Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/988 E. 2023/1113 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Gönderme/HMK m. 353/1-a.4,6)
DOSYA NO : 2023/988 Esas
KARAR NO : 2023/1113

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2023
NUMARASI : 2021/804 Esas-2023/170 Karar

NUMARASI :2021/804 Esas-2023/170 Karar ( Birleşen 15 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/385 Esas 2014/1 Karar Sayılı, Birleşen 13 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/413 Esas 2014/1 Karar Sayılı, Birleşen 7 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/580 Esas 2016/751 Karar Sayılı ve Birleşen 14 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/259 Esas 201 Karar Sayılı Dosyaları)

ASIL VE BİRLEŞEN ANKARA 15, 13, 7 ATM DOSYALARI DAVACISI/BİRLEŞEN 14 ATM DOSYA DAVALISI :

VEKİLLERİ :
ASIL VE BİRLEŞEN ANKARA 15, 13, 7 ATM DOSYALARI DAVALISI/BİRLEŞEN 14 ATM DOSYA DAVACISI

DAVANIN KONUSU : Alacak, Teminatın İadesi, Maddi ve Manevi Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 17/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/10/2023

Taraflar arasında yargılaması yapılan Alacak, Teminatın İadesi, Maddi ve Manevi Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkin asıl ve birleşen davalarda mahkemece 2021/804 Esas sayılı dosya yönünden davanın kısmen kabulüne, Birleşen 2013/385 E.sayılı dosyası yönünden davanın kısmen kabulüne, birleşen 2013/413 E.sayılı dosyası yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, birleşen 2016/580 E.sayılı dosyası yönünden davanın kısmen kabulüne, birleşen 2017/259 E.sayılı dosya yönünden davanın reddine karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; taraflar arasında akdedilen 22.03.2012 tarihli yüklenici sözleşmesi ile … parselde kain arsa üzerine … Alışveriş Merkezi projesi kapsamında AVM inşaatının yapılması işinin müvekkili şirket tarafından üstlenildiğini, söz konusu sözleşme ile 3.000.000,00 TL teminat kararlaştırılmış olmasına karşın müvekkilince davalı şirket hesabına 1.000.000,00 TL ve … hesabına ise 300.000,00 TL havale gönderilmek sureti ile toplamda 1.300.000,00 TL tutarında nakit teminat verildiğini, söz konusu teminatın ödenmesiyle birlikte gecikmeli de olsa yer tesliminin yapılarak imalata başlanıldığını, Sözleşmenin 17. maddesinde işin süresinin işyerinin yükleniciye teslimi ile başlayacağı ve işin teslim tarihinin 30.12.2012 olacağının kararlaştırıldığını, davalı şirketin yer teslimini geç yaptığını, söz konusu gecikmeden dolayı taraflar arasında akdedilen 15.09.2012 tarihli mutabakat protokolü işyerinin yükleniciye geç teslim edilmesi sebebi ile davalı şirket tarafından 42 gün süre uzatımı verilerek işin bitim tarihinin 10.02.2013 olarak değiştirildiğini, müvekkilinin sözleşme kapsamında 03.09.2012 tarihinde 11.682.121,89 TL’ lik (1) numaralı hak edişi tanzim ettiğini ve davalı şirketin onayına sunduğunu, hakedişin davalı tarafça 10.09.2012 tarihinde onaylandığını, takiben bu hak ediş bedelinin davalı şirkete fatura edilerek faturanın davalı şirketçe teslim alındığını, 15.09.2012 tarihinde davalının keşide ettiği yazısında özetle (1) nolu hak edişi kabul ettiklerini, ancak kendilerinin yer teslimini geç yapmaları nedeni ile 42 günlük süre uzatımı verdiklerini, bu kapsamda işin bitim tarihinin 10.02.2013 tarihine kadar uzadığını, bu durumun sözleşmeyi yıllara sari sözleşme haline getirdiğini, bu nedenle (1) numaralı hak edişin ve 14.09.2012 tarihli faturanın iptal edilmek üzere taraflarına iade edildiğini bildirerek, (1) numaralı hak edişin yeniden tanzim edilmesini istediklerini, bunun üzerine 15.09.2012 tarihli akdedilen mutabakat protokolünde (1) numaralı hakedişin 01.11.2012 tarihinde tanzim edileceği 3 takvim günü içerisinde işveren tarafından onaylanacağı ve en geç 07.11.2012 tarihinde işveren tarafından yükleniciye ödeneceğinin hüküm altına alınmış olması sebebiyle müvekkili şirketin iş bu protokole de itibar ederek (1) numaralı hak ediş ve buna dayalı olarak tanzim edilen faturayı iptal ettiğini, yerine 01.11.2012 tarih ve 7.752.725.00 TL tutarında (1) numaralı hak edişi ve faturasını tanzim ederek davalıya imza karşılığında teslim ettiğini, buna karşın davalı şirketin hiçbir ödemede bulunmadığını, 15.09.2012 tarihli mutabakat ile (1) numaralı hak edişin ödeneceği tarihin 07.11.2012 olarak belirlendiğinden davalının temerrüde düştüğünü, bunun üzerine Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2013/2651 Esas numaralı takip dosyası ile davalı şirket aleyhine takibe geçildiğini, davalının icra takibine vaki itirazı üzerine takibin durduğunu, dolayısıyla hak ediş bedelinin halen ödenmediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu’na tabi olduğunu, 08.10.2012 tarihinde … Belediyesi tarafından işyerinde yapılan denetimde “Yapı Denetim Kuruluşu’nun denetim faaliyetinin geçici olarak durdurulması ve yapı ile ilişiğinin kesilmesi nedeni ile” inşaatın durdurulduğunu, aynı tutanakta inşaatın seviyesinin %38 olduğu, yeni bir yapı denetim kuruluşu ile sözleşme imzalanıp yeni ruhsata bağlanana kadar inşaat faaliyetine devam edilemeyeceğinin belirtildiğini, bunun üzerine davalı tarafından yeni bir yapı denetim kuruluşu ile sözleşme imzalanması ve yeni yapı ruhsatının temin edilerek inşaatın devamının sağlanması yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, bu yükümlülüğün münhasıran davalıya ait olduğunu, bunun da inşaattaki faaliyetin devamlılığını engelleyerek müvekkili şirketin zarara ve sıkıntıya uğratıldığını, taraflar arasında 30.12.2012 tarihinde, asıl sözleşmenin mütemmim cüzü niteliğinde ikinci defa süre uzatımına ilişkin yeni bir mutabakat protokolü daha akdedilerek inşaatın bitim süresinin 30.05.2013 olarak değiştirildiğini, 08.01.2013 tarihinde 5.700.550.00 TL bedelli ikinci hak edişin tanzim edilerek imza karşılığında davalıya teslim edildiğini, davalının onayı üzerine 14.01.2013 tarihinde anılan hak edişe ilişkin faturanın tanzim edilerek davalı şirket yetkilisine imza karşılığında teslim edildiğini, davalı şirkete tanzim edilen söz konusu faturaların davalı şirket tarafından teslim alındığı, hatta bu faturaların … A.