Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2019
NUMARASI : ….
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat)
KARAR TARİHİ : 31/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 06/07/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili … 18/05/2012 tarihinde, davalı …kullandığı, davalı … ait, diğer davalı şirketçe de ZMMS kapsamında sigortalı araçla çarpışıp trafik kazası geçirerek beli kırılacak şekilde yaralandığını, kaza ile ilgili olarak Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesine dava açıldığı, yargılama sonunda müvekkilinin beraatine, sanık …’ın ise 1.derecede asli kusurlu olduğundan mahkumiyetine karar verildiğini, müvekkilinin kazadan sonra %18 engelinin oluştuğu yönünde rapor alındığını, maluliyet ve yaralanmanın giderilmesi amacıyla kazaya karışan karşı taraf aracının ZMMS şirketi olan davalı şirkete yapılan başvuru sonucunda, davalı şirketçe 26/04/2016 tarihinde 86.180,70 TL tazminat ödemesi yapıldığını, ancak hak edilen maluliyet tazminat ödemesi tutarının altında olduğundan yapılmış tazminat ödeme tutarını kabul etmediklerini ileri sürerek; 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan … ve …’dan kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, yine fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla trafik kazası tarihinden itibaren yasal faiz oranı uygulanmak suretiyle şimdilik 250,00 TL bakiye maddi tazminatın (maluliyet tazminatının) davalıların tümünden müştereken ve müteselsilen tahsiline, karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 02/12/2017 tarihli dilekçesi ile davalı … ile sulh olduklarını belirterek davadan feragat etmiştir.
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde; davaya konu kaza nedeniyle müvekkili şirket tarafından davacıya 26/04/2016 tarihinde 86.180,70 TL ödeme yapıldığını sorumluluklarının sona erdiğini savunarak davanın reddini istemiş, yargılama sırasında verdiği beyan dilekçesiyle davalı ile sulh olduklarını, davacının davasından feragat etmesi nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını beyan etmiştir.
Diğer davalı …, davaya cevap vermemiştir.
Davalı …, dava tarihinden önce öldüğünden tebligat yapılamamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazası sonucu uğranılan maddi ve manevi zararın tahsiline ilişkin olduğu, davalı …’un davanın açıldığı tarihten önce 18/09/2016 tarihinde vefat ettiği UYAP sistemi üzerinden alınan nüfus kayıt örneğinden anlaşıldığından bu davalının husumet ehliyeti bulunmadığından bu davalı yönünden davanın usulden reddi gerektiği, her ne kadar davacı vekili ölenin mirasçılarının davaya dahil edilmesini istemiş ise de, davada taraf değiştirilemeyeceğinden davacı vekilinin bu talebine de mahkemece değer verilmediği, Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/294 Esas – 2017/889 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde, müştekinin …, sanığın …, suçun taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma olduğu, 30/05/2017 tarihinde sanığın 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, dosyada alınan tüm kusur raporlarında davalı sürücünün asli kusurlu olarak belirlendiği, son olarak verilen 30/05/2017 tarih, 2017/294 Esas -2017/889 Karar sayılı kararla davalı …’nin taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmaktan cezalandırılmasına karar verildiğinin anlaşıldığı, davacı tanıklarının dinlendiği, maddi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede; tarafların dilekçelerinde bildirdikleri üzere davacının bakiye maddi zararlarının davalı … şirketince karşılandığı, bu nedenle maddi tazminat talebinin konusunun kalmadığı anlaşıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; davalı …’nin aracı alkollü olarak kullandığı sırada meskun mahalde iki yönlü yolda seyir halindeyken dört yönlü kavşağa yaklaştığında aracının sağ tekerleği ile kaldırıma çarparak savrulduğu bu sırada kavşağa sağ taraftan girmek üzere bekleyen davacı yönetimindeki motosiklete çarparak yola devam etmek istediği sırada çıkmaz sokaktan geri manevra yaparken park halindeki araca çarpıp kaldırımda beklemekte olan başka bir yayayı sıkıştırdığı, davalı …’ın olayın oluşumunda tam kusurlu olduğu, davacının yaralanması sonucu %18 oranında engelinin oluştuğu, dikkate alınarak olay tarihi, olayın oluş biçimi, davalı …’ın tam kusurlu olması, davacının yaralanma derecesi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacının duyduğu manevi elem ve acının karşılanabilmesi bakımından hakkaniyet ilkeleri de gözetilerek 25.000,00 TL manevi tazminatın uygun olduğu gerekçesiyle; “1-Davacının maddi tazminat isteminin konusu kalmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davalı … dava tarihinden önce öldüğünden iş bu davalının dava ehliyeti olmadığından davacının bu davalı yönünden açtığı davanın usulden reddine, 3-Davacının davalı … yönünden açtığı manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile; 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 18/05/2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı …’den alınıp davacıya verilmesine,” karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı … dava tarihinden önce vefat ettiğinden, mahkemece davanın usulden reddine karar verildiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı gereğince, davadan önce vefat eden davalının mirasçılarının veraset ilamı çıkartılarak davaya dahil edilebileceğini, müvekkili tarafından da 17/10/2018 tarihinde verilen dilekçe ile … mirasçılarının davaya dahil edilmesinin mahkemeden talep edildiği halde mahkemenin 05/02/2019 tarihli celsede haksız olarak talebi reddettiğini, kararın bu nedenle hatalı olduğunu, mahkemece takdir edilen manevi tazminatın, müvekkilinin maluliyet durumuna göre yetersiz olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemidir. Mahkemece, sürücü, işleten ve sigorta şirketi hakkında açılan davada, davalı …’nın davadan önce vefat etmiş olması nedeniyle … hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar yönünden ise maddi tazminata ilişkin talep yönünden dava sırasındaki ödeme nedeniyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulü ile 25.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından manevi tazminat yetersiz olduğundan ve davalı … hakkındaki dava yönünden mirasçılarının davaya dahil edilerek davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiğinden bahisle istinaf edilmiştir.
Davacı vekilinin, davadan önce vefat eden davalı … hakkındaki ret kararına yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; Mahkemece davalı …’nın dava tarihinden önce öldüğü ve ölü kişi hakkında davaya devam edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2020/2657 E 2020/3517 K. sayılı emsal içtihadında da açıklandığı üzere; kural olarak ölü kişiye karşı dava açılamaz. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılarına yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır.(HMK m.114/1-d, m. 50 ve TMK m. 28) Ancak HMK’nın 124. maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Şu halde davalının sağ olup olmadığını tespit edememe bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralını ihlal etmiyorsa, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara karşı davaya devam edilmesi mümkün olmalıdır. (HGK’nın 11.09.2013 günlü ve E 2013/14-612, K 2013/1297 sayılı ilamı)
Nitekim, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun kanunlaşması sürecinde, TBMM Adalet Komisyonu tarafından HMK’nın 124. maddesine eklenen 3. ve 4. fıkraya ait gerekçesinde de, “…keza, kısa süre önce işlem yapılmış ya da sadece vekiliyle muhatap olunmuş bir işlemden sonra, muhatabın ölmesi halinde, mirasçılara değil, ölen kişiye dava açılmasında da benzer bir durum vardır. Böyle bir durumlarda, tarafın yargılamayı uzatmak yönünde niyeti olmayacağı gibi bunda hukuki yararı da yoktur. Verilen örneklerdeki gibi, yanlış taraf gösterilmesi dürüstlük kuralına aykırı değilse, ortaya çıkan dava ilişkisi sebebiyle daha üstün bir yarar dikkate alınarak, yargılamaya gerçek tarafla devam etmekte yarar vardır. Böyle bir durumda, karşı tarafın rızası alınmadan hâkimin kabulüyle yeni tarafa karşı davaya devam edilebilecektir.” denilerek, ölü kişiye karşı dava açılması durumunda da, koşulların bulunması halinde davaya ölen şahsın mirasçılarına karşı devam edilebileceği öngörülmüştür.
22/06/2017 tarihinde açılan eldeki davada, davalı … 18/09/2016 tarihinde vefat etmiş, davacı mahkemeye sunduğu dilekçeyle yanılgı ile ölen şahsa açtığı davada, davanın ölen şahsın mirasçılarına yöneltilerek yargılamaya devam edilmesini istemiştir. Yukarıda da, açıklandığı üzere, davanın yanılgı üzerine ölen şahsa karşı açıldığı ve davacının bu yöndeki talebi de gözetilerek, davadan önce vefat eden …’nın mirasçıları davaya dahil edilmek suretiyle taraf teşkili sağlandıktan sonra, davada ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra, tahkikat aşmasına geçilerek, davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, davadan önce vefat eden davalı …’nın mirasçıları, (davacının HMK’nın 124. maddesi kapsamındaki talebi de gözetilerek,) davaya dahil edilmek suretiyle yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi için kararın, HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesi gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 30/04/2019 tarihli 2017/561 Esas – 2019/432 karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 31/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.