Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/103 E. 2022/155 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/103 – 2022/155
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/103
KARAR NO : 2022/155

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2019
NUMARASI : 2016/916 Esas 2019/1222 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 05/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 14/10/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … ile davalı sigorta vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 31/07/2016 tarihinde karşıdan karşıya geçen müvekkiline, davalı …’ın sürücüsü olduğu, davalı … adına kayıtlı ve davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS ile sigortalı aracın çarpması neticesinde müvekkilinin yaralandığını ve çalışamadığını, müvekkilinin karşılanamayan tedavi giderlerinin de olduğunu, halen masraf yapılmaya da devam edildiğini, kazadan sonra müvekkilinin normal hayatına dönememesi nedeni ile çok büyük sıkıntı ve acı yaşadığını, kazaya sebep olan sürücünün kazadan sonra müvekkili ile hiç ilgilenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını tutarak, 500,00.-TL geçici iş göremezlik, 500,00.-TL sürekli iş göremezlik olmak üzere 1.000,00.-TL maddi tazminat ile 500,00.-TL bakıcı giderinin ve 477,00.-TL tutarındaki tedavi giderinin davalı sigorta şirketi için dava tarihinden, diğer davalılar için olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müteselsilen tahsilini, 50.000,00.-TL tutarındaki manevi tazminatın ise olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsilini istemiştir.
Davacı vekili maddi tazminat talebini 4.827,75-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 58.548,39-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 6.752,70-TL bakıcı gideri ve 1.909,10-TL tedavi gideri olmak üzere toplam 72.037,94-TL olarak artırmıştır.
Davalı … … cevap dilekçesinde; 31/07/2016 tarihinde aracını park ettikten sonra aracın arka tarafından gelen sesle dışarı çıktığını, davacının aracın sağ arka tarafında oturduğunu gördüğünü ve hemen yardımına koştuğunu, o anda davacının eşinin yanına gelerek davacının kilosu nedeni ile sürekli düştüğünü ve kendisine zarar verdiğini söylediğini, bu arada ambulans çağırdıklarını ve davacıyı hastaneye kaldırdıklarını, kendisinin bir süre hastanede kaldıktan sonra hasta yakınlarına sorarak hastaneden ayrıldığını, hastaneden ayrıldıktan sonra karakola giderek olayı tutanak altına aldıklarını, daha sonra davacının da hakkında şikayeti olmadığına dair ifadesinin alındığını, açılan davanın haksız olduğunu, kusurunun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … … cevap dilekçesinde; kendisinin olayla ilgili olmadığını, araç sürücüsü olan diğer davalı oğlu … … ile yaptığı şifahi görüşmede yardım amaçlı müdahalede bulunduğunu söylediğini, nitekim konuya ilişkin Savcılık tarafından takipsizlik kararı verildiğini, açılan davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde; dava konusu trafik kazasına karışan aracın müvekkili şirket tarafından ZMMS ile sigortalandığını, dava öncesi müvekkili şirkete yapılmış bir başvuru olmadığını, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, öncelikle kusur ve maluliyet durumunun tespit edilmesi, davacının müterafik kusurunun dikkate alınması ve davacının bakıcıya ihtiyaç duyup duymadığının tespit edilmesi gerektiğini, ayrıca fiilen bakıcı tutulduğunun da ispatlanması gerektiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan maddi (sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve tedavi gideri) ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, dosya kapsamında mevcut kaza tespit tutanağına göre, geri geri gitmekte olan davalı araç sürücüsünün davacının beyanına göre; kaza mahallinde sağa-sola bakıp, gelen-giden araç olmadığını görünce yürümeye başladığı, yolun ortasında olduğu sırada, Kırım Caddesi kapalı otopark önünde bulunan … plaka sayılı aracı davalı sürücü … …’ın geri alacağı sırada, aracın arkasında bulunan davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğu ve trafik kazasının meydana geldiğinin anlaşıldığı, kusur bilirkişisinden alınan rapora göre davalı araç sürücüsünün kapalı otopark önünden geri manevraya başlamadan önce, aracının arka ve yan kısımlarını iç ve dış aynaları yardımıyla, gerekirse başını çevirerek manevra alanını iyice kontrol edip, taşıt yolunu kullanan diğer sürücüler ve yayalar için bir tehlike ve engel teşkil etmeyeceğinden emin olduktan sonra geri manevrasını gerçekleştirmesi gerekirken; gerekli yol kontrolü yapmadan dikkatsiz, tedbirsizce yapmış olduğu geri manevrası neticesi arka tarafında cadde üzerinden karşıdan karşıya geçiş için yol içine girmiş ve yol ortasında bulunan davacı yaya …’yü zamanımda fark etmeyip, aracının arka tampon kısmı ile çarparak yere düşürüp, dosya kapsamına göre yaralanmasına neden olduğu trafik kazasının oluşumunda; 2918 SK’nın 47/d, 67/a, maddeleriyle aynı kanunun asli kusur sayılan 84/j. maddesini de ihlali nedeniyle tamamen kusurlu olduğunun, davacının ise kusursuz olduğunun tespit edildiği; Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 16.02.2018 ve 02.07.2018 tarihli maluliyet raporlarına göre; dava konusu kaza nedeniyle davacının özür oranının %12,2 olduğu, 4 ay süreyle iş göremezlik halinde kaldığı ve 4 ay süreyle başka birisinin bakımına muhtaç kaldığının belirlendiği, aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 12/03/2019 tarihli, kusur oranları, maluliyet raporu, davacının asgari ücret düzeyindeki geliri ve diğer tüm deliller dikkate alınarak düzenlenen rapora göre; oluşan kaza nedeniyle davacının 4.827,75-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 58.548,39-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 6.752,70-TL bakıcı gideri ve 1.909,10-TL tedavi gideri talep hakkının bulunduğunun belirlendiği, alınan raporların karar vermeye elverişli olduğu, davacının maddi zararlarını davalılardan talep edebileceği, diğer yandan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesine göre; hâkimin, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verilebileceği, oluşan trafik kazasında yaralanan davacının, kusur durumu, maluliyet durumu, tarafların sosyo ekonomik durumları, hakkaniyet ilkesi ve diğer tüm durumlar göz önüne alınarak 20.000,00 TL manevi tazminatın uygun olduğu gerekçesi ile; maddi tazminat talebi bakımından; davanın kabulüne; 4.827,75-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 58.548,39-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 6.752,70-TL bakıcı gideri ve 1.909,10-TL tedavi gideri olmak üzere toplam 72.037,94-TL maddi tazminatın olay tarihi olan 31/07/2016 tarihinden itibaren (davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak ve poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine; manevi tazminat talebi bakımından davanın kısmen kabulü ile; 20.000,00-TL manevi tazminatın davalılar …’tan olay tarihi olan 31/07/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, karar verilmiş hüküm davalılar … …, … … ile davalı sigorta vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar … … ve … … istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, olay günü aracını park ederek arka taraftan gelen sesle dışarı çıktığını, kilolu bir bayanın yerde olduğunu gördüğünü, eşi olduğunu beyan eden ve yanlarına gelen kişinin, eşinin sürekli olarak düştüğünü ve kendisine zarar verdiğini beyan ettiğini, kendisinin hastaneye naklini sağladığını, sonrasında kendi rızası ile polis karakoluna gittiğini ve aracının arkasında bir kadının düşerek ayağını burktuğunu bildirdiğini, aracının incelendiğini, kazaya ilişkin emareye de rastlanılmadığını, bu durumun fotoğraflarla da belgelendiğini, davacının da, kendisinin suçu olmadığına dair beyan vermesi ile savcılık tarafından hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, bu nedenle kusur oranını ve hükmedilen manevi tazminatı kabul etmediklerini, kazanın meydana geldiği yerde yaya geçidi olmadığını, dosyaya sundukları uzman görüşü ile de rapordaki eksiliklerin mahkemeye bildirildiğini, dosyadaki delil durumuna rağmen %100 kusurlu kabul edilmesinin hatalı olduğunu, tazminat hesabının da eksik belgeler çerçevesinde yapıldığından tazminat miktarının da haksız ve hukuka aykırı olduğunu, aracını, normal bir hızla aynaları kontrol ederek yavaş ve nizami şekilde geri geri park ettiğini, bu nedenle yaya geçidi olmayan yerden geçen yayanın kusurlu olması gerektiğini, bilirkişi tarafından tamamen kusurlu olduğunun kabulünün hatalı olduğunu, kazanın davacının aracı görmesine rağmen kontrolsüzce yola atlamasından kaynaklandığını, bu nedenle kusuru kabul etmediklerini, manevi tazminat açısından ise kendilerinin ev hanımı (…) ve öğrenci (…) olduklarını gelirlerinin bulunmadığını, ailenin geçiminin evin babasının emekli aylığı ile sağladıklarını, bu nedenle hükmedilen manevi tazminatın da hakkaniyete uygun olmadığını, maddi tazminatın da uygun olmadığını maluliyet durumunun ve kusurun tespit edilmesi gerektiğini, maluliyetin kazadan kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılması gerektiğini, zira davacının eşinin kendisine, davacının kilosundan dolayı sürekli olarak düşerek kendisine zarar verdiğini söylediğini, ayrıca davacının fiilen bakıcı tutup tutmadığını da kanıtlaması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı Sigorta vekili istinaf başvuru dilekçesinde; meydana gelen olay nedeniyle sigortalı araç sürücüsüne atfedilebilecek kusur bulunmadığını, mahkemece trafik polisinden alınan kusur raporunun karar vermeye elverişli olmadığını, raporun ATK’dan veya makine mühendisi bilirkişiden alınması gerektiğini, raporun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Raporlar hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre tanzim edilmesi gerektiğini, mahkemece hazırlanan raporun ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre yapıldığını, bu nedenle raporun karar vermeye elverişli olmadığını, geçici iş göremezlik zararlarından Genel Şartlar gereğince SGK’nın sorumlu olduğunu, geçici bakıcı gideri ve tedavi giderinin ise teminat kapsamı dışında olduğunu, bu nedenle kararın hatalı olduğunu, hesap raporu açısında ise; davacıya sürekli iş göremezlik ödemesi yapılmış ise tazminattan mahsubunun gerektiğini, bu hususun araştırılması gerektiğini, davacının müterafik kusuru var ise indirilmesi gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan, cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemidir.
