin %35 oranında kusurlu olduğunun kusur raporu ile anlaşıldığı, 16/07/2021 tarihli … Yaşam Tablosuna ve “Progresif Rant Yöntemine” göre hesaplamanın yapıldığı aktüer bilirkişi raporuna göre ise; davacı eş …’un destekten yoksun kalma zararı karşılığında talep edebileceği tazminat tutarının 151.891,58 TL olduğu, davacı çocuk …’un destekten yoksun kalma zararı karşılığında talep edebileceği tazminat tutarının 24.567,69 TL olduğu, davacı anne …’nin destekten yoksun kalma zararı karşılığında talep edebileceği tazminat tutarının 63.499,93 TL olduğu, davacı baba …’un destekten yoksun kalma zararı karşılığında talep edebileceği tazminat tutarının 25.139,97 TL olduğu, davacıların sigorta şirketinin temerrüde düştüğü 29.11.2019’dan itibaren yasal faiz yürütülerek tazminat talebinde bulunabileceğinin bildirildiği, raporun karar vermeye elverişli olduğu, gerekçesi ile; “Davanın kabulüne; davacı … yönünden 151.891,58-TL, davacı … yönünden 24.567,69-TL, davacı … yönünden 63.499,93-TL, davacı … yönünden 25.139,97-TL destekten yoksun kalma tazminatının 29/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacılara verilmesine,” karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; bilirkişi raporundaki, bakiye ömür, kusur oranı, gelire ilişkin değerledirme ve tüm verilerin hatalı olduğunu, bu nedenle ek dava haklarının saklı olduğunu, mahkemece yasal faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davalı tarafından sigortalı aracın kamyonet olduğunu ticari faiz işletilmesi gerektiğini; mahkemenin kusura ilişkin itirazlarını değerlendirmeden karar verdiğini, ölenin kazanın meydana gelmesinde atfı kabil kusurunun bulunmadığını, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacılar tarafından müvekkiline usulüne uygun başvuru yapılmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise; mahkemece kusur raporuna yönelik itirazlarının değerlendirilmediğini, müvekkili tarafından sigortalı aracın, davaya konu kaza öncesinde başka bir kazaya karışarak yol ortasında sabit durduğu esnada kazanın meydana geldiğini, araç sürücüsünün reflektörü 15 m. ileriye koyarak başka bir kazaya sebebiyet vermemek için önlemleri aldığını, bunun da yeterli olmayacağını düşünerek, 3 kişi ile birlikte telefonlarının ışığı ile uyarı alanı oluşturduklarını, ayrıca tanık …’ın da, aracın dörtlü ikaz ışıklarının yandığını belirttiğini, müteveffanın aracının 45 metrelik fren izi de tespit edildiğini, bu durumun da aracın duramayacak kadar hızlı olduğunu kanıtlandığını, bu nedenle kusur raporunun karar vermeye elverişli olmadığını; yerel mahkeme kararında fahiş hesaplama hatası bulunduğunu, hesaplamanın progresif ranta göre değil %1,8 teknik faiz uygulanarak yapılması gerektiğini, ölenin müterafik kusurunun araştırılmadığını ve değerlendirilmediğini, ölenin anne ve babasının ölenden destek tazminatı talep etme haklarının bulunmadığını, eylemli destekliğin kanıtlanmadığını; anne ve babanın destek payının ülkemiz koşullarına göre yüksek olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklana ölüm nedeniyle, ölenin eşi, oğlu, annesi ve babası tarafından destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Olay tarihinde, gece saat:02.40 sıralarında, davacıların desteğinin sevk ve idaresindeki araç ile aydınlatmanın olmadığı otoyol üzerinde seyir halinde iken, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın karıştığı kaza nedeniyle yol ortasında durduğu sırada, sigortalı araca çarpması ile meydana gelen kazada vefat ettiği, kaza tespit tutanağı, olay yeri inceleme raporu, ceza soruşturması sırasında Adli Tıp Kurumu’nda alınan kusur raporu ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Meydana gelen kaza nedeniyle, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsü hakkında yapılan yargılamada, sanığın 2021 yılında vefatı nedeniyle davanın düşmesine karar verildiği UYAP incelemesinden görülmüştür.
Kaza tespit tutanağında kazanın meydana gelmesinde, davalı tarafından sigortalı araç sürücünün ve davacılar desteğinin kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu belirtilmişken, ceza soruşturması sırasında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 07/11/2019 tarihli raporda, kazanın meydana gelmemesinde alternatifli değerlendirme yapılarak, sigortalı araç sürücüsünün ikinci kazanın meydana gelmemesi için kısmen önlemlerin aldığının kabulü halinde tali, desteğin ise asli kusurlu olduğu; sigortalı araç sürücüsünün tedbir almaması halinde ise asli kusurlu olduğu, desteğin ise kusurunun olmadığının belirtildiği görülmüştür.
