Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1212 E. 2023/1240 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1212 – 2023/1240
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1212
KARAR NO : 2023/1240

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/06/2021
NUMARASI : 2016/414 Esas 2021/395 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 11/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı … adına trafikte kayıtlı olup diğer davalı …’in kullandığı, davalı sigorta şirketi tarafından Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi düzenlenen …plaka sayılı araç ile davacının kullandığı … plaka sayılı aracın 03/11/2014 tarihinde neden oldukları trafik kazası sonucu davacının yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla geçici iş gücü kaybı için 100,00 TL, ikame araç için 100,00 TL, şoför ücreti için 1.000,00 TL, tedavi ve yol giderleri için 300,00 TL ve sürekli çalışma gücü kaybı için 100,00-TL olmak üzere toplam 1.600,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 50.000,00-TL manevi tazminatın gerçek kişi davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; Davacının yaralanması ve hasar ile sonuçlanan kazaya katıldığı ileri sürülen araç için kendileri tarafından sigorta poliçesi düzenlendiğini, maluliyet kayıp oranı ve kusur dağılım raporlarının uzman bir kuruluştan alınması gerektiğini, SGK tarafından yapılmış ödeme var ise bunun davacı alacağından mahsup edilmesini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde; kaza ile talep edilen alacak türleri arasında neden sonuç ilişkisi olduğunun, davacıda geçici ve sürekli çalışma gücü kaybı oluştuğunun kanıtlanması gerektiğini, davadan önce yaptıkları 2.000,00-TL ödemenin dikkate alınmasını manevi tazminatın fahiş olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacı … … plaka sayılı ticari aracı ile 03/11/2014 tarihinde Tunus caddesi üzerinde bulunan tünele girdiği sırada davalı …’in kullandığı …plaka sayılı aracı ile tek yönlü trafiğe açık Tunus Caddesine ters yönden girerek davacının seyir halinde olduğu tünel içerisinde davacının kullandığı araca çarparak davacının yaralanması ve aracının hasarlanması ile sonuçlanan trafik kazasına neden olduğu, olayda 21/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği gibi davacının kendisine ait araç ile trafik kuralı ihlali olmaksızın seyir halinde olması nedeniyle kusursuz olacak şekilde, davalı …’in ise alkollü olarak araç kullanıp tek yönlü trafiğe açık caddeye ters yönden girerek %100 kusurlu olacak şekilde kazaya neden olduğu, davacının taleplerinden birinin de geçici ve sürekli çalışma gücü kaybından kaynaklanan zararlarına ilişkin olduğu için bu amaçla kaza tarihi olan 03/11/2014 tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşleri Yönetmeliği’ne göre Gazi Üniversitesi tarafından düzenlenen 01/03/2017 tarihli raporda davacının olay nedeniyle sürekli çalışma gücü kaybı oluşmadığı, yaralanmaların 90 günde iyileşeceğinin belirtildiği, davacı tarafın itirazı üzerine aynı yönetmelik hükümlerine göre hazırlanan 11/06/2019 tarihli olup, ATK 2. İhtisas Kurulu’nun düzenlediği raporda da davacıdaki yaralanmaların sürekli çalışma gücü kaybı oranı oluşturmayıp 3 ayda iyileşecek şekilde geçici iş göremezlik halinin gerçekleştiğinin belirtildiği, davacının ilk talebi sürekli iş göremezlik zararına ilişkin olup her iki rapor ile davacıda olaya bağlı olarak sürekli çalışma gücü kaybı oluşmadığı için dava dilekçesinde bu amaçla talep edilen 100,00 TL sürekli iş göremezlik alacağı isteğinin reddi gerektiği, davacının bir diğer talebi geçici iş göremezlik alacağına ilişkin olup, her iki raporda davacının kaza nedeniyle 90 gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığı belirtildiği için bu alacağının hesaplanması için bilirkişiden rapor alındığı, davacının taleplerinden birinin de kaza nedeniyle perte ayrılan aracı için yeni bir araç temin edilinceye kadar geçecek süre için elde etmekten mahrum kaldığı