Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/809 E. 2023/1313 K. 19.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/809 Esas
KARAR NO : 2023/1313
(İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b-1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2023
NUMARASI : 2021/663 Esas-2023/29 Karar

DAVACI-KARŞI DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI-KARŞI DAVACI :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 19/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/12/2023

Davacı/ karşı davalı vekili tarafından davalı/ karşı davacı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasında mahkemece davacı/ karşı davalının davasının kısmen kabulüne, davalı/ karşı davacının davasının subuta ermediğinden reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı/ karşı davalı vekili tarafından verilen 01/04/2014 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin üstlenmiş olduğu, … Otel yenileme işinin mobilya işlerinin müvekkili şirket tarafından yapılması konusunda taraflar arasında 30/05/2013 tarihli sözleşmenin imzalandığını, müvekkilinin üstlendiği edimi bütünü ile ifa ederek yapılan iş karşılığı düzenlediği faturaları davalı şirkete tebliğ ettirip, alacağının ödenmesini talep etmesine karşın davalı tarafça ödeme yapılmaması nedeni ile, alacağın tahsili amacıyla Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2013/18871 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu belirterek, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hüküm olunmasını talep etmiştir.
YANIT:
Davalı/ karşı davacı vekili tarafından verilen 09/10/2014 havale tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında Afyon ilinde bulunan … Otel’in mobilya işlerinin davacı tarafından yapılması hususunda sözleşme düzenlendiğini ancak, yüklenicinin edimini sözleşme koşullarına uygun olarak tam ve eksiksiz ifa etmediğini, alacağa uygun düzenlenmeyen fatura içeriklerine itiraz edildiği gibi, Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/35 D.İş sayılı dosyası üzerinden yaptırılan tespit sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna göre, yüklenicinin en az 100.000,00 TL borçlu olduğunun tespit edildiğinin belirterek, işin gereği gibi yapılmadığı iddiasına dayalı olarak, asıl davanın reddi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL alacağın davacı karşı davalıdan tahsiline, asıl davanın ise reddine ve hakkındaki takibe kötü niyetle itiraz eden davacının, takip tutarının %20’sinden az olmayacak şekilde inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/01/2023 tarihli ve 2021/663 Esas ve 2023/29 Karar sayılı kararında özetle; Asıl dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklı imalat bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali, karşı dava ise, bu sözleşmeden kaynaklı ayıp ve eksik işlerden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşmenin otel mobilya yenileme işine ait olduğu, davacı/ karşı davalının alt yüklenici, davalı/ karşı davacının ise yüklenici sıfatlarının bulunduğu, davacı/ karşı davalının imalat bedeline ilişkin faturalar düzenlediğini, karşı tarafa tebliğ edildiğini, itiraz edilmediğini, bakiye alacağının ödenmediğini ileri sürdüğü, davalı/ karşı davacının iddiaları kabul etmeyerek asıl davanın reddini savunduğu, ayıplı ve eksik imalatının tespit edildiği, imalat bedeline hak kazanmadığını bildirerek, şimdilik 1.000,00 TL’lik alacağının tahsiline karar verilmesini istediği hususları uyuşmazlık konusu değildir.
