Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1135 E. 2023/952 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1135 – 2023/952
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1135
KARAR NO : 2023/952

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2021
NUMARASI : 2016/729 Esas 2021/319 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 21/06/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 21/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta Şirketi, davalı …, davalı … vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 20.06.2015 tarihinde davacının ailesi ile birlikte … Belediyesi’ ne ait … plakalı otobüse bindiklerini, sürücünün direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi nedeniyle otobüsün dere yatağına devrildiğini, davacının yaralandığını, davacının futbol hayatının sona erdiğini, sağlık harcamaları ve yol masrafları yapmak zorunda kaldıklarını, ailesinin davacıya bakmak zorunda kaldığını beyanla rutin sağlık harcamaları için 50,00-TL(… dan tahsili), ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan ve kazanç kaybına ilişkin 50,00-TL (… Hariç), Yol ve Ulaşım harcamaları için 50,00-TL(… hariç), Estetik ameliyat giderleri için 50,00-TL (… Hariç) olmak üzere 200,00-TL maddi tazminat, 20.000,00 TL manevi tazminatın (davalı sigorta ve … hariç) sigorta şirketi için temerrüt tarihinden diğer davalılar için olay tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsili talep etmiştir.
Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde; … plakalı aracın sigortasının 26.07.2014-2015 vadeli olmak üzere yapıldığını, maluliyete ilişkin olarak Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, davacının ekonomik sosyal durumunun araştırılması gerektiğini, …’ya müzekkere yazılması taleplerinin olduğunu, temerrüde düşmediklerini, faiz türüne itiraz ettiklerini, sağlık gideri teminatlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; kusur raporu alınması gerektiğini, talep edilen maddi ve manevi tazminatların fahiş olduğunu, olayda kasıtlı bir suç olmadığını, sürücüye rücu edileceğini, faiz türüne itiraz ettiklerin, davanın … A.Ş.’ ye ihbarını talep ettiklerini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, … Sigorta Şirketine ait Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinin 26.07.2014-26.07.2015 tarihlerini kapsadığı, … Müessesesine ait … plakalı aracın sigorta kapsamına alındığı ve dava konusu kazanın poliçe dönemi dahilinde olan 20.06.2015 tarihinde gerçekleştiği, Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 01.04.2019 tarihli raporunda özetle: davacının meslekte kazanma gücünden %3,3 oranında kaybettiği, erişkin olması halinde 3 ay süre ile iş göremez halde kalacağı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/400E. sayılı dosyasının incelenmesinde davalı … hakkında iddianame yazılarak yargılamasının yapıldığı ve hakkında mahkûmiyet kararı verildiği, mahkemece alınan 08.02.2016 tarihli ATK raporunda sürücü …’in asli derece kusurlu olduğu, yol yapım ve onarımdan sorumlu kurumun yetkilisinin tali kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmiş olduğu, manevi tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle; ” -Davanın KISMEN KABULÜ ile, Rutin tedavi ve sağlık harcamaları için talep edilen 595,99 TL’ nin 20/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’ dan alınarak davacıya verilmesine, Yol ve ulaşım harcamaları için talep edilen 264,60 TL’nin, davalı sigorta şirketi için poliçe miktarı ile sınırlı olmak üzere dava tarihi olan 19/09/2016 tarihinden başlayacak avans faizi, davalı … hariç diğer davalılar için 20/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacının sürekli iş göremezliğe ilişkin maddi tazminat talebi olan 59.115,14 TL’nin davalı sigorta şirketi için poliçe miktarı ile sınırlı olmak üzere dava tarihi olan 19/09/2016 tarihinden başlayacak avans faizi, davalı … hariç diğer davalılar için 20/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile,
Davalı sigorta şirketi ve davalı … dışındaki davalılardan 7.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20/06/2015 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf dilekçesinde, dosyada Ankara ATK’dan alınan 08.02.2016 tarihli karara esas alınan kusur raporunu kabul etmemekle birlikte sigortalı araç sürücüsüne asli (%75) kusur, yol yapım ve onarımından sorumlu kuruluşa tali (%25) kusur atfedilmesine rağmen sigortalının sorumluluğunu aşacak şekilde %100 kusur oranı üzerinden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, yolun yapım ve onarımından sorumlu kuruluşun kusuru oranında indirim yapılması gerektiğini, müvekkil şirketin sorumluluğunun sigortalıların kusuru ile sınırlı olduğunu, bilirkişi raporundaki kusur indirimi yapılmadan hesaplanan tazminat doğrultusunda verilen hükme itiraz ettiklerini, sigortalının kusur oranı üzerinden hesaplama yapılarak hüküm kurulması gerektiğini, TRH yaşam tablosu ile progresif rant yönteminin kullanılamayacağını, poliçe tanzim tarihinin 26.07.2014 olduğu gözetilerek PMF yaşam tablosu ve progresif rant yönteminin kullanılması gerektiğini, olay haksız fiil niteliğinde olup ticari iş söz konusu olmadığından avans faize hükmedilemeyeceğini, tedavi giderlerinden …’nın sorumlu olduğunu, tedavi giderine ilişkin hükme esas bilirkişi raporunda; dosyaya eklenen evraklardaki tedavi gideri kalemlerinin … tarafından karşılanıp karşılanmadığı değerlendirilmeksizin hesaplama yapıldığını, hastane tarafından dosyaya sunulan evraklardaki giderler arasında “acil muayene ücreti” kalemi mevcut olup, bu kalemin … tarafından karşılandığı hususunda ihtilaf bulunmadığını, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacı talepleri olan 50,00 TL ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan (kazanç kaybı) maddi zararı ve 50,00 TL estetik ameliyat gideri olmak üzere 100,00 TL yönünden reddine hükmedilmiş iken bu tutarlar yönünden gerekçeli kararda hiçbir değerlendirme yapılmamış olması, karşı vekalet ücreti değerlendirme yapılmamış olması ve yargılama gideri kalemlerinin oranlanmamasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … istinaf dilekçesinde; trafik kazalarında dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapmak usulen zorunlu olup öncelikle davanın bu sebeple usulden reddedilmesi gerektiğini, olayın gelişimi ve kazanın meydana geliş şekli itibariyle verilen % 100 oranında asli ve tam kusurun hayatın olağan akışına uygun olmadığını, Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 01/04/2019 tarihli raporda belirtilen %3,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetme oranının gerçeği yansıtmadığını, hükmedilen tazminat miktarlarının fahiş olup hayatın gerçekleriyle örtüşmediğini, hükmedilen tazminat miktarının yasa gereği otobüs şoförüne rücu edileceğini, otobüs şoförünün hükmedilen miktarları ödemesinin mümkün olmadığını, otobüs şoförünün sosyal ve ekonomik durumu göz önünde bulundurularak kararın bozulması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … istinaf dilekçesinde; kararın gerekçesinde davacının hastane tedavi ve ilaç giderlerinin … tarafından karşılanmış olduğunun belirtilmesine dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporunda da aynı yönde görüş bildirilmiş olmasına rağmen, Kurum yönünden kısmen kabule dair verilen kararın ve buna bağlı olarak hükmolunan vekalet ücretinin yerinde olmadığını, Kurum 5502 sayılı Kanunun 36/1. maddesi gereği yargılama harçlarından muaf olmasına rağmen, kararın 2 no.lu hüküm fıkrasında karar ve ilam harcından hukuka aykırı olarak sorumlu tutulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde istinaf edilmemiş olsa dahi HMK’nın 355. maddesi gereğince resen nazara alınır, mahkemelerin görevi kamu düzeninden olduğundan, taraflarca istinaf edilmemiş olsa dahi resen incelenir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının, davalı …’ya ait otobüste biletli yolcu olarak bulunduğu anlaşılmaktadır. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da; “Tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler arasında veya tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu’nun 73. maddesinin (1) bendinde; Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise; Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer Kanun’larda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkemece duruşma yapılmadan, yani taraflara tebligat yapılıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Davacı tüketici olup, taraflar arasındaki ilişki tüketici işlemi olduğundan 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3 ve 73. maddeleri gereğince bu işlemden kaynaklanan uyuşmazlıklara da Tüketici Mahkemesi tarafından bakılması gerekmektedir. Davanın görüldüğü yerde ayrı bir Tüketici Mahkemesi varsa çekişmenin tüketici mahkemesinde görülmesi aksi halde davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılması kanundan kaynaklanan bir zorunluluktur. Zira Tüketici Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargılama usulü farklıdır. Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açıldığı, mahkemece yargılama sonucu karar verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan yasa maddeleri ve düzenlemeler ışığında, somut uyuşmazlıkta, davacı tüketici konumunda olup, davalı otobüs işleteni ile aralarında akdedilen yolcu taşıma sözleşmesi bir tüketici işlemidir. O halde, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın, Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerekir.
Davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğu açıktır. Dava konusu olayda davalı sigorta şirketi ile davacı arasındaki uyuşmazlığı inceleme görevi Ticaret Mahkemesine ait ise de işbu dava, diğer davalılara karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da Ticaret Mahkemesine göre daha özel nitelikteki Tüketici Mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir.
Açıklanan bu olgu karşısında, mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi yerine davanın Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile görülüp sonuçlandırılması doğru görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, davalılar Sigorta, …, … vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne, istinaf eden davalı … Sigorta Şirketi, davalı …, davalı … vekillerinin sair istinaf nedenleri şimdilik incelenmeksizin mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi bakımından, HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Davalı … Sigorta Şirketi, davalı …, davalı … vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 31/05/2021 tarihli, 2016/729 Esas – 2021/319 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-3.maddesi gereğince KALDIRILMASINA, HMK’nın 353/a maddesi gereğince davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan, görev konusunda karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Kaldırma ve gönderme sebebine göre istinaf eden davalı … Sigorta Şirketi, davalı …, davalı … vekillerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-İstinaf başvurma harcı ve istinaf peşin harcı olarak istinaf eden tarafça yatırılan harçların istek halinde ilgilisine iadesine,
3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
4-İİK’nın 36. maddesi gereğince Gölbaşı (Ankara) İcra Dairesinin 2021/1043 Esas sayılı dosyasına yatırılan 149.531,92 TL tutarlı teminat mektubunun yatırana iadesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince Gölbaşı (Ankara) İcra Dairesinin 2021/1043 Esas sayılı dosyasına yatırılan 175.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun yatırana iadesine,
6-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 21/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.