Ş. … şubesine ibraz edilerek kredi kullanıldığı halde ve itiraz süresi dolduktan sonra, davalı yanca Ankara 38. Noterliği’ nin 28.01.2013 tarih ve 01893 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile faturalara itiraz edildiğini, ihtarname ekinde faturaların iade edildiği bildirildikten sonra 45 adet senet karşılığı ödenen 5.400.000,00 TL ile bankadan ödenen 300.000,00 TL’nin de derhal iadesinin talep edildiğini, bu ihtarnameye hukuksal değer atfedilmesinin kabul edilemez olduğunu, davalının sözleşmenin başından beri sözleşme ve mevzuata aykırı hareket ettiğini, önce yer teslimini geciktirerek, sonra yapı denetim kuruluşu ve yeni yapı ruhsatı tanzimi hakkında gerekli tedbir ve girişimleri zamanında yapmayarak ve nihayet müvekkili şirkete ısrarlı bir şekilde ödeme yapmayarak sözleşme konusu işin yapılmasından öte adeta yapılamamasını ve işin yargıya intikal etmesini hedefleyerek işi içinden çıkılmaz bir hale sürüklemeye çalıştığını, bu maksatla sözde kendi lehine delil teşkil etmesi amacıyla … Sulh Hukuk Mahkemesine müracaat ederek tespit talebinde bulunduğunu, davalının talebinde; ayıplı imalatlar ve inşaatın geldiği seviyenin, inşaatın bitirilebileceği muhtemel sürenin ve tespit anına kadar yapılan imalatın toplam bedelinin tespitinin istenildiğini, … Sulh Hukuk Mahkemesi 2013/33 D. iş sayılı dosyası ile yaptığı keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu dosyaya sunulan raporda bilirkişinin özetle; söz konusu inşaatta ayıplı imalata rastlanılmadığını, inşaat imalatları seviyesinin %38,73, elektrik imalatları seviyesinin %2,25, mekanik imalatların seviyesinin %1.86 ve inşaatın genel seviyesinin %42,84 olduğunu, kalan imalatların 100 günde tamamlanabileceğini, inşaat imalatları toplam bedelinin 8.270.463,71 TL, elektrik imalatları bedelinin 101.250,00 TL, mekanik imalatları toplam bedelinin ise 77.190.00 TL olmak üzere toplam imalat bedelinin 8.448.903.71 TL olduğunu, ihzarat bedelinin bir ek raporda tespit edeceğini beyan ettikten sonra ayrıca bir rapor tanzim ederek 2.473.738,12 TL’lik ihzarat malzemesi bulunduğunu tayin ve tespit ettiğini, bu anlatımlardan da görüldüğü üzere, davalı tarafın kendi lehine delil teşkil etmesi amacıyla yaptırdığı tespitin, tümüyle aleyhine sonuçlandığını, bilirkişi tarafından tespit edilen bedele KDV eklendiğinde müvekkilinin hak edişine yansıyan imalatların ve ihrazatın gerçekçiliğinin ortaya çıktığını, müvekkilinin herhangi bir ayıplı imalat yapmadığının da ayrıca tespit edilmiş bulunduğunu, davalı şirketin Ankara 38. Noterliği’ nin 15.03.2013 tarih ve 09549 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile taraflar arasında imzalanan 22.03.2012 tarihli sözleşmeyi, tamamen bahane üretme çabasına yönelik gerçek dışı iddialarla feshettiğini, iş bu ihtarnamenin müvekkili şirkete 16.03.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, feshin haksız, hukuka, fiili duruma ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olduğunu, davalının fesih ihtarnamesinde, ekli ihtar metninden anlaşılan ve tekrara girmemek adına burada zikredilmeyen gerçek dışı ve tümüyle haksız bazı gerekçeler ileri sürdüğünü, bu ihtarnameye karşı müvekkili şirketçe tanzim edilen Ankara 35. Noterliği’ nin 21.03.2013 tarih ve 07939 yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinde, feshin haksızlığına ve davalının gerçek dışı, sözleşme ve fiili duruma aykırı beyan ve iddialarına sırasıyla cevap verdiğini, feshin, hukuk sistemimizde terk taraflı, ulaşmakla sonuç doğuran, bozucu yenilik doğurucu ve ileriye etkili irade açıklaması olduğunu, bu nedenle feshin hukuksal ilişkiyi haklı ya da haksız olmasına bakılmaksızın sona erdirdiğini, bir başka deyişle hukuk sistemimizde iş hukukuna ilişkin sınırlı uygulamalar dışında feshin geçersizliği müessesesinin kabul görmediğini, o halde fesih olgusu mevcutsa bu her durumda geçerli olduğunu, sadece haklı ya da haksız olmasına göre uygulanacak olan sonuçların farklılık arz ettiğini, bu itibarla, davalı tarafın fesih beyanının müvekkili şirkete ulaşması ile taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin son bulduğunu, bu kapsamda müvekkilinin edim yükümlülüğünün fesih anından itibaren ortadan kalkmış olduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin fesih ile birlikte imalata son verdiğini, buna karşın müvekkilinin o ana kadar yaptığı imalatlann korunması, hem bazı yeni imalatlar yapılmasına hem de mevcudun gözetim altında tutulmasına bağlı olduğunu, davalının önce ödemede temerrüde düşerek sonrasında ise akdi haksız bir biçimde feshederek müvekkilinin koruyucu imalatları yapmasını engellemiş olsa da en azından müvekkilinin yapmış olduğu imalatı korumak adına şantiyedeki varlığını sürdürdüğünü, müvekkilinin baştan beri gösterdiği iyi niyetini sürdürdüğünü, aradan geçen zaman içerisinde mevcut imalatın görmesi muhtemel zararı da gidermeyi hedeflediğini, bu nedenle mevcut imalatları koruyucu imalatların yapılamamış olmasımn tümüyle davalının kusuru ve haksız feshine dayalı olduğundan zamana bağlı ortaya çıkabilecek tüm zararlardan da (örneğin aşınma, paslanma gibi) davalının sorumlu olduğunu, edimlerin süreklilik arz ettiği sözleşme ilişkilerine son verilmesinin kural olarak dönme iradesi ile değil, fesih iradesi ile mümkün olduğunu, dönme, bir borç ilişkisini en başından itibaren sona erdireceğinden evvelce ifa edilmiş edimlerin iadesi sorununun gündeme geleceğini, bu yüzden dönme iradesi ani edimli, bir defa ifa edilmekle tükenen sözleşme ilişkilerine uygulanır iken, fesih sürekli borç ilişkisi yaratan sözleşmelerde uygulandığını, feshin ileriye etkili olması meselesi fesih anma kadar ifa edilen edimlerin geçerliliğini koruması şeklinde kendini göstermekte ve sadece fesih anından sonrası için tarafların edim yükümlülüğünden kurtulmakta olduğunu, somut olay bakımından davalının haksız fesih iradesinin de geleceğe etkili olduğunu, müvekkilinin fesih anına kadar yaptığı tüm imalatların bedelinin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, eser sözleşmelerinde yüklenici edimlerini ifa ettiği halde, iş sahibi tarafından sözleşmenin haksız şekilde feshedilmesi halinde yüklenicinin kar kaybından doğan zararını talep etmesinin yasal mevzuatın, Yargıtay içtihatlarının ve hakkaniyetin gereği olduğunu, bu konuda sözleşme ile belirlenen ayrı bir yaptırım var ise bunun da ayrıca uygulanacağını, keza sözleşmenin 33. maddesine göre işverenin zamanında ödemeleri yapmaması, yer teslimini sağlayamaması, avans ödemesi yapmaması vs. şekilde sözleşmeye aykırı davranması hallerinde fesih hükümlerinin yüklenici lehine uygulanacağını, ayrıca bu hallerde teminatın işveren tarafından kullanılamayacağını, davalının haksız feshi nedeni ile sözleşmeden doğan tüm haklarını bu aşamada saklı tuttuğunu, ayrıca dava edeceklerini beyan ettiklerini, dilekçelerinde bahsedilen sözleşme teminatı olan 1.300.000,00 TL’ lik bedel için, davalının haksız feshini müteakiben Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2013/2652-2653 E. sayılı dosyaları ile icra takibine girişildiğini, davalının vaki itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, iş bu takip ve teminatları ile ilgili olarak da itirazın iptali yahut alacak davası açma haklarını saklı tuttuklarını beyan ettiklerini, açıklanan nedenler yanında resen dikkate alınacak nedenlerle; davalının 15.03.2013 tarih ve 09549 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile gerçekleştirdiği feshin HAKSIZ OLDUĞUNUN TESPİTİNE, müvekkilinin iş bu haksız fesih nedeni ile uğradığı ve hali hazırda HMK 107. maddesi kapsamında belirsiz nitelikte olan kar ve kazanç kaybından doğan zararının hesaplanması sonucu artırılmak üzere ve fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ile müvekkile ödenmesine, davalının haksız feshi nedeni ile müvekkili şirketin uğradığı itibar kaybını karşılığı olmak üzere 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkile verilmesine, yukarıda talep edilen tüm tutarlara davalının temerrüt tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili; müvekkili hakkında açılan davanın haksız olduğunu, davalının taraflar arasında düzenlenen sözleşme kapsamında teminat mektubu sunmaması, izinsiz temlik yapılması, yapılan işten fazla hak ediş düzenlenmesi, gerçeğe aykırı fatura düzenlenmesi, şantiye alanında çalışma yapılmaması, işin geciktirilmesi, AVM kiracılarına ileride tazminat ödemek zorunda kalmaları, yapılan ödemeleri şantiye taşeronlarına vermeyip gizli şirketleri olan … İnşaat Taahhüt Limited Şirketi’ nin borçlarını ödemesi, … İnşaat Taahhüt Limited Şirketi’nin borçları yüzünden …. A.