Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1210 E. 2023/1311 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/1210 – 2023/1311
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1210
KARAR NO : 2023/1311

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/02/2021
NUMARASI : 2018/972 Esas 2021/84 Karar

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 18/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 28.09.2012 tarihinde Erzincan-Erzurum devlet karayolunda meydana gelen trafik kazasına müdahale edilmek üzere devriye komutanı … ve diğer erler ile olay yerine ulaşıldığını, … plaka sayılı askeri … aracın vinci ile kaza geçiren aracın çekilmesi için devriye komutanının emri ile müvekkili …’in vincin kancasını tutarak kazalı araca bağlamak istediği sırada … tarafından kumandaya basılmasıyla vinç makarasının ters sardığını, makaranın ters sarması sonucu müvekkili …’in parmaklarının vince sıkıştığını, kaza ile ilgili olarak düzenlenen 22.10.2012 tarihli idari tahkikat raporunda … plaka sayılı … aracın vinç kumandasına basarak müvekkili …’in yaralanmasına sebep olan … tam kusurlu bulunduğunu, kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı düzenlendiğini, olayla ilgili olarak Erzincan 1. Asliye Ceza Mahkemesi 2017/291 Esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, meydana gelen olayda müvekkilinin parmaklarında ampüte ve hareket kısıtlılığı olduğunu, kaza neticesinde müvekkilinin artık eski sağlığına kavuşması gibi bir ihtimalin söz konusu olmadığını, Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nde memur olarak çalışan … doğumlu müvekkilinin kazadan önce yaşama umutla tutunan çalışkan mutlu bir insan iken bugün desteğe ve bakıma muhtaç hale düştüğünü, başkasının kusurlu davranışı neticesinde geleceğe dair ümitlerini kaybetmekle kalmamış aynı zamanda çalışma gücünü de yitirdiğini, kazaya neden olan … plaka sayılı aracın KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile … Sigorta A.Ş tarafından sigorta edildiğini, işbu dava açılmadan evvel müvekkili adına davalı sigorta şirketine başvurulduğunu, ancak zorunlu tüm evraklar gönderilmesine rağmen başvurularının reddedildiğini, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 28.09.2012 tarihli trafik kazasında yaralanan müvekkili için şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu kazanın 28/09/2012 tarihinde meydana geldiğini, motorlu araç kazalarından doğan zararların tamamına ilişkin taleplerin, zarar görenin zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl içinde zamanaşımına uğradığını, zira Karayolları Trafik Kanunu’nun 109.maddesi “Motorlu araçlar kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepleri zarar görenin zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmünü ihtiva etmekle huzurdaki dava konusu taleplerin zamanaşımı uğramış olduğunun açıkça düzenlendiğini, davacının zararı ve tazminat yükümlüsünü kazanın meydana geldiği tarihte öğrendiğini, ancak uzun süre zarfında hiçbir başvuruda bulunmadığını, kusur ve sorumluluğu asla kabul anlamlına gelmemek kaydıyla, bir an için müvekkil şirketin ödeme yükümlülüğü bulunduğu kabul edilse dahi, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğramış olduğunu, davanın esasına girilmeksizin zamanaşımı nedeniyle reddini, davacının talep etmekte olduğu avans faizinin başlangıç tarihinin de hukuka aykırı olduğunu, zira faiz talep edilebilmesi için sigortacının temerrüde düşmüş olması gerektiğini, sigortacının temerrüde düştüğü, yani zararın tazmininin talep edilmesinden itibaren sekiz işgünü içerisinde ödeme yapmadığı takdirde temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilebileceğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.12.2003 Esas No: 2003/10-735 K: 2003/717 sayılı ilamında, “Sigortacının temerrüde düşmesi ve dolayısıyla faizden sorumlu tutulabilmesi için, kendisine yapılan başvuruya rağmen sekiz işgünü içerisinde bu giderlerin karşılığını ödememiş olması gerektiğini, dava konusu aracın işletilmesi sırasında meydana gelmediğinden ve hatta meydana gelen kaza bir trafik kazası olarak dahi nitelendirilemeyeceğinden, müvekkilinin mevzuat kapsamında ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, sigortalı araç sürücüsünün kazada kusuru bulunmadığını, kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı düzenlenmediğini, meydana gelen kazada davacının dikkatsizliğinin söz konusu olduğunu, zarar görenin fiili zararın doğmasına veya artmasına sebep olmuş ise, bu durumun kusur olarak nitelendirileceğini ve tazminata hükmedilmesine engel veya tazminattan indirim nedeni olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 14/08/2020 tarih- 10513 sayılı maluliyete ilişkin raporda, kaza tarihi itibariyle geçerli poliçe tarihi dikkate alınarak yapılan değerlendirmede, davacının %12 oranında malul olduğu, tedavi süresinin 1 yıla kadar uzayabileceğinin bildirildiğini, makine mühendisi bilirkişi kurulundan alınan kusur raporunda; meydana gelen olayın 5510 sayılı Yasa kapsamında iş kazası olarak değerlendirilemeyeceği, davacı …’in askerlik görevini “ER” olarak yaptığı sırada yaralanması ile meydana gelen olayda 5510 sayılı Yasanın 6. maddesi, d fıkrası gereğince sigortalı sayılmaması sebebiyle iş kazası olarak değerlendirilemeyeceği, meydana gelen olayda davalının sigortalısının tam kusurlu olduğunun belirlendiği, davacının ise kendine verilen emirlerin gereğini yerine getirdiği, olay sırasında tutmuş olduğu halatın tambura yakın olması sebebiyle halatın ters sarması ile ellerini halattan çekemediği, kendi kişisel güvenliğini alma imkanı bulamadığı, davacının olay tarihinde asker (er) olduğu da değerlendirildiğinde kendi başına kişisel koruyucu donanımları araçta bulundurması ve bunu kullanması mümkün olmadığından davacının kusursuz olduğunun bildirildiği gerekçesiyle; “Dava dilekçesi ve talep arttırım dilekçesi ile talep edilen davanın kabulü ile; 225.000,00-TL daimi iş göremezlik tazminatının 21.11.2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar” verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş vekili istinaf dilekçesinde, davacı tarafın kazadan kaynaklanan zarar karşılığını Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ya da ilgili Valilikten tazminat alıp almadığı hususunun sorulmadığını, davacı tarafın jandarma ulaştırma er rütbesi ile askerlik yapmakta iken dava konusu kazayı geçirdiğini, öncelikle Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve İlgili Valilik’e müzekkere yazılarak davacıya olaydan ötürü tazminat ödemesi yapılıp yapılmadığının tespiti gerektiğini, dava konusu olayın “trafik” kazası olmadığını, meydana gelen olayın trafiğin işleyişiyle ilgili olmadığını, kazanın … tabir edilen askeri araç üzerinde bulunan vinç halatını tutan davacının, elini vinç halatından kurtaramaması neticesinde meydana geldiğini, zorunlu mali mesuliyet sigortasının sorumlu olmadığını, davanın trafik kazası olarak kabul edilmesi halinde dahi müvekkil şirketten tazminat talep edilmesinin mümkün olmadığını, meydana gelen kazada müvekkilin sigortaladığı aracın sürücüsünün herhangi bir kusuru ya da trafik kuralı ihlali olmadığını, kusur oranının yanlış değerlendirildiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, 5.634,08 TL yargılama gideri yapılmasına rağmen mahkeme tarafından 1.069,70-TL’ye hükmedildiğini, 26.12.2018 tarihli tevzi formunda harç ve gider avansı toplamı 607,00 TL , 03.05.2019 tarihli dilekçe ile mahkemeye sunulan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi adli tıp muayene ücretine ilişkin 400,00 TL miktarlı mutemedi alındısı makbuzu, 26.06.2019 tarihli 300,00 TL miktarlı tahsilat makbuzu, 28.10.2019 tarihli 500,00 TL miktarlı tahsilat makbuzu, 05.10.2020 tarihli 700,00 TL miktarlı tahsilat makbuzu, 05.10.2020 tarihli dilekçe ile sunulan Adli Tıp Kurumu’na ödenen dekont içeriğinde 562,00 TL miktarlı fatura ödemesi, 04.12.2020 tarihli 1.800,00 TL miktarlı tahsilat makbuzu 14.01.2021 tarihli 765,08 TL miktarlı tamamlama harcına ilişkin sayman mutemedi belgesi bulunduğunu, bu sebeple hükmün kaldırılarak yargılama giderleri yönünden yeniden hüküm kurulması gerektiğini, davalı tarafın istinaf dilekçesinde müvekkile çeşitli kurumlar tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılmasını talep ettiğini, cevap dilekçesinde bu delile dayanılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf eden tarafın sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, 2918 sayılı yasaya dayalı olarak açılan trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, öncelikli olarak aracın işletilme halinde olup olmadığına ilişkindir.
Aracın mekanik aksamının çalışır vaziyette olması işletilme hali için yeterli olup, ayrıca aracın hareket halinde olması işletilme için zorunlu bir şart değildir. Ayrıca 2918 sayılı Yasanın 102/1 maddesindeki “Bir römorkun veya yarı römorkun veya çekilen bir aracın sebep olduğu zarardan dolayı, çekicinin işleteni, motorlu aracı işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre sorumlu tutulur. Çekilen araçla ilgili olarak sorumluluk genel hükümlere tabidir. Çekicinin sorumluluk sigortası, çekiciyi işletenin, römorkun sebep olduğu zarardan dolayı sorumluluğunu da kapsar. ” düzenlemesi yer almaktadır.
Buna göre somut olayda, aracın işletilme halinde olduğu anlaşılmakta olup, aracın işletilme halinde bulunmadığına ilişkin istinaf sebeplerine itibar edilememiştir.
Kusura ilişkin olarak ise, dosyada alınan kusur raporunda, vince kumanda eden …’un halatın ileri ve geri sarılmasını temin eden, başka bir değişle vincin hareketini sağlayan kumandayı usulüne uygun bir şekilde kullanmaması, yani yanlış kullanması neticesinde meydana geldiği, …’un, vincin kullanılması durumunda kişisel koruyucu donanımları araçta bulundurmaması ve özellikle davacının parmak uçları takviyeli ve parmakları birleşik eldiven kullanmasını sağlamaması hususu da kusurlu hareket olarak değerlendirildiği, meydana gelen olayda davacı …’in kendine verilen emirlerin gereğini yerine getirmiş, olay sırasında tutmuş olduğu halatın tambura yakın olması sebebiyle halatın ters sarması ile birlikte ellerini halattan çekemediği ve kendi kişisel güvenliğini alma imkânı bulamadığı, davacının olay tarihinde asker (Er) olduğu değerlendirildiğinde; kendi başına kişisel koruyucu donanımları araçta bulundurması ve bunu kullanmasının mümkün olmadığı, …’un kusurlu olduğu, davacı …’in kusurunun bulunmadığı kanaatinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Kesinleşmediği anlaşılan ceza dosyasında ise, sanığın vinç kullanımı konusunda gerekli eğitimi almamasına rağmen kendisinin ve emrinde bulunan katılanın can emniyetini için gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek, tedbirsizliği ve kuralara aykırı davranışları ile meydana gelen kazada asli kusurlu olduğu, katılanın ise kendi şahsi can emniyete için gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek oluşan kazada tali kusurlu olduğuna ilişkin bilirkişi raporunun düzenlendiği anlaşılmakta olup, mahkemece ceza dosyası içeriği de celbedilerek kusur raporları arasındaki çelişkiyi giderici rapor alınmadan karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur.
Diğer taraftan, TBK’nın 55. maddesi gereğince davacıya meydana gelen olay nedeniyle rücuya tabi ödeme yapılması halinde bu miktarın tazminattan indirilmesi gerektiğinden davacının bağlı bulunduğu Bakanlık bünyesinde oluşturulan Nakdi Tazminat Komisyonu tarafından davacıya 2330 sayılı Yasa kapsamında nakdi tazminat ödenip ödenmediği, ödenmiş ise miktarı ve ne için ödendiği (maddi/manevi zarar) hususları sorularak, tazminattan indirilmesi gereken ödeme olduğunun tespiti halinde, davacının zararından indirilmek suretiyle tazminatın belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması da yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf talebinin kabulüne, kararın uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, yukarıda açıklanan hususlardaki değerlendirmeler yapılarak, davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı vekilinin sair, davacı vekilinin tüm istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 08/02/2021 tarihli, 2018/972 Esas 2021/84 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin tüm, davalı … Sigorta AŞ vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının istekleri halinde yatıran taraflara iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 16. İcra Dairesinin 2021/3643 Esas sayılı dosyasına yatırılan 350.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 18/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.