Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1215 E. 2023/1125 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1215 – 2023/1125
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1215
KARAR NO : 2023/1125

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/09/2021
NUMARASI : 2020/562 Esas 2021/539 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 20/09/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/09/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların desteği olan …’ ün kullandığı ve davalıya sigortalı … plaka sayılı aracın neden olduğu trafik kazası sonucu 02/09/2012 tarihinde öldüğünü, diğer hak sahipleri tarafından Konya Ticaret Mahkemelerinde açılan dava ile ilgili olarak verilen kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesince “diğer hak sahipleri gözetilmeksizin hesaplama yapan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı” gerekçesi ile bozulduğunu, Konya’da açılan davanın tarafı olmayan ve bozma ilamında isimleri geçen davacı hak sahiplerinin de ölüm olayı nedeni ile ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek, ölenin anne ve babası olan davacıların her biri için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL destekten yoksun kalma alacağının kaza tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Konya Mahkemelerinde dava açan diğer hak sahipleri için bozulan mahkeme kararı öncesinde verdikleri teminat mektubunun paraya çevrilmesi sureti ile poliçe limitini aşar şekilde ödeme yaptıklarını, bu ödeme ile sorumluluklarının sona erdiğini, ölenin kusurunun bilirkişi raporu ile belirlenmesi gerektiğini, sürücünün alkollü olması nedeni ile ölenin mirasçılarına rücu haklarının doğduğunu, bu halde alacaklı olan davacıların aynı zamanda rücu talebinin karşı tarafı olacakları için davacı ve davalı sıfatları birleştiği için talep haklarının olmadığını, ölenin davacılara destek olduğunun kanıtlanması gerektiğini, hesaplama yapılır iken aile nüfus kaydı incelenip başkaca hak sahibi olup olmadığı belirlenip, var ise bu hak sahiplerinin de hesaplamada dikkate alınması gerektiğini, kendilerinin ancak gerçek zararı ödemekle yükümlü olduklarını, olay tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacıların desteği olan dava dışı … adına trafikte kayıtlı olup aynı kişinin kullandığı … plaka sayılı araç için davalı tarafından 20/06/2012 tarihinde zorunlu trafik sigorta poliçesi düzenlendiği, sigortalı aracın 02/09/2012 tarihinde kayıt malikinin idaresinde yol yapımı nedeni ile bölünmüş yol olmaktan çıkarılan yol bölümüne geldiğinde dikkatsizlik sonucu karşı yönden gelen araçların kullandığı yol bölümüne girdiği, karşı yönden ve kendi seyir şeridinde hareket halinde olan … plaka sayılı araç ile çarpışarak kazaya neden olduğu, bu kaza sonucu davacıların çocuğu ve destekleri olan …’ün öldüğü, davacıların desteği ve sigortalı araç sürücüsü …’ın karşı yönden gelen araçların kullandığı yol bölümüne girmek sureti ile tam kusurlu olacak şekilde, kazaya katılan karşı araç sürücüsünün ise kendi şeridinde seyir halinde olduğu için kusursuz olarak kazaya neden olduklarının kabul edildiği, kaza sonucu ölenin eşi ve çocukları tarafından Konya 2.Asliye Ticaret Mahkemesinde destekten yoksun kalma zararlarının tahsili için dava açıldığı, davanın kabulü sonrası karar ile ilgili olarak Yargıtay 17.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2018/3074 Esas – 2020/151 Karar sayılı kararı ile “ölenin eş ve çocuğu dışında başkaca hak sahipleri bulunup, bu kişiler dikkate alınmaksızın hesaplama yapılıp karar verilmesi yasaya aykırı” görülerek kararın bozulması yoluna gidildiği, bu kez aynı mahkemenin 2020/190 Esas numarasına kaydı yapılan davası ile ilgili olarak bilirkişiden 06/08/2020 tarihli rapor alındığı, rapor ile ölenin eşi …’nin 151.339,93-TL, ölenin oğlu …’in 7.471,61 TL, ölenin babası ve davamızın davacısı …’in 35.423,61 TL, ölenin annesi ve davacımız olan …’ın ise 40.764,85 TL destekten yoksun kalma zararı talep hakları olduğunun hesaplandığı, eldeki dava ile, ilk davada davacı olmayan fakat ölüm nedeni ile hak sahibi olan ve ölenin annesi ve babası için mahkemeden talepte bulunulduğu, mahkemece bilirkişiden 24/02/2021 tarihli rapor alındığı, somut olayda kaza tarihindeki sigorta genel şartları da dikkate alındığında, yargılama sırasında hükme esas alınan kusur raporuna göre davacıların desteğinin tam kusuru sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu desteğin vefat ettiği, davacılarının üçüncü kişi konumunda olduğu, davadan önce davacılar için ödeme yapılması isteğinde bulunulmadığı için davalı yönünden temerrüdün dava tarihinde başlayacağı, sigortalı aracın hususi nitelikli olması nedeni ile talep edilebilir faizin türünün ise değişen oranlı yasal faiz olması gerektiği gerekçesiyle; ” Davacı … için 27.596,99 TL, davacı … için 34.964,28 TL destekten yoksun kalma alacağının 30/10/2020 dava tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp adı geçen davacılara ödenmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; huzurdaki davada alacaklı borçlu sıfatı birleşmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kazaya karışan sigortalı aracın hem sürücüsü hem de işleteni olan müteveffa …’ün sevk ve idaresindeki sigortalı aracıyla seyir halinde iken alkollü olduğunu, nitekim dosya içerisinde de yer alan evraklardan anlaşılacağı üzere müteveffa sürücünün 390 mg etanol (alkol) bulunduğunun tespit edildiğini, müteveffa sürücü …’ün alkollü bir şekilde araç kullanarak kazanın oluşumuna sebep olduğu için müvekkil sigorta şirketinin müteveffanın mirasçılarına