Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1112 E. 2023/826 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1112 – 2023/826
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1112
KARAR NO : 2023/826

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2021
NUMARASI : 2018/886 Esas 2021/225 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 31/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili, davalı …. Şti vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davalı …, ihbar olunan… vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı dava dilekçesinde; 04/01/2018 tarihinde davalı …’nın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla seyir halinde iken aşırı hızla sollama yasağı bulunan yolda kural ihlali ile önündeki aracı hatalı sollama yaparak ve karşı şeride geçmek suretiyle seyir halinde olan, kendisinin sevk ve idaresindeki … plakalı araca ön yandan çarparak ağır tehlike arzedecek şekilde trafik kazasına neden olduğunu, kaza sonucunda 9 kaburga kemiğinin kırıldığını, 4 gün hastanede ve yaklaşık 3 ay evde tedavi gördüğünü, söz konusu kırıkların kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığını, vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarını ağır şekilde etkileyecek nitelikte olduğunun hastane raporu ile de tespit edildiğini, geçirmiş olduğu kazadan dolayı 3 ay sosyal ve siyasal çevresinden uzakta kaldığını ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, davalı sürücü ile davalı araç sahibi ……Ltd. Şti.’den kaza tarihinden, davalı sigorta şirketi açısından temerrüt tarihinden işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile; 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü ve diğer araç sahibi ……Ltd. Şti.’den kaza tarihinden işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile; kaza nedeniyle ödediği ve hastanece karşılanmayan 2.500,00 TL ortopedik yatak ücreti ile 168,48 TL ambulans ücretinin ödeme tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygun en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 29.04.2020 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde; 1.000,00 TL olarak talep ettikleri maddi tazminat talebini 302.835,44 TL daha arttırarak 303.835,44 TL olarak, dava dilekçesinde toplam 2.668,48 olarak talep ettikleri tedavi giderleri talebini ise 2.209,60 TL daha arttırarak 4.878,08 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacının kaza nedeniyle müvekkili şirkete başvurusu üzerine hasar dosyası açıldığını, ancak ibrazı zorunlu evrakın eksik olması nedeniyle yeterli değerlendirme yapılamadığını, bu nedenle de ödeme yapılmadığını, başvurunun geçerli bir başvuru olarak kabul edilemeyeceğini, dolayısıyla davanın KTK’nun 97. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 30.10.2017-30.10.2018 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı ve sigortalı aracın kusuru oranında olduğunu, bu nedenle kusurun belirlenmesi gerektiğini, dava konusu sigortalı araç poliçesinin genel şartlar ve Kanun değişikliği sonrasında tanzim edilmiş olduğundan yeni genel şartların uygulanması gerektiğini, meydana gelen kaza nedeniyle geçici iş göremezlik gideri, bakıcı gideri ile geçici ve sürekli iş göremezlik dönemine ait tedavi giderlerinden müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, zira bu hususta sorumluluğun…’da olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün dava tarihinde muaccel hale geldiğini, faize hükmedilmesi halinde dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … ….Şti. vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirkete ait, çalışanı diğer davalı …’ın kullandığı kazaya karışan … plakalı aracın … Sigorta nezdinde 0001-0210-21892273 numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile 30/10/2017-30/10/2018 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, kazaya karışan araçların sürücülerinin kusur oranlarının açık ve net bir şekilde belirlenmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla; zorunlu trafik sigortasının bir sorumluluk sigortası olarak sigorta ettirenin hayatın olağan koşulları altında işleteni olduğu motorlu aracın üçüncü kişilere zarar verebilme riskine karşı koruma altına alınmasının amaçlandığını, bu nedenle sigorta ettirenin işleteni olduğu motorlu araçların üçüncü kişilere verdikleri zararların, zorunlu mali mesuliyet trafik