Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1186 E. 2023/1265 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1186 – 2023/1265
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1186
KARAR NO : 2023/1265

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2021
NUMARASI : 2018/948 Esas – 2021/560 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 11/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili, davalı… Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, davalı … vekilinin istinaf dilekçesinde adli yardım talep ettiği anlaşılmış olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği, davalı … yönünden adli yardım koşullarının da bulunduğu anlaşıldığından, davalı … yönünden adli yardımlı olarak dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile istinaf incelemesi sonunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 15.01.2018 tarihinde, davalı …’un sevk ve idaresindeki araç içinde yolcu olarak bulundukları sırada meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucunda davacı …’un oğlu ile gelini, davacılar … ile … …’un da anne ve babası olan … … ile … …’un hayatını kaybettiğini, aynı kazada yine araçta yolcu olarak bulunan davacılar … ve … …’un da yaralandığını, … …’un ağır şekilde yaralanması neticesinde vücudunda kemik kırıkları meydana geldiğini ve vücuduna, yapılan ameliyatlar sonucunda platin takıldığını, hem geçici hem de sürekli iş gücü kaybına uğradığını, müteveffa … …’un … Belediyesinde memur olarak çalıştığını, ölüm tarihinde aylık net maaşının 1.900,00 TL olduğunu, oğlunun ölümü ile müvekkili …’un destek verenin desteğinden yoksun kaldığını, kaza sonucu davalı sigorta şirketine yaptıkları başvurudan sonuç alamadıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik … için 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, … … için 1.000,00 TL geçici iş göremezlik ve 4.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı … Sigorta A.Ş.’den ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan… Sigorta A.Ş.’den poliçe limitleri dahilinde, dava tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faizi ve davalı …’dan ise olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacılar …, … ve … …’un her biri için 200.000,00’şer TL olmak üzere toplam 600.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, açıklama dilekçesi ile davacı … … için manevi tazminatın 100.000,00 TL’sinin kendi yaralanma ve sakatlığı için, 100.000,00 TL’sinin de destekten yoksun kalma nedeniyle talep edildiğini belirtmiş, 16.09.2020 tarihli talep artırım dilekçesinde; davacı … için destekten yoksun kalma tazminatı talebini 111.055,38 TL, davacı … … için sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 297.684,54 TL olarak artırmış, 06.05.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı … için 124.533,65 TL destekten yoksun kalma tazminatı, davacı … … için 462.969,74 TL sürekli iş göremezlik tazminatının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı… Sigorta A.Ş.’den poliçe limitleri dahilinde olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.
Davalı… Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, davacılar vekilinin talebi gibi 03.12.2020 tarihindeki duruşmada davalılardan … Sigorta A.Ş. hakkında açılan davanın tefrikine karar verilmiş, yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat davasının kabulü ile, davacı … yönünden; 124.533,65 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacıya ödenmesine, davalı… Sigorta A.Ş. yönünden alacağın 111.055,38 TL’sine 28.12.2018 dava tarihinden, 13.480,27 TL’sine 06.05.2021 ıslah tarihinden itibaren, davalı … yönünden alacağın tamamına 15.01.2018 kaza tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, davalı … … yönünden; 462.969,74 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak (davalı… Sigorta A.