Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1221 E. 2023/1128 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/1221 – 2023/1128
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1221
KARAR NO : 2023/1128

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2021
NUMARASI : 2020/576 Esas 2021/758 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 20/09/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/09/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 27/07/2019 tarihinde davalı …’ün sevk ve idaresindeki… plakalı aracı ile aday sürücü olması ve aracı hızlı kullanması nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybederek 50 cm yüksekliğindeki beton orta refüje çarparak karşı istikamete geçerek müvekkili …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, bu kaza neticesinde müvekkillerinin ağır şekilde yaralandıklarını, kazanın oluşumunda davalı sürücü …’ün tam kusurlu ve sorumlu olduğunu, müvekkilinin ise hiçbir kusuru bulunmadığını, kaza tespit tutanağında da; “Yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazasında sürücü … 2918 sayılı KYT Kanununun 56/1-a kuralını ihlalden asli kusurlu olduğu, sürücü …’ın ise bu kazanın oluşumunda kural ihlalinin olmadığı..” tespiti yapıldığını, davalı … hakkında taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan kazanın oluşumunda kusurlu ve sorumlu olduğu ve cezalandırılmasına karar verildiğini, davalı …’ün ise araç maliki olarak müvekkillerinin zararından sürücü ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğunu, … plakalı aracın davalı sigorta şirketine ihtiyari mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu, ihtiyari mali mesuliyet sigortası manevi tazminat teminatı sağlandığından sigortanın diğer davalılar ile birlikte zarardan sorumlu olduğunu, müvekkillerin gerçekleşen bu kazada ağır şekilde yaralandığını ve malul kaldığını, müvekkili …’ın kazada ağır şekilde yaralandığını ve uzun süre tedavi gördüğünü, polis memuru olan müvekkilinin kaza nedeniyle elini kullanamaz hale geldiğini, pasif memurluğa geçerek masa başında çalışmak zorunda kaldığını, maluliyet raporunun mevcut olduğunu, maluliyetinin müvekkilinin hayatını alt üst ettiğini, müvekkilinin elini kullanamamasının hayatı boyunca sıkıntı yaşamasına, bir başkasının yardımına muhtaç olmasına ve bu nedenlerle de müvekkilin manevi açıdan yıpranmasına neden olacağını, kazada yolcu olarak bulunan …’ın geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı olarak kafasından yaralandığını, saç derisinden başlayıp sağ kaşı geçecek şekilde yüzünde sabit iz meydana geldiğini, polis olmak isteyen müvekkilinin alnında büyük bir sabit iz kalması nedeniyle polislik hayallerinin sona erdiğini, maluliyet raporunun bulunduğunu, müvekkili …’ın dava konusu trafik kazasında dişlerinin kırıldığını ve ön dişlerinin döküldüğünü, beslenme gibi gündelik basit bir işin bile adeta işkenceye dönüştüğünü, maluliyet raporunun da bulunduğunu, müvekkili …’ın halen tedavisinin bitmediğini, dökülen dişlerinin 18 yaşına kadar yerine yapıştırıldığını ancak 18 yaşından sonra implant tedavisine başlanabileceğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.08.2016 tarihli kararında “…küçük çocuklarının iki ameliyatla iyileşmemiş olması ve üçüncü ameliyata gerek duyulması olayında olduğu gibi, yeni ve artan masrafların yapılması gerekeceğinden hâkim, gerçek zarar miktarını halin olağan gelişimine ve zarara uğrayan tarafın yaptığı tedbirleri göz önüne alarak, adalete uygun şekilde tayin zorundadır. ” kararının tazminat hesaplanırken dikkate alınmasını talep ettiklerini, müvekkili …’ın gerçekleşen kazada … plakalı aracın sürücüsü olduğunu, tüm dikkat ve özeni göstermesine rağmen eşinin ve çocukların malul kalmasına neden olacak kaza gerçekleştiğini, kazanın şokunu uzun süre atlatamadığını, eşinin ve çocukların ağır yaralanmasına şahit olan müvekkilin ruhi ve asabi bütünlüğünün bozulduğunu, kazadan sonra çocuklarının ve eşinin sağlık sorunlarıyla ilgilendiğini ve halen ilgilenmeye devam ettiğini, müvekkili …’ın kazanın gerçekleştiği tarihte henüz 7 yaşında olduğunu, kaza nedeniyle babasının ve kardeşlerinin sağlık sorunlarına şahit olan müvekkilinin halen arabaya binmeye korktuğunu, küçük yaşta bunlara şahit olmasının psikolojisini derinden etkilediğini, kazadan sonra uykuda konuşma, kabus görme gibi uyku bozuklukları oluştuğunu, tek başına uyuyamaz hale geldiğini, müvekkillerinin bu denli ağır bir kaza geçirmesi ve sonrasında bir türlü bitmeyen sağlık sorunları ile uğraşmaları nedeniyle adeta psikolojilerinin yerle bir olduğunu, kaza nedeniyle müvekkillerin ruhi ve asabi bütünlüğünün ağır şekilde ihlal edildiğini, kazadan sonra davalı sürücü ve araç malikinin müvekkillerine hiçbir konuda destek olmadıklarını, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alamadıklarını, tüm bu nedenlerle; … için 10.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 27/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, … için 3.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 27/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, … için 30.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 27/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, … için 54.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 27/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, … için 3.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 27/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, müvekkili şirketçe dava konusu trafik kazasına karışan aracın ihtiyari mali mesuliyet sigortası poliçesi tanzim edildiğini, müvekkili şirketin maddi tazminat bakımından herhangi bir sorumluluğu olmadığını, kazaya karışan… plakalı aracın kasko poliçesi tanzim edildiğini, kasko poliçesi ile sigortalının aracının uğrayacağı maddi zararların teminat altına alındığını, bununla birlikte kasko poliçesine ek ihtiyari mali mesuliyet sigortası ile her ne kadar 3. kişilerin uğrayacağı zararlar teminat altına alınabilmekteyse de, işbu ihtiyari mali mesuliyet teminatı ancak trafik poliçesi hadlerinin aşıldığı durumlarda devreye girebileceğini, kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere kusur oranlarının tespiti gerektiğini, dava dilekçesindeki iddiaların soyut, delillendirilmemiş ve birkaç cümlelik bir iddiadan ibaret olup, talep edilen tazminat miktarının da fahiş olduğunu, gerek Medeni Kanun’un 6. maddesi gerekse haksız fiillerde ispat yüküne ilişkin Borçlar Kanunu’nun 50. maddesi davacıya (i) zarara uğradığını, (ii) zararının miktarını, (iii) failin kusurlu olduğunu ve (iv) haksız fiil ile zarar arasında illiyet bağı bulunduğunu ispatlama yükünü yüklemekte olduğunu, davacının bunlardan tek birini bile ispatlayamazsa davasının reddedilmeye mahkum olduğunu, manevi tazminatın kişinin uğradığı elem ve ızdıraba karşılık verilecek bir tür giderim olduğunu, zenginleştirme amaçlı olmaması gerektiğini, istenen manevi tazminat miktarının kabulünün hukuken mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle beraber, bir an için davanın haklı olduğu varsayılsa bile, müvekkili şirketin faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, aleyhlerine hüküm kurulması halinde müvekkili Şirketin dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faizle sınırlı olarak sorumlu tutulabileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde; davacıların iddialarının haksız, hukuka aykırı ve gerçek dışı olduğu gibi; talep ettikleri manevi tazminat tutarının da fahiş olduğunu, davacıların, tazminatı bir zenginleşme aracı olarak gördüklerini, öncelikle, davacıların sunduğu bilgi ve belgelerin hiçbiri kusur oranının belirlenmesinde yeterli olmadığı gibi maluliyet oranlarına ilişkin raporların da nihai olmayıp soyut ve yoruma açık olduğunu, ayrıca, davacıların dayanak gösterdiği ceza dosyasında sayın mahkemeyi bağlayan tek konunun, ceza yargılamasının sonucu olduğunu, ceza yargılamasının sonucunda, davalı müvekkili …’ün 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, kaldı ki, ceza yargılamasında müvekkilinin suçunun kasten işlemediğinin açık olduğunu, kazanın oluşunun, müvekkilinin stajyer sürücü olması ve hız yapması sebebiyle değil; önüne orta refüjden kedi atlaması sonucunda direksiyon ve fren tedbirine başvurup direksiyonu sağa kırması, bu sefer önüne ağaç gelmesi ve ağaca çarpmamak için direksiyonu sola kırması nedeniyle direksiyonu toparlayamayıp karşı şeride geçmesi ve karşı şeritte davacılara ait araç ile çarpışması ile oluştuğunu, davacıların, müvekkilinin tam kusurlu ve sorumlu olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacıların soyut iddiaları sonucundan talep ettikleri 100.000,00-TL tutarlı fahiş manevi tazminat ile; kanunun emredici hükmü olan tazminat ile zenginleşilmemesi ilkesine aykırı davrandığını, kusur oranlarının ve maluliyet oranlarının tespiti için hem Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden rapor alınması gerektiğini, ayrıca, davalı müvekkillerinin sigorta-kasko poliçesi gereği davalı sigorta şirketinin manevi tazminat miktarından sorumlu olduğunu, her hâlükârda zamanaşımı def’inde bulunduklarını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas dairesi Başkanlığının 16/02/2021 tarihli raporunda; davalı Sürücü …’ün %100(yüzdeyüz) oranında kusurlu olduğu, davacı Sürücü …’ın kusursuz olduğunun bildirildiği, Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 19/03/2021 tarihli raporunda; davacı …’ın 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Çalışma Gücü vc Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” ile ekindeki cetveller esas alınmak kaydıyla mevcut bulgular değerlendirildiğinde çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının %3,1 (yüzdeüçvirgülbir) olduğu tıbbi iyileşme süresinin 3 (üç) aya kadar uzayabileceği;davacı …’ın 11/10/2008 tarih ve 27021 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ve ekindeki cetveller esas alınmak kaydıyla iş gücü kaybı oranı hesaplandığında, çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı uranının %3,3 (yüzdeüçvirgülüç) olduğu, sekel halini aldığı ve sürekli olduğu, kaza nedeniyle kişinin bakıcı ihtiyacının bulunmadığı, tıbbi iyileşme süresinin 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceği, davacı …’ın 11/10/2008 tarih ve 27021 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre mevcut bulgular değerlendirildiğinde, 27/07/2019 tarihli kazaya bağlı çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının %8,1 (yüzdesekizvirgülbir) olduğu, bu oranın implant için belirlenen yaş olan 18 yaşına kadar geçerli olduğu, kaza nedeniyle kişinin bakıcı ihtiyacının bulunmadığı, tibbi iyileşme süresinin 1 (bir) aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, davalı sigorta şirketi yönünden poliçe incelendiğinde 09/05/2019-09/05/2020 tarihlerinde geçerli genişletilmiş kasko poliçesinin bulunduğu manevi tazminat klozunun bulunduğu limitinin 100.000TL olduğu , davacı…’ın araç sürücüsü olduğu eşinin ve çocuklarının yaralanmasına şahit olduğu, davacı …’ın kaza tarihinde 7 yaşında olduğu kaza anında araç içerisinde yolcu olarak bulunduğu ailesinin sağlık sorunlarının kaza sebebiyle oluşması sebebiyle üzüntü ve acı çektiği düşünülerek manevi tazminat talebine hak kazandığı, davacı … ve …’ın kaza sebebiyle maluliyetinin bulunduğu bu kapsamda sağlık sorunları sebebiyle üzüntü ve acı çektiği düşünüldüğü manevi tazminat şartlarının oluştuğu kanaatine varıldığı bu kapsamda, tarafların kusur oranları, dosya kapsamında yapılan ekonomik sosyal durum araştırmaları, paranın günümüz şartlarında alım gücü nazara alınarak yapıldığında davacı … için 3.000,00-TL, davacı … için 5.000,00-TL, davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 2.000,00-TL, davacı … için 1.