Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1189 E. 2023/1076 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/1189 – 2023/1076
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1189
KARAR NO : 2023/1076

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/09/2021
NUMARASI : 2020/701 Esas 2021/533 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 15/09/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 02/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı sigorta vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 18/06/2019 tarihinde sürücü …’nın yönetimindeki araç ile seyri sırasında, davacının sevk ve idaresindeki motosiklete çarpması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsü …’nın asli kusurlu olduğunu, sürücü … tarafından sevk ve idare edilen aracın ZMM sigorta poliçesinin davalı şirket tarafından düzenlendiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile sürekli işgöremezlik tazminatına ilişkin 10.000,00 TL,geçici işgöremezlik tazminatına ilişkin 500,00 TL, bakıcı giderine ilişkin 500,00 TL olmak üzere şimdilik toplam 11.000,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile dava değerini 238.505,67 TL olarak arttırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan delillere göre;davacının trafik kazası neticesinde yaralandığı, Adli Tıp raporu uyarınca davacının yaralanmasına bağlı vücut özür oranının %28 olduğu, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin 3 ay olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 15 ay olduğunun belirlendiği, dava dışı sürücü …’nın, meydana gelen olayda %60 oranında asli kusurlu olduğu, davacı …’nın ise olayda %40 oranında tali kusurlu olduğunun belirlendiği,hesap bilirkişisi raporuna göre; davacının kaza tarihindeki yaşı nazara alınarak TRH 2010 tablosuna göre; bakiye ömrü ve emeklilik süresinin tespit edildiği, yapılan hesaplamalar sonucu davacı yönünden geçici işgöremezlik nedeniyle oluşan maddi zararın 13.424,41 TL, sürekli işgöremezlik nedeniyle oluşan maddi zararın 220.476,14 TL, bakıcı gideri nedeniyle oluşan maddi zararın ise 4.605,12 TL olduğunun belirlendiği, davacı yönünden motosiklet kullanırken dizlik takılıp takılmadığı konusunda kesin bir delilin dosyaya sunulmamış olduğu değerlendirilmekle; bu yönden 6098 sayılı TBK 51. madde hükümleri uyarınca herhangi bir indirim yoluna gidilmediği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı sigorta vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı sigorta vekili istinaf başvuru dilekçesinde, hükme esas alınan kusur raporuna itirazlarının mahkemece değerlendirilmediğini, davacının maluliyet oranının kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden alınacak rapor ile tespit edilmesi gerektiğini, tazminat hesabının TRH2010 yaşam tablosuna göre ve %1,8 teknik faiz oranı kullanılarak yapılması gerektiğini,dava konusu zararın meydana gelmesinde davacının müterafik kusuru olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, kaza tespit tutanağında davacının seyir esnasında koruyucu tertibat kullanıp kullanılmadığına ilişkin bölümde kask kullanmadığı tespit edilmiş olmasına rağmen hesaplanan tazminat tutarından müterafik kusur indirimi yapılmadığını,geçici bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik tazminatı bakımından davalı şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, 6111 sayılı Kanun ve sonraki yasal düzenlemeler gereğince tedavi gideri talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemece davalı şirket aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf eden davalı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava,trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda,kaza tespit tutanağı uyarınca,18/06/2019 tarihinde sürücü …’nın, sevk ve idaresindeki aracı ile seyri sırasında tali yoldan anayola çıkarken sürücü …’nın sevk ve idaresindeki motosiklet ile çarpışması neticesinde meydana gelen kazada her iki sürücünün kural ihlali olduğunun belirlendiği, mahkemece alınan bilirkişi raporu uyarınca kazanın meydana gelmesinde davalıya ZMMS Sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan araç sürücüsü …’nın sevk ve idaresindeki aracı ile olay mahalli Aydın-Yenipazar il yoluna çıkış yapmak istediği sırada anayolda seyir halinde olan motosiklete geçiş hakkını vermediği ve anayolda trafik akımı kesildikten sonra seyrine devam etmesi gerekirken davacı sürücünün kullanmış olduğu motosiklete geçiş hakkını vermediği ve dikkatsiz ve tedbirsiz davranışlarıyla neden olduğu olayda %60 oranında asli kusurlu olduğu, davacı sürücü …’nın,sevk ve idaresindeki motosikleti ile seyir halinde iken kavşağa yaklaşırken kontrollü bir şekilde seyretmediği, kavşakta hızını asgari hadde düşürmediği ve herhangi bir ikaz ve fren tedbirine başvurmadığı ve dizlerinde meydana gelen yaralanmanın önlenmesi amacıyla davacının motosiklet kullanırken dizlik takmadığı düşünüldüğü ve bu nedenle hasarın artmasına neden olduğu olayda %40 oranında tali kusurlu olduğunun belirlendiği, Nazilli 3. ASCM’nin 2019/736 esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada sanık … hakkında taksirle yaralamaya neden olmak suçundan mahkumiyet kararı verildiği, kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği, anılan ceza dosyasında hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenmiş ATK raporu uyarınca, sürücü … ‘nın,idaresindeki otomobil ile seyri sırasında seyrini uygun bir anda müteyakkız sürdürmesi gerekirken bu hususa riayet etmeyerek solundaki kavşak kolundan takiben gelmekte olan araca rağmen seyrini sürdürmesi sonucu gerçekleşen olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile asli kusurlu olduğu, sürücü …’nın, idaresindeki motosiklet ile seyri sırasında zamanında etkin tedbir almadığı ve kavşak müşterek alanında sola manevra ile katılan araca tedbirsizce çarptığı olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı nedeniyle tali kusuru olduğunun belirlendiği,mahkemece H.Ü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan rapor uyarınca davacının kaza neticesi sol diz yaralanması ve peroneal sinir hasarına bağlı yaralanmasına ilişkin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre; tüm vücut özür oranının %28 olduğu,sekel halini aldığı ve sürekli olduğu, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin 3 ay olduğu ve tıbbi iyileşme süresinin 15 ay olduğunun belirlendiği, mahkemece alınan aktüer bilirkişi raporu uyarınca,davacı yönünden geçici işgöremezlik nedeniyle oluşan maddi zararın 13.424,41 TL, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre; sürekli işgöremezlik nedeniyle oluşan maddi zararın 220.476,14 TL, bakıcı gideri nedeniyle oluşan maddi zararın ise 4.605,12 TL olduğunun belirlendiği, mahkemece anılan raporların hükme esas alınmasıyla yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK 51. maddesinde, hâkimin, tazminatın kapsamını, ödenme biçimini derecesini, durumunun gereği ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; 52. maddesinde, zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği hükümleri yer almaktadır.
Müterafik kusura ilişkin yasal düzenlemeler gereği, zarar görenin ortak kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılması kabul edilmiş olmakla birlikte; bu sebeple tazminattan indirim yapılabilmesi için, zarar görenin ortak kusurunun bulunması yeterli olmayıp, bu ortak kusurun doğan zarar ile uygun illiyet bağı içinde olması gerekir. Zarar gören için kusur teşkil edebilen durum, eğer zararın doğumu ya da artması bakımından hiçbir illiyet değeri taşımıyorsa, artık müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirim yapılması olasılığı kalmayacaktır.
