Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/104 E. 2022/112 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/104 – 2022/112
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/104
KARAR NO : 2022/112

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2019
NUMARASI : 2018/619 Esas 2019/359 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 30/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/10/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, davalı sigorta şirketince sigortalanan araç ile dava dışı …’e ait aracın karıştığı kazada …’ün kullandığı araçta yolcu olarak bulunan 26.05.2013 doğumlu …’ün yaralandığını ve malul kaldığını, bu kaza sebebiyle Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2015/579 Esas sayılı dosyası üzerinden açılan davada talep doğrultusunda 62.500,00 TL daimi iş göremezlik tazminatı ve 62.500,00 TL tutarında bakıcı giderinin davalı … Sigorta AŞ.’den tahsiline karar verildiğini, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiğini, anılan dosyada alınan bilirkişi raporunda davacının daimi iş göremezlik zararının 658.686,67 TL, bakım gideri tutarının ise 1.193.493,60 TL olarak hesaplandığını, kalan miktarlardan davalının sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 1.000,00 TL daimi iş göremezlik tazminatının ve 1.000,00 TL bakıcı giderinin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/579 Esas sayılı dava dosyasının istendiği, bu dosyaya rapor sunan aktüer bilirkişiden ek rapor istendiği, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/579 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinden; kazada malul kalan küçüğün velileri tarafından kazaya karışan araçları ZMMS poliçesiyle sigorta eden sigorta şirketleri olan … Sigorta AŞ. ve … Sigorta AŞ. aleyhine açılan davada, alınan kusur ve aktüer bilirkişi raporlarında ulaşılan tespitler ve sigorta poliçesinde belirtilen limitler ışığında taleple de bağlı kalınarak 187.500,00 TL daimi işgöremezlik tazminatının davalı … AŞ.’den, 62.500,00 TL daimi işgöremezlik tazminatının davalı … Sigorta AŞ den, 187.500,00 TL bakıcı giderinin davalı … AŞ.’den, 62.500,00 TL bakıcı giderinin davalı … Sigorta AŞ,’den tahsiline karar verildiği, verilen kararın 19.06.2018’de kesinleştiği, anılan dava dosyasında alınan kusur raporunda davalı … Sigorta AŞ. tarafından sigortalı aracın sürücüsü …’a %25 oranında kusur izafe edildiği, ayrıca davalı tarafça sigortalanan aracın poliçesinin incelenmesinde; şahıs başına sakatlanma teminat sınırının ve tedavi gideri teminat sınırının ayrı ayrı 250.000,00 TL olarak belirlendiği bu doğrultuda, kusur oranı da dikkate alındığında davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun her iki kalem bakımından 62.500,00 TL olduğunun ve aşan miktarlar bakımından davalının sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığı, her ne kadar davacı vekili, TTK’nın 1486/2 maddesinde hükmün uygulanmasını talep etmişse de bu hükmün somut olayda ZMMS poliçesine uygulanmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiş, davalının ilgili poliçe uyarınca sorumlu olduğu miktarı Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen ilama dayalı olarak ödediği ve sigorta limitleri kapsamında başkaca bir sorumluluğunun kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davada çözümü gereken hususun, kaza sebebi ile birden fazla sigorta şirketinin tazminattan sorumlu olması halinde, kaza tarihi itibari ile belirlenen teminat miktarının toplamından her bir sigortanın ayrı ayrı mı, müştereken ve müteselsilen mi sorumlu oldukları hususlarında toplandığını, birden fazla sigorta sözleşmesi olduğu hallerde, her bir sigorta şirketi sigorta poliçesi yapmış olması ve bu poliçeler karşılığında prim aldığı hususları gözetildiğinde, iki sigorta şirketinin de, poliçede belirlenen teminat miktarı kadar sorumlu olacaklarının açık olduğunu, TTK.1466/2. madde ile “Sözleşmelere göre sigortacılar müteselsilen sorumlu oldukları takdirde, sigortalı, uğradığı zarardan fazla bir para isteyemeyeceği gibi, sigortacılardan her biri yalnız kendi sözleşmesine göre ödemekle yükümlü olduğu bedele kadar sorumlu olur” yönündeki düzenleme gereğince, davalı sigorta şirketi, kaza tarihi itibari ile yükümlü olduğu ve müvekkil davacının halen karşılanmayan zararını ödemekle yükümlü olduğu hususu göz önünde bulundurulmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda; davacının yolcu olduğu ve birden fazla aracın karıştığı trafik kazası nedeniyle açtığı kısmi davada davacının daimi iş gücü zararının 658.686,67 TL, bakıcı gideri zararının ise 1.193.493,60 TL olarak belirlendiği, kusur oranının ise davalı … Sigorta AŞ. tarafından sigortalanan araç kusurunun %25, dava dışı … Sigorta AŞ. tarafından sigortalanan aracın kusurunun ise %75 olarak belirlendiği, kısmi davada taleple bağlı olarak davalı … Sigorta AŞ.’den 62.500,00 TL daimi iş göremezlik tazminatının ve 62.500,00 TL bakıcı giderinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği, kısmi davanın yasa yoluna başvurulmadan kesinleştiği ve bu davada bakiye zararın tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Ön sorun olarak, kesin hüküm bulunup bulunmadığı incelenmiş, davacının bakiye zararını talep ettiği ve kesin hüküm şartlarının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Davacı vekili, sigorta şirketlerinin poliçe limiti kadar sorumlu olduklarını ve sorumluluğunun müteselsil olduğunu belirterek 6102 sayılı Ticaret Kanunu’nun müşterek sigortayı düzenleyen 1466. maddesine atıfta bulunmuştur.
6102 sayılı TTK‘nın 1466. maddesinde müşterek sigorta düzenlenmiş olup, maddede, bir menfaatin birden çok sigortacı tarafından aynı zamanda aynı süreler için ve aynı rizikolara karşı sigorta edilmişse, yapılan birden çok sigorta sözleşmesinin hepsinin ancak sigorta olunan menfaatin değerine kadar geçerli sayılacağı, bu takdirde sigortacılardan her birinin sigorta bedellerinin toplamına göre sigorta ettiği bedel oranında sorumlu olacağı, sözleşmelere göre sigortacıların müteselsilen sorumlu oldukları takdirde, sigortalının uğradığı zarardan fazla bir para isteyemeyeceği gibi, sigortacılardan her birinin yalnız kendi sözleşmesine göre ödemekle yükümlü olduğu bedele kadar sorumlu olduğu, bu halde ödemede bulunan sigortacının diğer sigortacılara karşı haiz olduğu rücu hakkının, sigortacıların sigortalıya sözleşme hükümlerine göre ödemek zorunda olduğu bedeller oranında olduğu ifade edilmiştir.
Her ne kadar somut olayda anılan maddenin uygulanma ihtimali bulunmasa da, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 33. maddesinde yer alan “Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.” ilkesi uyarınca maddi olayları açıklamak taraflara, ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak hâkime ait bir görev olmakla, mahkemece gerekli değerlendirme yapılmalıdır.
Bilindiği üzere, KTK m. 88’de birden fazla motorlu aracın işleteninin zarar gören üçüncü kişiye karşı sorumluluğu düzenlenmekte ve müteselsil sorumluluk öngörülmektedir. Maddede “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesine yer verilmiş olup; motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu; ayrıca, birden fazla kişinin zararı tazmin ile yükümlü olması durumunda, zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Hüküm, KTK m. 85/1’i pekiştirmek için getirilmiştir. KTK m. 88/2’de ise müteselsil sorumluların zarar görenin zararını karşıladıktan sonra birbirine nasıl rücu yapabilecekleri özel olarak düzenlenmektedir. Sigortacılar üst meblağa kadar kusursuz sorumlu işletenlerin sigortacıları olarak zarar görene ödemede bulunmalı; işletenlerin kusuru daha sonra iç ilişkide dikkate alınmalıdır. Aksi yönde bir yorum, KTK m. 85/1’deki tehlike sorumluluğunun içini boşalttığı gibi, “Tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucunu doğuran haller” başlıklı KTK m. 95’e de aykırıdır. (Doç. Dr. Ferhat CANBOLAT, Dr. Günhan GÖNÜL KOŞAR, Motorlu Aracın İşletilmesinden Doğan Hukuki Sorumlulukta “Kusur”Un Önemi Ve Sorumluluğa Etkisi, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 23, Sayı: 2, 2021, s. 839-872)
Birden fazla motorlu aracın işleteninin zarar gören üçüncü kişiye karşı sorumluluğunda sigorta şirketlerinin sürücülerin kusur oranlarını zarar görene karşı ileri süremeyecekleri hususu Yargıtay kararlarına da yansımıştır.
Nitekim, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18.12.2006 tarih ve 2005/12919 E., 2006/13384 K. sayılı kararında; “Olayda kusuru bulunmayan zarar görene karşı, sigorta şirketlerinin ortaklaşa (müteselsilen) sorumlu oldukları düşünülmeksizin, tazminattan (kusurları oranında) ayrı ayrı sorumlu tutulmalarına karar verilmesi doğru olmamıştır.” denilmiştir.
Somut olayda; kaza tarihindeki poliçe limitinin 250.000,00 TL olduğu anlaşılmakla, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu gözetilmeksizin hüküm kurulması isabetsizdir. Kaldı ki, bir an için sigorta şirketinin kusur oranıyla sorumlu olacağı düşünülse dahi, kusur oranının tazminat miktarına uygulanarak sigortanın poliçe bedeli ile sorumlu olacağı düşünülmeden kusur oranının poliçe limitine uygulanması da isabetsiz görülmektedir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında bakiye poliçe bedeline hükmedilebileceği gözetilmeden hüküm kurulması isabetsiz bulunmuş olup, davacının bakiye poliçe limiti olan 187.500,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 187.500,00 TL bakıcı gideri ile sorumlu olacağı ancak taleple bağlılık ilkesi gereğince 1.000, 00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 1.000,00 TL bakıcı giderine hükmedilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf talepleri yerinde görülmekle istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılması ve düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A-Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/05/2019 gün ve 2018/619 Esas – 2019/359 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Buna göre HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
1-Davacının davasının kabulü ile 1.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının ve 1.000,00 TL bakıcı giderinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 136,62 TL karar harcından, peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 100,72 TL harcın davalı sigorta şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 maddesi gereğince kabul edilen tazminat üzerinden davacı lehine hesap ve takdir edilen 2.000,00 TL nispî vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça dava açılırken yatırılan 35.90 TL peşin karar harcı, 35.90 TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 818 ,00 TL yargılama giderlerinin davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine,
6-HMK m.333/1 gereğince harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
İSTİNAF YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
1-Davacı tarafça yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan 68,00 TL istinaf yargılama giderinin ve 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde TEMYİZİ KABİL olmak üzere 30.09.2022 tarihinde oy çokluğu karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.