Ş.’ ne ait ihrazatların haczedilmesi, sözleşmeye aykırı olarak taşeron işçilerin maaş ücret SSK prim vs. ödenmemesi ve burada sayılamayan, sözleşmede bulunan birden çok maddenin ihlali ve fesih ihbarnamesinde belirtilen, diğer haklı sebeplerle sözleşmenin fesih edildiğini, davacının müvekkilin firmadan alacağının bulunmadığını, aksine müvekkilinin alacağının bulunduğunu, … nolu arsa üzerinde AVM yapımı işi ile ilgili taraflar arasında imzalanan sözleşmenin devir veya temliki maddesinin açık ve net olduğunu, sözleşme veya herhangi bir kısmının işverenin yazılı müsaadesi olmadıkça devir veya temlik edilemeyeceğini, aynı şekilde işverenin yazılı müsaadesi olmadıkça yüklenicinin istihkaklarında herhangi bir meblağı başka bir kimseye devir veya temlik edemeyeceğini, temlik işleminin izinsiz yapılmasının haklı fesih sebebi olduğunun sözleşmenin 21. maddesinde belirtilmiş olmasına rağmen dava dışı …’e izinsiz temlik veren davacıya karşı hiçbir sözleşmesel ve yasal sorumluluğunun bulunmadığını, temlik alan …’ in vekili tarafından Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/401 Esas sayılı dosyasında 05.06.2013 tarihli dilekçesiyle haksız bir alacak davasının açıldığını, davacıya ödenen paraların işçilerine ödenmediğini, şantiye personelinin maaşları, SGK primleri, su ve elektrik faturaları, şantiyedeki alt yüklenicilere vs. ödeme yapmaları için 22.11.2012 tarihinde 45 adet toplam 5.400.000,00 TL tutarında senet verdiğini ve bu senetleri vadesinden önce ödediğini, ayrıca davacının acil ihtiyaçları için talep ettiği 296.109,53 TL’nin banka hesaplarına yatırıldığını, ayrıca şantiyenin acil ihtiyacı için şantiye … adına 20.000,00 TL’nin banka hesaplarına yatırıldığını, davacıya verilen 5.400.000,00 TL tutarındaki 45 adet senedin yüklenicinin asıl şirketi olan … İnşaat Taahhüt Ltd. Şti.’ne ciro edildiğini ve …’nın borçlarının ödendiğini, dolayısı ile şantiye için vermiş oldukları ödemelerin başka amaçla kullanıldığını, şirketlerinin …’da ki itibarının da zedelendiğini, inşaatın zamanında teslim edilemediği için AVM kiracılarına karşı taahhütlerini zamanında yerine getiremediklerini ve çok yüksek tutarlarda tazminat talepleri ile karşılaştıklarını, imzalanan sözleşme gereği müvekkili firmanın uğradığı zararlar sebebi ile davacıdan milyonlarca lira alacaklı olduklarını, davacıya borçlu bulunmadıklarını, bu muvazaalı temlik işleminin temlik veren …. A.Ş.’ nin varsa alacaklarına el koymak, hem de temlik veren …. A.Ş. ve … İnşaat Taahhüt Ltd. Şti.’ nin borçlarından kurtulmak için yapıldığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmede teminat mektubu ile ilgili maddesinin açık ve net olduğunu, davacının müvekkili firmaya teminat mektubu vermediğini, teminat mektubu vermeleri gerektiği hususunun davacıya defaten bildirilmiş olmasına rağmen bu sorumluluğun yerine getirilmediğini, tacirler ve tacir sayılan kişiler arasındaki ilişkilerin kanunla düzenlendiğini, bu meblağdaki bir inşaat işinde sözleşme şartlarının zımnen değiştiği ve teminat mektubundan vazgeçtikleri iddiasının davacıya keşide edilen ihtarlarda belirtildiği gibi kabul edilemez olduğunu, sözleşmenin 33.3. maddesine göre teminatın nakit ödenen 1.000.000 TL’ lik kısmının irat kaydolunduğunu, bakiye 2.000.000 TL’nin ise sözleşme gereği ilk hakedişten mahsup edileceğini, müvekkilinin alacak miktarının davacıya yapılacak ödemeden fazla olduğundan dolayı, aradaki farkın borç hanesine yazıldığının fesih ihbarında bildirildiğini, ihbarnamenin davacıya 16.03.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, fesih ihbarnamesinde davacıya sözleşmenin 33.4.maddeye göre sözleşmenin feshinin bildiriminden itibaren 7 gün içinde yani 23.03.2013 tarihine kadar müvekkiline ulaşarak ölçümleme tutanağının tanzim edilmesi gerektiğinin belirtildiğini, aksi takdirde 5.965.646,53 TL bedelle tutanak tanzim edileceğinin ihtar edildiğini, bu hususun ihtarda ayrıca ve açıkça belli edilmesine rağmen davacının yazılı başvurusu olmadığı için ihtarda daha önce belirttikleri gibi 5.965.646,53 TL üzerinden ölçümleme tutanağının düzenlendiğini, tutanağa ilişkin evraklarında davacıya gönderildiğini, bu meblağın da davacıya senetler ve banka hesabına nakit yapılan ödemelerle müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun kalmadığım, yer tesliminin geç yapıldığı iddiasının da doğru olmadığını, sözleşmenin 3. maddesinde yer teslimi başlığı altında yerin teslimi için müvekkili şirketine teminat mektubunun sunulması ve teminat mektubundan itibaren 3 gün içinde yer tesliminin yapılmasının kararlaştırıldığını, müvekkili firmaya teminat mektubu sunulmadığı için yer tesliminin yapılmadığını ancak müvekkilinin kiracılarına karşı taahhütlerini yerine getirmek için yer teslimini iyi niyetle yaptığını, yüklenicinin imalattan süre kazanmak için kendi isteği doğrultusunda sadece yer teslim tutanağının geç tanzim edildiğini, (1) numaralı Şantiye Günlük Faaliyet Raporunun 23 Nisan 2012 günü taraflarına gönderildiğini, bu rapordaki inşaat durumundan dahi şantiyenin zamanında açıldığının anlaşıldığını, yapılan işin AVM inşaat işi olması sebebiyle kesinleşmiş hak edişlerden bahsetme imkânının bulunmadığını, davacının sözleşmede yer alan hak ediş ve ödeme şartlarının hiçbirine uymadığını, hakediş temlikinin sözleşmenin haklı sebeple feshi sonucu doğuracağını, faturanın iadesinde TTK 23. madde de ki sürelerle bağlı olmadıklarını, faturaların süresinde iade edildiğini ve müvekkilinin kayıtlarında bulunmadığını, davacının müvekkiline bilgi vermeden 18.10.2012 tarihinden beri şantiyedeki fiili bir çalışmayı bırakmış olup 22.11.2012 tarihinden su, 29.11.2012 tarihinden itibaren de elektriğin şantiyede kesilmiş durumda olduğunu, yapılan işin her zaman belirlenebilir nitelikte olduğunu, yapılan işin seviye ve değerinin bilirkişi raporları, yapı denetim tutanakları ile ortada olduğunu, inşaatın tamamlanma oranının % 38 olmadığını, çünkü inşaat seviyesinin %38’ lik oranı içinde imalat kalemi ile hiç ilgisi olmayan yapı denetim firmasının %10’luk payının mevcut olduğunu, işin imalat oranının kalan % 28 bile olmadığını, inşaatın banka kredisi ile yapıldığını, bu hususta değişik bankalarca ekspertiz incelemesinin yapıldığını, 08.10.2012 tarihinde Altematifbank tarafından yapılan ekspertiz oranı ve inşaatın mevcut durumunu gösteren ekspertiz raporlarının bulunduğunu, … A.