Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/100 E. 2022/128 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/100 – 2022/128
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/100
KARAR NO : 2022/128

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2019
NUMARASI : 2014/141 Esas 2019/722 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 30/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/10/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde;16/11/2010 tarihinde davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın yaya olan müvekkiline çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını ve maluliyetinin meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalı aracın sürücüsünün kusurlu olduğunu ve zararlarından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 2.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalının kusuruna isabet eden oranda ve poliçe limiti dahilinde davalı sigorta şirketinden tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin sigorta poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında zarardan sorumlu olduğunu, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, davacının bir kaç yıl önce de intihar girişiminde bulunduğunu ve olayın intihar girişimi olma ihtimalinin bulunduğu, davacının müterafik kusurunun göz önüne alınması gerektiğini, tazminatın aktüer sicile kayıtlı bilirkişilerce hesaplanabileceğini, davacının maluliyet durumunun bilirkişi marifeti ile tespiti gerektiğini, davacının zararının SGK tarafından karşılanıp karşılanmadığının da araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, KTK ve ZMMS poliçesinden kaynaklanan cismani zarar nedeni ile sürekli iş göremezlik tazminatı istemine istemine ilişkin olduğu, davacının tıbbi tedavi evraklarının dosyaya kazandırıldığı, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 10/07/2015 tarihli raporda; trafik kazasında yaralanan davacının vücut genel çalışma gücünden kaybetmediğinin bildirildiği, davacının İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 05.08.2011 tarihli özürlü sağlık kurulu raporuna göre %71 oranında özürlü olduğunun ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 29.08.2012 tarihli özürlü Sağlık Kurulu Raporuna göre % 52 oranında özürlü olduğunun bildirilmesi karşısında mahkemece İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’ndan rapor alındığı, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’ndan alınan 29.04.2019 tarihli raporda; dosyada bulunan adli tıp raporları ile çelişki yaratan tüm özürlü sağlık raporlarının incelenmesi ve davacının son durum raporlarının ve grafilerinin alınması sonucu değerlendirme yapıldığı, neticeten Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre trafik kazasında yaralanan davacının vücut genel çalışma gücünden kaybetmediğinin bildirildiği, alınan raporun karar vermeye yeterli olduğu, davacının maluliyetini kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkilinin meydana gelen kazada ağır şekilde yaralandığını ve kalıcı sakatlığının meydana geldiğini, müvekkili tarafından alınan iki ayrı engelli raporunda %52 ve %71 oranında engelli olduğunun tespit edildiğini, mahkemece hükme esas alınan raporun müvekkili tarafından alınan raporlar ile çelişki oluşturduğu, çelişki giderilmeden eksik inceleme ile karar verildiğini, raporu hazırlayan heyette ortopedi ve travmatoloji uzmanı dahi bulunmadığını, ortopedi cerrahı olmaksızın tanzim edilen raporun karar vermeye elverişli olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemidir. Mahkemece davacının kazaya bağlı maluliyeti kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından müvekkilinin kaza nedeniyle maluliyetinin meydana geldiği, bu nedenle maluliyet raporunun karar vermeye elverişli olmadığından bahisle istinaf edilmiştir. Uyuşmazlık kaza nedeniyle davacının maluliyeti meydana gelip gelmediğine ilişkindir.
Cismani zarar nedeniyle açılan kalıcı maluliyet nedeniyle tazminat davasında, davacı maluliyetinin yanı sıra, maluliyetinin meydana gelen kazadan kaynaklandığını kanıtlamakla yükümlüdür.
Davacıya ait kaza sonrası tazim edilen İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 16.11.2010 tarihli adli olgu bildirim raporunda; araç dışı trafik kazası iddiası ile gelen hastanın yapılan fizik muayenesinde; vitalleri stabil olduğu, burun üzerinde ve sol tibia alt 1/3’de abrazyon mevcut olduğu, bilateral üst ekstremitede motor defısit mevcut olduğu, değerlendirilerek, yaralanma boyutunun rapor ile tespit edildiği; İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 03.12.2010 giriş, 03.01.2011 çıkış tarihli epikriz raporunda; “1994 yılında geçirdiği trafik kazasından sonra yapılan tetkikler sonucu bel ve boyun fıtığının oluştuğu söylenen hastanın o dönemde boynunda tutukluk ve kollarında güç kaybı geliştiği, beyin cerrahisi kliniğinde ameliyat olması gerektiği söylendiği ama ameliyat olmayı reddettiği, ağrılarına yönelik devamlı ağrı kesici ilaçlar kullandığı ama şikayetlerinin tekrarladığı, 16.11.2010 tarihinde araç dışı trafik kazası nedeni ile boynuna darbe alan hastanın her 2 kolunda güçsüzlük gelişmesi üzerine beyin cerrahisi tarafından 02.12.2010 tarihinde laminoplasti yapıldığı, postoperatif problemi olmayan hastanın rehabilitasyon amacı ile yatırıldığı, muayenesinde; genel durumu iyi, oryante koopere, oturma ve ayakta durma dengesi mevcut olduğu, tek taraflı destekle ambule olduğu, idrar ve gayta kontinan olduğu, kas gücü sağ üst ve alt ekstremitede 5/5, sol alt ekstremite kas gücü 5/5, sol üst ekstremitede sol el bileği fleksiyon 3/5, ekstansiyon 4/5, parmak sıkma 4/5, 5.parmak abdüksiyon 4/5 DTR’ler 4 yönlü hiperaktif olduğu, boyun hareketleri ağrılı olduğu; ” belirtilerek, davacının uyuşmazlığa konu kazadan önce 1994 yılında meydana gelen yaralanması nedeniyle devam eden rahatsılıklarının tespit edildiği görülmüştür.
Mahkemece, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 10.07.2015 tarihli raporda da; davacının tüm tedavi evrakları incelenerek ve muayenesi yapılarak tanzim edilen raporda; davacının davaya konu kazadaki yaralanması nedeniyle fonksiyonel ve anatomik bir araza rastlanmadığı için vücut genel çalışma gücünden kaybetmediği, (2) iki ay süreyle iş göremezlik halinde kaldığı kanaatinde olduğunun bildiriliği görülmüştür.
Davacı vekilinin maluliyet raporuna, müvekkilinin İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 05.08.2011 tarihli özürlü sağlık kurulu raporunda %71 oranında, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 29.08.2012 tarihli özürlü sağlık kurulu raporunda; opere servikal travma, vücut fonksiyon kaybı oranı % 52 olduğunu belirterek itirazı üzerine Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’undan alınan 29/04/2019 tarih ve 9168 sayılı raporda; davacının kazadaki yaralanmasına ilişkin kaza sonrası tanzim edilen adli rapordaki bulgular, kaza sonrası tedavisine ilişkin evrak, davacının kaza önceki yaralanmasına ilişkin tespitler, davacının sunduğu engelli raporları ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 10.07.2015 tarihli rapor değerlendirilerek ve kişinin yapılan muayenesinde 1994 tarihindeki geçirdiği kazaya ilişkin yaralanması da değerlendirilerek “…’nin 16.11.2010 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanması nedeniyle, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin 16.11.2010 tarihinden itibaren (18) aya kadar uzayabileceği, kesin iş göremezlik süresinin kişinin tedavi ve takibini yapan hekimler (sağlık kuruluşu) tarafından düzenlenmiş istirahat veya çalışabilir raporu ile belirlenebileceği,” şeklinde rapor tanzim ediliği, raporu tanzim eden heyette Nöroloji Uzmanı ve Radyolji Uzmanlarının da yer aldığı görülmüştür.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, davacının 1994 yılında ağır şekilde yaralanmasına neden olan kaza geçirmiş olmasına ve mevcut şikayetlerinin kazadan önce de bulunduğunun anlaşılmasına, davaya konu kazadan sonra adli rapor ile tespit edilen yaralanma boyutu da nazara alındığında davacının tüm tedavi evrakları, kazadan önceki öyküsü ile davacının sunduğu engelli raporları değerlendirilerek ve muayenesinin yapılarak Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından raporun tanzim edilmiş olmasına, raporun da dosya kapsamında tespit edilen yaralanmasına uygun bulunmasına göre; davacı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacıdan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın HMK’nın 359/4. maddesi gereğince tebliğine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 30/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.