İddialar, savunmalar, toplanan kanıtlar, bilirkişi raporları, BAM kaldırma kararı içeriği ve tüm dosya kapsamından, davacı-karşı davalının alt yüklenici olarak davalı-karşı davacıya edimlerini yerine getirdiği, imalat bedeliyle ilgili olarak düzenlediği faturaları kendi ticari defter ve kayıtlarına işleyerek davalı-karşı davacıya gönderdiği, davalı-karşı davacının da bir kısım faturaları kendi defterlerine kayıtladığı, 5.310,00 TL tutarlı fatura bakımından kayıtların birbirlerini teyit etmediği, gerek yapılan yargılama gerekse BAM kaldırma kararı sonrası oluşturulan bilirkişi raporuyla bu fatura kapsamı işin yapıldığının davacı-karşı davalı tarafından kanıtlanmadığı, sözleşme konusu ürünlerin çizimlerinin taraflarca sunulmadığı, gerek anılan fatura kapsamı imalatın gerekse ayıplı imalat hakkındaki çelişkilerin giderilemediği, kusurlu olan 2.296,84 TL’nin mahsubu ve yapılan ödemeler mahsup edildiğinde davacı-karşı davalının alacağının, davalı-karşı davacının defter ve kayıtlarıyla da sabit olduğu üzere 42.180,00 TL olduğu, bu miktar alacağın ispat edildiği, davalı-karşı davacının takipten önce temerrüde düşürüldüğü, ihtarnamede verilen süre ile takip tarihi dikkate alınarak 499,42 TL işlemiş faiz alacağının da doğduğu, anılan alacağın belli ve bilinebilir nitelikte bulunduğu, başka bir ifadeyle likit olduğu, davacı-karşı davalı yararına inkar tazminatı koşullarının da gerçekleştiği, davalı-karşı davacının davasının subut bulmadığı sonucuna varılarak davacı- karşı davalının davasının kısmen kabulüne, davalı- karşı davacının Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2013/18871 Esas sayılı takip dosyasından yaptığı itirazın kısmen iptaline, icra takibinin, 42.180,00 TL asıl alacak ve 499,42 TL işlemiş faiz alacağı üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %13,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, hüküm altına alınan alacağın %20’sine isabet eden 8.535,88 TL inkar tazminatının davalı- karşı davacıdan tahsili ile davacı- karşı davalıya verilmesine, davalı- karşı davacının davasının reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı – karşı davalı vekili tarafından verilen 09/06/2023 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesi ve davalı yanın istinaf dilekçesine karşı sundukları cevabında özetle; Davalı- karşı davacının temerrüde düştüğünü, temerrüt tarihinden itibaren faiz yükümlüsü olduğunu ve ayrıca alacağın likit olup icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf kararına ve bilirkişi raporuna katıldıklarını, bilirkişi tarafından ek raporda, ticari faiz oranına göre yapılan kademeli faiz hesabı yapıldığını, bu konudaki yanlışlığın giderilmişse de, temerrüt tarihi bakımından hataya düşüldüğünü, 31.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda davalı-karşı davacının defter ve kayıtları incelenmiş ve takibe konu 056523 seri no’lu faturanın deftere işlenmiş ve Form BA formunun da verildiğinin tespit edildiğini, anılan faturaların davalı şirkete iletildiğini ve defterlerine işlenmiş olduğunu, 5.310,00 TL tutarındaki fatura alacağı ile ilgili istinaf kararı yerinde olmayıp, bu konuda esasen bir çelişki bulunduğunu, mahkeme eliyle yaptırılan keşfin ve bilirkişi incelemesi ile mahallinde keşif suretiyle, müvekkili tarafından mobilya ile ilgili yapılan imalatların incelendiğini, müvekkilinin sözleşme konusu işin tamamını yerine getirdiğinin tespit edildiğini, bu şekilde davalının bu yöndeki iddiaları ve Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/35 D.iş sayılı dosyasından alınan tespit raporunun fiili gerçekliği yansıtmadığının ortaya konulduğunu, bilirkişinin 460.654,97 TL (KDV hariç) olarak tespit edilen hak ediş tutarına KDV eklendiğinde, bulunan rakamın, 543.572,86 TL olduğunu, müvekkili şirketin, davalı yana, 537.490,00 TL (KDV dahil) fatura kesildiğini, davalının, müvekkili şirkete toplam, 490.000,00 TL ödeme yaptığını, buna göre, 08.06.2017 tarihli raporda belirlenen hatalı imalatlar dahi gözönünde tutularak, müvekkillerinin hak etmiş oldukları tutar baz alındığında dahi müvekkilinin kesmiş olduğu faturaların tutarlarını hak etmiş olduğunu ve hatta taraflar arasında anlaşılmış olan tutardan daha az fatura kesmiş olduğunu, buna göre davalı-karşı davacının müvekkili şirkete 47.490,00 TL borçlu olduğu ve bu anlamda bu tutarın icra takibi ile örtüştüğünü, müvekkilinin edimini gerçekleştirirken, imalatın kusurlu ya da eksik olduğuna ilişkin herhangi bir itiraz dermeyan etmeyen veya bu konuda bir tespit yaptırmayan davalı şirketin, imalatı teslim aldıktan sonra bedelini ödememek için, işin tesliminden bir yıl sonra Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/35 D.iş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını, müvekkili şirketçe yapılan imalatların tam ve eksiksiz olarak, tespit talep edene teslim edilmiş olup, bir yıl gibi bir sürede bu konuda hiçbir yasal işlem gerçekleştirmeyen davalı şirketin bunları tam ve eksiksiz olarak teslim aldığının kabulü gerektiğini, müvekkilinin gerçekleştirmiş olduğu imalatlarda hiçbir şekilde hata, eksik ya da ayıp bulunmadığını, tespitin, işbu dava açıldıktan sonra yaptırıldığını, uzman bilirkişi eli ile yapılmayan bu tespitin, emsal oda proje gibi hususlar hiç dikkate alınmadan değerlendirme yapıldığını, bu itirazın iptali davasının konusunun, müvekkilinin yapmış olduğu imalata ilişkin alacağının varlığının araştırılması olduğunu, taraflar arasında bir eda davası bulunmaktayken, tespit talep edenin eksik ve ayıplı imalat iddiasının tespit konusu yapılmasının usule ve yasaya aykırı olduğunu, tespite ilişkin itirazlarının da mahkemesine yasal süresi içinde bildirildiğini, bu anlamda anılan tespitin müvekkili şirket yönünden bağlayıcılığının bulunmadığını, bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap olarak; davalı şirketin her ne kadar müvekkili şirkete bir borcunun bulunmadığını, faturaya konu işlerin tamamlanmadığını, müvekkili şirkete düzeltim faturaları ve ihtarlar çekilmesine rağmen haksız ve kötü niyetli olarak takip başlatıldığını beyan etmekte ise de, bu beyanın gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin aradaki sözleşmeye istinaden, davalının üstlendiği … Otel Mobilya işine ilişkin olarak, 119 standart oda, 8 adet 33 no’lu oda, 6 adet 35 no’lu oda, 7 adet 36 no’lu oda, 1 adet 118 no’lu oda, 2 adet kral dairesinin mobilya işlerini yaptığını, anılan imalatlar gerçekleştirildikçe, davalıya, yapılan işi de gösterecek şekilde fatura kesilerek davalı şirkete tebliğ edildiğini, yasal süre içerisinde de davalı şirketin itirazı ile karşılaşmadıklarını, müvekkilinin edimini gerçekleştirirken, imalatın kusurlu ya da eksik olduğuna ilişkin herhangi bir itiraz dermeyan etmeyen veya bu konuda bir tespit yaptırmayan davalı şirkete, imalatı teslim aldıktan sonra bedelini ödememek için, işin tesliminden bir yıl sonra Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/35 D.iş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını, müvekkili şirketçe yapılan imalatların tam ve eksiksiz olarak, tespit talep edene teslim edilmiş olup, bir yıl gibi bir sürede bu konuda hiçbir yasal işlem gerçekleştirmeyen davacı şirketin bunları tam ve eksiksiz olarak teslim aldığının kabulü gerekeceğini, müvekkilinin gerçekleştirmiş olduğu imalatlarda hiçbir şekilde hata, eksik yada ayıp bulunmadığını, taraflar arasındaki sözleşmede imalatın projelere uygunluğunu, teslim alınması ve bu anlamda denetlenmesi tespit talep edenin mimarı …’nın onayına bağlı tutulduğunu, anılan imalata ilişkin tüm projeler anılan mimara onaylattırıldığını ve mimarın bunları muayenesi söz konusu olduğunu, sözleşmeye aykırı bir imalat söz konusu olsaydı, teslimden yaklaşık bir yıl sonra tespit yaptırmak bir yana anında duruma müdahale edebilecekleri koşullarının olduğunu, anılan imalataların davalıya teslim tarihinin 15.06.2013 olduğunu, imalatın muayenesinin davacı şirketin müdürü ve hissedarı …’ın yeğeni … bey ile gerçekleştirildiğini ve tarafların anılan imalatın sözleşmeye ve projeye uygun olduğu konusunda mutabık kaldıklarını, bunun yanında teslim tarihinden bir hafta sonra, otel sahibi …’ın oğlunun düğünü sebebiyle otelin tüm odaları ile birlikte kullanıldığını, müvekkilince tam ve ayıpsız bir imalatın gerçekleştirildiğinin ve davalı şirketin bu imalatı kabul ettiğinin delili niteliğinde olduğunu, bu sebeplerle davacı- karşı davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı – karşı davacı vekili tarafından verilen 29/05/2023 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının gerekçe kısmında asıl dava bakımından sadece genel ifadelere yer verildiğini, karşı dava bakımından ise sadece “davalı-karşı davacının davasının subut bulmadığı sonucuna varılarak” ifadesine yer verilmekle yetinildiğini, gerekçeye yer verilmeyen kararın kaldırılması gerektiğini, 28.09.2021 tarihli Bölge Adliye Mahkemesinin, hükmün kaldırılmasına dair kararında, 24.04.2014 tarihli tespit raporunun nazara alınması suretiyle çelişkilerin giderilmesi gerektiğinin açıkça belirtildiği halde eksiklik tamamlanmadan düzenlenen rapora itirazlarına rağmen hükme esas alındığını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise sadece ticari defter kayıtları üzerinde yapılan raporların incelenmesine ilişkin kanaat bildirildiğini, ancak 24/04/2014 tarihli raporun, ayıplı imalatı içermekte olmasına ve işbu raporun nazara alınmaması nedeniyle istinaf mahkemesinde kaldırma kararı verilmiş olmasına rağmen hatalı raporun, yerel mahkeme tarafından hükme esas alındığını, müvekkili ile davacı/karşı davalı taraf arasında Afyon ilinde bulunan beş yıldızlı … Otelin mobilya işlerinin yapımı konusunda sözleşme akdedildiğini, ancak davacı/karşı davalının söz konusu sözleşmeye aykırı davrandığını ve işi tam ve eksiksiz yani sözleşmeye uygun olarak teslim etmediğini, bunun üzerine HMK 400 vd maddeleri ile delilin tespit edilmemesi halinde kaybolacağı yahut ileri sürülmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı durumlarda delil tespitinin mahkemeden istenebileceği düzenlenmiş olması nedeniyle dosyalarında bu kapsamda Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/35 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını ve bilirkişi raporu tanzim edildiğini, mevcut dosya kapsamında yapılan değerlendirmelerin yargılamaya dahil edilmediğini ve müvekkilin hakkının zayi edildiğini, 02/09/2022 tarihli ve ek rapor niteliğinde alınan 27/12/2022 tarihli bilirkişi raporlarının eksik/ hatalı olarak düzenlendiğini, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin 28.09.2021 tarihli kararında, 24.04.2014 tarihli tespit raporunun nazara alınması suretiyle çelişkilerin giderilmesi gerektiğini açıkça ifade edildiğini, dolayısıyla 2022 tarihli bilirkişi raporları çelişki giderme niteliğine haiz değilken hükme esas alınmasının hakkaniyet ve hukuk kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, sözleşme konusu işlerin yapılacağı … Otel’in 143 odaya sahip 5 yıldızlı ve keşif tarihinde ve tüm sezonda önemli ölçüde odaları dolu bir otel olduğunu, otelde yapılan keşfin maksadının davacının yaptığı işlerin, ayıplı/ kusurlu/ hatalı imalatların tespiti olduğunu, taraflar arası sözleşme gereği işin teslim tarihi 30/05/2013 olmasına karşın keşif tarihinin 14/04/2017 (yaklaşık 4 yıl sonrası) tarihi olduğunu, tüm bu hususların yukarıdaki vasıflarda doluluk oranı yüksek otelde 4 yıl boyunca iddia olunan ayıplı/kusurlu/hatalı imalatların hala mevcut olmasına imkan olmadığının göstergesi olduğunu, iş kapsamının davacı/karşı davalı tarafından bitirilmiş olduğuna dair dosyada somut delil yokken, taraflar arasında kesin hak ediş veya iş teslimi gerçekleştirilmemiş olmasına rağmen davacının %100 ile iş teslim ettiğine dair tamamen varsayımdan ibaret aynı zamanda tam dolulukla çalışan, 5 yıldızlı otelin 4 yıl boyunca davacının eksiklikleri ile çalışabileceği gibi hayatın olağan akışına aykırı düşünceyle düzenlenen, dosya kapsamında hiçbir şekilde somut veriye dayanmadan soyut ve hukuken himaye edilemeyecek tespitlerle düzenlenen raporun hükme esas alınmasının hukuka aykırılığının aşikar olduğunu, gerekli incelemeler yapılmadan, ayıplı imalat bedellerinin dahi değerlendirilmeden verilen kararın hukuken kabulünün mümkün olmadığını, mahkemece incelenmeye muhtaç hususların açıklığa kavuşturulmayarak hatalı bilirkişi raporlarının esas alarak verdiği kararın hukuka aykırı olduğunu, taraflar arası akdedilen sözleşmenin “eksik bilgi ve ucunun açık bırakıldığı” yorumunun mümkün olmadığını, sözleşmede açıkça 405 numaralı odanın emsal alınarak yapılacağının kararlaştırıldığını, esas alınan 405 numaralı odada yapılan incelemelerle davacı/ karşı davalının yapacağı işler belirlendikten sonra eksik/ayıplı işlerin tespitinin yapıldığını, eksik bilgi ve ucunun açık bırakılması durumunun mevcut olan sözleşme