gelire ilişkin olup, bu amaçla makine mühendisi bilirkişiden rapor alındığı, bilirkişi her ne kadar yeni bir araç temini için geçecek sürenin 15 gün olduğunu, her bir gün için 120,00 TL gelir kaybı oluşacağını, bu durumda talep edilebilecek gelir kaybının 1.800,00 TL olması gerektiğini hesaplamış ise de; davalıların itirazı üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan yazıya verilen cevapta 03/11/2014 tarihinde kaza meydana geldikten sonra davacının 12/11/2014 tarihinde kazadan 9 gün sonra yeni bir ticari araç satın alıp, adına tescil ettirdiği anlaşılmakla davacının yeni bir araç temini için geçen 9 günlük süreye karşılık bilirkişi tarafından belirlenen bir günlük gelir kaybı 120,00 TL olarak dikkate alınıp, mahkemece yapılan hesaplamada bu zarar için davacının talep edebileceği alacağının (9 x 120,00 = 1.080,00 TL) 1.080,00 TL olduğunun hesaplandığı, davacının bir diğer talebi geçici iş göremezlik süresi olan 90 gün içerisinde kendisi araç kullanamadığı için başka sürücü çalıştırmış olması nedeniyle bu sürücülere ödediği ileri sürdüğü zararlarına ilişkin olduğu, davacının 90 gün iyileşme süresi içerisindeki yeni bir araç temin etmesi için geçen 9 günlük süreye ilişkin alacağı yukarıda ayrıca belirlendiği için 90 günlük süreden yeni bir aracın temin için geçen 9 günlük süre indirildikten sonra kalan 81 gün içerisinde yeni aldığı aracının sürücü temin etmek suretiyle çalıştırdığı tartışmasız ve bu nedenle yaptığı giderin talep edilmesi mümkün olup, 09/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda bu amaçla çalıştırılacak bir şoför için günlük 60,00 TL ödeme yapılması gerekmekle davacının talep edebileceği alacağının (81 x 60,00 = 4.860,00 TL) 4.860,00 TL olduğunun mahkemece hesaplandığı, davalı gerçek kişiler tarafından davacıya davadan önce 2.000,00 TL ödeme yapıldığı tarafların kabulünde olup, davacı başlangıçta bu 2.000,00 TL’nin aracında oluşan hasar bedeli karşılığı ödendiğini söylemekle birlikte davacı vekili 16/12/2019 tarihli duruşmada bu ödemenin perte ayrılan araç yerine yeni bir araç alımı için geçen süre içerisinde oluşan zararlarına karşılık yapıldığını belirttiği için bu ödemenin yeni bir araç temini için geçen 9 günlük süreye ilişkin gelir kaybı olarak belirlenen 1.080,00 TL’den mahsup edilerek bu zarar talebinin reddi gerekir iken ödemenin hangi nedenle yapıldığına ilişkin sonradan ileri sürülen beyan dikkatten kaçtığı için aslında yeni bir araç temin edinceye kadar oluşan ve 1.080,00 TL olduğu belirlenen zarar isteğinin reddi gerekir iken bu talebin kabulüne karar verildiği için kısa karara uygun gerekçeli karar yazıldığı,
Manevi tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle; “1-) Maddi tazminat talebi yönünden; A-) Geçici iş göremezlik nedeniyle oluşan 3.009,42 TL, B-) SGK tarafından karşılanmayan tedavi ve yol gideri için 2.155,95 TL, C-) Yeni bir araç temini için geçen 9 günlük süre içerisinde gelir elde edilemediği için oluşan (120 x 9 = 1.080,00 TL) 1.080,00 TL, D-) Geçici iş göremezlik süresi olan 90 günden yeni bir araç temini için geçen 9 günlük sürenin dışında kalan 81 gün içerisinde başka bir sürücü çalıştırılmak zorunda kalınması nedeniyle oluşan zarar için (90 – 9 = 81 gün x 60 = 4.860,00 TL) 4.860,00 TL zarardan ıslah dilekçesi ile talep edilen 4.500,00 TL dikkate alınarak toplam 10.754,37 TL’nin (davalı sigorta şirketi 10.745,37 TL – 1.080,00 TL = 9.665,37 TL) 9.665,37 TL ile sınırlı olacak şekilde sorumlu olmak kaydıyla davalılardan müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine,
Davacı alacağına davalı sigorta şirketi yönünden 20/10/2015 dava tarihinden itibaren, gerçek kişi davalılar yönünden 03/11/2014 kaza tarihinden itibaren değişen oranlı yasal faiz uygulanmasına,
Başka sürücü gideri yönünden fazlaya ilişkin talep hakkının saklı tutulmasına,
Yeni araç temini için geçen süre ile ilgili elde edilemeyen gelir ile ilgili fazla istemin reddine, Manevi tazminat talebi yönünden;
Talebin kısmen kabulüne,