Ş.’nin raporuna göre, bloklar seviyesinin % 26 da olduğu, içindeki % 10’ununda Yapı Denetim şirketi payı olduğunu, eksperin inşaatın mevcut seviyesinin değerinin 20.512.000,00 TL olduğunu belirtmekle birlikte bu oran ile inşaatta yapılan işin toplamının 5.333.120,00 TL olduğunu, şantiyede 15.10.2012 tarihinden beridir çalışılmadığını, … ile kredi kullanmak üzere görüşüldüğünde … eksperlerinin 15.12.2012 tarihi itibariyle inşaatın gerçekleşme oranını % 26 bulup, arsa değerini 14.800.000,00 TL, inşaat olarak da 7.000.000,00 TL değer belirttiğini, bankalarca yapılan inceleme şpnucunda yapılan işin fahişliği ve fiyatlardaki şişkinliğin ortaya çıkmış olduğunu, en son işin devri sırasında … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne 2013/282 Esas ile tespit yaptırılmış olup bu tespitte çıkan bitim oram ve inşaat değerinin taraflarını doğruladığını, bilirkişinin hesabının rakamsal değer ile 5.474.751,79 TL olduğunu, sözleşmenin ayrıntılı olarak incelenmesi halinde sözleşme bedeli içinde (proje müelliflik bedelleri, yapı denetim vs.) gibi inşaat imalatı ile ilgili olmayan bedellerin bulunduğunu, yapılan işin TL karşılığı bulunurken bu bedellerin sözleşme bedellinden ayrılması gerektiğini, sözleşme bedelinin tamamı üzerinden yapılan işin değerlendirilmesinin hatalı sonuç vereceğini, bu hesap ile işin sözleşme bedelinin 30.000.000 TL değil 23.500.000 TL olduğunu, iddialarının hesabın bu rakam üzerinden yapılması şeklinde olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen yapı denetim kuruluşu ile ilgili sorunun derhal çözülmüş olmasına rağmen davacının yine de imalata başlamadığını, çünkü davacının borca batık durumda olduğunu, … Sulh Hukuk Mahkemesinin tespitine itirazlarının ilgili mahkeme dosyasına sunulduğunu, davacının ihzarat raporu talebinden sonra dosyanın son derece ilginç bir hal aldığını, dosya içinde inşaata ait fotoğraflar ve video kaydının bulunduğunu, inşaatta hiçbir işçinin çalışmadığının ilgili video kaydında belli olduğunu, mahkemenin keşif zaptına inşaat bitirilemedi devam ediyor anlamındaki beyanını inşaatta çalışma devam ediyor şeklinde lanse etmek istediklerini, halbuki inşaatta 2012 Ekim ayından beri çalışma olmadığını, tespit esnasında o gün tespit yapılacağını duyup gelen inşaat mühendisi dışında tek bir işçi dahi olmadığının video kayıtlarında görüldüğünü, tek kişilik bilirkişinin inşaatın bitim oranını % 42 bulmuş olmasına rağmen temlik alan … tarafından Ankara 9. Ticaret Mahkemesi 2013/401 Esas ile açılan alacak davasında dahi bu fahiş % 42’ lik oranın açıklanamayacağı anlaşılarak oranın % 38 olarak değiştirildiğini, yine bu tek kişilik bilirkişi inşaatın % 26 kabası 6 ayda bittiği halde tamamının 100 günde biter diyerek bir skandala imza attığını, neyse ki hem banka ekspertiz raporları, hem de … Asliye Hukuk Mahkemesince, Sulh Hukuk Mahkemesinden aylar sonra yapılan tespit dahi inşaatın bitim oranının % 25’lerde olduğunu gösterdiğini, yine … Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan tespitle ayıplı imalatların da ortaya konulduğunu, zaten sözleşme gereği yapılan ve davacı firmanın da sözleşme gereğince itiraz etmediği ölçümleme tutanağının tek kabul edilecek rakam olduğunu, davacının 16.03.2013 tarihli fesihten sonra imalata son verdiği şeklindeki beyanının gerçek dışı olup şantiyede imalatın 2012/Ekim ayından beri yapılmadığını, ancak inşaat için yeni bir firma ile anlaşılarak ve ruhsat çıkarılarak imalata başlandığını, davacının feshe rağmen şantiye alanını terk etmediklerinin kendi kabullerinde olduğunu, şirket hakkındaki hacizlerden dolayı koruyacakları bir imalatlarının olmadığım, hakediş raporlarının gerçeği yansıtmadığına ilişkin bir diğer hususunda ihzaratlar olduğunu, davacıya ait saha içindeki ihzarat kabul edilebilecek tüm malların 3. kişi alacaklılar tarafından dava dışı … İnşaat Taahhüt Ltd. Şti.’ nin borçlarından dolayı haczedildiğini, davacının kendisine gönderilen ihtarlara rağmen şantiyedeki çalışmalarını sözleşmede ve keşide edilen yazılarında belirtildiği gibi basiretli tacir niteliklerine uymayarak yerine getirmediğini, sözleşmeye aykırı olarak tüm bilgilendirmelere rağmen sözleşmenin 3, 4, 5.1.8, 5.1.12, 5.1.15, 5.1.14, 5.1.16, 6.1, 8, 11, 12, 14, 15, 17, 19, 20.2, 20.6, 22, 28. maddelerini ihlal ettiğini, müvekkiline bilgi vermeden 18.10.2012 tarihinden beri şantiyede fiili bir çalışma yapmadığını, davalının bütün uyanlara rağmen bahaneler ileri sürerek işi yapmayarak müvekkilini zarara uğrattığını, sözleşme gereği yapılması gereken, ancak yapılmayan iş kalemlerinin fesih yazısında tek tek belirtildiğini, davacının namı hesabına yaptırılan işlere ilişkin davacı adına tanzim edilen 750.347,29 TL tutarlı faturanın haksız olarak kayıtlara alınmayıp Ankara 36.noterliği 28.01.2013 tarih ve 01893 yevmiye ihtarname ile müvekkiline iade edildiğini, bu sebepten sözleşmenin feshedildiğini ve sonuçlarının da fesih ihbarnamesinde açıklandığını, sözleşme şartlarının tam olarak uygulanması gerektiğini ve davacının imalat alacağının ölçümleme tutanağında belirlenen bedeli aşamayacağını kabul etmesi gerektiğini, bu bedelden fazla bir alacağı kabul etmenin söz konusu olmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan hakediş raporlarının davacıya iade edildiği ve geçersiz olduğunun da davacının kabulünde olduğunu, davacı tarafından bahaneler ileri sürerek iş yapılmadığını ve müvekkilinin manevi zarara uğratıldığını, AVM’nin yapılacağı … ilçesinde şantiye için ödenen paralarla ilçe işçisine, tüccarına, esnafına, sanayicisine vs. olan borçlar ödenmek yerine … firmasının borçları ödendiği için AVM’nin faaliyet göstereceği bu ilçede büyük itibar kaybının yaşandığını, inşaatın uzun süre durmasından dolayı AVM hakkında dedikodular ortaya çıktığını ve AVM daha açılmadan sorunlu olarak adlandırıldığını, bu sebepten 1.000.000 TL manevi tazminatım talep ettiklerini, sözleşmenin 33.9.maddeye göre sözleşmenin feshine ilişkin bildirimin ulaşmasından itibaren iş yerini emin ve güvenilir bir konuma getirip makul olan en kısa sürede (en fazla 5 gün) iş yerini terk etmedikleri için 500.000 TL zararlarının olduğunu, 1 yıllık kira gelir kaybının 8.925.000 TL olduğunu, inşaat şartnamesinde tavanlar, kolon ve perde yüzeyler brüt yüzey olarak düşünülmüş olup beton sonrası boyaya hazır yüzeyler olması gerektiğini, ancak yüklenici tekniğine uygun çalışmadığı için, söz konusu yüzeyleri oluşturamadığmı, bu nedenle lokal yama yapıldığım, bunun da kötü bir görünüm oluşturduğunu, tüm bozuk yüzeylerin tümünde özel tamir harcı ile tamirat yapılmasının gündeme geldiğini, bu imalat yapılmaz ise brüt yüzeylerde ton farkları ve yüzeylerde dalgalanmaların görüleceğini, tüm yüzeyler özel tamir harcı (beton yüzeye yapışacak düzgün yüzey oluşturacak malzeme) uygulamalarının tüm işçilik ve malzeme giderleri ek maliyet oluşturduğunu, daha önce bu konu resimlerle tespit edilip, yazılı olarak yükleniciye ihtar edildiğini, (E) Blok bodrum kat çevre perde yüzeyindeki tekniğe uygun olarak gerçekleşmeyen sürme tip su yalıtımı bulunduğunu, yüklenici söz konusu sürme tip su izolasyonunu 2-3 mm kalınlığında taahhüt ederek işverenin onayım