Somut olayda; H.Ü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan rapor uyarınca davacının kaza neticesi sol diz yaralanması ve peroneal sinir hasarına bağlı yaralanmasına ilişkin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre; tüm vücut özür oranının %28 olduğu, sekel halini aldığı ve sürekli olduğu, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin 3 ay olduğu ve tıbbi iyileşme süresinin 15 ay olduğunun belirlendiği, mahkemece davacının motorsikletle seyri sırasında dizlik kullanmadığının somut delillerle ispatlanamadığı gerekçesiyle hesaplanan tazminattan müterafık kusur indirimi yapılmadığı ancak hükme esas alınan kusur raporu içeriğinde ‘davacı sürücü …’nın,sevk ve idaresindeki motosikleti ile seyir halinde iken kavşağa yaklaşırken kontrollü bir şekilde seyretmediği, kavşakta hızını asgari hadde düşürmediği ve herhangi bir ikaz ve fren tedbirine başvurmadığı ve dizlerinde meydana gelen yaralanmanın önlenmesi amacıyla davacının motosiklet kullanırken dizlik takmadığı düşünüldüğü ve bu nedenle hasarın artmasına neden olduğu olayda %40 oranında tali kusurlu olduğu’nun belirlendiği,bilirkişi tarafından davacıya izafe edilen kusurun salt motosikleti ile seyir halinde iken kavşağa yaklaşırken kontrollü bir şekilde seyretmediği, kavşakta hızını asgari hadde düşürmediği ve herhangi bir ikaz ve fren tedbirine başvurmadığı gerekçesine bağlı olarak değil,müterafık kusur mahiyetinde olan ‘dizlerinde meydana gelen yaralanmanın önlenmesi amacıyla davacının motosiklet kullanırken dizlik takmadığı düşünüldüğü’ gerekçesine de dayandırıldığı,bu suretle mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda davacıya atfedilen % 40 oranındaki kusurun mahiyet ve kapsamının(salt kusura ilişkin mi yoksa müterafık kusuru da kapsar şekilde mi düzenlendiği hususunun)netlikle belirlenmiş olmadığı,davacının sol dizinden yaralanmış olması nazara alındığında da seyir sırasında dizlik takmadığının açıkça anlaşıldığı nitekim seyir sırasında dizlik takılmış olup olmamasına bağlı kusurun müterafık kusur kapsamında olması nedeniyle böyle bir belirleme ve takdirin bilirkişi tarafından belirlenen kusur kapsamında değil,müterafık kusur kapsamında ve ancak mahkemece değerlendirilebileceği,bu suretle hükme esas alınan kusur raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığı anlaşılmıştır.
Kabule göre de; mahkemece, H.Ü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan rapor uyarınca davacının kaza neticesi sol diz yaralanması ve peroneal sinir hasarına bağlı yaralanmasına ilişkin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre; tüm vücut özür oranının %28 olduğu,sekel halini aldığı ve sürekli olduğu, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin 3 ay olduğu ve tıbbi iyileşme süresinin 15 ay olduğunun belirlendiği,davalı vekili tarafından süresi içinde maluliyet raporuna itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Haksız fiilden kaynaklanan cismani zarar nedeniyle iş göremezlik zararlarına dayalı maddi tazminat davasında, maluliyet durumunun doğru şekilde tespit edilmiş olması önemlidir. Zarar görenin maluliyet durumunun tespitinde; mahkemece alınan rapora somut bir itiraz bulunması halinde, rapora yönelik itiraz değerlendirilmeden karar verilemez. Mahkemece alınan rapora itirazın somut mahiyette olması, mahkemece alınan rapor ile tedavi evrakları arasındaki çelişkiyi ortaya koyması durumunda, bu yönde itirazlar gözetilmeden karar verilmesi HMK’nın 27. maddesi gereğince hukuki dinlenilme hakkına (ispat hakkı) aykırılık oluşturur.
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda kaza tarihinde Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerinin yürürlükte olduğu ve davalı vekili tarafından da hükme esas alınan maluliyet raporuna itiraz edilmiş olduğu gözetilerek mahkemece davacının kaza neticesi meydana geldiğini iddia ettiği maluliyeti ve varsa anılan maluliyetin kaza ile illiyeti ve oranı hususunda kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verildiğinden, kararın HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, mahkemece davanın yeniden görülerek yukarıda açıklanan şekilde, öncelikle kazanın meydana gelmesinde tarafların kusur oranlarının belirlenmesi için ATK’dan yeniden rapor alınması,akabinde davacının kaza neticesi meydana geldiğini iddia ettiği maluliyeti ve varsa anılan maluliyetin kaza ile illiyeti ve oranı hususunda kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre rapor alınması,gerektiğinde yeniden aktüer bilirkişi raporu alınması,kaza neticesi dizinden yaralanan davacının seyir esnasında dizlik takmamış olmasının açık bulunmasına göre mahkemece belirlenen tazminat miktarından müterafık kusur indirimi yapılıp yapılmayacağı hususunun yeniden değerlendirilmesi ve istinaf eden taraf lehine oluşan usuli hakların da korunmasıyla oluşacak sonuca karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 14.09.2021 tarihli 2020/701 Esas – 2021/533 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcı ve başvuru harcının istek halinde istinaf eden davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 5. İcra Dairesinin 2021/14098 Esas sayılı dosyasına yatırılan 350.000,00-TL tutarlı teminat mektubunun yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.