5.000,00 TL manevi tazminatın 03/11/2014 kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ten müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine, “karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde; davacının, iddia ettiği tazminat taleplerindeki sorumluluğun müvekkillere ait olduğunu ispatla yükümlü olmakla, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek derecedeki zararın mevcut durumda ameliyata sebep olan zarar olduğunu ispatla yükümlü olmasına rağmen dosya kapsamında bu durumu ispata yarar herhangi bir evrak olmadığı gibi, davacının aradan geçen 2 aylık zaman zarfında herhangi bir nedenle ameliyata sebep olacak bölgeye darbe alıp almadığının, almadıysa bu ameliyatın yegane sebebinin gerçekleşen kaza olmasını ispat etmesi gerektiğini, öncelikli olarak mevcut ameliyat ile gerçekleşen kazanın oluş, aradan geçen zaman, kati raporda yazılı bulgular ile birlikte değerlendirilmek suretiyle dosya kapsamında nedensellik bağının kurulduğunu ispata yarar herhangi bir delil bulunmaması hasebi ile davanın reddi gerekirken, bu hususun yerel mahkemece dikkate alınmamasının yasaya aykırı olduğunu, her gün iki şoför çalıştırdığı iddia edilen davacının bu şoförlerin çalışmasını ispat etmesi gerektiğini, bu sebeple bu şoförlerin SGK kayıtlarının işveren sıfatı ile davacı nezdinde yapılmış olması, kendilerine ödenen ücretlerin kayıtlarının, bordrolarının ezcümle iş yeri sicil dosyalarının sunulması ve fiili çalışmalarının ispatı gerekmekte iken bu hususlar talep edilmiş olsa da davacı tarafından ispatlanmadığını, kabul manasına gelmemekle birlikte, Yerel Mahkemece hükmolunan maddi ve manevi tazminattan, kaza sonrasında müvekkilce davacıya mağduriyetini gidermek maksatlı ödenen ve tarafların kabulünde olan bu tutarın mahsubu gerektiğini, bu kapsamda kaza sonrasında davacı tarafından yapılan 2.000,00 TL ödemenin 9 günlük süreye ilişkin gelir kaybı olarak belirlenen 1.080,00 TL’den mahsup edilerek bu zarar talebinin reddi gerekirken, bu hususun Mahkemenin gözünden kaçması sebebi ile kabulüne kadar verildiğinin gerekçeli karar ile de sabit olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; maddi tazminata ve yargılama giderlerine ilişkin hesaplamanın eksik inceleme ve hatalı değerlendirmelere dayalı olduğunu, her ne kadar Adli Tıp Raporu müvekkilin 90 gün sonrasında iyileşeceği yönünde ise de bu varsayımın gerçekleşmediğini ve müvekkilin 2. ayda ameliyat olduğunu ve bunun üzerine fiili olarak 6 ay boyunca çalışmadığını, 6 aylık iş göremezlik ücreti hesaplanması gerekirken 90 gün ile sınırlı hesaplamanın hatalı olduğunu, dava dilekçesinde delileri ile birlikte belirtildiği üzere müvekkilin aracında bir süre şoför çalıştırmak durumunda kaldığını ve ilave harcamaları olduğunu, bu harcama ve masrafların da eksik ve hatalı hesaplandığını, müvekkilin somut belgeli fiilen ödediği masrafların dikkate alınmadığını, daha düşük olan oda emsali dikkate alınarak ve eksik süre ile hesaplama yapıldığını, müvekkilin İstanbul Adli Tıp Kurumu’na giderken ve ikamet ili olan Ankara’ya dönerken yapmış olduğu uçak, taksi vb. yol masrafları belgelendirilerek dosya içerisine kazandırıldığını, ancak yargılama gideri olarak kabul edilen bu masrafların mahkemece nazara alınmadığını, manevi tazminat miktarının yetersiz olduğunu, 2.000,00 TL’nin araçta oluşan hasar bedeli karşılığı ödendiğinin açık olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … Şirketi vekili istinaf dilekçesinde; davanın usulden reddi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, başvuru koşulunun yerine getirilmediğini, tedavi gideri ve geçici iş göremezlik ödeneğinden sorumlu olmadıklarını, yol giderlerine ve tedavi masraflarına ilişkin olarak dosyaya somut bir evrak sunulmadığını, müvekkil şirketin; poliçe teminatı kapsamında olmayan araç mahrumiyetine ve şoför ücretine ilişkin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Faturalandırılamayan tedavi giderine ilişkin olarak, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere olayın niteliği gereği bütün giderlerin belgelendirilmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Ulaşım gideri konusunda belge bulunmasa da, davacının yaralanmasına göre tedavisi tamamlanıncaya kadar hastaneye gidip gelmesi hayatın olağan akışına uygundur. Bu durumda mahkemece doktor bilirkişiden davacının tedaviye gitmesi gerektiği tarihler konusunda rapor alınarak, davacının ikamet adresi ile hastanelerin mesafesi, o tarihlerdeki ticari taksi ücretleri v.s. göz önünde bulundurularak makul bir ulaşım giderine hükmedilmesi gerekmektedir. Yine yaralanmaya bağlı olarak yapılması olanaklı bulunan fatura edilemeyen tedavi giderleri yönünden davacının tüm tedavi evrakları incelenerek yaralanma derecesi ve iyileşme süreci de gözetilerek uzman doktor bilirkişiden alınacak rapor sonucuna göre fatura edilmeyen tedavi giderleri hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir (Yargıtay 17. H.D’nin 11.06.2020 tarih 2019/2585 Esas- 2020/3385 Karar, 28.02.2019 tarih 2016/4476 Esas- 2019/2293 Karar, 27.09.2017 tarih 2015/1535 Esas- 2017/8273 Karar, 09.04.2015 tarih 2015/1134 Esas – 2015/5600 Karar ve 12.11.2012 tarih 2012/32523 Esas-2012/12417Karar). Dosya kapsamına göre, doktor bilirkişiden alınan rapor usul ve yasaya uygun olduğundan mahkemece hükme esas alınması yerinde bulunmuştur.
Manevi tazminat miktarına ilişkin olarak ise, 6098 TBK’nın 56/1. maddesi hükmüne göre; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Aynı maddenin 2. fıkrasında; “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmü ve 51. maddesinde de; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne göre, somut olayda olay tarihi, olayın oluş şekli, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, davacının çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi ve davacının uğradığı manevi zarar göz önüne alındığında, kazanın oluş şekli, kusur oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının hakkaniyete uygun olduğu anlaşılmıştır.
Sigorta şirketinin dolaylı zararlardan sorumlu olmadığına dair istinaf sebeplerine ilişkin olarak , ZMSS poliçesi gereği, davacının aracında meydana gelen hasara ilişkin gerçek zarar miktarı ile sınırlı sorumludur. Kazanç kaybına ilişkin zararın, kazadan kaynaklanan dolaylı zarar mahiyetinde olduğu ve davalı trafik sigortacısının sadece doğrudan zararlardan sorumlu olduğu, bu zararın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve poliçe özel şartları uyarınca teminat kapsamında bulunmadığı dikkate alınarak hüküm tesisi gerekirken, şoför ücretinden trafik sigortacısının sorumlu tutulması doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin yargılama giderlerine ilişkin istinaf sebebinin incelenmesinde, Mahkemece, yargılama sırasında davacının Adli Tıp Kurumu Başkanlığına sevki ile maluliyet rapor alınmasına karar verildiği, davacı tarafından toplam 688,50 TL Adli Tıp Ücreti yatırıldığı ve 04/10/2019 tarihli dilekçesi ile mahkemeye dekontun sunulduğu halde hüküm fıkrasının yargılama giderleri bölümüne, 688,50 TL’nin dahil edilmediği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından yapılan muayene ücreti HMK’nın 323. maddesi gereğince yargılama gideri olduğundan, yerel mahkeme tarafından davacı tarafından yatırılan ücretin yargılama giderlerine dâhil edilmemiş olması doğru olmadığından davacı vekilinin yargılama giderine ilişkin istinaf talebinin de kabulü gerekmiş, yargılama sırasında dosyaya ibraz edilmeyen diğer yargılama giderleri yönünden ise, yargılama sırasında ibraz edilmeyen belgeler istinaf aşamasında incelenemeyeceğinden yargılama giderlerine dâhil edilmemiştir.
Davacı vekilinin, ıslahla, ücretli şoför çalıştırılmasından doğan alacağı için talep edilen 1.000,00TL’nin 4.400,00 TL daha artırılarak ıslahı ile 5.400,00 TL’ye çıkarılmasına rağmen mahkemece ıslah dilekçesi ile 4.500,00 TL’nin talep edildiğinin kabulü ile 4.860,00-TL’ye hükmedilebilecekken 4.500,00 TL’ye hükmedilmesi de hatalıdır.