dahilinde söz konusu olmadığını, somut olayda taraflar arasında davacının icra takibine konu etmiş olduğu 5.310,00 TL tutarındaki faturanın müvekkiline tebliğ edilmediği dolayısıyla müvekkilin ticari defterlerinde kayıtlı olmamasından; davacı/ karşı davalının 82.010,00 TL tutarlı faturası müvekkilince düzenlenen 056523 numaraları fatura ile 30.000 TL’ lik iade faturasının davacı/ karşı davalının ticari defterinde kayıtlı olmamasından anlaşılacağı üzere, alacağın miktarının hatta alacağın olup olmadığının dahi belli olmadığını, somut olayda müvekkilince söz konusu alacağın hesaplanabilmesinin mümkün olmamasını, alacağın varlığının tespitinin temini için dosya kapsamında birden çok bilirkişi raporu alınmış olması durumları da alacağın likit, belirlenebilir olmadığını gösterdiğini, bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak asıl davanın reddine karşı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için davalı karşı davacı hakkında yapılan icra takibine itirazın iptali ve takibin devamı ile icra inkar tazminatı istemine, karşı dava ise, bu sözleşme kapsamında yapılan işlerde eksiklikler ve ayıplar bulunduğu iddiasıyla açılan alacak istemine ilişkindir.
Davacı- karşı davalı alt yüklenici, davalı- karşı davacı ise yüklenicidir.
Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, 47.490,00 TL’lik asıl alacak yönünden takibin devamına, takip öncesi işlemiş faiz isteminin reddine, alacak likit olmadığından inkar tazminatı isteminin reddine, karşı davanın ise reddine ilişkin olarak verilen 07/03/2019 tarihli 2014/263 Esas 2019/250 Karar sayılı kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine dairemizin 21/09/2021 tarihli 2020/741 Esas 2021/820 Karar sayılı kararı ile mahkemece eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verilmiş olması sebebiyle her iki tarafın istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin ayrı ayrı kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilerek asıl ve karşı dava yönünden dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin yeni bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince dairemiz kararına uygun şekilde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda yukarıda belirtilen gerekçelerle asıl davanın kısmen kabulüne, davalı- karşı davacının Ankara 18. İcra Müdürlüğünün 2013/18871 takip sayılı dosyasından yaptığı itirazın kısmen iptaline, icra takibinin 42.180,00 TL asıl alacak ve 499,42 TL işlemiş faiz alacağı üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %13,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, hüküm altına alınan alacağın %20’sine isabet eden 8.535,88 TL inkar tazminatı alacağının davalı- karşı davacıdan tahsiline, karşı davanın ise sübuta ermediğinden reddine karar verilmiş verilen bu karara karşı taraf vekillerinin yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurdukları anlaşılmıştır.
Mahkemece de dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere ve dairemiz kaldırma kararı gereklerine uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin asıl ve karşı dava yönünden vermiş olduğu kararlarda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin bu karara karşı yapmış oldukları istinaf başvurularının, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/01/2023 tarihli 2021/663 Esas 2023/29 Karar sayılı kararı usul ve yasa hükümlerine uygun olduğundan taraf vekillerinin bu karara karşı yapmış oldukları istinaf başvurularının, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan davacı – karşı davalıdan alınması gerekli 269,85 TL istinaf karar harcından davalı / davacı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL’nin mahsubu ile kalan 89,95 TL’nin davacı- karşı davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan davalı – karşı davacıdan alınması gerekli 2.915,43 TL istinaf nisbi karar harcından davacı / karşı davalı tarafından peşin olarak yatırılan 728,85 TL’nin mahsubu ile kalan 2.186,58 TL’nin davacı- karşı davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4- Taraflarca ayrı ayrı yatırılan 179,90’ar TL ve davalı- karşı davacı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından, taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/12/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır