Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/843 E. 2023/1124 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

ESAS NO : 2023/843
KARAR NO : 2023/1124

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2023
NUMARASI : 2022/227 Esas – 2023/38 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak – Tazminat
KARAR TARİHİ : 19/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/10/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak – tazminat istemine ilişkin davada, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; müvekkili ile MSB arasında 17.12.2007 tarihinde sözleşme aktedildiğini, sözleşme uyarınca davacı şirket ile davalı şirket arasında öncesinde akdedilen 31.03.2005 tarihli sözleşmeye dayanarak 46 adet WAIS cihazının sağlanması için yine davacı ile davalı arasında 01.12.2007 tarihinde sözleşme imzalanarak proje tanımlamasındaki açıklama ile sınırlı olmak kaydıyla bir konsorsiyum ilişkisi kurulduğunu, bu sözleşmeye göre 10 ay içerisinde 46 adet WAIS sistemlerinin davalı şirket ve yetkilisi … tarafından üretileceğini, ancak taraflar arasındaki anlaşmaya göre cihaz üretimi için gerekli ödemelerin davalı şirkete yapılmasına rağmen davalı şirketin 1 adet dahi cihaz üretmediğini, bunun üzerine ihale makamına karşı olan sorumlulukların yerine getirilebilmesi için davacı şirketin başka bir firma ile anlaştığını ve fahiş bir meblağ ödemek suretiyle ihalede belirtilen 46 adet cihazı idareye teslim ettiğini ve halihazırda idare ile davacı şirket arasındaki sözleşmenin devam ettiğini, davaya konu alacağın temelinin ihale makamına WAIS cihazının sağlanabilmesi için davacı ile davalı arasında akdedilen 31.03.2005 ve 01.12.2007 tarihli Teknolojik İşbirliği anlaşmasının yerine getirilmemesinden doğan zarara ilişkin olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca hazırlanan maliyet tablosunda belirtilen giderlerin, belirtilen vadelerde fatura karşılığı, davacı şirket yetkilisi …’ın banka hesaplarından havale suretiyle davalıya ödendiğini, bu minvalde davalıya toplam 666.645,00-TL’lik ödeme yapıldığını, idare ile imzalanan sözleşmeye konu WAIS/AIS sistemlerinin üretimi için gerekli bütün teknik donanım, doküman, ihaleye ilişkin teknik ve idari şartnamelerin davalı tarafa sunulduğunu, gerekli maliyetin de gönderildiğini ancak davalı şirketin taahhüdünü yerine getirmediğini, sözleşme şartlarının gerçekleşeceği inancı ile yapılan ödemelerin sebepsiz kaldığını, bu nedenle de 666.645,00 TL’nin kendilerine iadesinin gerektiğini, davalı tarafın sözleşme ile üstlendiği edimi yerine getirmemesinden dolayı ihale makamı olan MSB tarafından ihale konusu işin gecikmesi nedeni ile davacıya 590.329,50 TL ceza kesildiğini, idareye teslim edilen 46 adet WAIS cihazı idare tarafından kabul edilse dahi kesilen 590.329,50 TL’lik cezanın ihale bedelinden mahsup edilerek davacıya ödeneceğini, davacı şirketin itibarını zedeleyici manevi kayıplarını telafi edebilmek ve kamu ihalelerinden men edilmemek amacıyla İsveç menşeli bir firma ile anlaşmak zorunda kalındığını, bu firmaya da 1.000.000,00 TL bir bedel ödendiğini, davalının anlaşma konusu iş yapılmadığı için davacının alternatif kaynak bularak işi tamamlamak zorunda kaldığını, Ankara 17.Noteri’nin 18.12.2009 tarih, 33681 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile Ankara 33.Noterliği’nin 15.12.2010 tarih 31859 yevmiye numaralı ihtarnameye verilen cevapta taraflar arasında akdedilen işbirliği anlaşmasının feshedildiğini belirterek, 01.12.2007 tarihli sözleşme çerçevesinde davalı şirkete ödenen 666.645,00-TL’nin fiili ödeme tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte şimdilik 5.000,00TL’sinin, davalı şirketin sözleşme gereğince yüklenilen işi yerine getirmemesinden dolayı doğan zararların şimdilik 5.000,00 TL’sinin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı şirket yetkilisi; davalı olarak gözüken şirket unvanının taraflarına ait olmadığını, kendi şirketlerinin unvanı ile benzerlik gösterdiğini, bu nedenle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini ve bu yönüyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava tutarının sözleşmede açıkça belirtilmiş olmasından dolayı davanın 10.000,00 TL’lik bir dava olmadığını, bu hususta davacıya ilgili harçların tamamlattırılması yönünde karar verilmesini, davalı şirketin 1997 senesinde Savunma Sanayi alanında hizmet vermek üzere mühendislik şirketi olarak kurulduğunu, o tarihten beri birçok önemli Araştırma Geliştirme (AR-GE) Proje İhalelerini kazandığını ve aldığı tüm projeleri başarı ile tamamladığını, davacı şirket sahibi …’ın, kendi firması bünyesinde teknik herhangi bir işi yapabilecek kadroya sahip olmadığı için kendilerine başvurarak savunma sanayinde belli projeler için gerekli olan gizlilik belgelerini alabileceğini ve gireceği yüksek bedelli ihalelerde her türlü teminat mektubu ve proje finansmanı gibi konulan sağlayabileceğini söyleyerek işbirliği için kendilerini ikna ettiğini, bunun üzerine 2005 yılındaki anlaşmanın imzalandığını, yapılan işbirliği kapsamında, WAIS ihalesinin çıktığını, … olarak tek başlarına girebilecekleri bu ihaleye … firmasının talepleri doğrultusunda teknolojik bir iş bitirmiş olmak gayretlerine olumlu yaklaşılarak … firmasının girmesinin kabul edildiğini, … firmasının ön planda yer alarak kendini savunma sanayinde teknolojik bir iş bitirmiş firma olarak öne çıkmak isterken … firması finansman konusunda sıkıntı yaşamayacağı bir ortamda proje geliştirmeyi tercih ederek 01.12.2007 tarihli anlaşmanın imzalandığını, bu anlaşma gereğince projenin ihtiyacı olan nakit akışının … tarafından sağlanacağını, bu kaynakla teknik faaliyetlerin yürütülmesi için kendilerinde bulunan teknolojik ekibin projenin geliştirilmesi için idame ettirileceğini, proje ekibinin proje kapsamında idame ettirilmesinden kaynaklanan giderlerin diğer masraflar ile birleştirilerek aylık gerçekleştirilen hizmetlerin faturası niteliğinde …’ye fatura edilerek ödeneceğini, proje maliyetinin ihale bedeli olan 816.500,00-TL’yi aşması durumunda …’nin haklarını korumak üzere ilgili aşan kısmın miktarının geri ödenmesinin ilerleyen safhadaki sistem satışlarından elde edilecek satış gelirlerine bırakılmasının kararlaştırıldığını, … ile MSB arasındaki sözleşmeden kaynaklanacak idari para cezasının paylaşılacağını ancak teminat mektubunun hâzineye irad kaydedilmesinin sadece …’nin sorumluluğunda olduğunu, kendi firmalarının tecrübesini, …’nin ise mali gücünü ortaya koyduğunu, projenin alınmasını müteakip … firmasının işin başındaki proje kadrosunun; 5 uzman bilgisayar mühendisi, ODTÜ Elektronik Bölümünden Radyo frekanslarında uzman danışman Profesör, … firmasından bir uzman mühendis ile oluşturularak çalışmalara başlandığını, bu proje süresince … olarak diğer işler ile ilgilenilmediği için başkaca gelir kaynağının olmadığını, bu nedenle de gelir kayıplarının geçen 2 senelik süreçte yaşandığını, sistem tasarımının gerçekleştirildiğini, sistem prototiplerinin üretilerek ODTÜ Elektronik Laboratuvarlannda ve firma içinde birçok testten geçirildiğini, üretimi tamamlanan yaklaşık 10 adet sistemin testlerde kullanıldığını, yaklaşık 10 ay boyunca sözleşmeye alenen aykırı olarak davacı tarafından hiçbir ödemenin yapılmamasına rağmen çalışmalara devam edildiğini, Rusya’dan getirilen AIS konusundaki uzman test ekibi ile sistem testlerine başlandığını, … firmasının projenin başında 1 ay geç ödemeye başladığını, 4.aydan sonra ise ödemelerin tam olarak gerçekleştirilmeyip iyice aksatıldığını, aylık olarak değil …’nin ödeme yapabileceği zamanlarda fatura