sigortası kapsamında diğer davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsil edilmesinin asıl olduğunu, anılan trafik kazası nedeniyle davacının talep ettiği sağlık hizmet giderlerinin müvekkili şirketten tahsil edilmesi halinde ödenen tutarın Sigorta Şirketi ile …’na rücu edileceğinden davanın …’na ihbarını talep ettiğini, adam çalıştıranın özen borcunun Türk Borçlar Kanunu Madde 66/II’de düzenlendiğini, buna göre adam çalıştıranın, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse sorumlu tutulamayacağını, müvekkil şirketin çalışanlarını büyük özen ve titizlikle seçmekte olduğunu, gereken özenin üstünde bir performans gösterdiğini, kaldı ki müvekkili şirketin ana faaliyet konusu gereği, gerekse müvekkili şirketin vizyonu gereği tüm işlerinde şirketin, çalışanların ve müşterilerin çıkarlarını korumak amacıyla gösterilmesi gereken tüm dikkati ve özeni gösterdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 04.01.2018 tarihinde, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan ve davalı …’nın sürücüsü, diğer davalı şirketin maliki olduğu, … plakalı araç ile davacının sürücüsü olduğu … plaka sayılı aracın karıştığı kazada, Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından hazırlanan raporda belirtildiği üzere, davacının 6 ay süre ile geçici iş göremez kalacak şekilde yaralandığı, ilk olarak alınan Adli Trafik Bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda davacının kazanın meydana gelmesinde kusursuz olduğu yönünde görüş bildirildiği, ne var ki Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/480 E.-2019/531 K. sayılı ilamına esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 15/04/2019 tarihli raporunda davalı …’nın asli, davacı …’in tali kusurlu olduğunun belirlenmesi üzerine mahkemece alınan kusur raporu ile ceza dosyasında alınan kusur raporu arasında çelişki oluştuğundan yeniden alınan kusur raporunda davacının % 25, davalı …’nın % 75 kusurlu olduğunun belirtildiği, kesinleşen ceza dosyasında hükme esas alınan rapor ile mahkemece alınan ikinci kusur raporunun birbiri ile uyumlu olduğu kanaati ile alınan ikinci kusur raporunun hükme esas alındığı, davacının serbest avukat olduğunu, kaza nedeniyle maddi olarak zarara uğradığını ileri sürerek maddi tazminat talep ettiği, alınan bilirkişi heyet raporu içeriğine göre, davacının vergi levhası ve 2017-2018 yılı yıllık gelir vergisi beyannamelerinin incelenmesinden 2017 yılı net serbest meslek kazancına göre aylık ortalama kazancının 15.442,42 TL olduğu, 2018 yılı net serbest kazancına göre ise aylık ortalama kazancının 49.962,74 TL olduğu belirlenmiş olmakla, takdiren asgari ücretin üç katı üzerinden geçici iş göremezlik tazminatının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alındığı, bilirkişi ek raporunda davacının kazanın meydana gelmesinde % 25 kusurlu olduğu kabul edilerek, davacının 21.642,12 TL geçici iş göremezlik zararının oluştuğunun belirlendiği, davacının, dava dilekçesinde 1.000,00 TL maddi zarar talep ettiği, ıslah dilekçesi ile maddi zarar talebini 303.835,44 TL olarak ıslah ettiği, mahkemece davacıya maddi zarar taleplerini kuruşlandırmak üzere süre verilmesi üzerine, 23.10.2020 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesindeki 1.000,00 TL’lik maddi zarar talebinin 800,00 TL’sinin geçici iş göremezlik, 200,00 TL’sinin bakıcı giderine ilişkin olduğunun bildirildiği, dava dilekçesi, ıslah dilekçesi, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı gözetildiğinde davacının 21.642,12 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 3.044,25 TL bakıcı giderinden kaynaklanan tazminat, 2.500,00 TL ortopedik yatak ücreti ile 168,48 TL ambulans ücreti olmak üzere toplam 2.668,48 TL… ödemesi ve güvencesi kapsamında olmayan tedavi gideri talep edebileceğinin anlaşıldığı, manevi tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davacının davalılar hakkındaki maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 21.642,12 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 2.668,48 TL… ödemesi ve güvencesi kapsamında olmayan tedavi gideri, 3.044,25 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 27.354,85-TL maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş. 07/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olması ve davalılar …. Şti. ile …’nın trafik kaza tarihi olan 04/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 11.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …. Şti. ve davalı …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