Ş. 360.000,00 TL sigorta limiti ile sorumlu olmak ve bu alacağın 297.684,54 TL’sine 28.12.2018 dava tarihinden, 62.315,46 TL’sine 06.05.2021 ıslah tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek suretiyle) adı geçen davacıya ödenmesine, davalı … yönünden alacağın tamamına 15.01.2018 kaza tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, davacı … için 100.000,00 TL, davacı … … için toplam 175.000,00 TL, davacı … … için 100.000,00 TL olmak üzere takdir edilen manevi tazminatların 15.01.2018 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile davalı …’dan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili, davalı… Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; kazanın meydana gelmesinde davacıların murisi … … ve … …’un hiçbir kusuru bulunmadığını, buna rağmen davacılar aleyhine mahkemenin takdir yetkisi nedeni ile vekâlet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu, manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü halinde dahi aleyhlerine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı… Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan raporda hesaplamanın TRH-2010 mortalite tablosu-%1,8 teknik faiz esas alınarak yapılması gerektiğini, işlemiş dönem hesabı yapılırken ise, bilirkişi tarafından dönemsel bekar asgari geçim indirimi dahil asgari ücretlerin 1,1161 katı esas alınarak hesaplama yapıldığını, hâlbuki dönemsel evli-eşi çalışmayan-çocuksuz asgari geçim indirimi dahil asgari ücretlerin 1,11 katı esas alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, destek payları hesaplanırken bilirkişi tarafından aynı kazada vefat eden eşin payı saklı tutulmadan müteveffaya 2, çocuklara ve anneye ise 1’er pay ayrıldığını, destekten yoksun kalma tazminatının hesabında müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı ve somut desteği dikkate alınmadan afaki olarak yapılan tazminat hesabına dayalı hüküm kurulamayacağını, tazminat hesabında müteveffanın sağlığında ailesine sağladığı desteğin araştırılmadığını, bilirkişi tarafından destek sıfatı taşıyan müteveffanın yakınlarına ayrılan pay oranlarının hatalı belirlendiğini, davacı …’e ilişkin, bu davacı tarafından davalı şirkete başvuru esnasında usulüne uygun yönetmelik uyarınca hazırlanmış sakatlık raporu ile başvuruda bulunulmaması nedeniyle davanın dava şartı yönünden reddi gerektiğini, bu davacının sürekli iş göremezlik durumuna ilişkin olarak yapılan hesaplamanın fahiş olduğunu, hesaplamaya esas alınan maluliyet raporunun da mevzuata aykırı olduğunu, raporda belirlenen sakatlık oranının sürekli mi geçici mi olduğunun tespit edilmediğini, davacının sakatlık durumunun fizik tedavi ve rehabilitasyon gerektirdiğini, ancak rapordan anlaşılacağı üzere, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlarının ya da ortopedi ve travmatoloji uzmanlarının raporu hazırlayan kurulda yer almadığını, hesaplanan tazminattan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, davacı vekili tarafından dava değerinin 2 defa ıslah edilmiş olmasının yerinde olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; adli yardım kararı verilmesini talep ettiklerini, yaşanan trafik kazasında davalı sürücünün hiçbir kusuru bulunmadığını, davalının araç sürücüsü olarak hatıra binaen taşıdığı kişilerin ablası, eniştesi ve yeğenleri olduğunu, davacı …’in maluliyet oranının tespitine ilişkin raporu kabul etmediklerini, bu davacının bakıcı hizmetinden yararlandığını, aile bireylerinden hiçbir şekilde yardım almadığını ispatlayamadığını, dosyadan aldırılan bir asıl üç ek rapor olmak üzere toplam 4 bilirkişi raporunun her birinde farklı rakamlar hesaplandığını, fahiş ve hatalı hesaplama yapıldığını, raporun TRH-2010 mortalite tablosu %1,8 teknik faiz esas alınarak düzenlenmesi gerektiğini, işlemiş dönem hesabı yapılırken, dönemsel bekar asgari geçim indirimi dahil asgari ücretlerin 1,1161 katı esas alınarak hesaplama yapılmasının yerinde olmadığını, mahkemece hükmolunan maddi ve manevi tazminat miktarlarının kazanın oluşumu, tarafların kusur durumu ile sosyal ve ekonomik durumları, manevi tazminatın amaç ve niteliği nazara alındığında fahiş olduğunu, davacı … lehine hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının fahiş hesaplandığını, dosyada müteveffanın ailesine sağlamakta olduğu yardımla ilgili hiçbir bilgi ve belge bulunmadığı gibi, bilirkişi tarafından esas alınan meblağların da fahiş olduğunu, müteveffanın