Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1104 E. 2023/859 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1104 – 2023/859
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1104
KARAR NO : 2023/859

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2021
NUMARASI : 2019/105 Esas – 2021/639 Karar

DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 07/06/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 02.06.2017 tarihinde Eskişehir ili Tepebaşı ilçesinde bisikleti ile seyir halinde iken davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS kapsamında sigortalı … plakalı karşı yöndeki aracın müvekkilinin kullandığı bisiklete çarptığını ve trafik kazası yaşandığını, bu trafik kazasında müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, müvekkilinin kazanın üzerinden bugüne gelindiğinde hala el ve kolunu düzgün şekilde kullanamadığını, yürütülen ceza soruşturması neticesinde davalı şirketçe sigortalanmış aracın şoförünün asli kusurlu bulunduğunu ve yapılan yargılamada mahkumiyetine karar verildiğini, trafik kazasının müvekkilinde yol açtığı yaralanmaların, kırıkların ve maluliyetlerin bir hayli yüksek olduğunu, maluliyetin giderilmesi amacıyla davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını, müvekkiline 16.112,00 TL tazminat ödemesi yapıldığını, davalı tarafça yapılmış tazminat ödemesini kabul etmediklerini, gerçekleşen bu kaza sebebiyle müvekkilinin ekonomik geleceğinin ağır şekilde sarsıldığını belirterek, trafik kazası tarihinden itibaren reeskont faizi oranı uygulanmak, alacak miktarının tam kesin olarak belirlenebildiği anda arttırılmak ve fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kayıtları ile şimdilik 100,00 TL bakiye maddi tazminatın davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 08.05.2021 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ederek, dava değerini 16.240,26 TL’ye yükselterek, ıslah harcını yatırmış olup, ıslah dilekçesi davalıya tebliğ edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirket aleyhine açılan bu davayı yasa ve usule aykırı olması nedeniyle kabul etmediklerini, müvekkilinin hak kaybına uğramaması adına, zamanaşımı, hak düşürücü süre, husumet, derdestlik itirazlarını sunduklarını, müvekkili şirket nezdinde dosya açıldığını, müvekkili şirket tarafından davacıya maluliyete uğramasından dolayı ödeme yapıldığını, işbu dava açılmadan önce davacı tarafından müvekkili şirkete yetersiz ödemeden dolayı tekrardan bir başvuru yapılmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti sınırı ile sınırlı olduğunu belirterek, davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, Eskişehir 7.Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/1065 E.- 2019/28 K. sayılı dosyasının incelenmesinde, sanık … hakkında Taksirle Bir Kişinin Yaralanmasına Neden Olma suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 04.03.2019 tarihinde kesinleştiği, Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 04.11.2019 tarih ve 7621 sayılı raporunda; davacı sürücü …’in %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü …’in %75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği Adli Tıp Anabilim Dalı’nın 28.11.2019 tarih ve 3739 sayılı raporunda; davacı …’in Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre; “Opere edilmiş sağ radius distal uç deplase fraktürü” arızası ile ilgili olarak; A cetveli VII. Liste (Omuz ve Kol Arızaları) -“15: Radius Kemik Arızaları “-” A-El ve bileğe zarar verir şekilde radius kemik kırığı “-“a simgesi” -tek taraflı” : Arıza Ağırlık Ölçüsü 15 olduğu, B cetveline göre düz işçi olarak kabul edildiğinde meslek grup numarası 1 olarak belirlendiği, C cetveline göre iş görmezlik simgesi A olarak belirlendiği, D cetveline göre düzeltme yapıldığında arızasının meslekte kazanma gücü kayıp oranının 19 olup, 1/4 takdir uygulandığında 4,7 olduğu, E cetveline göre (olay tarihinde 48 yaşında) düzeltme yapıldığında kişinin sürekli maluliyet oranının %5 olduğu, kişide meydana gelen “Opere edilmiş sağ radius distal uç deplase fraktürü” arızasının iyileşme süresinin (Geçici iş görmezlik süresi) 4(dört) aya kadar uzayabileceği, bu süre içerisinde mesleğini icra edemeyeceği, dolayısıyla bu süre zarfında %100 malul sayılması gerektiği, olay tarihinden itibaren 2,5 (iki buçuk) ay süre gündelik ihtiyaçlarını tek başına karşılayamayacağından bakıcıya muhtaç olduğu bildirildiği, aktüer bilirkişi raporunda özetle; davacının sürekli iş göremezlik nedeni ile 6.180,27 TL, bakıcı