alarak gerçekleştirdiğini, kontrollüğün değişik tarihlerdeki ikazlarına rağmen taahhüt ettiği kalınlığı sağlamadan imalatı yaptığını ve sonrasında ısı yalıtım levhası ile koruma levhasını uyguladığını, söz konusu imalatların açıkta hatta bazı yerlerde ısı yalıtım levhaları tekniğe uygun bir şekilde yapılmadığı için yüzeyden ayrılmış vaziyette dökülmüş durumda olduğunu, bu yüzeylerde kalınlık kontrolü yaparak ayıplı imalatın tespit edilebilir durumda olduğunu, E Blok çevre betonarme perde yüzeyleri tüm yüzeylerde ileride oluşacak olan su sızıntıları bodrum mahalline sızacak ve büyük tamirat gerekeceğini, yine gündeme gelecek olan tamirat imalatlarının tüm işçilik ve malzeme giderleri ek maliyet oluşturacağım, maliyetinin 65.000,00 TL olduğunu, (H) Blok endüstriyel zemin uygulamalarındaki kusurlar bulunduğunu, kiracı firmalara sonlanmış yüzeyler olarak taahhüt edilen, zemindeki endüstriyel zemin uygulamasındaki genleşme derzleri düzgün olması gerekirken kusurlu yapıldığını, buralarda gündeme gelecek tamirat imalatlarının tüm işçilik ve malzeme giderlerinin ek maliyet oluşturduğunu, maliyetinin 40.000,00 TL olduğunu, (H) Blok çatı kotunda parapetlerde yeterince antipas ve yağlı boya ile boyanmadığı için pas kusan, kapatıldığında ileride korozyon sonucunda eriyecek olan kutu profil imalatlarının tespit edildiğini, açıklanan sebeplerden dolayı haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, davanın …. Şti.’nin ve …. A Ş. alacaklılarına ihtarına, cevap dilekçesinde kalem kalem açıklanan 12.690.000 TL alacaklarının fesih tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte takas ve mahsubuna, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı taraf üzerine bırakılmasına, davacının % 40’ dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep etmişlerdir.
Birleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/580 Esas Sayılı Dosyasında:
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı arasında 22.03.2012 tarihli eser sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca müvekkilinin … parselde kain arsa üzerine … Alışveriş Merkezi projesi kapsamında AVM inşaatımn yapılması işini üstlendiğini, sözleşmenin 17. maddesi uyarınca inşaat süresinin yer teslimi ile birlikte başlayacağı ve teslim süresinin 30.12.2012 tarihi olarak kararlaştırıldığını, iş sahibinin yer teslimini geciktirmesi nedeniyle teslim tarihinin taraflarca 30.02.2013 tarihi olarak değiştirildiğini, müvekkili yüklenicinin sözleşmeden kaynaklana edimlerini ifa etmeye başladığını, yapılan imalatların karşılığı olarak 03.09.2012 tarihinde 11.682.121,89 TL bedelli (1) numaralı hakedişin düzenlendiğini, 10.09.2012 tarihinde davalı tarafa tebliğ edildiğini ve onaylandığını, tanzim edilen faturanın teslim alındığını ancak yer tesliminin 42 gün geç yapılması nedeniyle davalı tarafından süre uzatımı verildiğini, bu durumun sözleşmeyi yıllara sâri sözleşme haline dönüştürdüğü gerekçesiyle 14.09.2012 tarihli faturanın iptal edilmek üzere davalı şirket tarafından kendilerine iade edildiğini, daha sonra yapılan görüşmeler uyarınca, (1) nolu hakediş için düzenlenen faturanın iptal edildiğini, (1) nolu hakedişin 01.11.2012 tarihinde 7.752.725,00 TL olarak yeniden düzenlendiğini, ödeme tarihinin 07.11.2012 olarak taraflarca kesin vadeye bağlandığını, buna rağmen ödemenin gerçekleştirilmediğini, yapı denetim kurulu tarafından inşaat seviyesinin % 38 olduğunun tespit edildiğini, yapı denetim şirketinin faaliyetinin geçici olarak durdurulması ve yapı ile ilişiğinin kesildiğini yeni bir yapı denetim firmasıyla sözleşme yapma görev ve yetkisinin davalıya ait olduğunu, yapılan imalatlar nedeniyle 08.01.2013 tarihinde 5.700.550,00 TL bedelli (2) nolu hakedişin düzenlendiğini, faturaya bağlandığını davalı tarafa tebliğ edildiğini ve (2) nolu hakediş bedelinin davalı tarafça ödendiğini, (1) nolu hakedişten kaynaklanan ödemenin yapılmadığını, buna rağmen Ankara 38. Noterliğinin 15.03.2013 tarih ve 09549 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalı tarafın sözleşmeyi fesih ettiğini bildirdiğini, fesih anına kadar (1) nolu hakedişten kaynaklanan 7.752.725,00 TL alacağın davalı tarafça ödenmediğini, Ankara 14. İcra Müdürlüğünün 2016/11367 sayılı dosyasında 30.05.2016 tarihinde icra takibi başlatıldığını, icra takibine davalı tarafın haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, bu nedenle itirazın iptaline, alacağın %20 ‘den aşağı olmamak üzere hesaplanacak inkâr tazminatının davalı taraftan tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, dava konusu muaccel alacak için uygun teminat karşılığında ihtiyati haciz karan verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili; asıl dosyadaki itirazlarını tekrar edip, dava konusu edilen faturalara itiraz edildiğini, bu nedenle şirket kayıtlarına alınmadığını, dava konusu faturaların sözleşmeye aykırı olarak tanzim edildiğini, fatura içeriğine uygun davacının iddia ettiği miktarda yapılmış bir imalat söz konusu olmadığını, bu nedenle iade edildiğini, usulüne uygun şekilde düzenlenen hak edişlerin ödendiğini, taraflar arasında kurulan sözleşmenin, haklı nedenle fesih edildiğini, müvekkilinin davacıdan alacakları bulunduğunu, açılan davanın haksız olduğunu, ihtiyati haciz karannın işleme konulması için yasada öngörülen sürenin geçtiğini, bu nedenle bu kararın infaz kabiliyetinin kalmadığını ve hükümsüz hale geldiğini, açılan davanın haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/413 Esas Sayılı Dosyasında:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı … Ltd. Şti. arasında 22.03.2012 tarihinde yüklenici sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkili şirketin yüklenici olarak ’’götürü usulü” … nolu arsa üzerine inşa edilecek … AVM Projesini üstlendiğini, Sözleşmenin 17.maddesi uyarınca inşaatın 30.12.2013 tarihinde teslim edileceğini, ancak yer tesliminde davalının 42 günlük gecikmesi nedeniyle bu sürenin 10.02.2013 olarak belirlendiğini, davalının seçmiş olduğu yapı denetim firmasının faaliyetine son verilmesi neticesinde sürenin yine 30.05.2013 tarihine tarafların mutabakatı ile uzatıldığını, müvekkili firmanın basiretli bir tacir olarak edimine başladığını ve sözleşme kapsamında yüklendiği işi düzenli şekilde ifa etmeye devam ettiğini, ancak baştan beri kötü niyetli davalı … …Ltd.Şti.’nin müvekkiline bir çok zorluk çıkarttığını, ilk olarak (1) nolu hak edişin davacıya ödenmediğini, 7.752.725,00 TL olan (1) nolu hak ediş için sözleşme süresi uzadığı için sözleşmenin yıllara sari sözleşme haline geldiğinden ve her iki tarafında kabulünde olduğundan bahis ile tekrar hak ediş yapılması gerektiğinin davacı müvekkiline iletildiğini, bunun üzerine müvekkilinin tekrar hak ediş yaptığını ve yeniden tanzim edilen faturanın gönderildiğini, nihayetinde bu hak edişin de davalı ….Ltd.Şti.. tarafından ödenmediğini, daha sonra yapılan imalat bedellerinden kaynaklı hak edişlerinde ödenmediğini, bilahare davalının 15/03/2013 tarihinde sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, sözleşmenin haksız feshedildiğine dair Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/351 esasında açılan davanın devam ettiğini, tüm aşamalar sürecinde davacımn 500.000,00 TL tutarlı olmak üzere iki adet havale ile toplam 1.000.000,00 TL’yi davalı … Alış Veriş Kiralama Ltd.Şti.’ ye ve diğer davalı …’a (… Alışveriş Merkezine teslim amacıyla) havale olarak 300.000,00 TL olmak üzere toplam 1.300.000,00 TL nakit para gönderdiğini, iş bu meblağların teminata istinaden gönderildiğini, bu paralarında davalılar uhdesinde olduğunu, (davalının asıl davaya verdiği cevap dilekçesinde söz konusu paranın irat kaydedildiğinin ifade edildiğini), huzurdaki davadaki taleplerinin davalılardan …’a gönderilen paraya yönelik olduğunu, bu nedenle sözleşmenin haksız feshinden kaynaklı olarak davacı şirketçe ödenen teminatların iadesi, sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı … yönünden ihtar tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile diğer davalı ….Ltd.Şti. açısından dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte şimdilik (bilirkişi raporundan sonra ıslah etmek üzere) 10.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalılann mal varlıkları üzerine yargılama neticelenene kadar ve alacağın semeresiz kalmaması açısından önleyici ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Ankara 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/385 Esas Sayılı Dosyasında:
Davacı vekili; taraflar arasında 22.03.2012 tarihinde yüklenici sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkilinin götürü usulü … alışveriş merkezi projesini üstlendiğini, sözleşmenin 17.maddesi uyarınca inşaatın 30.12.2013 tarihinde teslim edileceğini, ancak yer tesliminin gecikmesi üzerine tarafların muvafakati ile yer teslim tarihinin uzatıldığını, müvekkilinin sözleşme kapsamında edimine başlayıp ifa etmeye devam ettiğini, ancak davalının baştan itibaren birçok zorluk çıkarıp (1) nolu hak edişi müvekkiline ödemediğini, tekrar yapılan hak edişin yine ödenmediğini, davalının hiç bir ödeme yapmamasına rağmen müvekkilinin işini ifa ettiğini, arada oluşan ihtilafa delil olması açısından davalı şirketin … Sulh Hukuk Mahkemesi kanalıyla tespit yaptırdığını, tam olarak olmasa dahi bu tespitin müvekkili lehine sonuç doğurduğunu, süreç içerisinde müvekkilinin davalıya ve davalı şirket adına …’a toplam 1.300.000,00 TL nakit para gönderdiğini, bu meblağların teminata istinaden gönderildiğini, bu meblağın 300.000,00 TLTik kısmının müvekkili tarafından başkasma temlik edildiğini, davalı tarafın haksız 15.03.2013 tarihinde sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih ettiğini, sözleşmenin haksız fesh edildiğine dair davanın Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/351 esas sayılı dosyası ile devam ettiğini, sözleşmenin haksız feshinden kaynaklı olarak müvekkili şirketçe ödenen teminatların iadesi için bu davanın açıldığım beyanla, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin ihtar tarihinden işleyecek en faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Birleşen Ankara 14.asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/259 Esas Sayılı Dosyasında:
Davacı vekili; davalı firma ile müvekkili arasında “… nolu arsa…” üzerinde AVM yapımı ile ilgili yapılan inşaat ve imalat sözleşmesinden dolayı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/351 esas sayılı dosyasında yürütülen dava dosyasına sundukları 21.11.2016 tarihli Mehmet Beceren Yeminli Mali Müşavirlik ve Denetim A.Ş. Tarafından hazırlanan YMM raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; sözleşmenin feshine neden olan ve inşaatı yarım bırakan davalı firmanın eksik bıraktığı işlem nedeniyle müvekkili firmanın anılan YMM raporuna göre fark olarak 6.450.897,29 TL fazladan ödeme yaptığının mütalaa edildiğini, bu miktara sözleşmenin 18.maddesinde zikredilen gecikme cezaları ile yoksun kalınan kira gelirlerinden kaynaklanan zarar miktarlarının dahil olmadığını, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/351 Esas sayılı dosyasında delillerin toplandığını ve dosyanın bilirkişi inceleme aşamasına geldiğini, davalı firmanın ödeme yapmayacağını taraflarına beyan ettiğini belirterek öncelikle iş bu dava ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/351 Esas sayılı dosyasının birleştirilmesini, bu talepleri yerinde görülmediği taktirde sözleşmenin müvekkili firma bakımından haklı olarak feshine neden olan davalı firmanın eksik bıraktığı işlerin tamamlanması için harcanan fark miktarının tespiti ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL’nin , sözleşmenin 18.maddesine göre oluşan gecikme tazminatının tespiti ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.000,00 TL’nin, inşaatın süresinde bitirilmemiş olması nedeniyle yoksun kalınan kira kayıplarının tespiti ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; asıl davada ilk karardaki iş sahibi tarafından yapılan feshin haksız olduğuna ilişkin karar yönünden Ankara BAM 31. Hukuk Dairesi tarafından kararın kaldırma gerekçesi gösterilmediğinden ve ilk karardaki feshin haksızlığına ilişkin mahkememiz gerekçesi dikkate alınarak, asıl davada davalı iş sahibi tarafından feshin haksız olarak yapıldığı, feshin haksız olması nedeniyle yüklenicinin kar mahrumiyeti isteyebileceği, istenebilecek kar mahrumiyeti miktarının Ankara BAM 31. Hukuk Dairesi kararına denetime uygun bilirkişi kurulu raporuna göre 1.293.065,78 TL olduğu belirtilerek asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Asıl davada manevi tazminat talebine ilişkin olarak; davalı tarafından yapılan feshin ve sözleşmeye aykırılığın davacının kişili haklarını zedeleyecek nitelikte olmadığı, manevi tazminat gerektiren bir durumun olmadığı belirtilerek manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Birleşen 15 ATM’nin 2015/385 esas sayılı dosyasındaki dava yönünden yapılan değerlendirmede sunulan dekontlara göre toplam 1.000.000,00 TL’nin davacı yüklenici tarafından davalı şirkete ödendiği, tarafların iddia ve savunmaların iş yeri teslimi dikkate alındığında 1.000.000,00 TL ödemenin teminat amacıyla yapıldığı, sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi nedeniyle yüklenicinin teminat amacıyla verdiği tutarı talep edebileceği, ancak davacı yüklenicinin daha önce Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2013/2652 esas sayılı dosyasında söz konusu alacağı takibe koyduğu ve takibe alacağın 650.000,00 TL’sini 25/07/2013 tarihli Temlikname ile müdahale talebinde bulunan …’ na temlik ettiğinin tespit edildiği, alacağın temliki nedeniyle temlik edilen tutar temlik eden davacı yüklenicinin malvarlığından çıktığından davacının temlik konusu tutarı davalı borçludan talep etmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle temlik konusu 650.000,00 TL’nin talep miktarı olan 1.000.000,00 TL’ den mahsup edilerek 350.000,00 TL yönünden davacının haklı olduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Birleşen 13. ATM’nin 2013/413 esas sayılı dosyasında; davacı tarafından …’a yapılan ve teminat olduğu sürülen toplam 300.000,00 TL’nin iadesi