Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1045 E. 2023/914 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1045 – 2023/914
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1045
KARAR NO : 2023/914

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2020
NUMARASI : 2017/551 Esas 2020/546 Karar
EK KARAR TARİHİ : 10/09/2021

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 14/06/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 14/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara ve ek karara karşı davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde, 29/04/2017 tarihinde meydana gelen kazada davalıların işleteni, trafik sigortacısı olduğu aracın yaya olan davacıya çarparak yaralanmasına sebep olduğunu ileri sürerek 500,00 TL kazanç kaybı maddi tazminatını, 500,00 TL iş gücü kaybının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini ve 50.000,00 TL manevi tazminatının davalı …’tan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili maddi tazminat talebini açıkladığı dilekçesinde, 500,00 TL geçici iş gücü kaybı tazminatı, 500,00 TL sürekli iş gücü kaybı tazminatı olduğunu belirtmiştir.
Davacı vekili, 21/03/2020 tarihli bedel artırım dilekçesi ile geçici iş gücü kaybı tazminatını 8.424,36 TL, sürekli iş göremezlik tazminatı 91.134,14 TL olarak artırmıştır.
Davalı sigorta şirketi vekili, davalı sigorta şirketinin kusuru oranında sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 29/04/2017 tarihinde düzenlenen kaza tespit tutanağında, davalıların işleteni ve trafik sigortacası olan aracın sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüj bariyerine çarparak refüjde çalışan davacının yaralanmasına neden olduğunun belirtildiği, davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen trafik sigorta poliçesinden aracın …’a ait olduğu, 23/11/2016-23/11/2017 tarihleri arasında teminat sağladığı, teminat limitinin 310.000,00 TL olduğu, davacının kaza sonrasında meydana gelen yaralanması nedeniyle işgücü kaybı olup olmadığının belirlenmesi için alınan raporda, AÜTF Adli Tıp ABD Başkanlığı tarafından düzenlenen 05/11/2019 tarihli raporda davacının kaza nedeni ile 6 ay geçici iş göremez halde kaldığı ve % 15 oranında sürekli iş gücü kaybına uğradığının belirtildiği, davacının ve araç sürücüsünün kusur oranının belirlenmesi için kusur bilirkişisinden alınan 27/01/2020 tarihli raporda, araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybederek refüje çıkması nedeniyle tam kusurlu olduğunun belirtildiği, davacının işgücü kaybı zararının belirlenmesi için alınan rapor da, davacının kaza ve poliçe düzenleme tarihinde geçerli genel şart hükümleri dikkate alınarak davalı sigorta şirketi yönünden TRH-2010 yaşam tablosunda ve asgari ücret düzeyinde elde edeceği gelire göre, diğer davalılar için ise PMF yaşam tablosu esas alınarak ayrı ayrı yapılan hesaplamada geçici iş gücü kaybı tazminatı, sürekli iş gücü kaybı tazminatı belirlendiği, raporun doğru verilerle denetime elverişli olacak biçimde hazırlandığından hükme esas alındığı, TBK’nın 56. maddesi uyarınca davacının meydana gelen kaza sonrasında yaralandığı kazanın meydana geliş biçimi ve davacının kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, 30.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalı …’tan tahsiline karar vermek gerektiği gerekçesiyle; “-Davanın KISMEN KABULÜNE, 99.134,14 TL iş gücü kaybı tazminatının davalı sigorta şirketi 10/08/2017, diğer davalılar kaza tarihi 29/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sorumlu olmak üzere davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’tan 29/04/2017 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu olayın 29.04.2017 günü saat 08.45 sıralarında davalı müvekkil … yönetimindeki … plakalı araç ile Gölbaşı istikametinde seyir hızı ile Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz -İncek Bulvarı- Turan Güneş Bulvarı kesimi köprüsüne 80 km kala direksiyon hakimiyetini kaybederek aracın ön kısmı ile orta refüj bariyerlerine çarptığını ve bu araçtan çarpmanın etkisiyle kopan parçanın orta refüj peyzaj alanında çalışma yapan yaya …’a çarparak yaralanmasına sebep olduğunu, verilen kararın kusur oranları ve maddi-manevi tazminat yönleriyle yasaya, hakkaniyete aykırı ve fahiş olup kararın kaldırılması gerektiğini, 27.01.2020 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde; kazada davalının tam kusurlu olduğu yönünde görüş bildirildiğini, trafik kaza tespit tutanağının, aksi sabit oluncaya kadar geçerli resmi belge oluşu gözetilmeden değerlendirme yapıldığını, kaza tespit tutanağında müvekkilin normal seyir hızında olduğunun ve kimseye çarpmadığının açık olduğunu, buna rağmen ilgili raporda varsayımlara dayanıldığını, hükme esas alınan rapor ile kaza tespit tutanağı arasında çelişki bulunduğunu, müvekkilin davacının yaralanmasına kendisinin sebebiyet vermediğini, kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak Bilkent Şehir Hastanesi’nin Sağlık Entegre Kampüsünden alınan raporunda, davacının %8 oranında maluliyet oranının olduğunun belirlendiğini, mahkeme tarafından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 05.11.2019 tarihli raporda ise, davacının % 15 oranında maluliyeti olduğunun belirtildiğini, davacının kendisinin aldığı rapor ile mahkemenin aldığı doktor raporları arasında açık ve fahiş bir çelişki bulunmakta olup, maluliyet hususunda yapılan araştırmanın yetersiz olduğunu, hükme esas alınan kusur raporuna göre; davalı müvekkile %100, oranında kusur atfında bulunulmuş ise de dava dışı işveren şirket … ve asıl işveren … Belediyesinin işveren sıfatıyla kusurunun irdelenmediği anlaşılmakla, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiğini, dolayısıyla dava dışı bırakılan işverenin de davaya dahil edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalının eksik harç yatırması nedeniyle çıkartılan muhtırada belirtilen miktarı kesin sürede yatırmadığından bahisle ek kararla davalının istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş, davacı vekili ek karara yönelik istinaf dilekçesinde, 07/07/2021 tarihli muhtırada belirtilen 512,28 TL tutarında eksik nispi istinaf harcının UYAP üzerinden 515,00 TL olarak yatırıldığını belirterek ek kararın kaldırılmasını, asıl karara yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan incelemede;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemidir.
1)Ek karara yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Davalı vekilinin yasal süresinde sunduğu tarihli istinaf dilekçesi üzerine yerel mahkeme tarafından eksik olan 512,28 TL istinaf karar harcının tamamlanması için davalı vekiline muhtıra çıkarılıp muhtıra tebliğine rağmen yasal süresinde eksik harç ve giderin yatırılmaması nedeniyle 10/09/2021 tarihli ek karar ile istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de davalı vekiline çıkarılan 07/07/2021 tarihli muhtırada eksik harcın “dosyaya yatırılması” istenmiş olup yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre muhtıra ile eksik harcın “mahkeme veznesine yatırılmasının” ihtar edilmesi gerektiği, “dosyamıza yatırılması” ibaresinin muhtırayı geçersiz kıldığı, davalı vekilinin bu geçersiz muhtıraya rağmen eksik harcı yatırdığı ve ek karara karşı da istinaf başvurusunda bulunduğu görülmekle istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin karar yasaya aykırı olmakla davalı vekilinin ek karara ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ek kararın kaldırılmasına karar verilerek asıl kararın istinaf incelemesinin yapılması gerekmiştir.
2)Asıl karara ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybına uğranıldığı iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Mahkeme tarafından alınan maluliyet tespitine ilişkin raporun da belirlenen bu esaslara, oluşa, usul ve yasaya uygun olması, her ne kadar istinaf dilekçesinde Bilkent Şehir Hastanesi Sağlık Entegre Kampüsünden alınan raporda maluliyetin %8 olduğunun belirtildiği, Ankara Üniversitesinden alınan raporda ise % 15 oranın belirtildiği ifade edilmiş ise de, Bilkent Şehir hastanesi tarafından düzenlenen epikriz raporlarında oran belirtilmediği, Ankara Üniversitesi tarafından düzenlenen raporda ise Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik esas alındığında şahısta saptanan Torakal bölge posterior eleman kırıkları için Kas-İskelet Sistemi bölümü Tablo 1.3 kullanılarak %8, Lomber bölge posterior eleman kırıkları için Kas-İskelet Sistemi bölümü Tablo 1.1 kullanılarak %8 olduğu, Balthazard formülüyle toplandığında kişinin özür oranının %15 (yüzdeonbeş) olarak hesaplandığı anlaşılmakla, rapor doğrultusunda karar verilmiş olmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Her ne kadar mahkemece tazminat hesaplamasında sigorta şirketi açısından Genel Şartlara göre TRH2010 Yaşam Tablosu, %1,8 Teknik Faiz ve “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant Formülü”, diğer davalılar yönünden ise PMF1931 Yaşam Tablosu ve “Progresif Rant Yöntemi” uygulanmak suretiyle hesaplama yapıldığı belirtilmişse de, hükme esas raporda TRH2010 Yaşam Tablosu, %1,8 Teknik Faiz ve “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant Formülü” uygulandığı anlaşılmakta olup, Yargıtay 4 Hukuk Dairesi tarafından “gerçek zarar” hesaplanmasında, muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde TRH 2010 Tablosuna göre bakiye ömrün tespiti, bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp %10 iskonto edilmesi yönteminin (progresif rant tekniğinin) kullanılması gerektiği kabul edildiğinden, zarar hesabının buna göre yapılması gerekmekte ise de, bu husus istinaf edenin lehine olduğundan kaldırma sebebi sayılmamıştır.
Kusura ilişkin olarak ise, hükme esas raporun oluşa ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Hükmedilen manevi tazminat miktarına ilişkin olarak ise, Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmü uyarınca, Hakimin manevi tazminatın miktarını tayin ederken aynı kanunun 51. maddesi uyarınca durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önünde tutmasının gerekmesine, bu kapsamda manevi tazminatın miktarı belirlenirken tarafların kusur oranı, sıfatı, statüsü, sosyal ve ekonomik durumları ile eylemin işleniş biçimi ve yönteminin dikkate alınmasının gerekmesine, somut olayda; olayların gelişimi, olay tarihi ve yukarıdaki ilkeler birlikte değerlendirildiğinde ilk derece mahkemesince hükmedilen manevi tazminat miktarının zarara uğrayan davacıda manevi huzuru doğurmaya yetecek ve tazminatın amacına uygun miktarda, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde belirlendiğinin anlaşılmasına göre usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf talebinin KABULÜ İLE mahkemenin 10/09/2021 tarihli EK KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Davalı …’tan alınması gereken 8.821,15 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.208,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 6.613,15 TL’nin davalı …’tan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde yatıran davalıya iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 14/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.