Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/897 E. 2023/1077 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Gönderme/HMK m. 353/1-a.6)
DOSYA NO : 2023/897 Esas
KARAR NO : 2023/1077

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2023
NUMARASI : 2022/176 Esas-2023/401 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/10/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkiline ait arazi üzerinde bulunan çiftlikte 5-6 bin civarında büyük ve küçükbaş hayvan barındığını 20 bin kadar meyve ağacı bulunduğunu, su ihtiyacının karşılamak için su göleti imal ve yalıtım işlerini grup şirketlerinden olan …. Şti ne verdiğini, bu şirketin göletin imalatını yaptığını, yalıtım işlerinin ise davalı şirkete 06/11/2011 tarihli sözleşmede yazılı şartlarla verildiğini, davalının yalıtım işlerini tamamladığından bahisle malzemeleri toplayarak gittiğini, karşılığında alacaklarını aldığını, davalının iş sahasını terk etmesinden 3-5 gün sonra gölette aşırı şekilde su kaçağı olduğunun tespitini davalıdan arızanın giderilmesinin istendiğini, davalının ise gölete doldurulan tüm suyun boşaltılmasını, ancak bundan sonra arızayı görebileceklerini ve giderebileceklerini beyan etmeleri üzerine müvekkil tarafından göletteki suyun tamamen boşaltıldığını, davalının gelip yapmış olduğu inceleme sonucunda ve birkaç yere müdahale etmesi neticesinde su toplama yapısının içi C-20 beton ile müvekkili tarafından doldurulmasının istendiğini bu işlemin de müvekkilce yapıldığını, daha sonra davalının bu betonun üzerini yalıtım malzemeleri ile tekrar kapladığını, göletin tekrardan müvekkili tarafından su ile doldurulduğunu, buna rağmen su kaçağının devam ettiğinin görüldüğünü, durumun davalıya bildirilmesine rağmen davalı tarafından ayıp ve noksanların giderilmediğini, bu nedenle Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/216 D.iş sayılı dosyası ile tespit talebinde bulunduklarını, alınan tespit raporundan sonra ayıp ve noksanların giderilmesi ve oluşan zararın karşılanması için davalıya ihtarname tebliğ edildiğini, ancak davalı tarafından ayıp ve noksanların giderilmediğini ve oluşan zararın karşılanmadığını, bunun üzerine müvekkilinin ayıp ve noksanların kendisinin düzelttiği, masraf yaptığını, yeniden su boşaltıldığını yamalı ve ek mebranların tamamen değiştirildiğini, günlerce iş makinası ve işçi çalıştırıldığını, elektrik harcandığını, tonlarca suyun tahliye edilerek su kaçağının önlenmeye çalışıldığını, hataların giderilmesi için göletin iki defa boşaltılıp bir kere doldurulduğundan dolayı 280.500,00-TL su bedelleri zararlarının olduğunu, kaçak suyun 100.800,00-TL kadar zarar verdiğini, sulanmaması nedeniyle çeşitli mevyve ağaçlarının 389.700,00-TL kadar zarar gördüğünü, çiftliğin sahibinin davacı olduğunu, bitkilerin davacıya ait olduğunu, daha önce çiftliğin kiracısı olan … A.Ş nin Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/469 Esas sayılı dosyası ile açmış olduğu davanın şirketin aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddedildiğini, şirketlerin haklarını davacıya temlik ettiklerini, bu nedenle hem zararların tanzimi hem de ayıp ve hataların giderilme bedellerinin tazminini talep ettiklerini ileri sürerek ağaçlara ve bitkilere verilen zararlar karşılığında 10.000,00-TL oluşan su kayıpları nedeniyle 10.000,00-TL ayrıca ayıp ve noksanların giderilme bedeli olarak da 10.000,00-TL şimdilik 30.000,00-TL’nin ticari faizi ile birlikte davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; Davalı vekili cevap dilekçesi ile dava konusu gölet ve yalıtım işleri ile ilgili müvekkili ile davacı arasında imzalanmış herhangi bir sözleşmenin mevcut olmadığını, iş sahibi olan davacı … ile sözlü anlaşma yapıldığını, 06/11/2011 