İhbar Olunan … Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde; dava neticesinde 08/03/2021 tarihinde verilen 2018/886 E. 2021/225 K. Sayılı ‘Davanın Kısmen Kabulüne’ dair verilen karar ve gerekçesi usul ve yasalara uygun olmadığından kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı … vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin bilirkişi raporlarına atıf yapmış olmasının kararın gerekçeli olduğunu göstermediğini, kararın gerekçesiz olduğunu, kusur oranına itiraz ettiklerini, müvekkilin aylık gelirinin asgari ücretin 3 katı olmasının mümkün olmadığını, itirazların dikkate alınmadığını, müvekkilin kazanın oluşumunda kusursuz olduğunu tespit eden 19.04.2019 tarihli bilirkişi raporunun esas alınarak hüküm tesis edilmesini talep ettiklerini, 02.03.2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunun Mali İncelemeler bölümünde, davacı …’in 691003 faaliyet kodu ile (Avukatlık faaliyetleri) işi ile iştigal ettiği ve işe başlama tarihinin 03.05.2012 olduğu, 2017 yılı net serbest kazancının 185.308,97-TL olduğu, aylık ortalama kazancının ise 185.308,97-TL/12 ay = 15.442,42-TL olduğu, 2018 yılı net serbest kazancının 599.552,85-TL olduğu, aylık ortalama kazancının ise 599.552,85-TL/12 ay= 49.962,74-TL olduğunun belirtildiğini, davacının serbest meslek kazancının tespitinin maliye onaylı yıllık gelir vergisi beyannameleri üzerinden yapılmış olup, dosyada mevcut olmasına rağmen müvekkilin serbest avukat olması sebebiyle aylık gelirini gösteren resmi belge niteliğindeki vergi levhası ve vergi beyannamelerinin hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, mahkemece, müvekkilin aylık gelirini açıkça gösteren resmi belgeler dosyada mevcutken, neden asgari ücret karşılaştırma yöntemine başvurulduğu, takdir hakkının neden bu yönden kullanıldığının da mahkemece hiçbir şekilde açıklanmadığını, gerekçelendirilmediğini, müvekkilin serbest avukat olup, daha önce ise uzun yıllar devlette önemli görevlerde bulunduğunu, ayrıca milletvekilliği yaptığını, resmi evrak niteliğindeki vergi levhasına ve gelir vergisi beyannamelerine itibar edilmeyerek, bilirkişiden tekrar asgari ücretin 3 katı tutar esas alınarak hesaplama yapılmasının istenmesine karar verilmesinin anlaşılamayacağını, hükmolunan manevi tazminat miktarının düşük olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı …. Şti. vekili istinaf dilekçesinde; kusur raporuna itiraz ettiklerini, müvekkil şirket özen yükümlülüğünü yerine getirmiş olup davacının kusuru halinde ve her halükarda adam çalıştıran sıfatı ile müvekkil şirketin araç işleten olarak sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, karara esas teşkil eden bilirkişi raporundaki hesaplamalar dayanaktan yoksun, gerçeğe aykırı ve çelişkili olduğunu, davacının kazanın meydana geldiği 2018 yılında bir önceki yıla göre 3 (ÜÇ) katı kadar gelir elde ettiğini, davacının kaza sonrası – kaza sebebi ile kazancında herhangi bir azalış olmadığını, davacının iş göremez olması sebebi ile zararı olması için dolaylı da olsa bir kazançtan/gelirden mahrum kaldığının ispatlanması gerektiğini, TOBB ETÜ Hastanesi raporuna göre davacı 4 (dört) gün hastanede kalmışken, ve yine bu rapora göre – kabul anlamına gelmemek kaydı ile – davacının istirahat süresi 45 (KIRKBEŞ) gün iken; mahkeme kararının somut bir gerekçeye dayanmadığını, manevi tazminat talebinin kısmen kabulünün mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … istinaf dilekçesinde; kusur raporunu kabul etmediğini, davacının kazanın meydana geldiği 2018 yılında bir önceki yıla göre 3 katı kadar gelir elde ettiğini, davacının kaza sonrası – kaza sebebi ile kazancında herhangi bir azalış olmadığını, davacının iş göremez olması sebebi ile zararı olması için dolaylı da olsa bir kazançtan/gelirden mahrum kaldığının ispatlanması gerektiğini, TOBB ETÜ Hastanesi raporuna göre davacı 4 (dört) gün hastanede kalmışken, ve yine bu rapora göre – kabul anlamına gelmemek kaydı ile – davacının istirahat süresi 45 (KIRKBEŞ) gün iken; mahkeme kararının somut bir gerekçeye dayanmadığını, manevi tazminat talebinin kısmen kabulünün mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. istinaf