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 27/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan(davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limitleri dahilinde), davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 14/07/2021 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, kazanın oluşumunda davalı sürücünün kusurlu olduğu, hükmedilen miktarın yetersiz olduğunu, karşı vekalet ücreti de değerlendirildiğinde, hükmedilen miktarın manevi zararı gidermekten son derece uzak olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Hükmolunan manevi tazminat miktarına ilişkin olarak, manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır.(HGK 23/06/2004, 13/291-370) Zira TMK’nın 4. maddesindeki Kanunun hâkime takdir yetkisi tanıdığı hallerde hâkimin, hukuka ve hakkaniyete göre tazminata hükmetmesi gerektiğini öngörmektedir. Belirtilen bu hususlar, özellikle maluliyet oranları, paranın satın alma gücü, davacıların kusurunun bulunmaması dikkate alındığında davacılar için hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar lehine takdir olunan manevi tazminatın yetersiz olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere karar kaldırılmış olup, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile Davacı … için 5.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 2.500,00 TL, davacı … için 1.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 27/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan(davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limitleri dahilinde), davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 14/07/2021 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, istinaf konusu yapılmayan kısımlar baki kalmak üzere, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 12/10/2021 tarihli, 2020/576 Esas – 2021/758 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; Davacı … için 5.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 2.500,00 TL, davacı … için 1.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 27/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan(davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limitleri dahilinde), davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 14/07/2021 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara verilmesine
Fazlaya dair istemin reddine,
2-Alınması gereken 2.664,09 -TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 341,55-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.322,54- TL karar ve ilam harcının, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacılar tarafından yatırılan 341,5- TL peşin harç, 54,40 TL başvuru harcı ve 7,80 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 403,75 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
3- Zorunlu arabuluculuk nedeniyle 2020 yılı Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.320,00 TL’nin kabul oranına göre hesaplanan 514,8 TL sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına, 805,2 TL sinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacıların kendilerini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul oranına göre takdir ve hesap edilen; davacı … için 5.000,00 TL, davacı … için 9.200,00 TL, davacı … için 9.200,00 TL, davacı … için 2.500,00 TL, davacı … için 1.500,00 TL vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine,
5-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden; davalıların kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle; karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 10/2 maddesi gereğince reddedilen miktara göre hesap edilen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan, 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan, 2.500,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan, 1.500,00-TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalılara ödenmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen 244,20 TL tebligat ve posta gideri ile 1.650,00 TL adli tıp fatura gideri olmak üzere toplam 1.894,20 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 738,66 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, artan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN;
1-Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının ve istinaf başvuru harcının talep halinde davacılara iadesine,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan 100,1-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
3-Başvuran tarafca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısım var ise HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 20/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.