tarihli sözleşmenin müvekkili yönünden hiçbir bağlayıcılığının olmadığını , söz konusu sözleşmede müvekkilinin imzasının olmadığını, sözleşmenin arka sayfasında bulunan imzanın daha önce çalışanı olan 13/06/2011 tarihli şirketten istifa eden … isimli personele ait olduğunu, sözleşmenin sahte olarak düzenlendiğini fakat dilekçelerine ekli olan teslim tutanağının gerçek olduğunu, davacı tarafından yapılan gölet dolgusunda iri ve sivri kaya malzemelerinin kullanıldığı görülerek bunların geommebran kaplamasının uygun olmadığını, ıslah edilmesi gerektiğini, davacıya ve yetkililere iletilmesine ve bütün uyarılara rağmen gerekli düzeltmenin yapılmadığı, karşı tarafın yoğun ısrarı karşısında işin yapıldığını, ancak doğabilecek bir zarardan sorumlu olmamak için karşı tarafla sözleşme imzalamaktan imtina edildiğini, iş sahibi tarafından Bala Göleti kriti üzerine sahanın kenarlarına yol ve dolgu yapıldığını, bu yol yapımında iri ve sivri kenarlı taşlı malzeme kullanıldığını, yol dolgusunun içindeki iri ve sivri kaya parçalarının Bala Göleti içine yuvarlanarak gerek şevlerde gerekse tabandaki geommebranları delerek, yırtarak zarar verdiğini, bu hususun farkedilerek teslim tutanağında imzası bulunan … ile paylaşılarak iş verenin önlem almayarak izolasyona zarar verdiğini, müvekkilinin işi en iyi şekilde yaparak teslim ettiğini, müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığını, davacı tarafından imalatlarda kusur olduğuna dair müvekkili şirkete süresinde hiçbir yazılı bildirimde bulunmadığını, temliknamenin muvazaalı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin dava dışı … tarafından imzalandığı, …’ın davalının yetkili temsilcisi bulunmadığı, başkaca işlemlerde de imzasının olup olmadığının bilirkişi marifetiyle yapılan araştırma neticesinde bulunmadığı, davalının yetkisiz temsile icazetinin bulunmadığı, ayıplı imalatın söz konusu olmadığı, sözleşmenin davalı şirketi bağlamadığı, mahkemece daha önce alınan bilirkişi raporlarında gölet inşaatından sonra yapıldığı anlaşılan dolgu yolda bulunan çeşitli boyutlardaki taş ve kaya parçalarının yol yapımı aşamasında membrana zarar verdiği, membran üzerinde halen küçük kaya ve taş parçalarının bulunduğu, projede olmayan yol yapıldığı ve göletin hava test cihazlarıyla testi yapıldıktan sonra eksiksiz olarak teslim edildiği, membrana davacı tarafından yapılan dolgu yol çalışması sırasında zarar verildiği, gölet çevresinde su kaçağı tespit edilemediği, mevcut ıslanmanın göletten kaynaklanmadığı, damla sulama sistemi ile yapılan sulamadan dolayı kılcal beslenmeden kaynaklandığı, davalının işini eksiksiz teslim ettiği belirtilerek bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Sözleşmenin, ihtarnamelerin ve çek ödemelerinin mahkemeye sunulduğunu, bu çeklerin onlarcasının karşılıksız çıktığını, açık faturaların mahkemeye sunulduğunu, işin geoplast tarafından görüldüğü ve bu sözleşmeyi zımnen kabil ettiği için işi gördüğünü ve bedelini de aldığını, hatta ödenmeyen çeklerin icralara konularak cebri icra ile tahsil edildiğini, sözleşmeyi imzalayan sögüt seramik’in, bu sözleşmeden doğan hak ve yetkilerini de …’a temlik ettiğini içeren temliknamenin mahkemeye sunulduğunu, …’ın her ne kadar işten üç-beş gün önce çıkarılmış gösterilmiş ise de bunların muvazaalı ve hileli işler olduğunu, öyle de olsa bu sözleşmenin sonradan bağlayıcı hale geldiğini, bu nedenle “… çalışmamıştır” şeklinde bir inceleme yapılmasının hukuka uygun olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece Mahkemesinin 2014/1289 Esas – 2018/279 Karar sayılı kararının Dairemizin 08/02/2022 tarih, 2020/948 Esas-2022/89 Karar sayılı ilamı ile kaldırılması üzerine Mahkemece değerlendirme yapılarak yeniden karar verilmiştir.
