Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1143 E. 2023/953 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1143
KARAR NO : 2023/953

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : Dr. … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2021
NUMARASI : 2018/381 Esas – 2021/547 Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 21/06/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 21/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 11/03/2012 tarihinde meydana gelen kazada davalının trafik sigortacısı olduğu aracın davacının içinde yolcu olduğu araca çarpması sonucunda, davacının yaralandığını ileri sürerek geçici iş gücü kaybı tazminatı, bakıcı gideri tazminatı ve tedavi gideri olmak üzere 5,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili bedel artırım dilekçesi ile maddi tazminat tutarını 4.887,17 TL geçici iş gücü tazminatı, 1.994,63 TL bakıcı gideri tazminatı, 318,75 TL tedavi gideri olarak artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile davalı arasında 13/05/2013 tarihinde ve 28/05/2013 tarihinde yapılan ödemeler sonucunda davacının davalıyı ibra ettiğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/337 Esas, 2018/600 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; dava konusunun aynı kaza nedeniyle davacının talep ettiği sürekli iş gücü kaybı tazminatı olduğu gerekçesiyle davacının kaza nedeniyle daimi maluliyetinin bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verildiği, davalı vekili tarafından davacının davalı … şirketine yapılan ödemeler ile iddia ettiği savunulmuş olup, Ankara 9 ATM dosyası içerisinde yer alan ödeme belgeleri incelendiğinde; davacı için yapılan ödemenin ve ödeme hesabının maluliyet oranı dikkate alınarak yapıldığı bu nedenle bu davada dava konusu yapılan geçici iş gücü kaybı tazminatı, tedavi gideri ve bakıcı gideri tazminatı yönünden borcu sona erdiren ödeme niteliğinde olmadığı ve davacı tarafından bu alacak tutarlarını da kapsayan dava konusu kaza ile ilgili davalı … şirketini tüm borçlar yönünden ibra edildiğine ilişkin bir ibraname olmadığı anlaşılmakla, savunmaya itibar edilmediği, 11/03/2012 tarihinde düzenlenen kaza tespit tutanağında davalı tarafından sigortalanan aracın kavşakta geçiş önceliğine uymayarak davacının içinde yolcu olduğu araca çarpması sonucunda kazanın meydana geldiği, sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunun belirtildiği, davalı tarafından düzenlenen trafik sigorta poliçesinin incelenmesinde aracın kamyonet olduğu, 07/06/2011-07/06/2012 tarihleri arasında teminat sağladığı, teminat limitinin 200.000,00 TL olduğu, davacının kaza sonrasında meydana gelen yaralanması nedeniyle işgücü kaybı olup olmadığının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu İkinci İhtisas Dairesi’nden alınan 27/08/2020 tarihli raporda, davacının kaza nedeni ile 9 ay geçici işgöremez halde kaldığı ve 3 ay süre ile bakıcıya ihtiyaç duyduğunun belirtildiği, kazanın meydana gelmesinde araç sürücülerinin kusur oranlarının belirlenmesi için bilirkişi raporu alındığı, raporda davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün kavşakta geçiş önceliği kuralına uymamak nedeniyle asli %75 oranında, davacının içinde yolcu olduğu araç sürücüsünün dikkatsiz olması nedeniyle tali %25 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, sigorta poliçesinin düzenlendiği tarihte geçerli genel şart hükümleri ve yerleşik Yargısal kararlar uyarınca düzenlenen 28/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda davacının davalıdan talep edebileceği geçici iş gücü kaybı tazminatının 4.887,17 TL ve geçici bakıcı gideri tazminatının 1.994,63 TL olduğu, hekim bilirkişi tarafından düzenlenen bakıcı gideri dikkate alınmaksızın tedavi giderinin 425,00 TL olup, davalı kusur oranına karşılık gelen kısmının 318,75 TL olduğunun belirlendiği gerekçesiyle “Davanın KABULÜNE, 4.887,17 TL geçici iş gücü kaybı tazminatı, 1.994,63 TL geçici bakıcı gideri tazminatı, 318,75 TL tedavi gideri tazminatının davalı ilk ödeme tarihi olan 13/05/2013 tarihi temerrüt tarihi kabul edilerek bu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … … Sigorta Şirketi vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesinde ve mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporuna beyanda belirtildiği üzere davacı …’ın maluliyeti nedeniyle davacılara 13.05.2013 tarihinde 6.376,00 TL ödeme yapıldığını, ödemenin bilirkişi raporunda dikkate alınmadığını, ödemenin güncel halinin hesaplanan tazminattan düşülmesi gerektiğini, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren genel şartlar gereği geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri zararı sağlık giderleri teminatına alındığını, ayrıca sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu ve sigorta şirketlerinin sorumluluğu bulunmadığının açıkça belirtildiğini, hesap tarihi itibariyle güncel değerler üzerinden tazminat hesabı yapıldığından davacı tarafın faiz talebine yer olmadığı, ancak rapor hesap tarihinden itibaren faiz talep edebileceğinden 13/05/2013 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan raporda PMF 1931 yaşam tablosunun kullanıldığını, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve Yargıtayın son içtihatları gereği TR 2010 yaşam tablosu ve progresif rant %10 artırım %10 iskonto yönteminin kullanılarak yapılması gerektiğini, gelirin düşük belirlendiğini, davalı … şirketi tacir olduğundan avans faizi uygulanması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Geçici iş göremezlik ödeneğine ilişkin istinaf sebeplerine ilişkin olarak, davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesi gerekir. 6098 Sayılı TBK’nın 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararlarının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları 2918 sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını davalı … şirketinden talep edebilir. Genel Şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderlerinden olmayıp, 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenleme de yer almamaktadır. 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri bu yasa kapsamı içerisinde bulunmadığından (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb) davalı … şirketi vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf sebebi doğru görülmemiştir.
Faturalandırılamayan tedavi giderine ilişkin olarak, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere olayın niteliği gereği bütün giderlerin belgelendirilmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Ulaşım gideri konusunda belge bulunmasa da, davacının yaralanmasına göre tedavisi tamamlanıncaya kadar hastaneye gidip gelmesi hayatın olağan akışına uygundur. Bu durumda mahkemece doktor bilirkişiden davacının tedaviye gitmesi gerektiği tarihler konusunda rapor alınarak, davacının ikamet adresi ile hastanelerin mesafesi, o tarihlerdeki ticari taksi ücretleri v.s. gözönünde bulundurularak makul bir ulaşım giderine hükmedilmesi gerekmektedir. Yine yaralanmaya bağlı olarak yapılması olanaklı bulunan fatura edilemeyen tedavi giderleri yönünden davacının tüm tedavi evrakları incelenerek yaralanma derecesi ve iyileşme süreci de gözetilerek uzman doktor bilirkişiden alınacak rapor sonucuna göre fatura edilmeyen tedavi giderleri hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir (Yargıtay 17. H.D’nin 11.06.2020 tarih 2019/2585 Esas- 2020/3385 Karar, 28.02.2019 tarih 2016/4476 Esas- 2019/2293 Karar, 27.09.2017 tarih 2015/1535 Esas- 2017/8273 Karar, 09.04.2015 tarih 2015/1134 Esas – 2015/5600 Karar ve 12.11.2012 tarih 2012/32523 Esas-2012/12417Karar). Somut olayda, doktor bilirkişiden alınan rapor usul ve yasaya uygun olduğundan mahkemece hükme esas alınması yerinde bulunmuştur.
Davacı vekilinin bakiye ömür süresinin tespitinde PMF tablosunun kullanılmasının isabetsiz olduğu, TRH 2010 tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılması gerektiği belirtilmişse de, sözkonusu tabloların bakiye ömrün tespitinde kullanılan tablolar olduğu, somut olayda hesaplanan geçici iş göremezlik tazminatı ve geçici bakıcı giderinin bilinen döneme ilişkin olduğu anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf sebebine de itibar edilememiştir.
Davalı vekili, davacıya ödenen 6.337 TL’nin mahsubu gerektiğini belirtmişse de, bu miktarın sürekli sakatlık tazminatına ilişkin olduğu anlaşılmakla, mahsup edilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Faiz başlangıcına ilişkin olarak ise, yapılan kısmi ödeme tarihinin esas alınmasında bir isabetsizlik görülmemiş olup, sigortalı aracın şirkete ait olduğu ve ticari amaçlı olarak kullanıldığı anlaşılmakla avans faize hükmedilmemesi isabetsiz bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yerel mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeninden yargılamaya ihtiyaç duyulmamasına göre, kararın davacı lehine HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın esası hakkında yeniden hüküm tesisine, faiz türünün avans faiz olarak düzeltilmesine karar verilmiş, ilk derece mahkemesi kararında kesinleşen yönler korunarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
II-Davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 16/07/2021 tarihli, 2018/381 Esas – 2021/547 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davanın KABULÜNE,
4.887,17 TL geçici iş gücü kaybı tazminatı, 1.994,63 TL geçici bakıcı gideri tazminatı, 318,75 TL tedavi gideri tazminatının davalının ilk ödeme tarihi olan 13/05/2013 tarihi temerrüt tarihi kabul edilerek bu tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 491,86 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harç ve 25,00 TL ıslah harcının düşümü ile eksik alınan 430,96 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacının 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı, 25,00 TL ıslah harcı, 170,30 TL posta-davetiye gideri, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.072,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
III-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
IV-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 16,50 TL tebligat masrafı ve 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 178,60 istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
V-İstinaf talebi reddedilen davalıdan alınması gerekli 491,86 TL istinaf karar harcından peşin alınan 123,00 TL’nin mahsubu ile 368,86 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
VI-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
VII-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
VIII-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 21/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.