gideri nedeni ile 4.443,75 TL, geçici iş göremezlik nedeni ile 5.616,24 TL alacağı olduğunun bildirildiği, dosyanın tümü üzerinde yapılan incelemede; davacının 02.06.2017 tarihinde Eskişehir ili Tepebaşı ilçesinde bisikleti ile seyir halinde iken davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS kapsamında sigortalı … plakalı karşı yöndeki aracın davacının kullandığı bisiklete çarptığı ve bu trafik kazasında davacının ağır şekilde yaralandığı, Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Grup Başkanlığının 04/11/2019 tarihli raporunda davacı sürücü İlhami Melemez’in %25, sigortalı sürücü …’in %75 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalının 28/11/2019 tarihli raporunda davacının sürekli maluliyetinin %5, iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile, 16.240,26 TL maddi tazminatın 18/09/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde, hükme esas alınan maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte bulunan uygun yönetmeliğe göre tanzim edilmediğini ve aynı zamanda maluliyet oranı fahiş olarak belirlendiğini, davacının maluliyetine ilişkin olarak ESOGÜ Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından tanzim edilen 28.11.2019 tarihli rapor hükme esas alınmışsa da işbu raporun “Çalışma ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”ne göre tanzim edildiğini, ancak dava konusu kaza 02.06.2017 tarihinde gerçekleşmiş olup o tarihte yürürlükte bulunan uygun maluliyet yönetmeliğinin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” olduğunu, dolayısıyla hatalı yönetmeliğe göre düzenlenen maluliyet raporu hükme esas alındığından kararın kaldırılması gerektiğini, ayrıca, 28.11.2019 tarihli 3739 no’lu mütalaasında, son durum muayenesinde minimal kısıtlılık tespit edildiğinin belirtildiğini, ancak kısıtlılık oranı belirtilmediğinden uygun değerlendirilme yapılmadığını, davacıda tespit edilen minimal el bilek eklem hareket kısıtlılığının şiddeti bilinmemekle minimal derece tespitine göre değerlendirildiğinde maluliyet oranının kabul anlamına gelmemekle birlikte çok daha düşük olacağını, yine, hükme esas alınan hesaplama raporu PMF cetveline göre düzenlenmişse de asıl uygulanması gereken hesaplama formülü TRH-2010, %1.8 teknik faiz olduğunu, hükmedilen geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatının müvekkil şirketin teminatı kapsamında olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli iş göremezlik ve geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri istemidir.
Maluliyet raporuna yönelik istinaf taleplerinin incelenmesinde; davacının talebi 02/06/2017 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri olup, kaza tarihinde ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan KTK’nın 90. maddesi gereğince tazminat hesaplanmasında Genel Şartlar’ın uygulanacağı düzenlenmiş ise de ilgili düzenleme yerel mahkeme tarafından karar verilmeden önce 07/10/2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan düzenleme ile iptal edilmiş olduğundan, zararın belirlenmesinde “gerçek zarar” hesabına uygulanacak olan maluliyet tespitine yönelik hükümler uygulanmalıdır. Zira, sigorta şirketlerinin sorumluluğu açısından da (KTK’nın 91. maddesi, AYM’nin iptal kararı sonrası KTK’nın 90. maddesi nazara alındığında) TBK’nın 54. maddesi gereğince talep edilebilecek zarar kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından yahut yitirilmesinden kaynaklanan kayıplardır. Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kararında da detaylı olarak açıklandığı üzere, zarar görenin şahsında oluşan zarar, zarar sorumlusuna göre değişmeyeceğinden, eylemin niteliğine göre de değişmez. Yani zarar sorumlusunun sigorta şirketi, yapı maliki, işleten, haksız fiil faili olması zarar hesaplama yönteminin farklılaşmasına neden olmamalıdır. Zira zarar, zarar görenin şahsında oluşmaktadır.
Yerleşik Yargıtay uygulamasında çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplara ilişkin zararın varlığı ve oranın belirlenmesinde; 11/10/2008 tarihinden önceki kazalarda Sağlık İşlemleri Tüzüğü ve ekindeki cetvelin esas alınması gerektiği, 11/10/2008 tarihinden sonra meydana gelen kazalarda Sağlık İşlemleri Tüzüğü yürürlükten kalktığından, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
Aynı dönemlerde, 06/02/1998 tarihinden itibaren Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ve bu Yönetmeliği değiştiren 30/03/2013 tarihinde yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükte bulunmaktadır.
Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 11/10/2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olup “Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar” başlıklı 1. maddesinde; “Bu Yönetmeliğin amacı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmiş, yönetmeliğin çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmış, Yönetmelik’in iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin hükümleri ve bu kapsamda uygulanacak cetveller yürürlükte bulunmaktadır. İş kazası ve meslek hastalıkları ile ilgili olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü tarafından çıkartılan 2013/34 sayılı Genelgede de; “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na dayalı olarak yürürlükte olan ‘Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ 03/08/2013 tarihli ve 28727 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanmış olup, 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik ile birlikte; 2011/49 sayılı Genelge çerçevesinde iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin hususlar devam etmekte olup, çalışma gücü kaybı tespitine ilişkin hususlar yeniden düzenlemiştir.” denilerek, maluliyet oranının tespitinde uygulana gelen iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin olarak yönetmelik hükümlerinin yürürlükte olduğu belirtilerek, bu çerçevede uygulamanın “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre yapılmasının gerekliliği açıklanmıştır. Yine Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü de 17/09/2015 tarihli 2015/23 sayılı Genelgesinde, iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle düzenlenecek raporların, rapor düzenlemeye yetkili sağlık kuruluşları tarafından “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre düzenleneceği belirtilmiştir. Bu nedenlerle 01/09/2013 tarihinden sonrası içinde “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin” iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin düzenlemelerin yapıldığı maddeleri hali hazırda yürürlükte bulunmaktadır.
Çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybının belirlenmesinde “Meslekte Kazanma Gücü Azalma Oranının Hesaplanması” başlıklı 23. maddesinde belirtildiği şekilde; yönetmeliğin eki olan A Cetveli listelerinde yazılı arızalardan birinin meslekte kazanma gücünü ne oranda azaltacağı hesaplanmasında, A Cetvelindeki vücudun çeşitli bölgelerine veya sistemlerine göre hazırlanmış olan 14 arıza listesinden sigortalının arızası bulunur. Bu arızanın solundaki arıza sıra numarası ile sağındaki arıza ağırlık ölçüsü bir tarafa kaydedilir. B cetveli listelerinde önce sigortalının iş kolu, sonra bu iş kolu içindeki meslek veya iş çeşidi bulunur. Bunun karşısındaki meslek grup numarası da bir yere yazılır. Sigortalının meslek veya iş çeşidi bu listelerde bulunmadığı takdirde meslek veya işinin benzeri veya en yakını esas alınır. Sürekli iş göremezlik simgesini gösteren C cetvelinin arızaya uygun tablosunun sütundaki arıza sıra numarası ile satırdaki meslek grup numarasının kesiştiği noktadaki sürekli iş göremezlik simgesi bulunarak bir tarafa kaydedilir. Tespit edilen bu meslekte kazanma gücü azalmasının sigortalının yaşına uygun oranını bulmak için E cetvelinden yararlanılır. Birden fazla sistemi ilgilendiren sekel bulgu varsa, Balthazard Formülü kullanılarak birleştirilir ve bu şekilde zarar görenin maluliyeti belirlenir.
Buna göre; kısaca zarar görenin maluliyetinin belirlenmesinde o olaya ilişkin yaralanmalar ve arazlar belirlenerek, zarar görenin mesleği, çalıştığı iş koluna ve yaşına göre değerlendirme yapılarak rapor düzenlenir.
Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan en son 30/03/2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olup Yönetmeliğin; “Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar” başlıklı 1. maddesinde; “Bu Yönetmelik; özürlü sağlık kurulu raporlarının alınışı, geçerliliği, değerlendirilmesi ve özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarının tespiti ile ilgili usul ve esasları belirlemek; özürlülerle ilgili derecelendirmelere, sınıflandırmalara ve tanımlamalara gereksinim duyulan alanlarda ortak bir uygulama geliştirmek ve uluslararası sınıflandırma ve ölçütlerin kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Kapsam başlıklı 2. maddesinde ise; “Bu Yönetmelik, özürlülere sağlanan haklardan ve verilecek hizmetlerden yararlanmak üzere istenilen özürlü sağlık kurulu raporları ile özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarını ve özürlülerle ilgili sınıflandırma ve ölçütleri kapsar.” denilmiş, Yönetmeliğin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ile Sağlık Bakanı tarafından yürütüleceği belirtilmiştir. Madde metninden de anlaşıldığı üzere “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” özürlülere sağlanan haklardan yaralanmak üzere düzenlenmiştir. “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerinde kişinin mesleği ve iş kolunun herhangi bir önemi olmayıp kişinin genel özür oranı, hastalıkları dikkate alınarak yönetmelikte belirtilen hastaneler tarafından belirlenmektedir. Bu nedenle de iş gücü kaybını belirlemeye uygun olmaması nedeniyle Yargıtay ilgili Daireleri tarafından aynı tarihte yürürlükte olmasına rağmen uygulanması kabul edilmemiştir.
