Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/118 E. 2022/316 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/118
KARAR NO : 2022/316

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2019
NUMARASI : 2014/365 Esas -2019/273 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
VEKİLİ :
İHBAR OLUNAN :

DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT

KARAR TARİHİ : 02/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 02/11/2022
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar ve davalı … AŞ vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, davalıların, işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın davacıların desteğine çarparak ölümüne neden olduğunu ileri sürerek davacı eş … için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve eş için 50.000,00 TL manevi tazminatın davacılar… için 30.000,00’er TL manevi tazminatın sigorta şirketi poliçe kapsamı ile sorumlu olmak üzere davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili bedel artırım dilekçesi ile davacılardan … için talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatını 81.328,88 TL olarak artırmıştır.
Davalı … AŞ vekili, aracın …’a kiraya verildiğini ve bilgileri dışında …’e teslim edildiğini, doğan zarardan sorumlu olmadıklarını, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin araç sürücüsünün kusuru oranında ve davalıların kanıtlanan gerçek zararları ile poliçe kapsamında sorumlu tutulabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, kusur konusunda yapılan değerlendirmede, çelişkili kusur raporları bulunduğu, kazanın oluş biçimi ile ilgili temelde bir fark bulunmadığı, davalı sürücünün sürücü belgesiz olması, kaza sonrası duramayarak 15 metre devam edip park halindeki araçlara da çarpma eyleminde asli kusurlu olduğu, yola dikkatsiz çıkan yayanın tali kusurlu olduğu, ceza yargılamasında kesinleşen maddi olgunun da bu kabule dayandığı , 07.05.2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda davalı sürücünün % 75, davacıların desteğinin % 25 oranında kusurlu olduğuna ilişkin tespit içeren raporun hükme esas alınması gerektiği, davalı şirket tarafından kazaya neden olan aracın kiralandığı ve sürücüye rıza dışı verildiği savunulmuş ise de, resmi şekilde yapılmış bir kira sözleşmesi bulunmadığı, kısa süreli kullanımların işleten sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı ve aracın sürücü tarafından rıza dışı alındığına dair bir kanıt da sunulmadığından savunmasına itibar edilmeyeceği, TBK’nın 56/2. maddesi uyarınca ölenin yakınları tarafından açılan manevi tazminat istemi yönünden yapılan değerlendirmede kazanın meydana geliş biçimi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak davacı … için 30.000,00 TL, yetişkin çocuklar davacı …, … için 15.000,00’er TL manevi tazminatın takdirinin uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 81.328,28 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … şirketinden dava tarihinden, diğer davalılardan kaza tarihi olan 9/4/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacı …’ye verilmesine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, … için 30.000,00 TL, … için 15.000,00 TL, … için 15.000,00 TL, … için 15.000,00 TL olmak üzere toplam 75.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … A.Ş.’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, “Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.04.2019 tarih, 2014/365 E. ve 2019/273 K sayılı kararında, “ 81.328,28 TL destekten yoksun kalma tazminatın davalı … şirketinin dava tarihinden, diğer davalılar kaza tarihi olan 9/4/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacı … …ye verilmesini” ifadesinin sonundaki “verilmesini” kelimesinin maddi hata kaynaklı olduğu belli olsa da, anlam karmaşasına yol açmaması için “verilmesine” olarak düzeltilmesini , gerekçeli kararda; davalı sürücünün sürücü belgesiz olduğu, kaza sonrası duramayarak 15 metre devam edip park halindeki araçlara da çarpma eyleminde asli kusurlu olduğu, yola dikkatsiz çıkan yayanın tali kusurlu olduğu, ceza yargılamasında kesinleşen maddi olgunun da bu kabule dayandığının anlaşıldığı, 07.05.2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda davalı sürücünün %75, davacıların desteğinin %25 oranında kusurlu olduğuna ilişkin tespit içeren raporun, hükme esas alındığını, kusur oranına itiraz ettiklerini, mahkemece davalı … şirketinin dava tarihinden, diğer davalılardan, kaza tarihi olan 09.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacı …’ye verilmesine karar verildiğini, avans faizine hükmedilmesi gerektiğini, manevi tazminat miktarının yetersiz olduğunu, sigorta şirketinin klozlarında, manevi tazminatın da poliçe limitleri dahilinde olması, davalı ….’nin, manevi tazminattan da sorumluluğu bulunması nedeniyle, karar bu yönüyle de usul ve yasaya uygun bulunmadığını, Maddi hata sonucu, gerekçeli kararın hüküm kısmının 4. maddesinin ilk cümlesinde, “…. Ve 3,75TL vekalet ücreti olmak üzere …” şeklinde yazıldığını, bu ifadenin, ” … Ve 3,75TL vekalet HARCI olmak üzere …” şeklinde düzeltilerek, maddi hatanın giderilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … AŞ vekili istinaf dilekçesinde, davacı …’nin yargılama devam ederken evlendiğini, yeniden evlenen davacı eşin zararının evlendikten sonraki sürece denk gelen kısmının müvekkil şirketin sorumluluğunda olmadığını, müteveffanın anne- babasının hayatta olup olmadığının araştırılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar ve davalı … AŞ vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
TBK gereği, ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Destekten yoksun kalma tazminatının mahiyeti ve amacı, ölenin eylemli yardımını alanların, desteğin ölümünden sonra da bu yardımdan mahrum kalmaması olduğuna göre; destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için, her şeyden önce, destek alma hakkı olan kişinin destek alma ihtiyacının devam etmesi gerekir.
Bu itibarla; ölen kişiden eş sıfatıyla destek alan kişinin yeniden evlenmesi halinde, evlenen eşin, desteğinden yararlandığı kişinin yardımından yoksun kaldığından bahsedilemeyeceği ve desteği olan (eski) eşinden dolayı destek tazminatına hak kazanamayacağı açıktır. TMK’nın 2. maddesi “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunladır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz .” hükmünü içermektedir.
Somut olayda, davacı eşin 22/3/2017 tarihinde evlendiği dolayısıyla kaza tarihi ile 22/3/2017 tarihleri arasındaki süre için destekten yoksun kalma tazminatı alması gerekirken muhtemel bakiye ömür süresinin tamamı için tazminat hesaplandığı anlaşılmaktadır. Oysa, destekten yoksun kalma tazminatının yukarıda ifade edilen amaç ve kapsamı karşısında; somut gerçeğin bulunduğu durumda varsayımlara dayalı hesaplama yapılamayacağı; destek alacaklısı olan davacının ancak eşinin ölüm tarihi ile kendisinin yeniden evlendiği tarih aralığı için tazminata hak kazanabileceği gözetilip hesaplama yapılması gerekecektir.
Ayrıca, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010”adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında progressif rant formülü kullanılmasında bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte PMF 1931 Yaşam Tablosu tatbik edilmesi de isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle nedenlerle; davacılar vekilinin ve davalı …. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile konusunda uzman yeni bir aktüer bilirkişiden denetime elverişli (hükme esas alınan rapor tarihindeki verilere göre ve usulü kazanılmış haklar da gözetilerek) rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden, davacılar ve davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar ve davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 12/04/2019 tarihli 2014/365 Esas – 2019/273 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
5-İstinaf eden taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
6-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 12. İcra Dairesinin 2019/11144 Esas sayılı dosyasına yatırılan 156.000-TL tutarlı teminat mektubunun yatıran …Sigorta A.Ş.’ye iadesine,
6-Karar tebliği, harç mahsup ve iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 02/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Başkan …

Üye


Üye


Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.