bakmakla yükümlü olduğu diğer şahısların durumu ve ekonomik geliri gözetildiğinde, davacı anne …’ye hesaplanan meblağda destekte bulunmasının mümkün olmadığını, davacı … için hesaplanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı meblağlarının da fahiş olduğunu, mevzuata aykırı maluliyet raporuna göre hesaplama yapıldığını, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, hesaplanan tazminattan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini davacı tarafından iki kez ıslah talebinde bulunulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hesaplanan ve hükmedilen alacak meblağlarına karşı zamanaşımı itirazları olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan tarafların istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile istinaf eden taraflar esas alınarak yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan ölüme ve yaralanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda kaza tespit tutanağı uyarınca, 15.01.2018 tarihinde sürücü …’un sevk ve idaresindeki araçla seyri sırasında aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle meydana gelen tek taraflı trafik kazasında sürücünün kural ihlali olduğunun belirlendiği, kaza sonucu davacı …’un oğlu ile gelini, davacılar … ile … …’un da anne ve babası olan … … ile … …’un hayatını kaybettiği, eldeki davada öncelikle davalılar… Sigorta A.Ş. ve …’un yanısıra aracın kasko sigorta poliçesini düzenleyen … Sigorta A.Ş.’nin de davalı olduğu ancak mahkemece yargılama aşamasında bu davalı aleyhine açılan davanın iş bu davadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesiyle yargılamaya devam olunduğu, Amasya AĞCM’nin 2018/647 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu sanık … hakkında taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak suçundan mahkumiyet kararı verildiği, kararın kesinleştiği, anılan ceza dosyasında hükme esas alınan kusur raporu uyarınca kazanın meydana gelmesinde sürücü …’un asli ve tam kusurlu olduğu, karayolu yapısında bir eksikliğin bulunmadığı, karayolu çizgilerinin çizilmiş olduğu, işaretlemelerin tam ve eksiksiz olduğu otomobilde yolcu olarak bulunan kişilerin bu kazanın oluşumunda herhangi bir hataları ve kusurları bulunmadığının belirlendiği, kaza yapan aracın ZMMS poliçesinin kaza tarihini kapsar şekilde davalı … Sigorta Şirketi tarafından tanzim edilmiş olduğu, mahkemece AÜTF Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan alınan ve Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen 10.07.2019 tarihli rapor uyarınca, davacı … …’un 15.01.2018 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle; özür oranının %29 olduğu, Erişkinler için Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre engel oranının %29 olduğu, erişkin olması halinde 9 ay süre ile iş göremezlik halinde kalacağının belirlendiği, mahkemece SGK’ya yazılan yazı cevabı uyarınca, dava konusu kaza nedeniyle davacılara geçici iş göremezlik ödemesi yapılmadığı, rücuya tabi bir gelir bağlanmadığı, müteveffa … …’un 15.01.2018 tarihinde vefatı üzerine hak sahibi kızı ve oğluna 01.02.2018 tarihinden itibaren başlamak üzere yetim aylığı bağlandığının bildirildiği, mahkemece aktüer bilirkişiden alınan 27.07.2020 tarihli rapor uyarınca, müteveffa … …’un kaza sırasında hayatını kaybetmeden önce aylık gelirinin 1.800,00 TL olduğu, davacı … …’un lise öğrencisi ve bekar olduğu, dosyaya sunulan bordro incelendiğinde, müteveffa … …’un 2017 yılında asgari ücret ile çalıştığı, her ay fazla mesai ücreti aldığı, 2017 yılında net mesai ücretinin ortalama 163,00 TL olduğu, buna göre müteveffanın asgari geçim indirimi dahil net gelirinin aylık ortalama 1.567,06 TL olarak hesaplandığı, davalı… Sigorta A.Ş. araç için düzenlenen ZMMS poliçesinin olay tarihini kapsadığı, ölüm teminatı sınırının (kazaya uğrayan) şahıs başına 360.000,00 TL, sakatlanma teminatı sınırının (kazaya uğrayan) şahıs başına 360.000,00 TL olduğu, 27.