Davacı, olay tarihinde taşıt yolu üzerinde geri manevra yapan davalı araç sürücüsünün, yol ortasında kendisine çarpması neticesinde maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Davalı araç sürücüsü tarafından kazanın meydana gelmesinde kusursuz olduğu ileri sürülmüştür.
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında, tazminat miktarını etkileyeceğinden, kusur oranının doğru şekilde tespit edilmiş olması önemlidir. Bunun için de öncelikle kazanın oluş şeklinin doğru bir şekilde tespit edilmiş olması gereklidir. Bu açıdan, kazanın meydana geldiği yer, çarpma noktası, taşıt yolu üzerinde kaza meydana gelmiş ise geçiş önceliğinin kimde olduğu, tarafların KTK ile uymaları gereken kurallara uyup uymadıkları tespit edilmeli, kazanın oluş şeklinin ve yol durumun tespiti açısından gerektiğinde mahallinde keşif yapılmalıdır.
Mahkemece gerekçeli kararda, kazanın oluş şekline ilişkin kaza tespit tutanağı olduğu belirtilmiş ise de, meydana gelen kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı tanzim edilmediği dosya kapsamından anlaşılmakta olup, mahkemece kazanın davacının beyanına göre olduğu kabul edilerek kusur durumu tespit edilmiştir.
Davalı araç sürücüsü cevap dilekçesinde, çarpma olayını kabul etmemekle birlikte, aracını park ettikten sonra aracının sağ arka tarafından gelen bir sesle dışarı çıktığını aracın sağ arka tarafında davacının yerde ayak bileğini tutarak oturduğunu gördüğünü beyan etmiş, tarafların kazanın oluş şekline ilişkin uzlaşmasına rastlanılmamıştır.
Mahkemece davacının beyan ettiği şekilde kazanın, davacının yol ortasında bulunduğu sırada, davalının geri manevrası ile çarpması neticesinde meydana geldiği kabul edilmiş ise de, davalı tarafından olay sonrası davacının aracın sağ arka tarafında yerde oturduğu belirtilmiş olup, kaza mahallinde davacının geçiş önceliği olup olmadığı, davalının geri manevrası sırasında davacıya çarptığı kabul edilip edilmeyeceği, çarptığı kabul edilse dahi aracın hangi kısmı ile çarptığı, davacının yola girdiği yerde geçiş önceliği olup olmadığı, buna göre geri manevra yapmakta olan aracı görerek alabileceği tedbir olup olmadığı, mahallinde keşif yapılarak, olay yerinin özellikleri de değerlendirilmek suretiyle alınacak kusur raporuna göre taraflara KTK ve Yönetmelik hükümleri çerçevesinde izafe edilebilecek kusur olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, salt davacının beyanlarına göre, davalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu kabul edilerek karar verilmiş olması isabetli görülmemiştir.
Ayrıca; davacının, manevi tazminat talepleri yönünden tarafların sosyal ekonomik durumları araştırılmadan manevi tazminata hükmedilmiş olması da doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalıların istinaf başvurularının kabulü ile, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeninden görülerek mahallinde keşif yapılmak suretiyle, kaza mahallinin özellikleri ve çarpma noktası da belirlenmek suretiyle kazanın ne şekilde olduğu tespit edilerek, oluş şekline göre bilirkişiden alınacak rapor ile kusur durumu tespit edilerek, ayrıca manevi tazminatın miktarının belirlenmesi açısından tarafların sosyal ekonomik durumu araştırılarak, hükmün davacı tarafından istinaf edilmemiş olması nedeniyle, davalıların usulü kazanılmış hakları da korunarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davalıların sair istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … …, davalı … … ile davalı … Sigorta Şirketi vekilinin Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 24/12/2019 tarihli 2016/916 Esas – 2019/1122 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre davalı tarafın sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalılardan alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 05/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.