Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1001 E. 2023/799 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/1001 – 2023/799
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1001
KARAR NO : 2023/799

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2021
NUMARASI : 2020/54 Esas 2021/314 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 24/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı şirketin; davalı…. Şti.’nin sigorta ettireni / maliki olduğu aracı, 28.11.2016 – 28.11.2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMM sigorta poliçesi ile sigortaladığını, davalının maliki ve sigorta ettireni olduğu sigortalı aracın firari ve alkollü sürücünün sevk ve idaresinde iken 19.08.2017 tarihinde … plakalı aracın arka kısmına çarpması sonucu … plakalı aracın da bariyerlere ve daha sonrasından spin atarak savrularak aynı istikamet üzerinden seyreden … plakalı aracın sağ yan kısmına çarpmasıyla sonuçlanan maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün %100 (8/8) oranında kusurlu bulunduğunu,meydana gelen kaza sonucunda, … plakalı araç ağır hasarlı olduğundan, pert total işlemine tabi tutulduğunu, 28.000,00-TL olarak tespit edilen araç piyasa rayiç bedelinin; tazminat bedeli olarak tespit edildiğini, tespit edilen tazminat bedeli 28.000,00-TL’den, sovtaj karşı tarafta kalmak kaydıyla ve 8.711,00-TL sovtaj bedeli düşülerek, 19.289,00-TL olarak tespit edilen tazminat bedelinin 16.10.2017 tarihinde araç sahibine ödendiğini, davacı şirketin sigortalısının haklarına halef olarak rücu hakkını kazandığını, meydana gelen kazada davacı şirkete sigortalı aracın firari sürücüsünün, alkollü araç kullandığını ve olay yerini terk ettiğini ,bu sebeple davacı şirket tarafından alacağın tahsili için Ankara 14. İcra Müdürlüğü’nün 2019/9092 E. sayılı dosyasıyla davalıya karşı ilamsız icra takibine geçildiğini, 30.322,56-TL tazminat bedeli, işlemiş faizle birlikte 34.894,20-TL olarak talep edildiğini, yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, davanın kabulüne, Ankara 14. İcra Müdürlüğü’nün 2019/9092 E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile icra takibinin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, araç sürücüsü …’un kaza anında alkollü olmadığını,davalı şirkete ait araç sürücüsünün çevre yolunda gerçekleşen kazadan dolayı tüm araçlar hızlı olduğundan kaza yerinden 200-300 metre uzaklıkta durabildiğini, sürücünün olay yerine gittiğinde servis aracından inen 3-4 kişi ve …’ın ,kaza sonrası araç sürücüsünü darp ettiğini, bu konuda verilen şikayet dilekçesinin savcılık takibinde olduğunu, … isimli şahsın davalı şirket araç sürücüsü …’a aracının bagajından çıkardığı motorlu testere ile saldırdığını,bu nedenle sürücü …’un olay yerini terk etmek zorunda kaldığını ve oradan da hastaneye gittiğini, kaza yerini terk etmek zorunda kaldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, Ankara CBS’nin 2018/31945 soruşturma numaralı, 2019/44205 sayılı iddianamesi kapsamına göre,19/08/2017 tarihinde müşteki şüpheli …’un kullandığı araç ile seyir halinde iken sürücü müşteki …’ın kullandığı aracın arka kısmına çarparak savurduğu, savrulan aracın spin atıp, bariyere çarparak sürücü şüpheli …’in kullandığı araca çarptığı, müşteki … hakkında düzenlenen rapora göre BTM ile giderilebilir şekilde yaralandığı,şüpheli … ve kullandığı araçta yolcu olarak bulunan şüpheliler …’ın araçtan inerek müşteki …’a elleriyle vurdukları ve adli muayene raporunda tespit edilen şekilde yaraladıkları, oluşun bu şekilde gerçekleştiği, trafik kazasına karışan diğer araç sürücülerinin Ufuktepe Karakol Merkezi’ndeki ifadelerinde; araç sürücüsü …’un yolda makas atarak seyrettiğini, kaza sonrasında aracından bira şişelerini tarlaya fırlattığını ve alkollü olduğunu beyan ettikleri, …’un ise kaza sırasında alkol aldığına yönelik kabul içerir herhangi bir beyanının bulunmadığı, soruşturma dosyası kapsamına göre sigortalı araç sürücüsünün kaza sonrası diğer araç sürücüsü ve yolcularının darp eylemine maruz kaldığının sabit olduğu, bu halde olay yerinden ayrılarak tedavi amaçlı sağlık kuruluşuna gitme ve can güvenliği nedeniyle uzaklaştığının kabulünün dosya kapsamına göre yerinde olacağı,… Hastanesi’nden alınan hastane kayıtlarının bu hususu ispatladığı, öte yandan kazaya karışan ve sigortalı araç sürücüsünü darp eden sürücü ve yolcularının bir kısmının ifadelerinde sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğuna yönelik beyanlarının ilk alınan ifadelerde yer almayıp,sonradan sigortalı araç sürücüsünün darp eylemi nedeniyle yaptığı vaki şikayetinden sonra alınan ifadelerde yer alıp, karşılıklı suçlama niteliğinde değerlendirilebileceği, buna yönelik tarafsız tanık beyanının soruşturma dosyasında yer almadığı, sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğunu ispatlayan somut bir belgenin, alkol raporunun, kan raporunun dahi bulunmadığı açıkça anlaşıldığından davacı sigorta şirketinin genel şartlarının B.4.f maddesine göre ZMMS sigorta poliçesine istinaden davalı sigortalısına rücu hakkı yönünde yasal şartların oluşmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş,karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ceza davası sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, davalı şirkete ait aracın sürücüsünün olay yerini can güvenliği ve/veya tedavi amaçlı terkettiğinin ispatlanamadığını,aksine alkollü araç kullanmasından dolayı olay yerini terkettiğine dair kuvvetli deliller bulunduğunu,davalıya ait aracın sürücüsünün kazadan 2 saat sonra özel bir hastaneye gitmesi, kaza Keçiören Etlik’ de meydana gelmesine rağmen en yakın hastaneye gideceğine neredeyse en uzak mesafede olan Batıkent’ teki bir özel hastaneye gitmesi, özel bir hastaneyi tercih etmesi, gittiği özel hastane’de bir trafik kazasına karıştığını belirtmemesi ve ayrıca kazada sürücü olduğunu belirtmemesi, devlet hastanesine gittiğinde mutlaka karakola haber verileceğinin bilinmesi, devlet hastanesine gittiğinde mutlaka alkol ölçümü yapılacağının bilinmesi, tanık ifadelerinde de sabit olduğu üzere davalı araç sürücüsünün kazadan sonra araçtan inerek araçtaki mevcut bira şişelerini tarlaya doğru fırlatması, davalı araç sürücüsünün darp iddiasında olmasına rağmen hastaneden çıktıktan sonra direkt karakola gitmemesi ve kazanın üzerinden neredeyse 24 saat geçtikten sonra karakola gidip ifade vermesi, davalıya ait araç sürücüsünün kaba tabirle makas atarak ilerlemesi ve direksiyon hakimiyetini kaybederek önündeki araçlara çarpması neticesinde kazanın meydan gelmesi hususları dikkate alındığında, davalı araç sürücüsünün alkollü olarak araç kullandığı ve kazaya sebebiyet verdiği ve kazadan sonra aracındaki bira şişelerini tarlaya atarken yakalanması üzerine alkollü olduğunun tespit edilmemesi için çeşitli bahanelerle (olay yerinde bulunan şahısların tepkilerini bahane edip sanki can güvenliği tehdit altında imiş gibi) olay yerini terk ettiğinin sabit olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatı gözetilerek ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava ZMMS kapsamında zarar görene yapılan ödemenin, Sigorta Genel Şartlarına istinaden rücuen tahsili istemidir. Davacı sigorta şirketinin, davalıya ait aracın ZMSS poliçesini tanzim ettiğine ilişkin taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
KTK’nın 95. maddesinde, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği öngörülmüş olduğundan, sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi) olan sigorta ettiren davalı, sigorta poliçesinin ve sigorta genel şartlarının kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür. Sigorta sözleşmesine dayalı rücu davalarında, tarafların yükümlülüklerinin belirlenmesinde, taraflar arasındaki ilişkinin sözleşme ilişkisi olması nedeniyle, poliçe ve poliçenin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan sigorta genel şartları nazara alınır.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının “Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlığını taşıyan B.4. maddesinin f bendinde “bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması” hali rücu sebebi olarak düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere yeni genel şartlarda olay yerini terk sadece bedeni hasara neden olan trafik kazalarında rücu sebebi olarak öngörülmüştür.
Davalı aracı davacı şirkete 28.11.2016-2017 vadeli ZMSS poliçesi ile sigortalı olup poliçe tanzim tarihinde yeni ZMSS Genel Şartlar yürürlüktedir. Kaza maddi hasarlı kaza olup buna göre bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması hali rücu sebebi olmakla birlikte, somut olayda Ankara CBS’nin 2018/31945 soruşturma numaralı 2019/44205 sayılı iddianamesi kapsamına göre, 19/08/2017 tarihinde müşteki şüpheli …’un kullandığı araç ile seyir halinde iken sürücü müşteki …’ın kullandığı aracın arka kısmına çarparak savurduğu,savrulan aracın spin atıp, bariyere çarparak sürücü şüpheli …’in kullandığı araca çarptığı, müşteki … hakkında düzenlenen rapora göre BTM ile giderilebilir şekilde yaralandığı, şüpheli … ve kullandığı araçta yolcu olarak bulunan şüpheliler …’ın araçtan inerek müşteki …’a elleriyle vurdukları ve adli muayene raporunda tespit edilen şekilde yaraladıkları, oluşun bu şekilde gerçekleştiği, trafik kazasına karışan diğer araç sürücülerinin Ufuktepe Karakol Merkezi’ndeki ifadelerinde; araç sürücüsü …’un yolda makas atarak seyrettiğini, kaza sonrasında aracından bira şişelerini tarlaya fırlattığını ve alkollü olduğunu beyan ettikleri, …’un ise kaza sırasında alkol aldığına yönelik kabul içerir herhangi bir beyanının bulunmadığı, soruşturma dosyası kapsamına göre sigortalı araç sürücüsünün kaza sonrası diğer araç sürücüsü ve yolcularının darp eylemine maruz kaldığının sabit olduğu, bu halde olay yerinden ayrılarak tedavi amaçlı sağlık kuruluşuna gittiği ve can güvenliği nedeniyle olay yerinden uzaklaştığının açıkça anlaşıldığı, … Hastanesi’nden gelen hastane kayıtlarının da bu hususu doğruladığı, kazaya karışan sürücü …’in aracında yolcu olarak bulunan …’in ve sürücü …’in kollukta alınan bir kısım ifadelerinde sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğuna yönelik beyanları yer almakta ise de buna ilişkin bir alkol raporunun dosyada yer almadığı, sigortalı araç sürücüsünün olay sırasında alkollü olduğu yönündeki iddianın da şüpheden uzak delillerle kanıtlanamadığı,nitekim bu şahısların ilk alınan ifadelerinde bu iddiaların yer almadığı, sigortalı araç sürücüsünün darp eylemi nedeniyle vaki şikayetinden sonra alınan ifadelerde sürücünün alkollü olduğu iddialarının yer aldığı, bu durumun iddianın ispatı için yeterli olmadığı, karşılıklı suçlama niteliğinde değerlendirilebileceği, dosya kapsamında mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda da sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğunu ispatlayan somut bir belgenin, alkol raporunun, kan raporunun bulunmadığı ve rücu koşullarının oluşmadığının açıkça belirlendiği anlaşılmakla 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 95. maddesi, taraflar arasındaki poliçe ve ZMSS Genel Şartları gereği davacının davalı sigortalısına rücu hakkının bulunmadığının anlaşılmasına göre davacı sigorta şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı sigorta şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, harç ikmali işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca, KESİN olmak üzere 24.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.