Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/770 E. 2023/909 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/770 – 2023/909
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/770 Esas
KARAR NO : 2023/909
(İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b-1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2023
NUMARASI : 2023/164 Esas-2023/238 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali

KARAR TARİHİ : 12/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/09/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasında mahkemece davanın, mahkemenin görevsizliği nedeniyle usulden reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 24/02/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı taraf arasında imzalanan 04/08/2022 tarihli sözleşme gereği demir tonajı ve yakıt bakımından müvekkili firmanın ciddi miktarlarda zararı olduğunu, davalının sözleşme bedellerini süresinde ödememesi üzerine Eskişehir 3. İcra Müdürlüğü’nün 2023/2 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın takibe haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, müvekkilinin davalı taraftan nakit para almadığını, sözleşmede belirtilen tonajda inşaat demiri alma konusunda anlaşma yapıldığını, sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediğinden müvekkilinin 120.820 kg inşaat demiri kadar zarara uğratıldığını, yine sözleşme gereği uzay çatısının sökülerek nakledilip boşaltılması gereken yer ile yıkım yeri arasındaki mesafenin 3,4 km değil de 24 km olduğunun görüldüğünü, bu aykırılığa rağmen yıkım işinin tüm hassasiyet ile nihayete erdirildiğini, mesafenin şartnamede belirtilenden daha fazla olması nedeniyle sefer başına 40 km’lik fazladan yakıt tüketimine sebebiyet verdiğini, müvekkilinin demir tonajı ve yakıt bakımından toplam 952.560,00-TL zararının olduğunu, bu zararın tahsili için davalı hakkında icra takibi yapıldığını ancak davalının haksız yere takibe itiraz ettiğini, davalı tarafın itirazında kötü niyetli olduğunu belirterek, davalının takibe yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalı tarafa tebligat yapılmadığına karar verilmiş olduğundan dosyada davalı tarafın cevap dilekçesi bulunmamaktadır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2023 tarih 2023/164 Esas 2023/238 Karar sayılı kararında özetle; Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/3. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinin 3. ve 4. fıkralarında yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre; dava konusu uyuşmazlığın davalı idare tarafından düzenlenen ihaleyi kazanan davacı şirket ile imzalanan 04/08/2022 tarihli “Kapalı pazar yerinin hurda karşılığı yıkımı ve mevcut yol kotu seviyesine getirilmesi” işini kapsayan eser sözleşmesinden kaynaklı alacak talebine ilişkin olduğu, davalı belediyenin tacir olmadığı gibi ticari işletme de işletmediği, ayrıca davanın da mutlak ticari dava olmaması nedeniyle genel yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK 2. maddesi ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili tarafından verilen 10/03/2023 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; Dava dilekçelerinde müvekkili ile davalı taraf arasında imzalanan 04/08/2022 tarihli sözleşme gereği demir tonajı ve yakıt bakımından müvekkili firmanın ciddi miktarlarda zararı olduğunu, davalının sözleşme bedellerini süresinde ödememesi üzerine Eskişehir 3. İcra Müdürlüğü’nün 2023/2 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın takibe haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, müvekkilinin davalı taraftan nakit para almadığını, sözleşmede belirtilen tonajda inşaat demiri alma konusunda anlaşma yapıldığını, sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediğinden müvekkilinin 120.820 kg inşaat demiri kadar zarara uğratıldığını, yine sözleşme gereği uzay çatısının sökülerek nakledilip boşaltılması gereken yer ile yıkım yeri arasındaki mesafenin 3,4 km değil de 24 km olduğunun görüldüğünü, bu aykırılığa rağmen yıkım işinin tüm hassasiyet ile nihayete erdirildiğini, mesafenin şartnamede belirtilenden daha fazla olması nedeniyle sefer başına 40 km’lik fazladan yakıt tüketimine sebebiyet verdiğini, müvekkilin demir tonajı ve yakıt bakımından toplam 952.560,00-TL zararının olduğunu, davalı tarafın itirazında kötü niyetli olduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, mahkeme tarafından yapılan değerlendirmede; ”dava konusu uyuşmazlığın davalı idare tarafından düzenlenen ihaleyi kazanan davacı şirket ile imzalanan 04/08/2022 tarihli “Kapalı pazar yerinin hurda karşılığı yıkımı vemevcut yol kotu seviyesine getirilmesi” işini kapsayan eser sözleşmesinden kaynaklı alacak talebine ilişkin olduğu, davalı belediyenin tacir olmadığı gibi ticari işletme de işletmediği, ayrıca davanın da mutlak ticari dava olmaması nedeniyle genel yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK 2. maddesi ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca Mahkememizin görevsizliği ” denilerek dava dilekçesinin usulden reddedildiğini, mahkemenin görevsiz olması nedeniyle, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş olmakla hükmün usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerektiğini,
TTK’nın 4. maddesi gereğince bir davanın ticari bir dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğması gerektiğini veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerektiğinin belirlendiğini, müteakip 5. maddesinde ise “Bir yerde Asliye Ticaret Mahkemesi varsa,Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca Ticaret Mahkemesinde görülecek diğer işlere Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılır. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verildiğini, somut olayda hem davacı olan müvekkilinin yıkım şirketi açısından ticari iş olan yıkım işinin, davalı taraf olan yerel idare açısından da ticari iş olup, dava konusunun da ticari iş ile ilgili olması sebebiyle genel hükümlere göre davanın ticaret mahkemesinde açılması gerektiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Yasası’nın 19/II. maddesi kapsamında davacı yönünden ticari iş özelliğinde olan bu sözleşme davalı taraf açısından da ticari iş sayılır. buna rağmen yerel mahkemece davacı şirketin tacir olmakla beraber, işveren konumunda bulunan davalı belediye’nin tacir sıfatını taşımadığı taraflardan biri için ticari olan işin diğeri için de ticari sayılmakla beraber, bu hususun görevli mahkemenin belirlenmesinde dikkate alınamaycağı bu itibarla açılan davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesi’ne ait olduğu kanati ile görevsizlik kararı vermesi isabetli olmamıştır.” şeklinde hüküm kurulduğunu, buna aykırı olarak Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğunun hükmedilmesine ilişkin kararın kaldırılmasını gerekiğini, zira müstekar yüksek mahkeme uygulaması ve açık kanun maddeleri gereğince iş bu uyuşmazlıkta asliye ticaret mahkemeleri görevli bulunduğunu, bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup taraflar arasında imzalanan 04/08/2022 tarihli sözleşmeden kaynaklı olarak açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın, uyuşmazlık yönünden görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olması sebebiyle davanın görev dava şartı yokluğundan usulden reddine dair karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından istinaf olunmuştur.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra 24.02.2023 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi, davanın ticari niteliğinin ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer Kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, Kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır. (Yargıtay Kapatılan 15.H.D. 2016/3785 Esas, 2018/360 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda; uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesinin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur.
Davacı yüklenicinin sözleşme konusu işleri ticari işletmesiyle ilgili olarak yaptığında tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık davalı belediye, uyuşmazlık konusu işi ticari işletmesiyle ilgili olarak değil, kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirmiştir.
Yapılan açıklamalara göre, eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine aittir. Davanın niteliği itibariyle ticaret mahkemesinde görülmesi mümkün bulunmadığından mahkemece de aynı gerekçelerle, görevsizlik sebebiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir durum görülmediğinden davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2023 tarihli 2023/164 Esas 2023/238 Karar sayılı kararı usul ve yasa hükümlerine uygun olduğundan davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan davacıdan alınması gerekli 269,85 TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL’nin mahsubu ile kalan 89,95 TL harç bedelinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından, taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/09/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip