Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1179 E. 2023/1117 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1179 – 2023/1117
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1179
KARAR NO : 2023/1117

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2021
NUMARASI : 2018/363 Esas – 2021/469 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 20/09/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/09/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 10/04/2016 günü saat 14:30’da yaya olarak kaldırımda yürürken davalılardan …’ün araç maliki ve sürücüsü bulunduğu, diğer davalı … Sigorta A.Ş.’ye sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın geri manevra yaptığı sırada çarpması ile müvekkilinin yüzüstü düşmesi sonucu yüzünün ve burnunun parçalandığını, birinci derecede kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığını, kaza nedeni ile Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/893 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, yapılan yargılama sonunda davalı (sanık) …’ün taksirle yaralama suçundan adli para cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın yarı oranda arttırılmasına karar verildiğini, müvekkilinin kaza ve akabinde geçirdiği burun ameliyatının üzerinden yaklaşık 2 yıl geçmiş olmasına rağmen fiziki olarak tam olarak iyileşmediğini, yapılan ameliyata rağmen müvekkilinin iş gücü (efor) kaybı olduğunu, kazadan önceki durumuna göre nefes alıp vermede, koku almada, yemek yemede zorlandığını, kazadan sonra burnundaki kemik kırılmasından kaynaklanan uykuda horlama sorunu başladığını, müvekkilinin meydana gelen kazada burun kemiğinin kırılması nedeni ile yüzde sabit iz oluştuğunu, burnunun üzerinde kazadan kaynaklanan ve dışarıdan belirgin bir şekilde belli olan iz bulunduğunu, bu durumun müvekkilini fiziksel ve psikolojik olarak etkilediğini, müvekkilinin 1975 doğumlu ve bekar olduğunu, herhangi bir çalışması veya geliri bulunmadığını, ancak davalı …’ün PTT’de memur olarak çalıştığını, tamamen kendi kusurundan kaynaklanan bu kaza sonucu müvekkilinde oluşan maddi ve manevi zararları karşılayacak sosyal ve ekonomik duruma sahip olduğunu, bu zamana kadar müvekkilinin maddi ve manevi zararlarının davalılar tarafından karşılanmadığını ileri sürerek, şimdilik 5.500,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili beyan dilekçesinde; davacı tarafın, trafik kazası sebebiyle doğan maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak; geçici-sürekli maluliyet tazminatı, tedavi giderleri ve estetik zararlar sebebiyle ileride yapılması zorunlu tedavi giderleri taleplerinin bulunduğunu bildirmiştir.
Davacı vekili 27/05/2021 tarihli ıslah dilekçesinde; davacı için 5.400,00 TL olan tedavi giderleri tazminatı taleplerini 5.673,20 TL’ye yükselttiklerini, sonuç olarak; davacı için 6.850,66 TL maddi tazminata ve 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş (… Sigorta A.Ş) vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın, Kanun’da belirtilen başvuru şartını yerine getirmediğini, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, … plakalı aracın, müvekkili şirkete 18/11/2015-18/11/2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalısının kusuru oranında olmak üzere, ölüm/sakatlık halinde azami 310.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, dava konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkili şirket sigortalısı araç sürücüsüne kusur izafesinin mümkün olmadığını, söz konusu kazanın tamamen davacı yayanın kusurlu hareketi neticesinde meydana geldiğini, davacı tarafın, müvekkili şirketten geçici iş göremezlik talebinin haksız olduğunu, trafik kazası sonucunda oluşan yaralanmalara ilişkin tedavi taleplerinin SGK’dan talep edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının tedavi teminatı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/893 Esas sayılı dosyasında tarafının asli kusurlu olarak kabul edildiğini, söz konusu kusur durumunu kabul etmediğini, maliki olduğu … plaka sayılı aracının fren sisteminin arızalı olduğunu ve aracının bakımlarını düzgün yaptırmasına rağmen araçtaki bu arızanın beklenmeyen hal olduğunu, bundan dolayı tarafına kusur atfedilmemesini, mahkeme aksi kanaatte ise hükmolunacak tazminattan beklenmeyen hal nedeniyle öngörülemezlik indirimi yapılmasını talep ettiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesi’ne sunulan 22/08/2017 tarihli ATK raporunda; sanık sürücü …’ün asli ve tamamen kusurlu olduğu, müşteki yaya …’ın atfı kabil kusuru olmadığının tespit edildiği, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı 07/02/2019 tarihli raporunda; davacının 10/04/2016 tarihli yaralanması neticesinde; Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’e göre kişinin özür oranının %0 (yüzdesıfır) olduğunu, 1 (bir) ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığının bildirildiği, maluliyet raporuna itiraz üzerine İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı İkinci Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 14/09/2020 tarihli raporunda; davacının 10/04/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmeliğe göre; kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğunu, iyileşme süresinin 