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda … …’un 15.01.2018 tarihli trafik kazası sonucu hayatını kaybetmesi nedeniyle, annesi davacı … için TRH 2010 Hayat Tablosu ile %1,8 teknik faiz kullanılmak suretiyle yapılan hesaplamada, destekten yoksun kalma zararının 111.055,38 TL, aynı kazada yaralanan davacı … …’un sürekli iş göremezlik zararının 297.684,54 TL olduğu, geçici iş göremezlik zararının bulunmadığı, davacıların zararının davalı… Sigorta A.Ş. tarafından düzenlenen ZMMS poliçesi teminatı dahilinde kaldığının belirlendiği, 17/12/2020 tarihli birinci ek rapor uyarınca, tazminat hesabının mahkemenin talimatı doğrultusunda teknik faiz kullanılmaksızın PMF 1931 Yaşam Tablosuna göre tekrar yapıldığı, buna göre davacı …’un destekten yoksun kalma zararının 105.244,70 TL, aynı kazada yaralanan davacı … …’un sürekli iş göremezlik zararının 384.295,99 TL olarak hesaplandığı, davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik zararının bulunmadığının belirlendiği, 06/05/2021 tarihli ikinci ek rapor uyarınca, Yargıtay kararları kapsamında aynı kazada ölen eş … … için pay ayrılmadan davacı …’un destekten yoksun kalma zararının 124.533,65 TL, aynı kazada yaralanan davacı … …’un sürekli iş göremezlik zararının 462.969,74 TL hesaplandığı, davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik zararının bulunmadığı, davacı …’un zararının davalı… Sigorta A.Ş. düzenlenen ZMMS poliçesi teminatı dahilinde kaldığı, davacı … …’un zararının teminat tutarını aştığının belirlendiği, 27.07.2021 tarihli üçüncü ek raporda bu kez TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemine göre yapılan hesaplamada davacı …’un destekten yoksun kalma zararının 172.269,74 TL, aynı kazada yaralanan davacı … …’un sürekli iş göremezlik zararının 589.496,53 TL hesaplandığı, davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik zararının bulunmadığı, davacı …’un zararının davalı… Sigorta A.Ş. tarafından düzenlenen ZMMS poliçesi teminatı dahilinde kaldığı, davacı … …’un zararının teminat tutarını aştığının belirlendiği, mahkemece 06/05/2021 tarihli ikinci ek raporun hükme esas alınmasıyla yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda, öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede, destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin, baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Destekten yoksun kalma tazminatının mahiyeti ve amacı, ölenin eylemli yardımını alanların, desteğin ölümünden sonra da bu yardımdan mahrum kalmaması olduğuna göre; destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için, herşeyden önce destek alma hakkı olan kişinin yaşamının sürüyor olması ve destek alma ihtiyacının devam etmesi gerekir. Bu itibarla; kendi yaşamı sürmeyen kişinin, desteğinden yararlandığı kişinin yardımından yoksun kaldığından bahsedilemeyeceği ve desteği olan yakınından dolayı destek tazminatına hak kazanamayacağı, destek görenin ancak kendi yaşam süresi kadar bir süre için tazminata hak kazanabileceği; tazminat hesabında, destek alacaklılarının paylarının belirlenmesi esnasında, sadece hayatta olanlar için pay ayrılması gerekeceği açıktır.
Somut olayda; davacılardan …’nin desteği olan oğlu … ile …’in desteğinden yararlanacak olan eşi … …, davaya konu kazada aynı anda ölmüş ve geriye destek alacaklısı olarak müteveffa …’in annesi davacı … ve müteveffa …’in yine davacı olan evlatları … ve … kalmıştır. Mahkemece karara esas alınan 06/05/2021 tarihli ikinci ek raporda destek alacaklısı olan … için destek payı belirlenirken, aynı kazada ölmüş olan eşlerin (destek ve eşi …’nin) diğer eşten destek alma hakkı olmayacağı için, davacı …’nin ölen oğlunun gelirlerinin, yaşamı devam eden hak sahipleri ile destek arasında paylaştırılması gerektiği dikkate alınarak ölen eş …’ye pay ayrılmadan destek paylarının belirlenmesi yerinde olmakla birlikte, destek …, kaza anında 44 yaşında olup 2 çocuklu olarak vefat ettiğinden, gerek yaşı gerekse çocuk sayısı ve eşi …’nin de aynı kazada ölmüş olması nedeniyle, desteğin sağ kalıp yaşaması halinde ileride yeniden evlenebileceğinin kabul edilmesi ile hesap raporunda bu husus gözetilerek rapor tarihi itibarıyla müteveffanın yeniden evlenme ihtimalinin farazi olarak gözetilmesi gerekirken hesaplamada bu hususun gözardı edilmiş olması yerinde görülmemiştir.
Yine, haksız fiilden kaynaklanan cismani zarar nedeniyle tazminat davasında, zarar veren ve eylemlerinden sorumlu olanlar gerçek zarardan sorumlu olup, gerçek zarar TBK hükümlerine ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından gerçek zarar hesabında benimsenen yönteme göre hesaplanmalıdır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/18202 E. – 2022/15413 K. sayılı kararında; ” Yaşam Tablosu ve teknik faiz olarak %1.8 uygulanan hesaplama seçeneği karara esas alınmıştır. Tazminat hesabında TRH 2010 Yaşam Tablosunun kullanılmasında isabetsizlik yok ise de uygulanan teknik faiz yönünden; Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle, işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan ve Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen “progresif rant yöntemi kullanılarak yapılması gereklidir.” denilerek, muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde TRH 2010 Yaşam Tablosunun, işleyecek/bilinmeyen dönem hesabının ise progresif rant yöntemine göre hesaplanmasının “gerçek zarar” belirlenmesinde daha uygun olduğu kabul edilmiş olup, yerleşik uygulaması da bu yöndedir.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda PMF 1931 yaşam tablosu ve progresif rant yönteminin esas alındığı anlaşılmakla istinaf eden davalı… Sigorta A.Ş. vekilinin ve davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf taleplerinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca, davacılar vekili, dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı … için 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve davacı … için 1.000,00 TL geçici iş göremezlik ve 4.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı … Sigorta A.Ş.’den ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan… Sigorta A.Ş.’den poliçe limitleri dahilinde, dava tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faizi ve davalı …’dan ise olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacılar …, … ve … …’un her biri için 200.000,00’şer TL olmak üzere toplam 600.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 16.09.2020 tarihli talep artırım dilekçesinde; davacı … için destekten yoksun kalma tazminatı talebini 111.055,38 TL, davacı … … için sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 297.684,54 TL olarak artırmış, 06.05.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı … için 124.533,65 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve davacı … … için 462.969,74 TL sürekli iş göremezlik tazminatının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı… Sigorta A.Ş.’den poliçe limitleri dahilinde olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiğini bildirmiş, mahkemece anılan dilekçelerden birinin talep artırım, birinin de ıslah dilekçesi olduğu kabul edilerek karar verilmiştir.
Öncelikle, bu dilekçelerin birinin talep artırım, birinin de ıslah dilekçesi olarak kabul edilebilmesi için davanın belirsiz alacak davası olarak açılması gereklidir.
Eldeki davanın açılış tarihi 28.12.2018 olup, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesiyle; mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda yer almayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak davası kabul edilmiştir.
6100 sayılı Kanunun 107. maddesine göre, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir, ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir. 6100 sayılı Kanun ile birlikte, yukarıda belirtilen çerçevede belirsiz alacak davası açma imkânı tanınarak, belirsiz alacaklar bakımından hak arama özgürlüğü genişletilmiş; bununla bağlantılı olarak da hukuki yarar bulunmadan kısmi dava açma imkânı sınırlandırılmakla birlikte, tamamen kaldırılmamıştır. Zaman zaman, 6100 sayılı Kanun ile birlikte kabul edilen belirsiz alacak davası ile kısmi davaya ilişkin yeni düzenlemedeki sınırın tam olarak tespit edilemediği, birinin diğeri yerine kullanıldığı görülmektedir. Oysa bu iki davanın amacı ve niteliği ayrıdır. Alacak, belirli veya belirlenebilir ise, belirsiz alacak davası açılamaz, ancak şartları varsa kısmi dava açılması mümkündür.
Kanunun kısmi dava açma imkânını sınırlamakla birlikte tamamen ortadan kaldırmadığı da gözetildiğinde, belirli alacaklar için, belirsiz alacak davası açılamasa da, şartları oluştuğunda ve hukuki yarar bulunduğunda kısmi dava açılması mümkündür. Aksi halde, sadece ya belirsiz alacak davası açma veya belirli tam alacak davası açma şeklinde iki imkândan söz edilebilir ki, o zaman da kısmi davaya ilişkin 6100 sayılı Kanunun 109. maddesindeki hükmün fiilen uygulanması söz konusu olamayacaktır. Çünkü, belirsiz alacak davasında zaten belirsiz alacak davasının sağladığı imkanlardan yararlanarak dava açılabilecek; şayet alacak belirli ise de, o zaman sadece tam eda davası açılabilecektir. Oysa kanun koyucunun abesle iştigal etmeyeceği prensibi gereği, anılan maddeyle kısmi davaya ilişkin düzenleme yapıldığı düşünülerek ve Kanundaki sınırlamalara dikkat edilerek kısmi dava açılabilecektir.
Somut olayda; dava dilekçesinde, davanın açıkça, belirsiz alacak davası türünde açıldığı belirtilmediğinden eldeki davanın, belirsiz alacak davası değil kısmi dava olduğunun kabulü gerekir. Buna göre mahkemece, davanın kısmi dava türünde olduğu kabul edilerek sonuca gidilmesi gerekirken, ıslaha ilişkin sunulan 16.09.2020 tarihli ve 06.05.2021 tarihli dilekçelerinden birinin talep artırım birinin ıslah dilekçesi olarak kabulü doğru değildir. Bu nedenle 16.09.2020 tarihli ıslah dilekçesi, davalılar yönünden ıslah dilekçesi olup, usul hükümlerine göre bir davada yalnızca bir ıslah dilekçesi verilebileceğinden, 06.05.2021 tarihli ikinci ıslah dilekçesindeki miktarlar doğrultusunda davalıların sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı… Sigorta A.Ş. vekilinin ve davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulüne, kararın HMK’nın 353/1-a-6. maddeleri gereğince kaldırılmasına, mahkemece davanın yeniden görülerek, yeniden seçilecek bir aktüer bilirkişiden, destek …’in aynı kazada ölen eşi …’ye pay ayrılmadan ve desteğin (rapor tarihi itibarıyla)yeniden evlenebileceği varsayımı da gözetilmek suretiyle, geride kalan hak sahipleri (davacı … ve davacı çocuklar) için kademeli olarak destek paylarının belirlenmesi, davalı sigorta şirketinin tazminattan poliçe limiti ile sorumlu olduğunun gözetilmesi, yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince TRH 2010 Yaşam Tablosu uygulanarak, işleyecek/bilinmeyen dönem hesabının “progresif rant yöntemi” ile hesaplanmasıyla tazminat hesabının yapılması için rapor alınması, davacılar vekilinin hükmü salt manevi tazminat yönünden istinaf etmiş olması gözetilerek istinaf eden taraflar yönünden usuli kazanılmış hakların korunması, dava değeri olarak davacılar vekili tarafından ıslaha ilişkin sunulan 16.09.2020 tarihli dilekçe içeriğinin esas alınmasıyla oluşacak sonuca göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre istinaf eden davacılar vekilinin tüm, davalı… sigorta A.Ş. vekilinin ve davalı … vekilinin sair istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı… Sigorta A.Ş. vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı KABULÜ ile, Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 16/09/2021 tarihli, 2018/948 Esas – 2021/560 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, istinaf eden davacılar vekilinin tüm, davalı… Sigorta A.Ş. vekilinin ve davalı … vekilinin sair istinaf sebeplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden taraflara iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 23. İcra Dairesinin 2021/13540 Esas sayılı dosyasına yatırılan 740.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun yatırana iadesine,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 11/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.