Diğer taraftan, davalı gerçek kişiler tarafından davacıya davadan önce 2.000,00 TL ödeme yapıldığı, davacının başlangıçta bu 2.000,00 TL’nin aracında oluşan hasar bedeli karşılığı ödendiğini beyan etmekle birlikte davacı vekilinin 16/12/2019 tarihli duruşmada bu ödemenin perte ayrılan araç yerine yeni bir araç alımı için geçen süre içerisinde oluşan zararlarına karşılık yapıldığını belirttiği için bu ödemenin yeni bir araç temini için geçen 9 günlük süreye ilişkin gelir kaybı olarak belirlenen 1.080,00 TL’den mahsup edilerek bu zarar talebinin reddi gerektiğinin gözetilmemesi de isabetsiz bulunmuş olup, bu yöne ilişkin davalılar … ve …’in istinaf sebeplerinin de kabulü gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında taraf vekillerinin istinaf sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I Taraf vekillerinin istinaf talebinin KABULÜ ile; Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/06/2021 tarihli, 2016/414 Esas- 2021/395 Karar sayılı karanının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere
1-) Maddi tazminat talebi yönünden;
A-) Geçici iş göremezlik nedeniyle oluşan 3.009,42 TL,
B-) SGK tarafında karşılanmayan tedavi ve yol gideri için 2.155,95 TL,
C-) Yeni bir araç temini için geçen 9 günlük süre içerisinde gelir elde edilemediği için oluşan (120 x 9 = 1.080,00 TL) 1.080,00 TL’ye ilişkin olarak yapılan ödeme gözetilerek bu miktara ilişkin talebin reddine,
D-) Geçici iş göremezlik süresi olan 90 günden yeni bir araç temini için geçen 9 günlük sürenin dışında kalan 81 gün içerisinde başka bir sürücü çalıştırılmak zorunda kalınması nedeniyle oluşan zarar için (90 – 9 = 81 gün x 60 = 4.860,00 TL) 4.860,00 TL zarardan toplam 10.025,37 TL’nin (davalı sigorta şirketi 10.025,37 TL – 4.860,00 TL = 5.165,37 TL) 5.165,37 TL ile sınırlı olacak şekilde sorumlu olmak kaydıyla davalılardan müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine,
Davacı alacağına davalı sigorta şirketi yönünden 20/10/2015 dava tarihinden itibaren, gerçek kişi davalılar yönünden 03/11/2014 kaza tarihinden itibaren değişen oranlı yasal faiz uygulanmasına,
Yeni araç temini için geçen süre ile ilgili elde edilemeyen gelir ile ilgili fazla istemin reddine,
Alınması gereken 684,83 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 176,20 TL harç ile ıslah harcı olarak yatırılan 175,00 TL toplamı 351,24 TL’nin mahsubu ile bakiye 333,59 TL’nin davalılardan müteselsilen (davalı sigorta şirketinin 1,60 TL’sinden sorumlu olacak şekilde) tahsili ile HAZİNEYE ÖDENMESİNE,
Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 351,24 TL peşin harç (ıslah dahil) olmak üzere toplam 378,94 TL’nin davalılardan müteselsilen ( davalı sigorta şirketinin 195,00 TL’sinden sorumlu olacak şekilde) tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 10.025,35 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen (davalı sigorta şirketinin 5.165,37 TL’sinden sorumlu olacak şekilde) alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davacı tarafından yapılan tebligat ve posta gideri 545,78 TL ve bilirkişi ücreti 1.900,00 TL ve 688,50 TL Adli Tıp ücreti olmak üzere toplam 3.134,28 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre 2.695,48 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen (davalı sigorta şirketinin 1.379,08 TL’sinden sorumlu olacak şekilde) alınarak davacıya ÖDENMESİNE, artan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
Davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 1.620,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalılara VERİLMESİNE,
Davalılar … ve … tarafından yapılan 129,00 TL yargılama giderinden davanın ret ve kabul oranına göre 11,38 TL’sinin davacıdan alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
2-) Manevi tazminat talebi yönünden;
Talebin kısmen kabulüne,
5.000,00 TL manevi tazminatın 03/11/2014 kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ten müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine,
Fazla istemin reddine,
Alınması gereken 341,55 TL karar ve ilam harcının davalılar … ve …’den tahsili ile tahsili ile HAZİNEYE ÖDENMESİNE,
Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı … ve …’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davalılar … ve … lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalılara VERİLMESİNE,
İSTİNAF YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan 93,50 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
3-Davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara iadesine,
4-Davalılar … ve … tarafından yapılan istinaf yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 68,60 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
8-Karar tebliği, kesinleştirme, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 11/10/2003 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.