Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/11 E. 2022/14 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/11 – 2022/14
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/11
KARAR NO : 2022/14

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2019
NUMARASI : 2018/579 Esas 2019/1093 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/09/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinden …’in 22/01/2018 tarihinde kendisine ait aracın patlayan lastiğini değiştirdiği esnada, dava dışı …’ın kullandığı, davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı aracın kusurlu olarak çarparak ölümüne neden olduğunu, müvekkillerinin ölenin desteğinden mahrum kaldığını, zararlarından davalının sorumlu olduğunu belirterek, destekten yoksunluk nedeni ile davacı eş ve çocuk için ayrı ayrı 1000,00’er TL olmak üzeri toplam 2.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesini istemiştir.
Davacı vekili, 24/06/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile istemini davacı eş…için 193,754,93 TL, davacı çocuk …için 50.860,37 TL olmak üzere toplamda 244,615,30 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın müvekkili şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında kanıtlanan gerçek zarar ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemece; davanın, ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminata ilişkin olduğu, kusur ve aktüer hesap bilirkişisinden alınan raporda; kazanın oluşumunda davalı yana sigortalı araç sürücüsünün %90 oranında kusurunun olduğunun belirlendiği, aktüer hesap yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından verilen cevaba göre, rücuya tabi ödeme bulunmadığı da dikkate alınarak davacıların yaşı, desteğin yaşı ve geliri gibi unsurlar dikkate alınmak suretiyle, davacıların destekten yoksunluk nedeniyle talep edebilecekleri tazminat miktarının eş için 193,754,93 TL, çocuk için 50.860,37 TL olarak hesaplandığı, raporun karar vermeye elverişli olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile 244.615,30 TL’nin (davacılardan…için 193.754,93 TL; …için 50.860,37 TL olmak kaydıyla) 02/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece hükme esas alınan kusur raporunu kabul etmediklerini, müvekkili tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusurunun %75 olduğunu, %90 olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini; zira ceza dosyasında alınan kusur raporu ile mahkemece alınan kusur raporunun kusur oranı açısından çeliştiğini; ayrıca müvekkilinin tazminattan dava tarihinden itibaren sorumlu tutulması gerekirken, 02/05/2018 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olmasının da haksız olduğunu, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemidir.
Olay tarihinde, vefat edenin gündüz saat:12.00 sıralarında, lastiğinin patlaması üzerine aracını sağ şeritte durdurarak, araç lastiğini değiştirmek için aracının arkasına geçtiği esnada davalı tarafından ZMMS ile sigorta aracın, gerisinden gelerek vefat edene ve aracına çarpması neticesinde davacıların desteğinin kaza neticesinde vefat ettiği, kaza tespit tutanağı, olaya ilişkin savcılık soruşturma evrakı, ceza dosyası, sigortalı araç sürücüsünün kolluk ifadesinden anlaşılmaktadır.
Kaza tespit tutanağıyla kaza anında taşıt yolu ıslak ve nemli olmakla birlikte, görüşe açık, eğimsiz düz yol olduğu, görüşe engel bir durum olmadığı tespit edilmiş, olaya ilişkin Savcılık Soruşturma dosyasında alınan kusur raporunda da, vefat edenin zorunlu nedenlerle duraklamak zorunda kaldığı, yolun görüş durumu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün ve vefat edenin eylemlerinin ağırlığı ve olaya ilişkin CD’deki görüntü içeriği değerlendirilerek, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün üst düzeyde asli vefat edenin ise alt düzeyde tali kusurlu olduğunun tespit ediliği görülmüştür.
Mahkemece, hükme esas alınan kusur raporunda kusur oranı tespit edilirken, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun ağırlığı ve vefat edenin kusurunun ağırlığı değerlendirilerek davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün %90 oranında, davacıların desteği vefat edenin ise %10 kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekili tarafından, meydana gelen kazada tespit edilen kusur oranının uygun olmadığı ve ceza dosyası ile çelişki oluşturduğu ileri sürülmüş ise de; kazanın gündüz vakti, eğimiz ve görüşe açık düz yolda meydana gelmiş olmasına, desteğin zorunlu neden ile yolun sağ şeridinde durmak zorunda kalmasına, kazanın oluş şekline göre, sigortalı araç sürücüsünün aracın hızını yol, hava ve görüş durumuna uygun kullanmayarak kazanın meydana gelmesindeki kusurlu davranışının ağırlığına göre tespit edilen kusur oranın makul olmasına, ayrıca ceza hakimi tarafından tespit edilen kusurun TBK’nın 74. maddesi gereğince hukuk hakimini bağlamaması yanı sıra raporlar arasında da çelişki bulunmamasına göre davalı vekilinin kusur tespitine yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, davalının dava tarihinden önce temerrüdü gerçekleşmiş olduğundan 2918 Sayılı Yasanın 99. maddesi gereğince dava tarihinden önce temerrüt faizine hükmedilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 16.709,67 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 4.177,42 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.532,25 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 15/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.