Farklılığı ortaya koymak açsından örnek vermek gerekir ise; kaza neticesinde orta parmağı kopan 39 yaşında bir müzisyenin Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre A Cetveline göre AAÖ %5 iken; “F” meslek kodu nazara alındığında %20 maluliyeti söz konusu olduğu halde, sadece engelliği tespit eden Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Raporlar Hakkında Yönetmelik Hükümleri ve cetveline göre %5 civarındadır. Bu durum her zaman zarar gören lehine bir durum olmayıp, zarar sorumlusunun da lehine olabilmektedir. Örneğin deri kaybı çoğu zaman Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre çalışma gücü kaybına neden olmaz iken, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülülere Verilecek Raporlar Hakkında Yönetmelik açısından engel niteliğinde görülmektedir. Yine psikolojik rahatsızlıklarda da benzer bir durum söz konusudur.
Açıklanan yönetmelik hükümleri ve TBK 54. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, haksız eylemden zarar gören kişinin beden gücünün belli oranda yitirilmesi durumunda, kişi, yaşıtlarına oranla daha fazla güç ve efor harcamak durumundadır. Bu fazla güç kaybı yüzünden haksız eylemden zarar gören kişinin tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Talep edilecek bu tazminatın belirlenmesi için kişinin daha fazla efor sarf edip sarf etmeyeceği, maluliyetin kazancına etkisi olup olmadığının değerlendirilebilmesi için kişinin yaptığı iş önem kazanmaktadır. Doktrinde kabul edilen görüşe göre bir kişinin maluliyetinin kişinin kazancına etkisinin belirlenmesinde zarar görenin mesleği önem kazanmakta olup kişinin parmağının kopması halinde piyano sanatçısı veya kâtip olması halinde mahrum kaldığı kazancı ile öğretmen ya da inşaat işçisi olması halinde kazanç kaybının aynı olmayacağı aşikârdır. Bu durumda meslekleri farklı olan kişilerin maluliyet oranının da mesleği dikkate alınarak belirlenmesi gerekir. Maluliyet ya da sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesinde asıl olan zarar görenin yaptığı işe göre kaza nedeniyle meydana gelen iş gücü kaybıdır, özür oranı değildir. Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşleri Yönetmeliği yürürlükte bulunduğu sürece iş göremezlik oranının SGK ile aynı kurallara göre belirlenmesi gereklidir.
Bu hale göre zarar gören kişinin yaralanması ve maluliyeti arasında illiyet bağı kurularak meslek grup numarası cetvelleri ile maluliyet oranı belirlenen Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmesi gerekir.
Bu nedenle; 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’nda engellilik tespitine yönelik yönetmelik hükümlerinin cismani zarar hesabında kabul edilmiş olması, emredici kanun hükümleri karşısında sigortanın sorumluluğu açısından farklılığa gidilmesini gerektirmeyeceği gibi, AYM’nin iptal kararında da bu farklılığın kabul edilmemesi, “gerçek zarar” vurgusu yapılmış olması, TBK’nın 54. maddesinde davacının talep edebileceği zararın çalışma gücünün azalmasına ve kaybına ilişkin zarar olması karşısında, gerek sigorta şirketinin sorumluluğu açsından, gerekse de diğer sorumlular açısından engellilik durumunun tespitine yönelik hükümlerinin uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacı için sürekli iş göremezlik oranının Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak belirlenmiş olmasında, raporun davacının muayenesi yapılarak, son durumu ve tedavi evrakları değerlendirilerek tanzim edilmiş olmasına göre, AYM’nin İptal Kararı da gözetildiğinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla maluliyet raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Yine davalı vekili tarafından hesaplamanın 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları gereğince TRH2010 Yaşam Tablosu’na göre muhtemel yaşam süresi belirlenerek, bilinmeyen dönem hesabının ise %1,8 teknik faiz uygulanarak “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant Yöntemi” uygulanarak belirlenmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2918 sayılı Yasa’nın 90. maddesindeki 6704 sayılı Yasa ile yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesi tarafından kısmen iptalinden sonra içtihat değişikliğine gidilerek tazminat hesabında TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi, bilinmeyen (işleyecek) dönem hesabının “Progresif Rant Yöntemi” uygulanmak suretiyle hesaplaması gerektiği benimsenmiş olduğundan ve PMF yöntemi kullanılarak yapılan hesaplamanın davalı lehine olduğu anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf sebebine de itibar edilememiştir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … Sigorta Anonim Şirketi’den alınması gereken 1.109,37-TL TL istinaf karar harcından peşin alınan 278,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 831,37 TL’nin bu davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
4-İstinaf eden tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 07/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.