Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1113 E. 2023/897 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1113 – 2023/897
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1113
KARAR NO : 2023/897

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/06/2021
NUMARASI : 2020/1 Esas – 2021/336 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 07/06/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 11/10/2018 günü müvekkilinin içinde yolcu olarak bulunduğu …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın asli ve tam kusurlu biçimde karıştığı kazada müvekkilinin malul kalmasına neden olduğunu, müvekkilinin kusur katılımına herhangi bir katkısının olmadığını, kazayla ilgili Gebze CBS’nin 2018/26105 sayılı soruşturma dosyasında soruşturmanın sürdürüldüğünü, … plakalı aracın ZMMS’sinin davalı olduğunu, arabuluculuktan sonuç alınamaması üzerine maluliyetinin belirlenmesini, belirsiz alacak olarak şimdilik 100 TL geçici, 100 TL geçici bakıcı ve 9.800,00 TL daimi iş göremezlik zararının davalının temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, bedel artırım dilekçesi ile sürekli iş göremezlik tazminatını 109.912,17 TL’ye, geçici iş göremezlik tazminatını 16.420,24 TL’ye, bakıcı giderini ise 4.059,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; … plakalı aracın müvekkili nezdinde ZMMS poliçesi ile teminat altına alındığını, KTK’nın müvekkiline tüm belgeleri ile başvuru şartı getirmiş olmakla davacının bu koşullara uymayan talebinin usulden reddi gerektiğini, trafik sigortası genel şartları hükümlerinin davacı tarafça ihlal edildiğini bildirerek, öncelikle davanın usulden reddine karar verilmesini, diğer yönden tüm delillerin kendilerine bildirilmesi gerektiğini, esasa ilişkin kaza tespit tutanağının kesin delil niteliğinde olmadığını kaza ile sakatlık arasında illiyet bağının bulunması gerektiğini, maluliyet oranı için engellilik değerlendirilmesi yapılmasını ve bu nedenle adli tıp raporu alınmasını, kabul anlamına gelmemek koşuluyla yapılacak aktüer hesaplamada TRH 2010 ve teknik faiz %1,8 olarak uygulanmasını talep ettiklerini, sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanacağını, bu nedenle müvekkilinin tedavi giderleri ve geçici iş gücü kaybına ilişkin tazminlerden sorumlu olmadığını, hesaplamanın asgari ücrete göre yapılıp müterafik kusurun araştırılarak takdiri indirim yapılmasını, ancak yasal faiz uygulanabileceğini belirterek, davanın tümüyle reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacının içinde bulunduğu araç ile seyri sırasında çok taraflı oluşan kazada yolcu iken yaralandığı, davacıya atfı kabil kusur tespit edilemediği, davalı sigortacıya sigortalı araç sürücüsünün olayda %100 kusurlu bulunduğu, davacının olay nedeniyle %8 özürlü ve 6 ay geçici işgöremez durumunda kaldığı ve 2 ay süre ile bakıcı ihtiyacı bulunduğunun anlaşıldığı, alınan raporla geçici ve sürekli iş göremezlik zararı ile bakıcı gideri zararının hesaplandığı, bu miktarlara talebin artırıldığı, davacı yolcu olup olay sırasında müterafik kusur kapsamında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı tespit edilemediğinden takdiri indirim yapılmayacağı ve sürücünün davacının kardeşi olması nedeniyle hatır indirimine de yer olmadığı, davalı sigorta şirketinin davadan önce temerrüde düşürüldüğü anlaşıldığından, davanın kabulü ile 109.912,17 TL daimi, 16.420,24 TL geçici işgöremezlik zararları ile 4.059,00 TL bakıcı gideri zararı olmak üzere toplam 130.391,41 TL’nin 21.06.2019 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; maluliyet oranını kabul etmediklerini zira hükme esas alınan maluliyet raporunun tek taraflı alındığını ve rapor tarihi itibarıyla kısalık olup olmadığının belirlenemeyeceğini, mahkemece bu konuda ayrıca bir inceleme yapılmadan karar verilmesinin doğru olmadığını, hesap raporunun usulüne uygun olmadığını, AYM’nin iptal kararının bu davada uygulanmasının doğru olmadığını, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı giderinden sigorta şirketinin sorumlu olmadığını, davacının gelirinin bordro, SGK kayıtları veya vergi kayıtlarıyla ispatlanmadığı sürece asgari ücret üzerinden hesap yapılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, 11/10/2018 tarihinde davacının içinde bulunduğu araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu kabul edilerek ve gerçekleşen trafik kazasında davacı tarafından sigorta şirketine başvuru sırasında alınan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD tarafından 24/05/2019 tarihinde, kazadan yaklaşık 6 ay sonra düzenlenen maluliyet raporu esas alınarak hüküm kurulduğu görülmüştür.
Haksız fiilden kaynaklanan bedensel zararlar nedeniyle, maluliyetin doğru şekilde tespit edilmesi önemlidir. Mahkemece hükme esas alınan ve kazanın üzerinden henüz bir yıldan az süre geçmişken maluliyetinin tespitinin mümkün olup olmadığı yönünde görüş belirtilmeden, ayrıntısız ve gerekçesiz olarak düzenlenen maluliyet raporu karar vermeye elverişli değildir.
İş göremezlik nedeniyle ortaya çıkan zararın tayininde zarar görenin elde ettiği gelirinin doğru biçimde belirlenmesi, tazminatın doğru tespitinde önemli yer tutmaktadır. Zarar gören kişi, asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiğini iddia ediyorsa bunu ispat etmesi gerekmekte olup, yerel mahkeme de bedensel zararların tazmini davalarında zarar görenin zararını resen belirlemek durumundadır. Bu bağlamda, gerçek zararın hesaplanmasında, zarar görenin asgari ücretten fazlasına dair kazancı olduğu yönünde bir iddiası varsa kaza tarihinden hesap tarihine kadar ki gelirini gösteren belgelerin temin edilmesi suretiyle gelirlerin belirlenmesi, böyle bir iddia olmaması yahut zarar görenin herhangi bir işinin olmaması halinde kazancın asgari ücret kabul edilmesi, zarar görenin çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması, kaza tarihinden hesap tarihine kadar geliri bilinen (işlemiş) ve geliri bilinmeyen (işleyecek) aktif dönemin ve zarar görenin bakiye ömrü esas alınarak pasif dönemin tespit edilmesi, zarar görenin kaza tarihinden hesap tarihine kadar bilinen kazancı üzerinden, işlemiş (bilinen) aktif dönem zarar hesabının yapılması, işleyecek (bilinmeyen) aktif dönem hesabında zarar görenin hesap tarihinde bilinen son geliri nazara alınarak işleyecek aktif dönem tazminat hesabı yapılması, pasif dönem hesabında ise asgari geçim indirimi uygulanmaksızın asgari ücret üzerinden zarar hesabının yapılması gerekmektedir.
Bu durumda, kaza tarihinden 6 ay sonra ve kalıcı maluliyet olup olmadığının henüz değerlendirilemeyeceği bir aşamada alınan maluliyet raporu ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu durumda, hükme esas alınan maluliyet raporunun karar vermeye elverişli olmamasına ve davalı tarafından da rapora itiraz edilmiş olmasına göre, davacının mevcut yaralanması konusunda uzmanların da içerisinde bulunduğu, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan veya üniversitelerin Tıp Fakültesi Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlıklarından, kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri gereğince, davacının mevcut yaralanmalarının kaza ile illiyeti değerlendirilerek, geçici ve sürekli maluliyet durumunun tespit edildiği, denetime elverişli rapor alınarak ve davacının maluliyetinin meydana geldiğinin tespiti halinde, davacının gerçek zararının tespiti açısından gelirine yönelik emniyet araştırmasının tek başına ispata elverişli olmadığı gözetilerek, davacının gerçek gelirinin tespitinden sonra hesap bilirkişisinden zarar tutarının belirlenmesi ile karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, öncelikle yukarıda açıklandığı üzere Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan veya üniversitelerin Tıp Fakültesi Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlıklarından yukarıda açıklanan ilkelere uygun ve denetime elverişli maluliyet raporu alınarak, ayrıca davacının hesap tarihine kadarki bilinen döneme ilişkin gelir belgeleri/bordroları getirtilerek, bilinen dönem için bu belgeler esas alınarak, bilinmeyen dönem için hesap tarihindeki son geliri esas alınarak, yukarıda açıklanan ilkelere uygun düzenlenecek aktüerya raporuna göre davanın esası hakkında ve hükmün sadece davalı tarafından istinaf edilmiş olması nedeniyle usulü kazanılmış hakları korunarak, olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/06/2021 gün ve 2020/1 Esas – 2021/336 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, istinaf eden davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde ilgilisine iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince, Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2021/8288 Esas sayılı dosyasına depo edilen 215.000,00 TL bedelli teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 07/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.