Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/842 E. 2023/1085 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/842 – 2023/1085
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

ESAS NO : 2023/842
KARAR NO : 2023/1085

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/06/2023
NUMARASI : 2021/460 Esas – 2023/452 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
KARAR TARİHİ : 12/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/10/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; taraflar arasındaki 23/02/2015 tarihli sözleşme ile davalının çok kapsamlı otopark yapım ve çevre düzenlemesi malzemesi alımı işini üstlendiğini, davalı tarafça yapılan çok kapsamlı otoparkın 22/06/2015 tarihinde davacıya teslim edildiğini, otoparkta meydana gelen maddi hasarlı kazalar ve bu kazalardan sonra Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetim Genel Müdürlüğü’nün inceleme raporu ile otopark sisteminin ayıplı olduğunun tespit edildiğini, tespit edilen ayıpların gizli ayıp niteliğinde olduğunu, talep edilmesine rağmen anılan iş için davalıya ödenen sözleşme bedelinin geri ödenmediğini ileri sürerek, otopark yapım işi için davalıya ödenen 6.256.360,00 TL’nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL’sinin ödeme tarihinden işleyecek avans faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; taraflar arasında imzalanan 23/02/2015 tarihli sözleşme gereğince davalının üstlendiği tüm edimleri eksiksiz yerine getirdiğini, çok katlı otopark sisteminin eksiksiz teslim alındığının, imzalanan tutanak ve davacı tarafça davalıya verilen iş bitirme belgesiyle sabit olduğunu, davacının davalının uyarılarına rağmen otopark sisteminin kullanılmasında gerekli özeni göstermediğini, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, davacı tarafça Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan eserin incelenmesi talebinde bulunulmasına rağmen, Bakanlık tarafından davalı şirkete verilen süre dikkate alınmadan iş bu davanın açıldığını, Bakanlıkça verilen sürede davalı tarafça eksiklerin giderildiğini ve güvenli hale getirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “taraflar arasında 23/02/2015 tarihinde otopark yapımı ve çevre düzenlemesi konusunda sözleşme imzalandığı, davacının eldeki dava ile davalının yaptığı işin ayıplı olduğunu ileri sürerek ödenen iş bedelini talep ettiği, davalının ise eserin eksiksiz teslim edildiğini, işin ayıplı olmadığını ve davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını savunduğu, otopark sisteminin 22/06/20215 tarihinde davacıya teslim edilerek kesin kabulünün yapıldığı, 09/09/2015 tarihinde meydana gelen kaza üzerine dava konusu otopark sisteminin incelenmesi sonucu düzenlenen aynı tarihli tutanak ile 5,13 ve 14 numaralı taşıyıcıların yatak milinin yerinden çıktığının tespit edilerek davalı şirket Çalışanı … da hazır olmak suretiyle imza altına alındığı, dolayısıyla davalının süresinde ayıp ihbarında bulunduğunun kabulü gerektiği, davacının başvurusu üzerine Bilim Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğünün Risk ve Değerlendirme Komisyonunun
21.10.2016 tarih ve 127 sayılı kararı ile “ davacı yüklenici tarafından, davacı İdare için
üretilen otopark sisteminde yerinde yapılan inceleme sonucunda TSE Muayene
Merkezinin 18.08.2016 tarihli raporundaki eksiklikler nedeniyle mekanik( aracın
platformdan düşmesi, aşırı sallanma, kontrolsüz hareketler vb.) risk teşkil ettiğinden
“Makina Emniyet Yönetmeliğinin “ temel sağlık ve güvenlik kurallarını karşılamadığı,
dolayısıyla güvensiz olduğu” kanaatine varıldığı ve 31.10.2016 tarihli idari yaptırım kararı
alındığı, bu durumin davacıya 24.11.2016 tarihli yazı ile bildirildiği ve İl Müdürlüğünce davalı
yüklenicinin talebi üzerine bu idari yaptırım kararı gereğince sistemin Makine Emniyet
Yönetmeliğine uygun hale getirilmesi ve düzeltici işlemleri yapması için ek süre dahil
02.12.2017 tarihine kadar ek süre verildiği, diğer yandan 09.11.2016 tarihli yazı ile davacıya otopark sisteminin eksiklik giderilinceye kadar ve ürünün kullanılmasıyla ilgili ikinci bir bildirim gelene kadar kullanıma kapatılmasına karar verildiğinin bildirildiği, her ne kadar keşif sırasında dava konusu otopark sistemi çalıştırılamadığından ayıplı olup olmadığı yönünde bir inceleme yapılamamış ise de, otopark sisteminin 18.05.2015 tarihinde kesin kabulü yapıldıktan
sonra 09.09.2015 tarihinde meydana gelen kazaya kadar yaklaşık üç aylık kısa bir
süre davacı tarafından kullanıldığı, Ankara Valiliği İl Bilim Sanayi ve Teknoloji Müdürlüğü
tarafından yapılan inceleme ile “Sözleşmeye göre davalı yüklenicinin 10 ünite
olarak teslim etmesi gereken çok katlı otoparkın 7 ünite olarak kullanıma hazır olarak teslim
ettiği, 3 ünitenin demonte olarak fabrika yerinde teslim alındığı, ekipmana ait periyodik bakım
ve kontrol dosyasının bulunmadığı, imalatçı tarafından düzenlenmiş bakım kılavuzunun
olmadığı, risk değerlendirme raporunun bulunmadığı, elektrik ve elektrik kontrol ünitesinin