dilekçesinde; davacının sürekli sakatlık oranı bulunmadığı tespit edildiğine göre davanın reddi gerektiğini, geçici iş göremezlik geçici bakıcı ve tedavi giderinden müvekkilinin sorumluluğu olmadığını, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan ihbar olunan… vekili, davacı vekili, davalı …. Şti vekili ve davalı …’nın istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Öncelikle ihbar olunan … vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; 6100 sayılı HMK’nın 61. maddesinde; “Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Usul hükümlerine göre, davada taraf olmayan gerçek veya tüzel kişi lehine ya da aleyhine hüküm tesis edilmesi mümkün değildir. Bu kural uyarınca dava dilekçesinde, davalı olarak gösterilmeyen taraf, dava açıldıktan sonra ek bir dilekçe ile davaya dahil edilemeyeceği gibi bu durum onu davanın tarafı haline de getirmez. Keza HMK’nın 61 vd. maddeleri gereğince, ihbar olunan kimse davada davalı sıfatını kazanmadığından lehine ve aleyhine hüküm kurulamaz. Bu durum kamu düzeniyle ilgili bulunduğundan, mahkemece re’sen gözetilmesi gerekir. Davanın taraflarını, davacının dilekçesinde belirttiği davacı ve davalılar oluşturmakta olup davanın tarafları dışında kararın istinafı ancak ilgili aleyhine hüküm kurulmuş olması halinde söz konusudur.
Davanın tarafları hakkında verilen karara yönelik olarak ise, ihbar olunan ancak davaya fer’i müdahil olması halinde lehine katıldığı taraf ile birlikte kararı istinaf edebilir.
Dava dilekçesi ile ihbar olunan … aleyhine bir dava ikame edilmemiş, davalının talebi ile dava ihbar edilmiştir. Davada taraf sıfatı bulunmayan ihbar olunan sıfatını haiz ilgili aleyhine usul hükümlerine uygun olarak hüküm de tesis edilmemiştir. Davada taraf sıfatı bulunmayan ve aleyhine hüküm de tesis edilmeyen ihbar olunanın, hükmü gerek kendi lehine gerekse de davanın tarafları lehine istinaf etme yetkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle ihbar olunanın hükmü istinaf etmekte hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakla, ihbar olunan … vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Kusura ilişkin olarak, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, kusur raporları arasında çelişki olduğu ileri sürülmüş ise de, mahkemece hükme esas alınan raporun ceza dosyasındaki deliller ve ceza dosyasında tespit edilen maddi vakıaya uygun değerlendirme yapılarak tanzim edilmiş olmasına ve ceza dosyası ile hükme esas alınan bilirkişi raporu arasında çelişki bulunmamasına, bu nedenle söz konusu raporun hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmamasına göre kusura ilişkin istinaf sebeplerine itibar edilememiştir.
Gelire ilişkin olarak ise, davacının geçici iş göremezlik ödeneği talebinin 2018 yılına ait olduğu anlaşılmakla gerçek geliri tespit edilebilecek iken farazi şekilde ve gerekçesiz olarak belirlenen gelirin hükme esas alınması isabetsiz olup, bu yöndeki taraf delilleri de değerlendirilerek geçici iş göremezlik zararının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme neticesi hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 16/9/2021 tarih ve 2021/4087 Esas, 2021/4087 Karar sayılı ilamı)
Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf sebeplerinin kabulüne, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller ve iddialar değerlendirilmeden davanın esası hakkında karar verilmiş olması nedeniyle kararın HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, davanın esası hakkında karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davacı vekilinin, …. Şti vekili ve davalı …’nın sair istinaf sebeplerinin kaldırıma sebebine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :
1-İhbar olunan …’nun davada taraf sıfatı bulunmaması ve aleyhine hüküm tesis edilmemiş olması nedeniyle … vekilinin istinaf dilekçesinin (başvurusunun) REDDİNE,
2-Davacı vekili, davalı …. Şti vekili ve davalı …’nın istinaf başvurusunun KABULÜ ile; HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/03/2021 tarih, 2018/886 Esas – 2021/225 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, kaldırma sebebine göre sair istinaf itirazlarının şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-İhbar olunan… harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 31/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.