1 (bir) aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, alınan aktüerya raporuna göre; davacı için; daimi iş göremezlik tazminatı bulunmadığı, 1.177,46 TL geçici iş göremezlik tazminatı, SGK tarafından karşılanmayan tedavi ve ulaşım gideri toplamı 5.673,20 TL olarak hesaplandığı, manevi tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle 1.167,46 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 5.673,20 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 6.840,66 TL’nin 10.04.2016 kaza tarihinden itibaren (davalı sigorta şirketi yönünden ise poliçe limit ile sınırlı olmak üzere 15.11.2017 temerrüt tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının sürekli iş göremezlik tazminatı davasının reddine, davacının manevi tazminat davasının kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın 10.04.2016 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı … vekili istinaf dilekçesinde, maddi tazminat alacağı yönünden yerel mahkeme kararına itiraz etmediklerini, ancak hükmedilen manevi tazminat miktarı, manevi tazminatın şartları olan kusur ve zarar dikkate alındığında düşük kaldığını, davacının geçirdiği kaza sonrası oluşan burun kırığı neticesi yüzde (burun üzerinde) sabit iz oluştuğunu, bu durumun gerek Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın gerekse İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun raporu ile de sabit olduğunu, Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın raporunda aynen “burun dorsumunda belli belirsiz 1,5 cm ve 0,5 cm sütür izi olduğu” tespit edilmiştir denilmek suretiyle ve yine İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun “nazal dorsum cildinde kemik-kıkırdak bileşkesinde yaklaşık 0,5 cm boyutlarında horizontal deprese skarı -yani YARA İZİ- mevcut olduğu” denilmek suretiyle davacıda estetik zararın doğmuş olduğunun ortaya konulduğunu, davacı müvekkilin yüzünde sabit iz kalmış olduğu Adi Tıp raporları ile de sabit olmasına rağmen mahkeme kararının gerekçe kısmında bu hususa hiç değinilmediğini belirterek, müvekkil için hükmedilen 5.000,00 TL manevi tazminat miktarı yönünden ortadan kaldırılmasına ve 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, istinaf talebine konu manevi tazminat miktarı yönünden; 6098 TBK’nun 56/1. maddesindeki, “Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verir.” hükmü ile aynı Yasanın 51.maddesinde de, “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne göre, kaza tarihi, kaza tarihindeki paranın satın alma gücü, tarafların sosyal ekonomik durumları, davacının kaza nedeniyle çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi ve davacının kusurunun bulunmadığı, yüzündeki skar izinin yaşamını etkileyecek olması, uğradığı manevi zarar göz önüne alındığında takdir edilen manevi tazminatın hakkaniyete uygun belirlenmediği, manevi tazminatın bir miktar az olduğu 10.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olacağı kanaatine varıldığından, manevi tazminatın miktarına yönelik davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile kararda kesinleşen yönler ile usuli kazanılmış haklar gözetilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kararın manevi tazminat miktarı yönünden düzeltilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A-Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/06/2021 gün ve 2018/363 Esas – 2021/469 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Buna göre HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 1.167,46 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 5.673,20 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 6.840,66 TL’nin 10.04.2016 kaza tarihinden itibaren (davalı sigorta şirketi yönünden ise poliçe limit ile sınırlı olmak üzere 15.11.2017 temerrüt tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının sürekli iş göremezlik tazminatı davasının reddine,
3-Davacının manevi tazminat davasının kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 10.04.2016 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
4-Maddi tazminat yönünden davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Maddi tazminat yönünden reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 10,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı … Sigorta A.Ş.’ye ödenmesine,
7-Manevi tazminat yönünden davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
8-Davacı tarafından posta, bilirkişi ücreti, tebligat, müzekkere, başvuru harcı, vekalet harcı olarak yapılan 1.867,88 TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 823,70 TL’nin (davalı sigorta şirketinin sorumluğu 475,87 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
10-Alınması gerekli 1.150,30 TL harçtan peşin ve tamamlama harcı ile alınan 110,20 TL harcın düşümü ile arta kalan 1.040,10 TL (davalı sigorta şirketinin sorumluğu 341,55 TL ile sınırlı olmak üzere) harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
11-Peşin ve ıslahla alınan 110,20 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
İSTİNAF YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan 94,50 TL istinaf yargılama giderininin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 20/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.