uygunluk belgesinin olmadığı, aşırı hız tertibatının denetiminin uygun olmadığı, onaylanmış bir
kuruluş tarafından test edilip onaylanmadığı, platformda boşta ve yükte aşırı sarsıntı, sarsıntı ve
kontrolsüz hareket gösterdiği, otomatik park sisteminin uygunluk belgesinin olmadığı, araç
taşıma alanına girdikten sonra ikaz işaretlerinin hatalı olduğu, araç platform üzerindeki
geometrik sınırları kontrol eden bir sistemin bulunmadığı, araç çalışma alınan girdikten sonra
giriş kapısının otomatik kapanmadığı, araç depola alında insan olup olmadığını algılamadığı,
zincirlerin uygun olduğunu gösterir rapor bulunmadığı, taşıyıcıda araçların güveliğini
sağalacak teçhizat bulunmadığı, acil çıkış kapısının uygun olmadığı”nın tespit edildiği, 09.09.2015 tarihinde meydana gelen kaza sonrası tutulan Tutanakta ise 16 araç kapasiteli
dikey döner tip tam otomatik PLC kontrollü otoparkın 5, 13 ve 14 numaralı taşıyıcıların
yatak milinden çıkması nedeni ile otoparktaki araçların maddi hasara uğradığı tespitine yer verildiği, buna göre davacının otopark sisteminin ayıplı olduğu iddiasını ispat ettiği, mahkememizce alınan bilirkişi heyet raporu ile bu ayıpların imalat ve tasarımsal eksikliklerden kaynaklandığı, davacının kontrol ve muayene ekibi tarafından fark
edilmesinin mümkün olmadığının ve bu nedenle ayıpların gizli ayıp niteliğinde olduğunun belirlendiği, davalı vekilince TSE’nin belirlediği eksikliklerin giderildiği ve bu durumun
bağımsız bir kuruluş olan TÜV Austria firmasına kontrol ettirilerek kanıtlandığını savunulmuş ise de, TÜV Austria firmasının raporunda otopark sisteminin fiziksel ve belge bazında kontrol edildiği, bu firma tarafından TSE’nin belirttiği eksikliklerin giderildiğine dair yerinde yerinde inceleme yapıldığı kanıtlanamadığından söz konusu rapora itibar edilerek otopark sisteminin güvenli olduğunun kabul edilemeyeceği, ayıpların eserin tekrar yapılması gerektirecek nitelikte olduğu ve davacının malı kabul etmesinin kendisinden beklenemeyeceği, dolayısıyla davacının TBK’nın 475/1 maddesi uyarınca sözleşmeden dönerek iş bedelini talep edebileceğinin kabulü gerektiği, davacının 19/06/2015 tarihli faturaya dayalı olarak ödediği 5.302.000,00+KDV olmak üzere 6.256.360,00 TL iş bedelini davalıdan talepte haklı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, davacının davalıya hitaben keşide ettiği 20/06/2017 tarihli ihtarname ile 30 gün içerisinde ayıplı malların teslim alınarak sistem bedeli olan KDV hariç 5.302.000,00 TL’nin ödenmesini talep ettiği, söz konusu ihtarnamenin davalıya tebliğine ilişkin dosyaya herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı, ancak davalı tarafından 23/06/2017 tarihinde söz konusu ihtarnameye cevap verildiği ve davalıya ihtarnamenin en geç bu tarihte tebliğ edildiğinin kabulü ile tanınan 30 günlük sürenin dolması ile davalının 24/07/2017 tarihinde temerrüde düştüğü” gerekçesi ile, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yerel mahkemece zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, sistemin çalıştırılıp çalıştırılmadığı, ayıplı imalat olup olmadığı hususlarında inceleme yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporlarında çelişkili hususların bulunduğunu, bu çelişkilerin giderilmeden mevcut hali ile karar verilmesinin de doğru olmadığını, bilirkişi raporlarının eksik ve hatalı olduğunu, hükme esas alınamayacağını, davacının ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacının sözleşmeden dönme talebinin kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, sözleşmenin dönme şartlarının oluşmadığını, dosya kapsamına sunulan uzman görüşleri ve raporları ile, diğer delillerin göz ardı edildiğini yine müvekkilinin ağır kusurlu sayılabilmesi için ayıbın hileli hareketlerle gizlenmesi gerektiğini ancak, savcılık dosyası ve delilleri dikkate alınmadan mahkemece müvekkilinin kusurlu olduğu kanaatine varılmasının da doğru olmadığını, davaya konu otopark sisteminin teknik şartnamesinin davacı idare tarafından hazırlandığını, söz konusu kaza olayına idarenin sebebiyet verdiğini, TBK uyarınca davacının seçimlik hakkının bulunmadığı hususunun yerel mahkemece dikkate alınmadığını, kurulan sistemin atıl bir durumda bırakıldığını, idarece yapılması gereken bakımlarının da yapılmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı iş sahibi davalı yüklenicidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı tarafın enkaz bedeli konusunda yargılama bir talepte bulunmadığı, bu hususta bir istinaf itirazı da yapılmadığı, ayrıca enkaz bedelinin bir başka dava açılarak da istenmesinin mümkün olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 427.371,95 TL istinaf karar harcından peşin alınan 107.000,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 320.371,95 TL harcın davalıdan tahsili ile hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 12/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Katip
E-imzalıdır