kesildiğini, … firması yetkilisi …’m sürekli olarak personelini gönderip sözleşmede cezai madde bulunmamasına rağmen sözleşmenin feshedilmesi durumu için bir senet talep ettiğini, firmalarının bu talebe sürekli olarak olumsuz yanıt verdiğini, ancak yaşanan mali krizin projeyi de durdurma noktasına getirmesinden sonra Şubat 2008’de bankaya verilerek finansman yaratılacağının söylenmesi üzerine teklifin kabul edildiğini, senede …’ın kefil olacağının ve bu durumda … aleyhine kullanılamayacağının, senede iki imza atılması gerektiğinin belirtilmesi üzerine de senedin … tarafından iki imza ile tanzim edildiğini, senet tanziminden sonra davacı tarafından senede …’ın adının eklendiğini, bu şekilde kendisinin de kefil sıfatıyla borçlandırıldığını, akabinde senedin icraya konu edildiğini ve … hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, tüm bu yaşananlardan sonra noter kanalı ile ihtarname gönderilerek sözleşmeyi feshettiklerinin bildirildiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; ” elektrik ve elektronik yüksek mühendisi bilgi ve iletişim teknolojileri uzmanı, bilgisayar yüksek mühendisi, elektrik ve elektronik yüksek mühendisi, serbest muhasebeci mali müşavir ve hukukçu bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 14.12.2018 tarihli bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda, davalı tarafından istisna akdi kapsamında taahhüt edilen 46 adet WAIS cihazının taraflar arasında akdedilen 01.12.2007 tarihli sözleşme ile belirlenen kesin vade olan 17.10.2008 tarihinde teslim edilmemiş olması sebebiyle davacı tarafça davalının temerrüde düşürüldüğü, bu nedenle davalı şirketin davacının uğramış olduğu zararı tazminle yükümlü olduğu, davacı tarafından davalıya yapılan ödemelere ilişkin olarak toplam 497.449,00 TL tutarında ödeme belgesi sunulduğu, yüklenicinin temerrüde düşmüş olması sebebiyle anılan bedeli davacının istemekte haklı olduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında muayene yükümlülüğünü taşıyan davalı şirketin sistem cihazlarının test edilmesi konusunda yapılan masrafları da karşılaması gerektiği değerlendirildiğinden bu hususta yapılan 13.606,00 TL EURO ve 2.200,00 TL ödemenin de davacı tarafından talep edilmesinin yerinde olduğu, yine sözleşme kapsamında, idare tarafından işin gecikmesinden ötürü uygulanacak cezanın taraflarca eşit oranda karşılanacağı kararlaştırıldığından, belgesinin sunulması halinde davacı tarafından sözleşmenin feshine kadar uygulanan ceza bedelinin yarısının da davalı tarafından tanzim edilmesi gerektiği yönünde görüş belirtildiği, Milli Savunma Bakanlığının 16.12.2022 günlü 1906712 sayılı yazılarında, 17.12.2007 tarihli sözleşme kapsamında yüklenicinin talebi üzerine verilen ihtarlı sürelere ilişkin olarak sözleşmenin 41’inci ve idari şartnamenin 35’inci maddeleri uyarınca, hesaplanan 500.459,60 TL tutarın davacı şirket tarafından ödenmemesi üzerine adı geçen aleyhine dava açıldığının bildirildiği, Milli Savunma Bakanlığınca gönderilen ihale dosyasının incelenmesinde davacı tarafın gecikmesi dolayısıyla gecikme cezası verildiği ve … hakkında geçici yasaklama uygulamasının yapıldığı, davalı şirketçe keşide edilen Ankara 38. Noterliğinin 15.12.2009 gün ve 31859 sayılı ihtarnamede, finansman açıkların kapatılacağından bahisle davalı şirket yetkilisinden alınan hatır çekinin icra takibine konulması ve finansal yükümlülüğünün yerine getirilmemesi dolayısıyla sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği, davacı tarafından keşide edilen Ankara 17. Noterliğinin 18.12.2009 tarih ve 33681 yevmiye numaralı ihtarnamede ise sözleşmenin belirtilen süre içerisinde tamamlanmadığı, 1 adet dahi WAIS cihazı üretilmediği ve zarara uğranıldığı belirterek sözleşmenin feshedildiği anlaşılmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki; eser sözleşmesinden kaynaklanan ihtilâflarda iş sahibince sözleşmenin haklı nedenle feshi halinde sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 106. maddesi gereğince iş sahibi olumsuz (menfi) zararını isteyebilir. Sözleşmenin ifa edileceğine güvenmekten doğan zarar olarak tanımlanabilecek olumsuz zarar kavramına; sözleşmenin kurulması ve işin görülmesi için yapılan masraflar ile daha elverişli koşullarda sözleşme yapma fırsatının kaçırılmış olmasından doğan zararlar girer. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise zararın hesaplanmasında izlenecek yöntemin, fesih tarihinde yüklenicinin sorumluluğunda olup yapmadığı, kalan imalâtların ilk ihalede yükleniciden sonraki en düşük teklifi veren teklif sahibine verilmiş olması halinde ödenmesi gereken bedelin (kaçırılan fırsatın) bulunup, fesih tarihinden itibaren kalan işin aynı koşullarda ve makul bir süre içerisinde ihaleye çıkılmış ve sözleşme yapılmış olması halinde ikinci yükleniciye ödenecek bedel arasındaki fark ile ikinci ihale ve sözleşmenin yapılması için katlanılan giderler olacağı ve hesaplamanın buna göre yapılması gerektiği kabul edilmektedir. Ayrıca davalının 818 sayılı Borçlar Kanununun 106. maddesinde öngörülen seçimlik haklarını kullanabilmesi için borcunu yerine getirmede temerrüde düşen iş sahibine süre vermek zorunda olduğu ve ihtarnameyi keşide ettiği 15.12.2009 tarihine kadar BK’nin 106. maddesinin kendisine tanıdığı fesih hakkını kullanmadığı, seçimlik hakkını 106/2. maddesi uyarınca akdin ifasını beklemek şeklinde kullandığı, bu durumda davalı yüklenicinin sözleşmede kararlaştırılan 17.10.2008 tarihli kesin vadeden 15.12.2009 gününe kadar kendi edimini yerine getirmek sureti ile eseri teslime hazır olduğunu belirterek eserin teslim alınmasını istemediği, bu şekilde iş sahibini temerrüde düşürmediği, dolayısıyla davacıdan önce ihtarname keşide etmesinin feshi haklı hale getirmeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Buradan hareketle davacının yapılan sözleşme kapsamında davalı şirkete 497.449,00 TL ödeme yapmasına ve taraflar arasında imzalanan sözleşmede işin teslim süresinin 17.10.2008 günü olarak kararlaştırılmasına rağmen davalıca işin tamamlanarak davacıya teslim edilmediği, eldeki davada işin, proje yönetimi ile geliştirilmesine yönelik AR-GE faaliyeti olması nedeniyle projenin ilerlemesinde malzeme vs. tedarikten kaynaklanan aksama olmayacağı, 01.12.2007 tarihli sözleşmenin 6. maddesine göre, projenin ilk sunulan takvim ve nakit akışı içerisinde gerçekleştirileceği, planlanan takvim faaliyetlerinin zamanında yerleştirilmesinden proje yöneticisi olan davalı şirket yetkilisinin sorumlu olduğu, sözleşmenin 9.2. maddesinde de, anlaşmayla yüklenen sorumlulukların, sorumluluk yüklenen tarafa ait olduğu, dolayısıyla istihdama ve ihtiyaca yönelik hizmetlerin davalı tarafından yerine getirilmesi gerektiğinden SGK ve vergi ödemelerinden davacı şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, proje ve vergi ödemelerden de davacı şirketin sorumluluğunun bulunmadığı, proje takvimine uyulmamasının da davalının sorumluluğunda olduğu, davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davalı şirketin sözleşmeyle belirlenen vadede işi teslim etmeyerek işi olağanın çok üzerinde geciktirmesi sebebiyle davacıyı zarara uğrattığı kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme ile; davalı şirketin anlaşmaya esas proje için birlikte belirlenen ve proje sonucunda ortaya çıkarılacak ürün ve çözümün geliştirilmesinden işin belirtilen süre içerisinde montaj ve muayene işlemleri dahil olmak üzere bu anlaşmanın ekleri olarak düzenlenecek metindeki özelliklere uygun şekilde projenin ifa edilmesinden ve tesliminden davalının sorumlu olduğunun düzenlendiği, buna göre cihazların