HMK’nın 353/1-a maddesinde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bu bent kapsamında verilecek kararların kesin olduğu düzenlenmiştir. Dolayısıyla Dairemizin 08/02/2022 tarih, 2020/948 Esas-2022/89 Karar sayılı kaldırma kararına ilk derece Mahkemesince doğrudan veya dolaylı olarak direnme kararı verilmesi mümkün değildir.
Hâkim, uyuşmazlık konusu hakkında bizzat duyu organları yardımıyla bulunduğu yerde veya mahkemede inceleme yaparak bilgi sahibi olmak amacıyla keşif yapılmasına karar verebilir. Hâkim gerektiğinde bilirkişi yardımına başvurur (HMK 288/1). Keşif kararı, mahkemece, taraflardan birinin talebi üzerine veya resen alınır (HMK 288/2). Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir (HMK 266/1). Kanunda belirtilen haller dışında, deliller davaya bakan mahkeme huzurunda, mümkün olduğunca birlikte ve aynı duruşmada incelenir. Bu kural doğrudanlık ilkesinin bir sonucudur. Hakimin doğrudan inceleme yaptırma yetkisi bulunmadığı gibi hakimlik yetkisinin bilirkişilere devri de mümkün bulunmamaktadır (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2019/1110 Esas, 2019/2481 Karar).
Bilirkişi raporlarının hükme dayanak yapılabilmesi için uyuşmazlığı çözüme bağlayıcı nitelikte bir inceleme, değerlendirme ve hesaplama içermeleri, ayrıca denetime elverişli olmaları gerekir. (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2021/3159 Esas, 2021/1540 Karar)
Dairemizin 08/02/2022 tarih, 2020/948 Esas-2022/89 Karar sayılı kaldırma kararında yeni bir heyetle Mahallinde keşif yapılarak iş sahibinin ayıp iddiasının ve yüklenicinin genel ihbar yükümlülüğünün tartışılması gerektiğinin belirtilmiş olmasına rağmen Mahkemece yeni bir heyet oluşturulmadan ve keşif yapılmadan yerinde incele yetkisi verilerek hazırlanan bilirkişi raporuna dayalı olarak sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.
O halde Mahkemece yapılacak işlem taraflar arasında geçerli bir yazılı sözleşme bulunmaması nedeniyle TBK’nın 470 ve devamı maddeleri de dikkate alınarak HMK’nın 266 ve devamı maddeleri gereğince konusunda uzman bilirkişilerden yeni bir heyet oluşturularak mahallinde keşif yapılması; dava konusu işin ayıplı olarak imal edilip edilmediği konusunda dosya kapsamındaki deliller ve keşif sırasında tespit edilecek hususlar birlikte değerlendirilerek tarafların iddia ve itirazlarını karşılar, denetime elverişli, önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderir rapor alınması; Dairemizin önceki kaldırma kararı da dikkate alınarak yüklenicinin genel ihbar yükümlülüğü kapsamında sorumluluğunun tartışılması; önceki raporlarda membrana göletin içerisine yuvarlanan kaya ve taşların zarar verdiği yönündeki tespitler doğrultusunda bu taşların göletin içerisine düşmesinin bariyer yapılması, araç geçişi için mesafe konulması gibi alınacak tedbirlerle engellenip engellenemeyeceğinin, göletin inşa edildiği yerin buna uygun olup olmadığının, kabule göre bu hususlarda davalı yüklenicinin işin uzmanı olarak genel ihbar yükümlülüğüne uygun hareket edip etmediğinin, davacı iş sahibini uyarıp uyarmadığının tartışılması; bu şekilde ortaya çıkan zarardan davalı yüklenicinin sorumlu olup olmadığı ve davacı iş sahibinin zararın artmasına yol açan davranışları bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi suretiyle ulaşılacak sonuca göre karar verilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 31/05/2023 tarih ve 2022/176 Esas-2023/401 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İnceleme konusu kararın icrasının geri bırakılması için İİK’nın 36/1 maddesi gereğince varsa taraflarca yatırılan nakit teminatların veya sunulan banka teminat mektuplarının dosya kapsamı ve kararın niteliğine göre aynı maddenin 5. Fıkrası gereğince yatıran/sunan tarafa İADESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Katip …
✍e-imzalıdır