Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/866 E. 2023/1014 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/866 – 2023/1014
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun Esastan Reddi / HMK m. 353/1-b.1)
DOSYA NO : 2023/866 Esas
KARAR NO : 2023/1014

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2023
NUMARASI : 2022/372 Esas-2023/179 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Alacak ( Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 26/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/09/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkili firma ile davalı arasında 2 adet 37.500 litre-304 krom nikel paslanmaz çelik modüler su deposu ve depo altı plastik kaidelerin teslim ve montajı işinin yapılması için anlaşmaya varıldığını, davalılarca işin yapıldığını ancak ilk su dolumu esnasında A blok 2. kattaki deponun patladığını, diğer blokdaki deponun ise sürekli su sızdırdığını, bu hususların davalıya iletilmesine rağmen mağduriyetlerinin giderilmediğini, tamir edilmediğini, ödenen paranın da iade edilmediğini, su deposunun patlaması sonucu binada oluşan arıza ve hasarların 62.540,00 TL bedel karşılığı başka bir firmaya yaptırıldığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla mevcut zararlarının tazmini amacıyla şimdilik 20.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı yanca su depolarından birisinin patladığının bildirilmesi üzerine 19/05/2018 tarihinde şantiyeye gidildiğini, yapılan inceleme sonucunda deponun kullanımında ihmal olduğunun, su dolumunun kendileri tarafından yapılması gerekirken, davacı yanca deponun üst kapağı sökülerek buradan dolum yapılması nedeniyle patlama meydana geldiğinin tespit edildiğini, tamir için gereken sacın alınması, deponun etrafına atılan şapın temizlenmesi ve tesisatın sökülmesi halinde tamirinin ücretsiz olarak yapılacağının bildirilerek şantiyeden ayrıldıklarını, davacı tarafça 09/06/2018 tarihinde haber verilmesi üzerine tekrar şantiyeye gidildiğini ancak şapın temizlenmemiş, tesisatın da sökülmemiş olması nedeniyle modül değişikliğinin yapılamadığını, davacı firmaya eksikliklerin tamamlanarak tekrar haber verilmesinin söylendiğini, 22/06/2018 tarihinde tekrar şantiyeye gidildiğini ancak şapın kaldırılmaması nedeniyle modül değişikliğinin yine yapılamadığını, 30/07/2018 tarihinde tebliğ edilen ihtarnameden sonra şantiyeye gidildiğini ancak görevliler tarafından şantiyeye alınmadıklarını, depoların sökülerek başka bir firma tarafından yapılacağının bildirildiğini, su deposunun 05/06/2017 tarihinde teslim edildiğini, davacının iddiasına göre ilk dolum tarihi olan 08/05/2018 tarihinde patlamanın gerçekleştiğini, ikinci firma tarafından yapılan teknik incelemede taban saclarının çürüdüğünün tespit edildiğini, bu durumun deponun patlamanın gerçekleştiği tarihden çok önce kullanılmaya başlandığını gösterdiğini, şebeke suyu kullanılması gerekirken depolara tanker ile dolum yapılmak suretiyle depoların kullanım talimatlarına uygun şekilde kullanılmadığını, meydana gelen arızaların imalattan değil, kullanım hatasından kaynaklandığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; Her ne kadar davacı tarafça, davalıya iki adet ve her biri 37.500 litre kapasiteli, 304 krom nikel paslanmaz çelik modüler su deposu ve depo altı plastik kaidelerinin teslim ve montajının yaptırıldığı, alınan mal ve hizmetin ayıplı olduğu ileri sürülerek tazminat talebinde bulunulmuş ise de; ayıplı bir mal veya hizmetten bahsedilebilmesi için su depolarının (tanklarının) teslimi anında taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması yada objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye veya teklifnameye aykırı olması, yahut gerçekleştirilen monte işleminde yanlışlık, hata veya eksiklik gibi bir durumun bulunması gerekir. Halbuki bilirkişilerce, dava konusu su tanklarının teklifnamede belirtilen ve faturada gösterilen su tankları olduğu, demonte edildikleri için depoların içindeki gergilerin yeterli olup olmadıklarının tespitinin mümkün olmadığı, lakin kullanılan sacların paslanmadıkları ve paslanmaz çelik oldukları, ayıplı mal veya hizmet olduğuna ilişkin bir tespit yapılamadığı, depoların yaklaşık bir yıl kullanıldıkları ve de atmosfere açık olarak sadece statik su yükü altında çalıştırıldıkları dikkate alındığında, patladığı belirtilen tankın muhtemel basınçlı su ile dolum esnasında dinamik su yükü harekinden kaynaklandığı ve bunun da işletme hatasından dolayı meydana geldiğinin değerlendirildiği tespitinin yapıldığı, netice olarak, davaya konu su depolarının imal ve montaj işinde davalının ayıplı mal veya hizmetinin tespit edilemediği, bu durumda her iki yargılamada farklı bilirkişi heyetlerinden alınan bilirkişi raporlarında da aynı doğrultuda teknik incelemelerle tespit edildiği üzere davacı iddiaları ispatlanamadığından, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; depodaki ayıp nedeniyle davalıya 11/07/2018 tarihli ihtarı gönderdiklerini, davalının ayıbı gidermediğinden başka bir firma ile anlaşmak zorunda kaldıklarını, ayıba ilişkin evrakların dosyaya sunulduğunu, alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, hatalı doluma ilişkin ayrıntılı tespitin bulunmadığını, depo saçlarından numune alınmadığını, gergi çelik “T” sayısı ve yeterliliğinin tartışılmadığını, depoların ayıpların farklı olduğunu, ayrı ayrı değerlendirme yapılmadığını, yeni bir heyete yerinde inceleme ve tespit yapmak üzere karar verilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece Mahkemesinin 2018/641 Esas, 2019/671 Karar sayılı kararının Dairemizin 22/03/2022 tarih, 2020/1098 Esas, 2022/277 Karar sayılı ilamı ile kaldırılması üzerine Mahkemece Dairemiz kararı doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden karar verilmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 269,85 TL harcın mahsubu ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerlerinde bırakılmasına, artan avansların yatıran taraflara iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26/09/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Katip
✍e-imzalıdır