Mahkemece hükme esas alınan raporda da; kazaya ilişkin tanık beyanları, kaza tespit tutanağı ve mevcut deliller değerlendirerek, kazanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporunda açılanan birinci alternatifte açıklanan şekilde olduğu kabul edilerek, kazanın meydana gelmesinde, gece vakti, aydınlatmanın olmadığı yolda kaza yapan sigortalı araç sürücüsünün KTK ve Yönetmelik hükümlerine göre ikinci kazanın meydana gelmemesi için yeterli önlemleri almadığından tali %35 oranında, meydana gelen ilk kaza sonrası yol üzerinde durmakta olan araca, sevk ve idaresindeki araç ile çarpan davacıların desteğinin ise hızını mahal şartlarına uydurmaması ve gece far ışığı altındaki görüşüne uydurmaması sonucu önünde aynı istikamette önceden meydana gelen kaza nedeniyle orta şeritte bulunan ve dörtlü ikaz lambası yanan kamyoneti zamanında fark etmeyerek, 45 m. fren tedbirine rağmen çarpması nedeniyle asli %65 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, tanık ve sigortalı araç sürücüsünün beyanları da değerlendirilmek suretiyle tanzim edilen rapor yeterli görülerek davanın esası hakkında karar verilmiştir.
Öncelikle; yerel mahkeme kararının gerekçesi kısmında kusur ve aktüer bilirkişi raporuna yönelik olarak özetlemesinde kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün %35 oranında, desteğin %65 oranında kusurlu olduğu açıkça belirtilmiş iken, aktüer hesaplamada bu oran üzerinden yapılmışken, gerekçe kısımında sigortalı sürücünün %65 oranında, desteğin %35 oranında kusurlu olduğuna göre hesaplama yapıldığı belirtilmiş olması doğru değil ise de, bu yöndeki tespitin maddi hata niteliğinde olduğu anlaşıldığından sonuca etkili görülmemiştir.
1-Davalı vekili tarafından müvekkiline KTK’nın 97. maddesine uygun başvuru yapılmadan davanın açıldığını ileri sürmüş ise de, davacıların dava açmada önce davalıya yazılı müracaatı bulunmasına ve davalı tarafından ödeme yapılmaması sonucu eldeki davanın açılmış olmasına göre davalı vekilinin, dava şartı yokluğuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2-Davacılar vekili ve davalı vekili kusur raporunun uygun olmadığını belirterek kararı istinaf etmişler ise de; davacılar desteğinin orta şerit üzerinde kaza nedeniyle duran araca çapması ile kaza meydana gelmiş olup, kazanın gece yarısı, aydınlatmanın olmadığı otoyol üzerinde ve orta şerit üzerinde meydana gelmiş olmasına, desteğin aracın hızını gece farı ışığı altındaki görüşüne uydurması gerekirken, tespit edilen fren izine ve çarpma şiddetine göre hızını yol ve görüş durumuna uydurmadığının sabit olmasına, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsününde ilk kaza sonrasında dörtlü flaşörleri yaktığı tanık beyanları ile anlaşılmış ise de alınan önlemin, yolun özelliği de nazara alındığında yolda seyreden araçları zamanında uyaracak mahiyette olmamasına, Yönetmeliğe uygun mesafeye reflektör konulmamış olması nedeniyle kaza sonrası her türlü tedbirinin alındığının kabulünün mümkün olmamasına, Kaza Tespit Tutanağında ve Ceza Kovuşturmasında alınan kusur raporlarında da sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunun kabul edilmiş olmamasına, mahkemece alınan kusur raporu, kazanın oluş şekline, dosyadaki delil durumuna uygun bulunduğundan, ayrıca desteğin, zararın meydana gelmesine yahut artmasına neden olduğuna yönelik müterafik kusuru bulunduğuna yönelik delil de bulunmadığından davacılar vekilinin ve davalı vekilinin kusur raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülememiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, aktüer hesaplamanın … Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresi tespit edilerek, Progresif Rant Yöntemi uygulanarak yapılmış olmasının Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından “gerçek zarar” hesabında kabul edilen hesaplama yöntemine uygun olmasına, davalı sigorta şirketinin de KTK’nın 90. maddesi gereğince sigorta limiti ile sınırlı olarak TBK hükümleri ve Yargıtay 4 Hukuk Dairesi içtihatlarına göre belirlenecek “gerçek zarar” ile sorumlu olmasına, yapılan hesaplamada hata bulunmamasına, davacıların ölene yakınlıkları nazara alındığında aksine bir delil de olmamasına göre ölenin davacılara destek olduğunun mahkemece kabul edilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamasına, kazaya karışan araç kapalı kasa kamyonet ise de kullanım şeklinin “hususi” olması nedeniyle yasal faize hükmedilmiş olmasının isabetli olmasına, göre; davacılar vekilinin ve davalı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin ve davalı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılardan alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalıdan alınması gereken 18.108,92 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 4.550,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.558,92 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf edenler tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 15/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.