için dava açıldığı, davalı … ‘a yapılan ödemeden davalı şirketin sorumlu olmadığı belirtilerek davanın davalı şirket yönünden reddine, …’a karşı açılan davada ise davacı vekili tarafından davadan feragat edilmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ankara 7 ATM’nin 2016/580 esas sayılı dosyasında; hakediş alacağından kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali için dava açıldığı, anılan bilirkişi raporunda hak ediş alacağı 3.159.167,93 TL, terditli olarak alınması gereken teminatın mahsubu durumunda 1.159.167,93 TL olarak hesaplandığı, iş sahibi tarafından sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi nedeniyle yüklenicinin teminat amacıyla verdiği tutarı talep edebileceğinden yüklenicinin hakediş alacağından teminat olarak verilmesi gereken 3.000.000,00 TL’nin mahsup edilmemesi gerektiği, buna göre davacının hakediş alacağının 3.159.167,93 TL olduğu, belirlenen hakedişin asıl alacağına 26/07/2017 tarihli bilirkişi kök raporundaki faiz hesabına ilişkin veriler esas alınmak suretiyle mahkemece yapılan hesaplama sonucunda takip tarihi itibariyle talep edilebilecek faiz miktarının 1.319.588,83 TL olarak tespit edildiği, sonuç olarak davacının takip tarihi itibariyle 3.159.167,93 TL asıl alacak 1.319.588,83 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.478.756,76 TL hakediş alacağının bulunduğu miktar kadar davalının icra dosyasında ödeme emrine yaptığı itirazında haksız olduğu kanaatine varılmakla, itirazın iptaline, alacak likit olmadığından icra inkar tazminat talebinin reddine, reddedilen miktar yönünden davacının kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Ankara 14 ATM’nin 2017/259 esas sayılı dosyasında, davacı iş sahibi tarafından davalı yüklenici aleyhine sözleşmenin feshinden kaynaklanan müspet ve menfi zararların tespiti ve şimdilik 100.000,00 TL alacağın tahsili için dava açıldığı, sözleşmenin haksız olarak davacı iş sahibi tarafından feshedilmesi nedeniyle müspet ve menfi zarar talebinde bulunamayacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı davalı … Yapı Müh. Müş Turz, Nak. San. Ve Tic. A.ş vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi tespitinin aksine fesih sürecinde müvekkil şirketin başka bir iş bulup çalışmaktan kaçınmasının söz konusu olmadığını, iş bedelini bile henüz tahsil edemediklerini, 2012 yılından bu yana parada değer kaybı yaşandığını ve döviz kurunun anormal yükseldiğini, kar kaybının eksik hesaplandığını, imalat tespit raporu ile belirlendiğini, alacak davasının belirsiz nitelikte olması sebebiyle asıl davada tüm alacağa faizin dava tarihinden itibaren uygulanması gerektiğini, birleşen Ankara 15. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında temlik alacaklısının temlik harcını dahi yatırmadığını, temlik alacağının mahsubunun hatalı olduğunu, faizin başlangıcının da takip tarihi olması gerektiğini, evvelce dava konusu alacağın Ankara 23. İcra Müdürlüğü’nün 2013/2652 E. Sayılı dosyasında takip konusu yapıldığını, birleşen 7 Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında 11.682.121,89 TL’lik ilk hakedişin davalı tarafından onaylandığını, bu nispette imalatın kesinleştiğini, davalı şirketin talebi ile bu faturanın iptal edilip, 7.752.725,00 TLve 5.700.550,00 TL’lik iki fatura düzenlendiğini ve davalı tarafından bu faturaların bankada kredi müracaatında kullanıldığını, imalatın zımni olarak kabul edildiğini, davalının yasal süre içinde faturalara itiraz etmediğini, içeriğini kabul ettiğini, tespit raporunda ihzarat kdv dahil 12.888.717,35 TL imalat tespit edildiğini, dosyada hesaplanan bedelin düşük olduğunu, davalı tarafın 750.347,29 TL ödediğinin ispat edilmemesine rağmen önceki karara göre daha düşük bir bedele hükmedildiğini, ayrıca hakediş alacağına işleyen faizin taraflar arasındaki 15/09/2012 tarihli mutabakat protokolü çerçevesinde 07/11/2012 tarihinden başlatılması gerektiğini, mutabakat ile hakediş alacağının kesin vadeye bağlandığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı davacı … ….şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; BAM kaldırma kararında sair hususlar incelenmeksizin karar verildiğini, feshin haklı olup olmadığının değerlendirilmediğini, sözleşmenin feshinde müvekkil şirketin kusurunun bulunmadığını, bilirkişilerce götürü bedele göre hesap yapılması gerekirken birim maliyet hesabına göre hesap ve değerlendirme yapıldığını, hesap yönteminin hatalı olduğunu, müvekkil tarafından fiziki gerçekleşme oranına göre iş bedelinin eksiksiz ödendiğini, pursantaj hesabı yapılmasının da mümkün olduğunu, usulüne uygun bir hakediş düzenlenmediğini, 15/03/2013 tarihli fesih ihbarnamesi ve bilirkişi heyetinin 27/12/2012 tarihli 3.ek raporunun 10.ve 11.sayfalarında açıklandığı üzere fesihte davacı yüklenicinin kusurlu olduğunu, yüklenicinin sözleşmenin 3,22,6,8,11,17,28.maddelerine aykırı davrandığını, sözleşmede belirtilen şekilde teslimat yapılmadığını, teminat verilmediğini, yazılım ve donanımın teslim edilmediğini, işçi ve iş güvenliği hizmet birimi oluşturulmadığını, iş programının hazırlanıp onaya sunulmadığını, işçiler ile ilgili bildirimlerin yapılmadığını, kusurlu tarafın müspet zarar isteyemeyeceğini, ortak kusur halinde dahi isteyemeyeceğini, kusur durumunun mahkemece tartışılmamasının HMK’nın 297-c maddesine aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda fiziki gerçekleşme oranı hesabının doğru yapılamadığını, fesih tarihine kadar 77 günde işin tamamlanmasının mümkün olmadığını, dolayısıyla iş sahibi müvekkil şirketin feshinin haklı olduğunu, götürü bedel hesabının hatalı olduğunu, pursantaj hesabı yapılmadığını, mevcut belgelerin yeterli olduğunu, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2015/518 Esas-2015/3395 Karar sayılı kararının bu yönde olduğunu, yüklenicinin usulüne uygun hakediş hazırlayacak fatura düzenlemediğini, 45 adet bonoda kabul edilen vadelere göre ödeme yapıldığını, yüklenicinin bu ödemeleri ihtirazi kayıt koymaksızın kabul ettiğini, fesihte yüklenicinin kusurlu olduğunu, kalan sürede işin tamamlanmasının mümkün olmadığını, müvekkilin kendisine verilmesi gereken teminattan feragat etmiş olmadığını, kar kaybı hesap yönteminin hatalı olduğunu, yüklenici şirketin kayıtlarının incelenmediğini, borca batık olduğundan işi tamamlamasının mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını, yüklenici …. Tarafından açılan asıl ve birleşen Ankara 15. Asliye Ticaret Mahkemesi ve 7. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyalarında davaların reddedilmesini, birleşen Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında davanın kabulünü talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava ve birleşen davalar, eser Sözleşmesinden kaynaklanan Alacak, Teminatın İadesi, Maddi ve Manevi Tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece Mahkemesinin 2013/351 Esas – 2019/504 Karar sayılı kararının Dairemizin 02/11/2021 tarih, 2020/828 Esas, 2021/990 Karar sayılı ilamı ile kaldırılması üzerine Mahkemece yargılamaya devam edilerek yeniden karar verilmiştir.
1- Öncelikle Dairemizin 02/11/2021 tarih, 2020/828 Esas, 2021/990 Karar sayılı ilamında sair hususlar incelenmeksizin tarafların istinaf başvurularının kabulüne karar verilmiş olup söz konusu ilamda inceleme konusu yapılmayan tarafların kusur durumu hususunun Mahkemece hatalı yorumlanarak önceki kusur tespitinin kesinleştiği şeklinde değerlendirme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2- Dairemizin 02/11/2021 tarih, 2020/828 Esas, 2021/990 Karar sayılı ilamında götürü bedelle iş bedeli hesabı gösterilmiş olup fiziki oran yöntemiyle işin tamamlanma oranı bulunup bu oranın toplam iş bedeline uygulanması ile iş bedelinin belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde önce iş bedeli bulunup bedel üzerinden oran belirlenmesi suretiyle sonuca gidilmesi de doğru görülmemiştir.
3- Yine Dairemizin 02/11/2021 tarih, 2020/828 Esas, 2021/990 Karar sayılı ilamında müdahale talebinde bulunan … yönünden temlik iddiasının araştırılarak bu miktar yönünden davacı … şirketinin taraf sıfatının, aktif dava ehliyetinin tartışılması gerektiği vurgulanmış ise de bu tespit, temlikin sıhhatinin tartışılmayacağı anlamına gelmemektedir. Özellikle aynı sözleşmeden kaynaklı başka bir temlik alacağına ilişkin dava dışı … ile davalı … şirketi arasında yapılan yargılama neticesinde taraflar arasındaki sözleşmenin 31, 32. Maddelerine göre temlik yasağı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/401 Esas, 2014/160 Karar sayılı kararın Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 2014/5782 Esas – 2015/3524 Karar sayılı ilamı ile onanmış olması da dikkate alınarak temlik yasağı tartışılmadan yazılı şekilde temlik konusu alacak yönünden karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
4- İtirazın iptâli davası müddeabihi, takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır. Bu davanın takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı olarak ele alınması gerekir ve sonucu itibarıyla takibin devamına etkili bir davadır. Bu nedenle takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Davada her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. Bunun sonucu olarak takip ve dava konusu olmayan taleplerin bu davada dikkate alınamayacağı hakimin iddia ve savunmayla bağlı olduğu kuralının bir gereğidir (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2022/253 Esas – 2023/347 Karar).
Somut olayda birleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/580 Esas sayılı dosyasında Ankara 14. İcra Müdürlüğünün 2016/11367 sayılı dosyasında icra takibine konu yapılan 7.752.725,00 TL tutarındaki fatura kapsamında inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken takip konusu yapılmayan fatura da dahil edilerek hesap yapılarak sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.
5- Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 86/II ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 102/I. maddeleri gereği borçlu tarafından yapılan ödemelerin hangi hakediş ve fatura yönünden yapıldığı belirlenemiyorsa tarihi eski olan ve muaccel hale gelen hakedişler için yapıldığının kabulü gerekir.
Somut olayda birleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/580 Esas sayılı dosyası yönünden davalı iş sahibi borçlu tarafından yapılan ödemelerin hangi hakediş/fatura yönünden yapıldığının tespiti konusunda ticari defter kayıtlarının tartışılmaması, belirlenememesi halinde yasal düzenlemeye göre sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
6- Eser sözleşmesinin sona ermesi halinde tazminat borcunun doğması için temel koşul “kusur” olduğundan, tazminat isteyen tarafın “kusursuz” olması gerekir. Bir tarafın “az kusurlu”, diğer tarafın “çok kusurlu” olmasının bir önemi yoktur. Az kusurlu olan taraf da sözleşmenin bozulmasına kusuruyla sebebiyet vermiş sayılacağından tazminat isteyemez. Bu gibi durumlarda feshe taraflar “ortak kusurları” ile sebebiyet vermiş olacaklarından tazminat isteyemezler (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2022/4193 Esas – 2023/565 Karar).
Somut olayda davalı yüklenicinin, davalı davacı … Şirketinin karşı tarafın imalat bedeli alacağını süresinde ödemediği; davacı davalı … şirketinin de uyarılara rağmen iş programının gerisinde kaldığı iddia edilmekte olup bu durumun anlaşılması tarafların feshe ortak kusurları ile sebebiyet verdikleri değerlendirilerek davacı davalı yüklenicinin imalat alacağı ve teminat alacağı dışında kalan tarafların tazminat taleplerinin yukarıda belirtilen emsal Yargıtay ilamına göre değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
7- O halde Mahkemece yapılacak işlem; öncelikle Uyap’tan gönderilme imkanı olmayan fiziki delil ve belgelerin de bulunma ihtimaline göre … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/3-3 değişik iş – karar sayılı dosyasının Mahkemesinden fiziken celbinden sonra HMK’nın 266 ve devamı maddeleri gereğince konusunda uzman bilirkişilerden yeni bir heyet oluşturulması; yukarıda yapılan açıklamalara göre değerlendirme yapılması; birleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/580 Esas sayılı dosyası yönünden takip konusu faturaya esas 01/11/2012 tarihli yeniden düzenlenen 1 numaralı hakedişte yer alan imalat ve ihazarat alacağı kalemleri ile sınırlı olmak ve pursantaj oranları ve tespit raporu da dikkate alınmak suretiyle işin fiziki tamamlanma oranının tespit edilmesi ve bu oranın götürü bedele uygulanması suretiyle bu hakediş kapsamındaki iş bedelinin belirlenmesi, yukarıdaki açıklamalara göre kanıtlanan ödemelerin düşülmesi ile takip ve dava tarihine göre hesap yapılması; teminat alacağı yönünden temlik yasağının tartışılması, yüklenici … Şirketinin temerrüt iddiasına ilişkin Ankara 23. İcra Müdürlüğü’nün 2013/2652 Esas sayılı takip dosyasındaki ödeme emrindeki miktar ile sınırlı olmak üzere borçluya tebliğ tarihi itibariyle faiz başlangıcına esas temerrüt koşullarının oluşup oluşmadığının tartışılması; tarafların diğer tazminat talepleri yönünden ortak kusurlu olup olmadıklarının tartışılması, bu kapsamda ilk hakediş ile sınırlı olmadan tüm imalat ve ihzarat yönünden fesih tarihi itibariyle tüm iş bedelinin aynı yöntemle hesaplanması ve buna göre ortak kusurlu olduklarının anlaşılması halinde tazminat taleplerinin yukarıda açıklandığı şekilde tartışılması; aksi halde kabule göre kesinti yönteminin önceki kaldırma kararımıza uygun olarak uygulanması suretiyle ulaşılacak sonuca göre karar verilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4,6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 15/03/2023 tarih ve 2021/804 Esas-2023/170 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.4,6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
6-Taraflarca ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-İnceleme konusu kararın icrasının geri bırakılması için İİK’nın 36/1 maddesi gereğince varsa taraflarca yatırılan nakit teminatların veya sunulan banka teminat mektuplarının dosya kapsamı ve kararın niteliğine göre aynı maddenin 5. Fıkrası gereğince yatıran/sunan tarafa İADESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Katip …
✍e-imzalıdır