rücu hakkı doğduğunu, alacaklı ve borçlu sıfatının tek kişide birleşmesi halinde Türk Borçlar Kanunu uyarınca borç sona ereceğinden davanın reddi gerektiğini, müteveffanın eşi … … tarafından müvekkil şirket aleyhine açılan tazminat davasında sunulan teminat makbuzu bozulmuş olup tüm poliçe limitinin tükendiğini, müteveffanın eşi … … 15.09.2014 tarihinde müvekkil şirket aleyhine destekten yoksun kalma tazminatı talepli maddi zararına ilişkin dava ikame ettiğini, Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yapılan 2014/1028 E. – 2017/61 K. sayılı yargılama neticesinde yerel mahkeme müvekkil şirket aleyhine poliçe teminat limitinin tamamı olan 225.000,00-TL tazminatın davacıya verilmesine karar verdiğini, yerel mahkeme kararına istinaden önce istinaf yoluna daha sonra temyiz yoluna gidildiğini, yüksek mahkeme tarafından temyiz incelemesi sonuna kadar icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, yüksek mahkeme tarafından yapılan inceleme neticesinde müteveffanın anne ve babasının sağ olduğu, kızı … …’ün ise nüfus kaydının kapalı olduğu tespit edildiğini ve müteveffanın kızı … …’ün kapalı kaydının açtırılarak dairenin yerleşik içtihatlarına göre destek payları esas alınmak suretiyle, davacı … …’ün talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi için bilirkişiden ek rapor alınarak rapor sonucuna göre karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak yerel mahkeme kararı bozulmuş ve yeniden görülmek üzere yetkili mahkemesine geri gönderildiğini, ancak davacı tarafından dosyaya sunulan ve poliçe teminat limitinin tamamı tutarında olan 364.000,00-TL tutarında teminat mektubunun bozulduğunu ve tüm teminatın mahkeme kararı neticesinde tükendiğini, müvekkil şirket açısından işbu davaya sebebiyet veren kaza sebebiyle herhangi bir sorumluluğu kalmadığını, yerel mahkeme kararında dava konusu kazaya ilişkin olan bir diğer yargılamada yer alan Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen yargılamada hükme esas alınan ve Yargıtay bozma ilamında davacı lehine kazanılmış hak oluşturduğu görülen 11.07.2016 tarihli bilirkişi raporunda esas alınan müteveffanın aylık kazancının asgari ücretin 1,85 katı olduğu gerekçesi ile yasal asgari ücretin 1.85 katı üzerinden hesaplama yapılmış ise de işbu hususun kabul edilemeyeceğini, hesaplamanın asgari ücret üzerinden yapılması gerekmekte olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava trafik kazası neticesinde, ZMSS ile sigortalı araç sürücüsünün vefatı nedeniyle, desteğinden mahrum kalan davacılar tarafından, vefat edenin sürücüsü olduğu araç sigortacısından destekten yoksun kalma nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Davacıların çocuğu olan müteveffa … yönetiminde bulunan araç davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigortalıdır. Müteveffa aracın sürücüsü olup, tek taraflı olarak meydana gelen kazada %100 oranında kusurludur. Kaza 03/09/2012 tarihinde meydana gelmiş olup, ZMSS poliçesi 20/6/2012-20/6/2013 vadelidir. ZMSS Genel Şartlarındaki değişiklik 01.06.2015 tarihinde, KTK’nın 90. ve 92. maddelerinde yapılan değişiklik ise 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Kaza, müteveffanın tam kusuru ile meydana gelmiş olup, davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla açtıkları davalarda; ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağına; dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceğine; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağına dair HGK’nın 15/06/2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 kararı, HGK’nın 22/02/2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 kararı ile yerleşik yargı uygulamaları doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapan ilk derece mahkemesi kararında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Somut olayda müteveffa yönetimindeki aracın trafik poliçesinin düzenlendiği tarih ile kaza tarihi, ZMSS Genel Şartlarındaki ve Karayolları Trafik Kanunundaki değişiklikten önce meydana geldiğinden ZMSS Genel Şartları ile değişik KTK’nın ilgili hükümlerinin olayda uygulanma durumu da bulunmamaktadır.
Poliçe limitinin tükendiğine ilişkin istinaf sebeplerine gelince, İİK’nın 40. maddesinde; “Bir ilam hükmü….Yargıtayca bozulup da aleyhine icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilam ile tahakkuk ederse ayrıca hükme hacet olmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline iade olunur. ” hükmü yer almakta olup, davalı sigorta İİK’nın 40. maddesine göre fazladan ödediği miktar yönünden icra müdürlüğüne başvurarak icranın iadesini sağlayabileceğinden limitin tükendiğine ilişkin istinaf sebeplerine de itibar edilememiştir.
Gelire yönelik olarak ise, diğer hak sahipleri tarafında açılan davada ücretin asgari ücretin 1,85 katı kabul edildiğinden bu hususun güçlü delil sayılacağı ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf sebeplerine de itibar edilememiştir.
Açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … Sigorta Şirketi’nden alınması gereken 4.273,56 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 1.068,39 TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 3.205,17 TL harcın anılan davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı … Sigorta Şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf başvuru harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı … Sigorta Şirketi tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde anılan davalıya iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 20/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.