muayenesi için Rusya’dan gelen mühendislere test yaptırılması şeklindeki masraflara davalı tarafından katlanılmasının sözleşme gereği olmasına rağmen davacı tarafından davalıya yapılan ödemeler haricinde test ve muayene için harcanan giderin de zarar kalemi oluşturduğu, bu itibarla … tarafından davacı şirkete kesilen 05.10.2009 tarihli 8.606,00 EURO ve 28.09.2009 günlü 5.000,00 EURO bedelli faturalar ile Argentum otel tarafından kesilen 17.10.2009 tarihli 2.000,00 TL tutarlı fatura bedelleri kadar zararın oluştuğu kabul edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından idarece işin gecikmesinden ötürü uygulanacak cezanın taraflarca eşit oranda karşılanacağı kararlaştırıldığından belgesinin sunulması halinde sözleşmenin feshine kadar uygulanan ceza bedelinin yarısının da davalı tarafından tazmin edilmesi gerekeceği belirtilmiş ise de buna ilişkin olarak davacı ile idare arasındaki davanın devam ettiği, henüz kesilen bir cezanın bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından sözleşmenin feshinden sonra başka bir firmayla yapılan anlaşmaya ilişkin katlanılan masrafların davalıdan istenemeyeceği, ancak dava dışı şirketten tazmini mümkün olduğundan davalı şirketin sorumlu tutulamayacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Hal böyle olunca davacının feshettiği sözleşme nedeni ile ödediğini belgelendirdiği alacağı olan 497.449,00 TL ile davalının yükümlülüğünde olup sözleşmenin ifası sırasında … şirketine yaptırmak zorunda kaldığı işlere ilişkin yapmış olduğu toplam 13.606,00 EURO ile 2.200,00 TL harcamayı (zararı) istemekte haklı olduğu, ancak alacak ve maddi zarar taleplerinin 5.000,00’er TL olduğu” gerekçesi ile, davanın kabulüne, taleple bağlılık ilkesi uyarınca 5.000,00 TL alacak ile 5.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; eser sözleşmelerinin iki tarafa da borç yükleyen nitelikte olduğunu, yerel mahkemece davacının kendi edimini olması gerektiği gibi yerine getirip getirmediği hususlarının araştırılmadan eksik inceleme ve denetleme sonucunda dosyanın hükme bağlanmasının hatalı olduğunu, davacının sözleşme kapsamında ödeme yükümlülüğünü zamanında ve kararlaştırılan tutarda gerçekleştirmediğini, daha ilk ayın ödemesini ikinci ay yaparak, projenin başında sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, ödemelerin taraflar arasında kararlaştırılan takvime göre ve zamanında yapılmadığını, projenin 10. Ayında sözleşme uyarınca yapılması gereken ödeme tutarının 561.465,00 TL olmasına rağmen, davacı tarafça yapılan ödemenin 362.479 TL olduğunu, müvekkilinin edimlerini tam ve gereği gibi yerine getirdiği hususunun yerel mahkemece alınan bilirkişi raporları ile de sabit olduğunu, sözleşmenin Ar-Ge sözleşmesi olarak nitelendirildiğini, sistemin geliştirilememesi halinde herhangi bir iadenin söz konusu olmayacağını, hem sözleşmede hem de cezai şart bölümünde bu tür bir geri ödemeden bahsedilmediğini, sözleşme kapsamında karar verici program yöneticisi davacı firma yetkilisiyken, projedeki aksamalar nedeni ile müvekkili firmanın sorumlu tutulamayacağını, davacının ödemeleri yerine getirmemesi ve müvekkilinin kendi çabalarıyla ürünü tamamlamaya çalışması sebebi ile finansal açıdan zorluklar yaşadığını, davacının ödemeleri aksatması nedeni ile mali sıkıntıların ortaya çıktığını, bu nedenle yeterli personel istihdam edilemediğini, SGK ve vergi borçlarını dahi ödeyemeyecek duruma geldiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak – tazminat istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı taşerondur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 683,10 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 503,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 19/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır